16 Eylül 2024 04:45

Yeni eğitim yılının ilk haftası: Emekçiler masraflardan şikayetçi

Emekçilerden kimi, çocuklarının geçen seneden kalan defterin kullanılmamış yapraklarını kullandığını söylüyor, kimi çocuğunu anaokuluna gönderemediğini söylüyor.

Fotoğraf: Sayim Harmancı/AA

Paylaş

İzzettin AKIN
İstanbul

Yaklaşık üç aylık yaz tatili göz açıp kapayıncaya kadar geçti, 2024-2025 eğitim öğretim yılı başladı. Çocukları okula giden veliler yeni eğitim yılını masraflarla karşıladı. Esenyurt Kıraç’ta bulunan Kadir Topbaş Parkı’nda görüştüğümüz emekçilerden kimi, çocuklarının geçen seneden kalan defterin kullanılmamış yapraklarını kullandığını söylüyor, kimi çocuğunu anaokuluna gönderemediğini söylüyor. Hepsinin dikkat çektiği nokta ise ortak: Türkiye’de eğitim parasız diyorlar ama değil.

Üç kadın çimlerin üzerine serdikleri örtünün üzerinde oturuyor. Yaprak sarma yapıp parka gelmişler. Biri bu sene birinci sınıfa başlayan, diğeri ikinci sınıfa giden 2 çocuklu Fatma’nın sabit bir geliri yok. Fabrikalardan, atölyelerden gelen çeşitli montaj işlerini yapıyor. Verilen ücretlerin düşüklüğünden yakınıyor. Üç günde bitirebildikleri işten ancak 1000 lira kazanabilmiş. Eşinin 7 aydır cezaevinde olduğunu söyleyen Fatma, 7 aydır bir duruşmanın görülmemesine yapılmamasına tepkili.

ÇOCUK BAYAĞI AĞLADI AMA ALAMADIM

Birinci sınıfa başlayan çocuğu için 170 liraya küçük beslenme çantası almış. Bir o kadar da suluk tutmuş. Çocuk ısrarla tuttuğu takım Fenerbahçe’nin logosunun olduğu suluğu istemiş ama 400 lira olduğu için alamamışlar. “Çocuk bayağı ağladı ama yapacak bir şey yok, param ona yetmedi” diyor. Okul üniforması da pantolon hariç 300 lira tutmuş. Güzel bir ayakkabı almak istemiş bir de, üzerindeki fiyat etiketlerini görünce vazgeçmiş. “Şimdi dandik bir ayakkabı alsam iki üç ayda ayağında paralanacak. Diğerine de paramız yetmiyor, ne yapacağımı şaşırdım” diye devam ediyor. Geçen sene birinci sınıfa giden çocuğundan temizlik malzemeleri, masa örtüsü ve süslemelerin giderleri için para istenmiş. Bunun sorumlusunun ülkeyi yönetenler olduğunu, okullara gerekli desteğin verilmediğini söylüyor.

Yanlarına bir komşuları daha katılıyor. O da dahil oluyor sohbete. “Biz kadınlar olarak güçlüyüz, kimseden yardım istemiyoruz. Devlet kreş yapsın, çocuklarımızı kreşe verelim, bizler de çalışıp çocuklarımıza bakarız” diyorlar.

DEFTER GEÇEN SENEDEN KALMA

Daha sonra bankta oturan iki kadının yanına gidiyoruz. Kardeş olan kadınlardan birinin evli olan kızı vefat etmiş, çocukların babası da çocuklara bakmadığı için torunlarının bakımını o üstlenmiş. Torunların ikisi ilkokula gidiyor. Henüz okul alışverişine çıkamamışlar. Şimdilik geçen senenin defterlerinin kullanılmamış yapraklarını kullanarak başlamışlar yeni yıla. “Çocuklarla birlikte markete girmeye korkuyoruz diyor biri: “Kalem, defter, boya, suluk, beslenme çantası, ne görse istiyorlar. 50 liralık istiyorsa 20 liralık alabiliyoruz…”

Okuldan şimdilik ek kitaplar ve A4 kağıdı istemişler. Öğretmenlerin genellikle okul kitaplarından değil de istedikleri ek kitaplardan ödev verdiklerini söylüyor. Dolayısıyla bu kitapları almak zorunda olduklarını belirtiyor.

NE DENETİM YAPILIYOR NE BÜTÇE AYRILIYOR

Büyük torunu Bahçeşehir’deki başka bir okula nakil yapmak istemişler. 50 bin lira istemişler bunun için, yapamamışlar haliyle. Sınıfların kalabalık olmasından şikayetçiler. Küçük torunu ikinci sınıfa geçmesine rağmen henüz okuma yazma öğrenememiş. Sınıfların kalabalık olmasına bağlıyor bunu, birinci sınıfta sınıf mevcudu 43 kişiymiş. Beşinci sınıfa giden torunun sınıfı ise 51. Okulun genelinde sınıfların çok kalabalık olduğunu anlatıyor. Fotokopi, temizlik, masa örtüsü, perde derken pek çok şey için para istenmiş kendilerinden. Hükümetin hem gerekli denetimleri yapmadığını hem de okullara yeterli bütçe ayırmadığını, bu nedenle bu sorunları yaşadıklarını düşünüyor.

‘KIZIMI ANAOKULUNA YAZDIRAMADIM’

Eşi ve iki kızıyla parka gelen Fatih 4 yıldır Azim Çorap’ta çalışıyor. Aldığı ücret ise 20 bin lira. Ağabeyinin evinde kaldığı için 8 bin lira kira ödediğini söylüyor. Fazla mesai olduğunda ilk o ismini yazdırıyormuş. Hafta sonları köy derneklerinde çalışarak ek gelir elde etmeye çalışıyor aynı zamanda. Büyük kızı üçüncü sınıfa geçmiş bu sene, küçük kızlarını da anaokuluna yazdırmak istemişler ancak masraflar nedeniyle gönderememişler. Anaokuluna yazdıramayınca sübyan okullarına göndermek istemiş küçük kızını. “Onlar da 7 bin 500 lira para istediler, masraflarla birlikte 10 bin lirayı geçecekti, o yüzden bu sene evde kaldı” diyor.

Okula başladığından beri aynı çantayı kullanıyormuş üçüncü sınıfa geçen kızı. Yeni çanta almalarını istiyormuş. “Bir de üniforma lazım” diyor. Sınıf mevcudu tam 60 kişiymiş. Okuldaki bütün sınıfların hemen hemen aynı sayıda olduğunu söylüyor: “20 kişilik sınıflarda okuyacağı bir okula göndermek isterdik biz de ama buna maddi gücümüz yetmez. Çocuğa daha iyi bir gelecek sunmak için daha fazla para harcamak zorundayız ancak olmayan şeyi nasıl harcayacağım ki! Eğitim ücretsiz deniliyor ama gerçekte kesinlikle ücretsiz değil.”

Fatih’in eşiyle de konuşuyoruz. Daha önce bir süre taşerona çalışmış, zaman zaman günlük işlere gitmiş. Çalışacağı iş yerinde ya da oturdukları mahallede kreş olsa o da çalışmak istediğini belirtiyor. Ancak çocukları kimseye bırakamadığı için çalışamıyor. 9 yıldır evli olmalarına rağmen sinemaya dahi gidemediklerini vurguluyor. Fatih’in yıllık izninde de fındık toplamaya gitmişler memlekete, onun dışında bir şey yapamamışlar.


ÇOCUKLARIN ÇANTALARI, PATRONUN VERMEDİĞİ ZAMLARA TAKILDI

Esenyurt’un Kıraç ilçesindeki Necmettin Erbakan Parkı’nda görüştüğümüz iplik fabrikasında çalışan Bilal, iki çocuk babası. Kirada yaşadığını, eşinin de çalıştığını söylüyor. 18 bin 700 lira ücret alan Bilal geçinemediğini söylüyor.  “Eşim de çalışmasına rağmen, bu sene iki çocuğun masrafı ile başa çıkamadık, benim aklım almadı” diyor.

Eşi de “Şaşırdık ne alacağımızı… Kayıt paraları havada uçuşuyor. Çanta bile alamadık bu sene çocuklarımıza, geçen senekileri tamir etti eşim” diyor.

İsmini vermek istemeyen Alfa Metal’de çalışan bir işçi 20 bin lira ücret aldığını, bunun yarısının kiraya gittiğini aktarıyor. Bir süre önce sendikalaşmayı gündem etmişler ama “İşçilerin çoğu yanaşmadı” diyor. Metal işçisi de eşi de okul masraflarından şikayetçi. “İnanın doğru dürüst bir şey alamadık. Birini alsak diğerine para bulamadık” diyor eşi. Metal işçisi de “Zor geçiriyoruz, maaşın yarısı zaten kiraya gidiyor. Temmuz ayında zam da yapılmadı” diyor.

Kalabalık bir yer sofrasına konuk oluyoruz. Üç ailenin bulunduğu sofrada oturanlardan biri mobilya atölyesinde çalıştığını 50 bin lira aldığını söylüyor. “Ev kiram 12 bin lira. Kızım lisede okuyor. Evde sadece ben çalışıyorum. Kızımın istediği ayakkabıları bile alamadım” diyor.

Bir kadın ise “Üç çocuğum var. Rahatsız olduğum için sürekli çalışamıyorum, sağlığım elverdiğince ev işlerine gidiyorum” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Grevdeki Sarar işçileri taleplerinin karşılanmasını istiyor

SONRAKİ HABER

Küçükçekmece'de bir kadın evli olduğu erkek tarafından katledildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa