Takke düştü, kel göründü
"Kamu işçileri arasında ek iş yapma, sanal bahis, borsa ve sanal para yoluyla ay sonunu getirme iyice yayılmış durumda. Bataklığa batmış kamu işçilerinin sayısı gün geçtikçe çoğalıyor."
Fotoğraf: Pixabay
Bir kamu işçisi
Ankara
Sözleşme döneminin farklılığından dolayı 200 bin kamu işçisi bu ay yüzde 18.30 enflasyon farkı aldı. Bir süredir kamu işçileri Türk-İş Genel Merkezine tepki gösterdiği için “Sizinkini de temmuz ayında verilen 24.73’lük enflasyon farkı oranına tamamlayacağız” diye söylentiler çıkararak kamu işçilerini oyalamışlardı… Bugün (dün) itibarıyla gördük ki yine Demiryol-İş, Yol-İş, Harb-İş ve Tes-İş üyesi 200 bin işçinin saat ücretleri yüzde 18.30 enflasyon farkına göre hesaplandı. Yani anlayacağınız 200 bin kamu işçisini yük olarak gören tek adam iktidarı ve bakanları işçileri kandırdı.
Ben buradan Türk-İş Genel Merkezine sesleniyorum. Özelliklede Harb-İş ve Demiryol-İş üyeleri sizin çalar saatinizi kurdu. Sizin için tehlike çanlarının çaldığını bilesiniz. Her türlü engellemeye rağmen Tekirdağ Çerkezköy mitinginde istifa çağrısı yapıldı. Sonrasında ders çıkarıp Zonguldak’ta polisten ve temsilcilerden oluşan etten duvar ördünüz. Duvar da örseniz, kulağınızı da kapatsanız, gözünüzle de görmeseniz kamu işçileri bıçak gibi bileniyor. Kamu işçileri son 20 yılın en kötü günlerini yaşıyor. Kamu işçileri arasında ek iş yapma (garsonluk, inşaatlarda amelelik, bulaşıkçılık), sanal bahis sitelerinde vakit geçirme, borsa ve sanal para yoluyla ay sonunu getirme iyice yayılmış durumda. Bataklığa batmış kamu işçilerinin sayısı gün geçtikçe çoğalıyor.
Durum böyleyken kamu işçilerine buradan çağrı yapmak istiyorum. Sendikal bürokrasi ve tek adam iktidarından beklenti içinde olmayalım. Kamu işçisinin umudunu köreltenlere inat tek çaremiz kamu iş yerlerinde fabrikalarda, atölyelerde ve ünitelerde, postalarda vardiyalarda, artık harekete geçmektir. Eğer harekete geçmezsek, sendikacıları üretimi etkileyecek eylemler için mücadeleye sevk etmezsek kazanım elde edemeyiz. Kamu işçileri olarak 1989 Bahar Eylemleriyle başlayan ve 1993 kamu işçilerinin genel grev yapmasına kadar giden süreçteki deneyimlerden faydalanıp yolumuza bakmalıyız. Yoksa ne ülke gündemini ne tek adam iktidarını ne sendika bürokratlarının koltuklarını sarsabiliriz.