Evrensel'in manşeti | Çocuk değirmeni
Ülke, çocuk yaşta evliliklere ya da ucuz emek olarak iş gücü pazarına sürüklenen çocukların bir değirmeni gibi adeta…
Fotoğraf: Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi
Narin cinayeti, Türkiye’de zaten lime lime dökülen yargı, kolluk, bürokrasi, medya gibi kurumlara ilişkin bütünlüklü bir tablo çıkardı ortaya. Sorunun ‘yargının siyasallaşması’, ‘yandaş medya’ gibi saptamaları aşan bir derinlikte ele alınması gerektiğini gösterdi. Ve esasen Türkiye’de çocukların ezici çoğunluğunun, herhangi bir koruma mekanizmasından yoksun halde olduğunu bir kez daha gözlere soktu. Ülke, çocuk yaşta evliliklere ya da ucuz emek olarak iş gücü pazarına sürüklenen çocukların bir değirmeni gibi adeta…
TÜRKİYE’DE ÇOCUK KORUMA: MEVZUAT EKSİK, BÜTÇE YOK
Çocuklara yönelik ihmal ve şiddet riskini fark etmekle görevlendirilmiş tek kurum olan sosyal hizmet merkezlerinden ülke genelinde yalnızca 187 tane bulunuyor. 11 trilyon TL’lik merkezi bütçeden çocukların korunması ve geliştirilmesine ayrılan pay sadece 26.6 milyar lira. Bu miktar, Diyanet bütçesinin üçte birinden az.
ŞİDDETE GÖLGE: ÖRF VE ADET HUKUKU
Erkeklerin eş ya da çocuğa yönelik şiddet uygulamalarında, örf ve adet hukukunun ceza davalarındaki gölgeleyici etkisi ve ceza mevzuatının bir bütün olarak kadınların erkeklere olan bağımlılığını pekiştirmesi çözülmesi gereken bir sorun olarak önümüzde duruyor.
EVLENDİRİLEN KIZLAR, ÇALIŞTIRILAN OĞLANLAR
TÜİK’in 2023 verileri Türkiye’de 22.2 milyon çocuk olduğunu gösteriyor. Yine TÜİK’e göre 2023’te 16-17 yaş aralığında 10 bin 471 kız çocuğu evlendirildi. Türkiye’de çalışan çocuk sayısı ise en az 2 milyon.
MEDYAYA REYTİNG, İKTİDARA ZAMAN
En az konuşulan esas failler. Arabanız durdurulmadan bir şehirden diğerine geçemediğiniz, ‘kalekol’larla çevrili, düğünde halay çekenlerin gözaltına alındığı coğrafyada bir çocuk 19 gün nasıl bulunamadı? Narin cinayetinin hayali senaryolarla konuşulması medyaya reyting, iktidara zaman kazandırıyor.
ÇOCUK: AİLEYE AİT BİR NESNE
Çocuğun takibi kamu tarafından yapılmadığında, çocuk aileye ait bir nesne haline geliyor ve boşlukları tarikat-cemaatler dolduruyor. Narin’in ağabeyinin sözleri bunun kanıtı gibi: “Kendi aramızda bu kızı öldürseydik kim bilecekti, kimin ruhu duyacaktı…"
"SADECE MEDYADAKİ ŞÜPHELİ BİLGİLERLE ANALİZ YAPILAMAZ"
Aşiret ve akrabalık ilişkilerine dair çalışmalarıyla bilinen Prof. Dr. Lale Yalçın-Heckmann, Narin cinayetinde sadece medyaya yansıyan ve bilgi olduğu bile şüpheli açıklamalara dayanarak analiz yapılmasının sorunlu olduğunu dile getiriyor. “Hem kadının hem de erkeğin ataerkilliği ile nasıl mücadele edilmeli sorusu, aşiretle mücadeleden daha mühim” diyor.
AİLENİN DEĞİL TOPLUMUN GÖREVİ
Sovyetler Birliği’nde çocuk yetiştirme ve çocukların korunması, sadece ailenin değil toplumun ve devletin görevi kabul edilir, bu görev yaygın, çok yönlü ve ücretsiz bakım, eğitim, sağlık hizmetleri ve bunlar etrafında şekillenen koruma halkası ile sağlanırdı. Halen en ileri ufuk orada.