Çocukların korunmasına Ekim Devrimi deneyiminden bakmak
Sovyetlerde çocuklar toplumun bir parçası olarak görülür ve çocuklarla ilgili tüm konularda devlet çok net ve geniş sorumluluk üstlenir.
Fotoğraf: Vyacheslav Argenberg/Вячеслав Аргенберг
Aylin OKUTAN
Hiçbir çocuğu temel hakların, bakımın, beslenmenin, sağlığın, eğitimin, kendini geliştirme ve gerçekleştirme olanaklarının dışında bırakmayan; hiçbir çocuğu devletin gözetimi, takibi ve koruma alanının dışında bırakmayan; her bir tekil çocuk hakkında sistematik bilgisi, takibi, planı, desteği olan ve bunları kimin ne zaman yapacağının belirlenmiş olduğu bir koruma sistemine ihtiyacımız olduğu açık. Türkiye’deki mevcut sistemi ele alırken de bunları yapmaya ne derece elverişli bir mevzuat, yapılanma ve pratik uygulama olduğu, sistemdeki boşlukların neler olduğu, neler yapılması/yapılmaması gerektiğini konuşur haldeyiz.
Tartışmalara eşlik eden hususlardan bazıları ideal çocuk koruma sisteminin işler hale gelmesinin mümkün olup olmadığı, mevcut kapitalizm koşullarında olanaklı olup olmadığı/nereye kadar olanaklı olduğu, hangi koşullar ve sistemlerde mümkün olduğu soruları oluyor. Bu yazıda, ihtiyaç duyulan sistemin pratik detaylandırılmasından ziyade bahsettiğimiz bu eşlikçi sorulara Ekim Devrimi ve Sovyetler deneyiminden bakarak yanıtlar arayacağız. Sovyetler deneyiminin derinlemesine ele alınması bu yazı sınırlarında mümkün olmadığından, belirli kritik konulara kısaca değineceğiz. Okuyuculara 100 yıl öncesini ele alırken, buna bugünden ve bugünün olanakları ile bakmak yerine, o zamanın mevcut koşullarını göz önünde bulundurarak değerlendirme yapmalarının önemini de hatırlatalım.
Ekim Devrimi’ni takiben sosyalist düzenin inşasında çocukların korunması ve sağlıklı bireyler olarak yetiştirilmesi önemli bir görev olarak göründü. Bunların hem yasal güvenceye kavuşturulması hem de uygulamada hayata geçirilmesine yönelik atılan adımlar önemli sonuçlar oluşturmuştur. Benzer şekilde kadınlar için yapılan düzenlemeler de çocukların durumlarına doğrudan etki etmiştir.
DEVRİM SONRASI YASAL DÜZENLEMELER
Ekim Devrimi sonrası çocukları da ilgilendiren çokça yasal düzenleme gerçekleştirilmiştir. Bunlardan Sovyet Aile Hukuku ve Moskova Çocuk Hakları Bildirgesi’nin konuyla bağlantılı olarak hatırlanması önemli.
Ekim Devrimi’nden çok kısa süre sonra 1918 yılında Sovyet Aile Hukuku düzenlendi. Sovyet Aile Hukuku’nun amaçlarından biri çocuklar üzerinde devletin koruma rolünü düzenlemekti, çocukların korunması, bakımı, sağlıklı bir şekilde büyümesi ve eğitilmesi, devletin en önemli görevlerinden biri olarak tanımlandı. Evlilik ve boşanmada kilise devre dışı bırakıldı ve bunların devlet tarafından yürütülmesi sağlandı, boşanma sonrası çocuk velayetinin devlet tarafından belirleneceği düzenlendi. Evlilik dışı doğan çocukların haklarının diğer çocuklarla eşitlenmesi temin edildi. Ebeveynlerin çocuklarını ihmal etmeleri durumunda, devletin müdahale yetkisi tanımlandı. Boşanma durumunda çocukların velayeti genellikle anneye veriliyor ve çocukların bakımına ilişkin mali destek düzenlemeleri getiriliyordu. Çocukların eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimi yasalarla güvence altına alındı. 1918'de yürürlüğe giren diğer yasalarla birlikte çocukların eğitim ve sağlık alma hakkını vurguladı ve bu hak devlet tarafından ücretsiz olarak sağlandı.
Moskova Çocuk Hakları Bildirgesi yine 1918 yılında oluşturulan bir belgedir. Ekim Devrimi sonrası çocuk haklarının temel taşı olarak kabul edilir, aile hukuku gibi devletin çocukları koruma sorumluluğunu ifade eder, tüm çocukların sağlıklı bir şekilde büyümesinde devlete yükümlülük verdi. Bildirge ile çocuk ayrı bir birey olarak tanınır, hiçbir koşulda ebeveynlerinin, toplumun veya devletin mülkiyeti olarak görülemeyeceği belirtildi. Her çocuğa ebeveynlerinin durumundan bağımsız olarak uygun yaşam koşullarının sağlanması hakkı tanındı. Çocukların fiziksel ve zihinsel sağlıklarının korunması öncelik haline getirildi, çocukların sağlık hizmetlerine ücretsiz erişim hakkı tanındı. Eğitimin tüm çocuklara ve ücretsiz olarak verileceği düzenlendi, ayrıca çocuğun nasıl bir eğitim kurumunda eğitim göreceği konusunda karar verme hakkı tanındı, kendine uymayan eğitimi reddetme hakkı tanındı. Çocuklara kendi yaşamları ile ilgili düzenlemelere katılma hakkı tanındı, yine örgütlenme hakkı vurgulandı. Çocuğa kendisine kötü bir eğitim veriyorlarsa ebeveynlerinden ayrılma hakkı verildi, ailesinden ayrılma hakkı herhangi bir yaşında geçerli olarak tanımlandı, devletin bu durumda çocuğun maddi koşullarının kötüleşmeyeceğini garanti etmesi gerekliliğine yer verildi. Aile, toplum veya devletin çocuğu herhangi bir dinin öğretilmesine veya ritüellerini uygulamaya zorlayamayacağı vurgulanarak dini eğitim özgür iradeye bırakıldı.
ÇOCUKLARIN ŞİDDETTEN KORUNMASINA YÖNELİK SİSTEM
Sovyetlerde çocukların korunmasında merkezi bir kontrol sistemi kurulmuştu ve çocukların ailelerinden ya da başka şekillerde şiddete uğrama durumları da bu sistemle izleniyordu. Bu merkezi koruma sisteminde bakım, eğitim ve sağlık gibi temel hizmetler önemli bir yer tutuyordu. Bakım, eğitim, sağlık gibi hizmetler ücretsiz, eşit, tüm çocuklar için, sürekli ve kapsayıcı olarak yürütülüyordu. Bu hizmetlere, sadece çocukların bu haklara ulaşması açısından değil, aynı zamanda güvenli bir şekilde büyümelerinde ve korunmalarında da önemli sistemler olarak bakılıyordu. Bakım, eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler sunan merkezler aracılığıyla çocukların durumlarının yakından takip edilmesi hedeflendi. Çocukların şiddete uğrayıp uğramadıkları da bu hizmetler ve hizmetleri sunan merkezler aracılığıyla izleniyor ve tespit ediliyordu.
Sovyetlerde bahsi geçen böylesi bir koruma sistemi, aslında Türkiye’de de olması gerektiğini tartıştığımız bütünlüklü çocuk koruma sistemi modeli ile benzeşiyor/örtüşüyor. Yani sağlık, eğitim ve sosyal hizmet kurumlarının çocuğun anne karnından itibaren izlendiği, desteklendiği, her türlü ihtiyaçlarının karşılanmasının garanti altına alındığı, olası zorlanmaları ve riskleri tespit ederek çocuğun ve ebeveynin desteklendiği, şiddet ya da farklı sorunların ortaya çıkması halinde hızla tespit ederek gerekli müdahale ve destek hizmetlerinin verildiği; kısaca istisnasız tüm çocukları içine alabilecek, koruyacak, riskleri ortadan kaldıracak, her şeye rağmen sorun yaşanması halinde erken müdahale edebilen, müdahaleyi de zamanında ve yeterli şekilde yapan bir koruma sistemi.
Türkiye’de bahsi geçen sistemin net bir şekilde kurulması ve işlemesinin önünde çok önemli sorunlar bulunuyor. Bunlardan bir kısmının mevzuat eksikleriyle, bürokrasi ile, kamu kurumları ve hizmetlerdeki gerilemeler, bilgi ve yaklaşım yetersizliği, kamu iradesinin eksikliği, beceriksiz idareciler vb. çokça uygulama zayıflıkları ile ilgili olduğunu biliyoruz. Ancak Türkiye’de bu sistemin etkili şekilde oluşmasının önündeki kritik engellerin başında koruma sisteminin önemli basamakları olan eğitim ve sağlık hizmetleri ile bakım hizmetlerinin durumu geliyor. Mevcut ekonomik iktisadi sistem bu hizmetleri herkes tarafından ulaşılabilen, yaygın, ücretsiz hizmetler olarak değil kâr odaklı, sermayenin çıkarına işleyecek hizmetler olarak yapılandırdığından bu sistemin çocuklara ulaşabilmesi de oldukça sınırlı kalmaktadır. Çocukların korunmasında temel olması gereken hizmetler giderek istisnai olarak ulaşılabilen hizmetler olduğu sürece sistemin de sağlıklı işleyebilmesi zordur. Sağlık hizmetine sadece ulaşamayan, iyi ihtimalle sadece hasta olduğunda sağlık hizmeti alan bir çocuğun sağlık sistemi tarafından etkin şekilde izlenebilmesinden ve desteklenmesinden bahsetmek mümkün değildir.
ÇOCUĞA VE ÇOCUĞA YAKLAŞIMIN AYIRT EDİCİ ROLÜ
Üzerinden 100 yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen Sovyet deneyimini hâlâ en ileri kapitalist sistem mekanizmalarından da ileride tutan ayrım tam bu noktadadır. Çocuğa ve çocuğa sunulması gereken hizmetlere nasıl yaklaşıldığı, bunların nasıl yapılandırıldığı belirleyici bir noktadır. Sovyetlerde çocuklar toplumun bir parçası olarak görülür ve çocuklarla ilgili tüm konularda devlet çok net ve geniş sorumluluk üstlenir. Çocuk yetiştirme ve çocukların korunması da sadece ailenin değil devletin görevi kabul edilir ve devletin görevini yerine getirmesi yaygın ve çok yönlü, ücretsiz bakım, eğitim, sağlık hizmetleri ve bunlar etrafında şekillenen koruma halkası ile sağlanır. Sovyetlerin bu hizmetlerin sunumunda gösterdiği ilerleme ve ufuk (Bu hizmetlerin detayları farklı yazı, kitap ve makalelerde ayrıntılı olarak ele alınmaktadır) halen en başarılı uygulamalar arasındadır. Kapitalizmin odağında ise çocukların sağlıklı gelişimlerinin temin edilmesi yoktur, bu nedenle hizmetlerin planlanmasında çocuk ve çocuğun korunma ihtiyaçları temel dikkat noktası değildir.
Bu nedenlerle çocuk koruma sisteminin tam ve gerçek şekilde hayata geçebilmesini mümkün kılacak noktalardan biri de çocukları hizmetlerden dışlayan sistemle ve sonuçları ile hesaplaşmaktır.