Kızıldeniz kıyısında gerilim artıyor
Mısır-Etiyopya gerilimi geçtiğimiz haftalarda yeniden yükseldi. Gerilim Arap basınında da gündem oldu.
Yusuf ERTAŞ
Somali, Mısır ile 14 Ağustos’ta askeri iş birliği anlaşması imzaladı. Mısır ordusu subaylarının da aralarında bulunduğu bir grup asker ile askeri ekipmanın, Somali’nin başkenti Mogadişu’ya ulaştığı iddia edildi. Somali ile siyasi gerilim içindeki Etiyopya hükümeti buna tepki gösterdi. Kahire’yi Somali’ye dış müdahalede bulunmakla suçladı. “Etiyopya, ulusal güvenliğini tehdit edebilecek bölgedeki gelişmeleri dikkatle izliyor” açıklaması yaptı.
9 Eylül’de konuşan Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed de, “Etiyopya’yı işgal etmek isteyenler, 1 kez değil 10 kez düşünmelidir çünkü biz Etiyopyalıların bildiği en iyi şey kendimizi nasıl savunacağımızdır” ifadelerini kullandı.
Etiyopya, Somali’den tek taraflı bağımsızlığını ilan eden “Somaliland” üzerinden bir kıyı çıkışı yoluyla Kızıldeniz’e erişimi güvence altına almak için 9 ay önce bir anlaşma imzalamıştı. Anlaşma, Etiyopya’nın Kızıldeniz’deki Somaliland topraklarının bir kısmını ticari ve askeri amaçlarla 50 yıl boyunca Etiyopya için bir deniz çıkışı olarak kullanmasına izin veriyor.
Etiyopya ile Mısır arasında yoğun bir bölgesel rekabet mevcut. Özellikle son 10 yıldır Etiyopya’nın inşa ettiği Rönesans Barajı (Ennahda ya da Hedasi barajı da deniyor) ile ilgili anlaşmazlık yaşanıyor. Nil sularının yaklaşık yüzde 80’i topraklarında doğmasına rağmen sadece yüzde 3’ünden yararlanabilen Etiyopya, Afrika’nın en büyüğü olacak barajın inşasına 2 Nisan 2011’de başladı. Baraj, Sudan-Etiyopya sınırına yakın bölgede, Nil Nehri’ni yüzde 85 besleyen Mavi Nil Nehri kolu üzerinde yapıldı. Etiyopya, baraj ile enerji açığını kapatmayı ve elektrik satmayı amaçlıyor.
Ancak ne Sudan ne Mısır’la bu konuda anlaşmaya varabilmiş değil.
Al Arab gazetesi “Mısır açısından bakıldığında, Somali’deki son hamleler, Afrika Boynuzu’ndaki yoğun bölgesel rekabet bağlamında Kızıldeniz kıyısında stratejik bir denge sağlama ihtiyacından kaynaklanıyor” yorumu yaptı. Kahire’nin Etiyopya, Türkiye ve diğer ülkelerin Afrika Boynuzu ve özellikle Somali’de artan rolleri karşısında varlığını göstermek istediğinin altını çizdi.
Somali’de gerilimin tırmanmasının Türkiye’ye de yansıyacağı, Türkiye’nin Etiyopya’daki en büyük ikinci yatırımcı olduğuna da dikkat çekildi.
SOMALİ: MISIR VE ETİYOPYA ARASINDA BİR SOĞUK SAVAŞ ARENASI
Fadel El MUNASAFA
Al Arab
Gecikmiş bir hamle olarak Mısır-Somali askeri iş birliği anlaşması, Addis Ababa’nın Somaliland sahiline yönelik tekerine çomak soktu ve Mısır ile Etiyopya arasındaki gerilimi en üst seviyeye çıkardı. Ancak Rönesans Barajı’na ilişkin diplomatik müzakere yolu Mısır’ın haklarını korumaya yönelik tüm fırsatları tükettiği sürece Mısırlıların davranışı “pervasız” olarak tanımlanamaz. Bu yeni gelişme en iyi şekilde Somali’deki Afrika Birliği Barış Gücü Misyonunun (AMISOM) ayrılmasıyla oluşan boşluğun doldurulması olarak tanımlanabilir. Bu aynı zamanda Rönesans Barajı’nın “nihai dolumunun” gereklilikleri ve Mısır’ın su güvenliğinin geleceği açısından taşıdığı tehlike nedeniyle atılması gereken bir adımdı.
Etiyopya, Türkiye ve diğer ülkelerin Afrika Boynuzu ve özellikle Somali’de artan rolleri karşısında varlığını göstermek isteyen Kahire, Addis Ababa’nın Rönesans Barajı dosyasında dayatmak istediği oldubitti politikasının üstesinden gelmesini sağlayacak baskı kartları aramaya zorlanıyor. Bunun için, Somali ile ortak savunma anlaşması kapsamında Somali’de yeni bir barış gücüne katılarak askeri bir varlıkla bölgesel nüfuz oyunu oynamaya mecbur kalıyor.
Somali’nin (cihatçı terör örgütü) El-Şebab ve Etiyopya’nın hırslarıyla ilgili sorunları yeni değil ve Mısırlılar, Afrika Boynuzu’ndaki bölgesel dengeler ve çatışmalar oyununa girmeyi ertelemeyi tercih etmiş olabilir. Çünkü Rönesans Barajı görüşmelerinde ilk olarak son noktaya varmak, tırmandırma seçeneğini son kart olarak kullanmak istiyorlardı. Mısır-Somali askeri iş birliği hamlesi, Etiyopya’nın 50 yıl boyunca Somaliland üzerinden bir kıyı çıkışı yoluyla Kızıldeniz’e erişimi güvence altına almak için bir anlaşma imzalamasından dokuz ay sonra geldi. Etiyopya bundan önce uzun yıllar boyunca Somali’nin kontrolünün kendi güvenliği için gerekli olduğunu düşünüyordu. Etiyopyalı askerler 2006 yılında Mogadişu’daki İslamcı hükümeti devirdi ve güney Somali’deki İslamcı isyancılarla savaşarak hırslarının bir liman kiralamanın çok ötesinde olduğunu ortaya koydu.
Etiyopya açısından bakıldığında, Mısır ile Somali arasındaki askeri iş birliği anlaşmasının doğuşunun açıklanmasının ardından Addis Ababa tarafından yapılan tüm uyarılara rağmen, iki nedenden ötürü doğrudan askeri çatışma olasılığı düşük kalıyor.
Birincisi, Afrika Boynuzu’ndaki çatışmayı genişletmenin iç hesaplaşmayı yeniden açacağı ve Amhara bölgesindeki Etiyopyalı Fano milisleri için bundan beslenmek ve kırılgan Pretoria Anlaşmasını reddetmek için bir fırsat olacağıdır. Çıkarları Tigray Halk Kurtuluş Cephesi ile kesişebilir ve bölgesel taraflardan destek bulursa hükümet güçlerine karşı düşmanlıktan ittifaka geçebilir, bu da Abiy Ahmed’in rejimini zayıflatır.
İkinci neden ise Somali’de gerilimin tırmanması seçeneğinin, bölgede aktif olan ve yurt dışındaki en büyük askeri üssü Mogadişu’da bulunan Türkiye ile ilişkilere de yansıyacak olması. Türkiye, Etiyopya’daki en büyük ikinci yatırımcı olarak sınıflandırılıyor, bu da Etiyopya’yı Somali’nin egemenliğini ihlal etme fikrinden uzaklaştırmak için ekonomik etkisi yoluyla baskı uygulayabileceği anlamına geliyor. Bu nedenle Etiyopya, kendisine hizmet etmeyecek bir çatışmayı önlemek için Somaliland’daki bir limanı kullanma fikrinden vazgeçip onun yerine Cibuti önerisini getirebilir.
Mısır açısından bakıldığında, Somali’deki son hamleler, Afrika Boynuzu’ndaki yoğun bölgesel rekabet bağlamında Kızıldeniz kıyısında stratejik bir denge sağlama ihtiyacından kaynaklanıyor. Aynı zamanda, bu stratejik bölgede Etiyopya’nın etkisini engellemek üzerinde baskı oluşturacağı ve Mısır’ın meşru taleplerinin barışçıl bir şekilde karşılanmasını sağlamak için müzakere etme ihtiyacını güçlendireceği için bir kozdur. Ancak Etiyopya’nın uzlaşmazlığı devam ederse, mevcut seçenekler işe yaramayabilir ve Mısırlılar en kötü durum senaryosunu yaşamak ve meşru taleplerini elde etmek için doğru zamanı seçmek zorunda kalabilir. Mısır’ın tepkisinin ciddiyetini anlayan Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönme ihtimali, bu zamanlamanın ritmini belirleyebilir ve Addis Ababa’yı çok geç olmadan daha akıllıca ve ihtiyatlı davranmaya zorlayabilir.
Avrupa’ya yaptığı ihracatın yüzde 60’ı Kızıldeniz’den geçen Çin de, Etiyopya’nın en büyük ticaret ortağı ve yatırım kaynağı. Bugün, ekonomik çıkarlarının bölgedeki krizlere karşı savunmasız olduğunu görüyor ve olup bitenleri yakından takip ediyor ve çatışmanın kontrol altına alınmaması halinde durumun ne hale geleceğinin ciddiyetini anlıyor. Bu nedenle, Afrika Boynuzu’ndaki çıkarlarını ve nüfuzunu koruyan bir istikrar için diplomasisini şüphesiz harekete geçirecektir.
Durumu kontrol altına almak ve bir yandan Mısır ve Etiyopya’yı, diğer yandan Somali ve Etiyopya’yı, kontrol altına alınmadığı takdirde riskleri daha da arttırabilecek herhangi bir krizden kaçınmak için harekete geçmesi ihtimal dışı değildir.
ETİYOPYA-SOMALİ-MISIR GERİLİMLERİ VE AFRİKA BOYNUZU’NUN İSTİKRARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
M. Fuad Osman ABDURRAHMAN
Tagayyir/Sudan
Afrika Boynuzu son dönemde bölgesel ilişkilerde kayda değer değişimlere tanıklık etti. Bu değişimler bölgedeki kilit ülkeler arasında son dönemde yapılan anlaşmalarda ve bunun sonucunda ortaya çıkan gerginliklerde açıkça görülüyor.
Bu değişimler, Sudan’da Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile başkent Hartum ve diğer büyük şehirlerdeki Hızlı Destek Güçleri (HDK-RSF) adlı paramiliter güçler arasındaki mevcut kanlı çatışma gibi güvenlik krizlerine ilişkin endişelerin jeopolitik hırslarla iç içe geçtiği karmaşık bir siyasi bağlamda gerçekleşiyor.
Etiyopya, Somaliland, Mısır ve Somali arasındaki anlaşmalar:
Etiyopya ve Mısır arasındaki ilişkiler, mevcut Sudan savaşına ek olarak bu stratejik bölgedeki en önemli çatışma odaklarından biri. İki ülke arasındaki anlaşmazlık, Kahire’nin ülkenin ana yaşam hattı olarak kabul edilen Nil suyu payı üzerindeki olumsuz etkileri konusundaki endişelerini artıran Büyük Etiyopya Rönesans Barajı başta olmak üzere çeşitli konulardan kaynaklanıyor.
İki aşağı kıyıdaş ülke olan Mısır ve Sudan, barajın doldurulması ve işletilmesine ilişkin teknik konularda Etiyopya tarafıyla bağlayıcı bir anlaşmaya varmaya çalıştı. 2015 yılında Sudan’ın başkenti Hartum’da yukarı kıyıdaş ülke Etiyopya ile bir deklarasyon imzaladılar. Ancak Etiyopya tarafının geçen temmuz ayında beşinci doluma ulaşana kadar dolum operasyonlarını tek başına yürütmesi, Sudan ve Mısır’ın, özellikle de Mısır tarafının bu gidişatı defalarca eleştirmesine yol açtı.
Bu bağlamda, Etiyopya’nın kısa süre önce tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan eden ancak bölgesel veya uluslararası alanda tanınmayan Somaliland devletiyle bir anlaşma imzalamasıyla bölgesel krizler derinleşti.
Anlaşma, Etiyopya’nın Kızıldeniz’deki Somaliland topraklarının bir kısmını ticari ve askeri amaçlarla 50 yıl boyunca Etiyopya için bir deniz çıkışı olarak kullanmasına izin veriyor. Bu anlaşma, Etiyopya’ya Kızıldeniz’e erişim sağlamayı ve mal ihracatı ve ithalatı için esas olarak güvendiği Cibuti limanlarına stratejik alternatifler sunmayı amaçlamaktadır. Bununla birlikte, Etiyopya, Cibuti’ye olan bağımlılığını azaltmak için lojistik seçeneklerini çeşitlendirmeye çalışıyor ve deniz ticaretini kontrol etme yeteneğini artırmak için Sudan ve Eritre limanlarını da düşünmüş ancak elde edememiş olabilir.
Anlaşma, Etiyopya’nın Somali topraklarını tanımasına şiddetle karşı çıkan, bunu içişlerine müdahale olarak gören ve egemenliğini baltalayan Somali hükümetini kızdırdı.
Bu gelişmeye cevaben Somali hükümeti, Etiyopya’dan Afrika Birliği Barışı Koruma Misyonuna katılan birliklerini topraklarından çekmesini istedi ve Etiyopya birliklerinin varlığının bölgedeki istikrarsızlığı arttırdığını belirtti.
Şaşırtıcı bir gelişme olarak Somali, Mısır birliklerinin ve askeri teçhizatının gelmesini öngören bir anlaşma imzaladı ve geçtiğimiz günlerde bu uçak ve teçhizat Mısır birliklerinin gelişine hazırlık amacıyla başkent Mogadişu’ya ulaştı.
Bu hamle, Mısır’ın uzun süredir devam eden dış politikasında eşi benzeri görülmemiş bir hamleyi simgelemesi ve Mısır’ın Doğu Afrika’daki etkisini güçlendirmeyi amaçlayabilecek yeni bir stratejiye işaret etmesi bakımından özellikle önemlidir.
Mısır’ın bu hamleleri resmi olarak ifade edilen çeşitli nedenlerle açıklanabilir. Resmi olarak Kahire, bu hamlenin Somali hükümetinin El-Şebab gibi militan gruplar da dahil olmak üzere güvenlik tehditlerine karşı koyma çabalarını desteklemeyi amaçladığını iddia ediyor.
Ancak bu hamle, bölgesel gerilimlerin arttığı bir alanda Mısır’ın etkisini güçlendirmeye yönelik daha geniş bir stratejinin parçası olarak da anlaşılabilir. 1960’larda Yemen’e yapılan müdahale gibi çeşitli bağlamlarda Mısır’ın sınırları ötesinde askeri müdahaleleri olmuştur.
Etiyopya hükümeti Mısır’ın hamlesine yanıt vermekte gecikmedi. Addis Ababa, Mısır’ın askeri hareketlerinden ve Mısır birliklerinin Etiyopya-Somali sınırı yakınlarına konuşlandırılacağının duyurulmasından duyduğu derin endişeyi dile getirdi ve bunu istikrarsızlığı artırabilecek ve bölgesel güvenliği tehdit edebilecek şekilde bölgenin işlerine bir müdahale olarak değerlendirdi.
Bu anlaşmalar ve gerilimler bölgesel çıkarların çelişkilerini özetlemekte ve Afrika Boynuzu’ndaki uluslararası ilişkilerin değişken doğasını vurgulamaktadır.
Mısır’ın Somali’deki askeri varlığının artması ve Etiyopya’nın Somaliland’daki nüfuzunu genişletmesi, ilgili ülkeler arasındaki uçurumu derinleştirerek bölgesel istikrar çabalarını daha da karmaşık hale getirebilir.
MISIR-ETİYOPYA ÇATIŞMASI AFRİKA BOYNUZU’NU ATEŞLEYECEK Mİ?
Faysal Muhammed SALİH
Şark’ul Awsat/Suudi Arabistan
Mısır askeri uçaklarının askeri teçhizat yüklü olarak Somali’nin başkenti Mogadişu’ya gelmesi, bölgede büyük endişeye neden oldu. Etiyopya hükümeti, sınırlarındaki herhangi bir Mısır askeri varlığını kendisine ve bölgedeki güvenliğe doğrudan bir tehdit olarak görerek şiddetli tepki gösterdi ve sınırlarını güvence altına almak ve “Afrika Boynuzu’nda güvenliği sağlamak” için önlemler almakla tehdit etti. Doğrudan herhangi bir askeri tırmanışın yaşanması pek olası olmasa da, siyasi ve medyadaki tırmanışın tehlikesi hafife alınamaz. Bu durum, gerilimleri yatıştırmak için bölgesel ve uluslararası müdahaleleri gerektiriyor.
Ancak bölgedeki durumu takip eden herkes, Etiyopya’nın öfkesinin sadece askeri teçhizat göndermekle ilgili olmadığını biliyor. Mısır ile Somali arasında imzalanan protokol uyarınca Mısır, Somali’deki Afrika Birliği Barış Misyonuna katkıda bulunmak üzere Etiyopya birliklerinin yerine askeri güç gönderecek.
Mısır birlikleri de Etiyopya sınırına yakın bir Somali bölgesinde konuşlandırılacak. Somali hükümeti, iki ülke arasındaki gerilimin ardından Etiyopya birliklerinin topraklarından çekilmesini talep etti.
Kriz ocak ayında Etiyopya’nın Somali’den ayrılan ve bölgesel ya da uluslararası alanda tanınmayan Somaliland Cumhuriyeti ile Kızıldeniz kıyısında yer kiralamasına izin veren bir anlaşma imzalamasıyla başladı. Anlaşmanın bir parçası olarak Etiyopya, cumhurbaşkanına göre Somaliland’ı bağımsız bir devlet olarak tanıyan ilk ülke olacak. Anlaşma, Etiyopya’nın Cibuti Limanına dayandırdığı Kızıldeniz sahilinin 20 kilometrelik bölümünü Somaliland’da askeri üs ya da ticari amaçlarla 50 yıllığına kiralamasına olanak tanıyor. Bu anlaşma, 1993 yılında Eritre’nin bağımsızlığını kazanmasıyla deniz kıyılarını kaybeden ve daha önce Sudan’daki Port Sudan Limanını ve Eritre limanlarını kullanmaya çalışan Etiyopya hükümetinin Kızıldeniz’e ulaşma emellerini gerçekleştirmeye yönelik hamlelerinin bir uzantısıdır.
Anlaşma, Somaliland’ı bir parçası gören ve bağımsız bir devlet olarak tanımayan Somali’de öfkeli tepkilere yol açtı. Anlaşmadan bir hafta sonra Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahamud, Etiyopya ile ayrılıkçı Somaliland arasındaki “yasa dışı” denizcilik anlaşmasını iptal eden bir yasa imzaladı. Somali hükümeti anlaşmaya tüm yasal yollarla karşı çıkacağını söyledi. “Saldırganlık” ve “egemenliğinin bariz bir şekilde ihlali” olarak tanımladığı bu durumu kınadı.
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in Kızıldeniz’e erişimi güvence altına alma arzusu, Etiyopya ile komşuları arasında bir gerilim kaynağı ve Afrika Boynuzu’nda yeni bir çatışma korkusunu artırıyor. Daha önce Eritre’nin limanlarına güvenmeye çalıştı, ancak iki ülkenin ilişkilerindeki gerilimler bunu gelecekte garanti edilemeyecek bir şey haline getirdi.
Bu gelişmeler, Etiyopya’nın Sudan ve Mısır’a akan Mavi Nil üzerinde kendi toprakları içinde inşa ettiği ve iki ülkenin barajı inşa etmeden önce istişare, bilgi alışverişi ve güvenlik oranı konusundaki çekincelerine yanıt vermediği Büyük Etiyopya Rönesans Barajı konusunda Etiyopya ve Mısır arasındaki gergin atmosfer dikkate alınmadan okunamaz. Başbakan Abiy Ahmed yönetimindeki Etiyopya, bölgede Mısır’ın rolüyle sık sık kesişen ve onunla rekabet eden bölgesel bir rol oynamayı hedefliyor.