Geçinememek gibi bir derdimiz var
"Hepimizin durumu birbirimizle aynı, geçinemiyoruz ve vergide adalet istiyoruz. Ne yapacağız? Eylemlerden haber verilmiyorsa sendikayı zorlayıp o haberleri alacağız, o alanlarda bulunacağız."
Fotoğraf: Hilal Tok/Evrensel
Bir Ford Otosan işçisi
Kocaeli
TÜİK’in enflasyonu yüzde 21 olarak açıkladığını öğrenmekle derin düşüncelere dalmamız bir oldu. Üçüncü 6 aylık zam oranımızla yine yeniden hiçbir şey yapamıyoruz. Zaten birçoğumuz aylardır yüzde 27‘lik vergi dilimindeyiz. Ücretimizin yüzde 27’si daha cebimize girmeden vergiye diyor. Aldığımız enflasyon zammının, vergi kesintisinden doğan boşluğu kapatmasını umacağız. Umacağız ama bu enflasyon zammı o açığı gerçekten ne kadar kapatacak? Üstelik okullar açılıyor ve kış geliyor…
Okullar açılıyor ve okul masrafları beraberinde geliyor. Kışla birlikte ısınma masraflarımız artıyor; faturalara ve market alışverişlerine gelen zamlar da artık alışkın olduğumuz bir konu. Tüm bunları düşününce “Ne yapacağız?” diye söylenmeye başladık.
Sanki fabrikada çalışmak yeterince yorucu değilmiş gibi kimi arkadaşlarımızın ek işlerde çalıştığını ya da ek iş aradığını görüyoruz. Sürekli fazla mesaiye kalanlar oluyor. Daha da fenası fabrika içerisinde işçiler arasında kumar, şans oyunları gibi şeyler iyice yaygınlaşıyor. Bütün bunların sebebi ortada; kazandığımız para hayatımızı idame ettirmeye yetmiyor. Bir de bunun üstüne yüksek vergiler veriyoruz.
Sendikamız da “Zordayız geçinemiyoruz” ve “vergide adalet” sloganlarıyla eylemler yapmış. “Mış” diyorum çünkü hiçbirimizin haberi olmadı. Bugün hâlâ Ford işçilerinin büyük bir kısmının yapılan eylemlerden haberi yok, ben de tesadüfen duymuştum. İnsan bu mükemmel sendikacılık anlayışı karşısında ne yapacağını bilemiyor. İşçinin durumu ortada, geçim koşulları ve yaptığı işin zorluğu ortada. İşçinin temsilcisi olduğunu öne süren sendikacılar ise yaptığı eylemleri, yürüyüşleri işçiye haber verme tenezzülünde bile bulunmuyor. İşçi bir kez daha kendisini yalnız ve halinin bilinmediğini hissediyor. Belki de tam olarak böyle hissetmesi isteniyor.
Ama işçi yalnız değil. Hepimizin durumu birbirimizle aynı, hiçbirimiz geçinemiyoruz ve vergide adalet istiyoruz. Ne yapacağız? Öncelikle sendikaya, sendikacılık nasıl olmalı göstermeliyiz. Bize eylemlerden yürüyüşlerden haber verilmiyorsa biz sendikayı zorlayıp o haberleri alacağız. Sendikacılar, bizi yürüyüşlerde, eylemlerde istemiyorlarsa biz gidip oralarda bulunacağız. Çünkü bu sorunlar, bu dertler belli ki sendikacıların derdi değil. Sendikadaki arkadaşlar hep neşeli, hep keyfi yerinde, gördüğümüz üzere. Ama bizim geçinememek gibi bir derdimiz var.
TEPKİ GÖSTERMEZSEK BÖYLE SÜRÜP GİDECEK
Bir Ford Otosan işçisi
Kocaeli
Dilan Polat ve Engin Polat serbest bırakıldı. Hepimizin gözünün önünde akladıkları paralar açıklandı hatta MASAK’tan rapor bile geldi. Yüzlerce soruşturma açıldı. Yerlerine kayyumlar atandı mal varlıklarına el koyuldu hatta arabalarıyla büyük devletimiz şovunu bile yaptı. Bunca şeye rağmen serbest kaldılar.
Biz yüzde 27 vergi verirken bugün eyleme çıksak ve vergiye itiraz etsek muhtemelen ilk karşılaşacağımız patrondan önce polis olur. Bir tık ileriye götürsek hemen gözaltına alınırız. Antep’te, Urfa’da, Gebze’de bunların hepsini gördük. İşçiler yaka paça gözaltına alınıp tutuklandı. Geçinemediği için itiraz eden ‘Benim hakkım bu değil’ diyen işçilerin karşısına dikilen devlet bizim 1 maaşımızı 1 saatte harcayan bunu da emeğiyle kazanmamış olan insanlara ceza bile vermiyor.
Bu şu demektir, demek ki artık bu ülkede hakkıyla para kazanmanın hiçbir manası kalmadı. Ama sonuçta biz işçiler hâlâ varız. Emeğimizle kazanmaktan başka bir yol da bilmiyoruz. Biz tepki göstermezsek de bu böyle sürüp gidecek. Sürekli bizim hakkımızı yiyen insanlarla ve adaletsizlikle dolu bu ülke. Bunun karşısında da yine biz duracağız başka kimse değil.
Günlerdir haber beklediğimiz Narin’in ölümü de gündemimizde bu meselede de adalet ancak bizlerin tepkisiyle sağlanacak!