16 Eylül 2024 15:52

Almanya tüm kara sınırlarında kontrole başladı: Mülteci düşmanlığı sınıra dayandı

Almanya’da hükümet, “kaçak göçle mücadele” adı altında karadan bütün sınırlarda polis kontrollerinin başlatılması kararını gece saatlerinde uygulamaya başladı.

Fotoğraf: Adam Kliczek CC BY-SA 3.0

Paylaş

Yücel ÖZDEMİR
Köln 

Avrupa Birliği (AB) içinde uzun yıllar "göçün yükünün dayanışmayla paylaşılmasını" savunan Almanya’da hükümet, “kaçak göçle mücadele” adı altında karadan bütün sınırlarda polis kontrollerinin başlatılması kararını gece saatlerinde uygulamaya başladı. 

Hükümetin aldığı karar kapsamında daha önce başlatılan Avusturya, İsviçre, Çekya ve Polonya sınırlarına ek olarak Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Belçika ve Danimarka’dan da Almanya’ya giriş sırasında kontroller yapılıyor.

AB’nin Schengen Anlaşması kapsamında üye ülkeler, altı ay boyunca sınır kontrolleri yapabiliyor. Daha önce de bu kapsamda sınırlarda kontroller yapılmıştı. Ancak altı ay gibi uzun bir süre olmamıştı. Özellikle NATO zirveleri, futbol maçları ve terör saldırıları kapsamında kontroller gerçekleştirilmişti.

Avusturya, Çekya ve Polonya sınırlarında örnekleme yöntemiyle başlatılan kontrollerin süresi önümüzdeki aralık ayında doluyor. Almanya’nın bunu üç ay daha uzatması bekleniyor.

MÜLTECİ DÜŞMANLIĞI AfD’YE YARADI

Almanya’nın “kaçak göçle” mücadele adı altında başlattığı sınır kontrollerinin bir ayağını neredeyse bütün partilerin mültecilere düşmanlık konusunda birleşmesi oluşturuyor. Hükümet yetkilileri, oluşan geniş koalisyon kapsamında başlatılan kontrollerin aynı zamanda mülteci düşmanlığında daha radikal tutum alan aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin oylarının düşüreceğini ileri sürüyor. Ancak son eyalet seçimleri, hükümet ve ana muhalefet cephesinde sürdürülen düşmanlığın asıl olarak bu partinin işine yaradığı gösterdi ve AfD oylarını artırdı. 22 Eylül’de Brandenburg eyaletinde yapılacak seçimlerden de AfD’nin birinci çıkması bekleniyor.

Sınırlarda kontrollerin başlatılmasıyla birlikte ise AfD yöneticileri bu kez sınırların tel örgülerle çevrilmesini talep ettiler. Ayrıca mültecileri geri almayan ülkelere kalkınma yardımının kesilmesini istediler.

GÖÇÜN YÜKÜ KOMŞULARIN OMZUNA

Almanya, yıllardır AB içinde mültecilerin sorununun dayanışma ile çözülmesini savunuyordu. İtalya ve Yunanistan gibi sınır ülkelerine gelen mültecilerin yükünün diğer ülkeler tarafından paylaşılmasını istiyordu. Bu temelde çeşitli kararlar alındı. Ancak önemli bir bölümü hayata geçirilmedi.

Almanya’nın sınır kontrolleri aynı zamanda yıllardır dile getirilen dayanışma anlayışına da son vermek anlamına geliyor. Zira AB’ye adım atan mültecilerin büyük bölümü, sınır ülkeler yerine en zengin Almanya’ya ulaşmayı hedefliyor. Sınır kontrolleriyle birlikte karadan gelen mültecilerin tümü geldikleri ilk AB ülkesine ya da komşu AB ülkesine geri gönderilecek. AB tarafından daha önce karar altına alınan ve Dublin II olarak bilinen anlaşma buna olanak sağlıyor.

Dolayısıyla, Almanya’ya ulaşmak üzere yola çıkacak mülteciler bundan sonra daha fazla sınırdaki AB ülkelerine gönderilecek. Bu durum doğal olarak bu ülkelerin yükünü artıracak ve mültecileri yaşam koşullarını daha da dramatik hale getirecek. 

SCHENGEN’İ ASKIYA ALMA SUÇLAMASI 

Buna rağmen kararın uygulayıcı olan Almanya’nın İçişleri Bakanı Nancy Faeser, komşu ülkelerden gelen eleştirileri kabul etmeye yanaşmıyor. Faeser, “Avrupa'ya zarar vermeyecek şekilde tek taraflı kararlar almıyoruz, aksine komşularımızla yakın iş birliği içinde hareket ediyoruz” dedi. 

Polonya Başbakanı Donald Tusk ise Almanya'yı “Fiilen Schengen'i askıya almakla" suçlarken Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis de düzensiz göç sorununa, “Schengen bölgesinde serbest dolaşıma getirilen kısıtlamalar” ve “Schengen Antlaşması’nın tek taraflı olarak feshedilmesiyle çözüm bulunamayacağı” yönündeki sözleriyle tepki göstermişti. Avusturya da daha önce Berlin'in planına karşı çıkarak Almanya'nın geri göndereceği kişilerin kabul edilmeyeceğini duyurmuştu.

SADECE SEÇİMLERLE SINIRLI DEĞİL

Almanya’nın sınır kontrolleriyle “kaçak göçme” mücadele planı elbette sadece yükselen aşırı sağı dengeleme iddiası ya da seçimlerle sınırlı değil. Asıl olarak amaç “kalifiye olmayan” düzensiz göçün önüne geçmek. Uygulamanın ne kadar başarılı olacağı da bilinmiyor. Zira sınır kontrolleri örnekleme aramalar yoluyla yapıldığı için birçok kaçak mülteci buna rağmen sınırdan içeriye girmeye devam edecek.

Almanya’nın bu adımının ardından diğer AB ülkelerinin de benzer şekilde kontroller başlatmasının önü açılmış oldu. Böylece Schengen’in gerçekten de rafa kaldırılması, bütün ülkelerin istediği kadar sınırları kontrol etmesinin de koşulları oluşturuluyor.

TÜRKİYE’DEN GELEN MÜLTECİLERİ DE ETKİLEYECEK 

Almanya’nın başlattığı sınır kontrollerinden kaçak yollarda Türkiye’den Almanya’ya gelenleri de etkileyecek. Zira Almanya’ya Türkiyeli mülteci sayısı Suriye ve Afganistan’dan sonra üçüncü sırada.

Federal Göç ve Mülteciler Dairesi (BAMF) tarafından yayımlanan rakamlara göre bu yılın ocak-ağustos döneminde toplam 174 bin 369 kişi Almanya’da iltica başvurusunda bulundu. Geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında bu rakam yüzde 21,7’lik bir düşüş anlamına geliyor. Geçen yıl aynı dönemde yaklaşık 205 bin başvuru vardı. 

Yılın ilk 8 ayında yapılan iltica sayılarında; Suriyeliler 53 bin 313 ile birinci sırada yer alırken, Afganistanlılar 26 bin 938 ile ikinci sırada, Türkiyeliler ise 21 bin 590 iltica sayısı ile üçüncü sırada yer aldı.

ÖNCEKİ HABER

MHP’nin güçlü Türk aile yapısı: Kadın evde köle, fabrikada ucuz iş gücü

SONRAKİ HABER

Üniversite öğrencilerinin kaygıları gün geçtikçe artıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa