OBA Makarna’da delil karartma şüphesi
İşçi, amir, yönetici… Bir arada bekledikleri alanda işçiler rahatça konuşamıyor, şunları fısıldıyor: “Hafta içi olsaydı daha fazla kişi ölürdü”, “Aramızda Büyük Coşkunlar’ı yaşayanlar da var.”
Fotoğraf: Setenay Halis
Hilal TOK
Sakarya
Sakarya’nın Hendek ilçesinde bulunan OBA Makarna Fabrikasının çevresine yanık kokusu sinmiş. Hafriyat kamyonları, itfaiye araçları, arabalar OBA Makarna sapağını hızla geçiyor. Pazar günü meydana gelen, 1 işçinin hayatını kaybettiği, 6’sı ağır olmak üzere 12 yaşında bir çocuğun da aralarında bulunduğu 30 kişinin yaralandığı patlama sonrası, soğutma çalışmalarının sürdüğü fabrika önünde öbek öbek insanlar bekliyor. Bekleyenlerin bir kısmı “Halimiz ne olacak, bundan sonra ne yapacağız” sorusuna yanıt aramak için gelen fabrikanın işçileri. Bir kısmı çalıştıkları yerin son halini merak ediyor. Kimi kaygılı, kimi akıllarında çeşitli sorularla öylece duruyor.
SANIK OLACAKLAR OLAY YERİNDE
Yolun biraz ilerisinde nöbeti yeni devralan sağlık ekipleri hazırda bekliyor: “İçeride kimse kalmadı ama ne olur ne olmaz, bekliyoruz…” Biraz ileride ise tek başına bekleyen bir kadın var: Avukat Setenay Halis. Bize fabrikanın önündeki çadırı gösteriyor: “Bakın fabrikanın girişinde çadırda oturan bu fabrikanın patronları. Bu çok sorunlu bir durum…”
Halis’in kaygısı daha önce pek çok iş cinayetinde yaşandığı gibi delillerin karartılması. Polis kimsenin fabrikanın girişine gelmesine izin vermezken, patronların fabrika girişindeki çadırda durmasını riskli buluyor. Çünkü kimsenin geçemediği bölgede yer alan patronlar ve müdürler bu davada sanık olacak. Haliyle sanıkların olay yerinde bulunması delil karartma şüphesini akıllara getiriyor. Bu sebeple de onları görebileceği alandan bir an olsun ayrılmıyor. Etten örülmüş polis duvarının arkasını yeniden işaret ederek, “Şimdi savcıyla da görüştüm, burada bu adamların olması doğru değil. Belki bir saat sonra ön rapor hazırlanacak, onların müdahalesi olabilir. Ben şu an burada duruyorum, ilerleyip fabrika içine girecekler mi, ilerleyecekler mi diye… Polisler alanda dolaşmalarına izin verilmeyeceğini söyledi ama yine de bekliyorum” diyor.
Halis ile konuşurken yöneticilerin, patronların olduğu çadırdan biri geliyor arkamıza. Bizi dinlemeye başlıyor. Birazdan dinlediklerini gidip çadırdakilere anlatıyor. Durumu fark eden Halis, “İşte böyle gergin bir ortam. Bakın haber veriyor hemen, işte böyle başlıyor her şey. Yok, buradan ayrılmayacağım, mümkün değil şu saatten sonra. İçeri girmek istiyorlar bunlar. Büyük Coşkunlar patlamasında bunu yine yaşamıştık” diyor.
KABARAN YÖNETİCİLER, OLUŞAN SESSİZLİK
İşçi, amir, yönetici… Hepsinin bir arada beklediği bir alana giderek sohbet etmeye çalışıyoruz. Kimi kestirip atıyor lafı, “Bilirkişi raporunda çıkacaktır, onun dışındaki her şey kişilerin yorumu” diyor. Kimi daha önce Büyük Coşkunlar’da patlamayı yaşayan birkaç işçinin OBA Makarna’da işe başladıklarını, burada bir kez daha aynı durumu yaşadıklarını söylüyor. Konu ihmallere dikkat çeken sorulara gelince, yöneticiler kabararak işçilere kendilerini gösterip yanlarına oturuyorlar. O dakikadan sonra kimsenin ağzını bıçak açmıyor.
Fabrikanın bu yıl şubat ve haziran aylarında iki defa denetimden geçtiğini öğreniyoruz. Haziran ayında yapılan denetimin daha kapsamlı olduğu bilgisini ediniyoruz. Ortada önemli bir iddia var. Birkaç ay önce burada çalışan bir iş güvenliği uzmanı, iş yerindeki problemleri dile getirmesine rağmen dikkate alınmadığı için buradaki işinden ayrılmış. Ayrıca değirmenin silolara yakın olması, buğday tozunun yoğun olması, iş güvenliği uzmanlarının yarı zamanla çalışması gibi iddialar da var. Öte yandan tanıklar silolardan yükleme ve boşaltma esnasında bir patlama olduğunu söylerken, patlamanın ardından pek çok işçinin kendi imkanlarıyla kurtulduğu bildiriliyor.
"KENDİMİ BİLDİM BİLELİ PAZAR GÜNLERİ ÇALIŞTIM"
OBA Makarna Türkiye’nin en büyük makarna üreticilerinden biri. Türkiye’deki pazarın yüzde 25’ine sahip olmasının ve ihracat rekorları kırmasının arkasında yoğun bir sömürü var. İşçilerden biri “Kendimi bildim bileli pazar günleri çalıştım ben, burada durmak yok” diyor.
Hendek’te neredeyse 250 tane fabrika var. İşçiler Adapazarı, Düzce ve Körfez’den geliyor. OSB’de çalışma imkanı bulamayan kırsaldaki işçiler, OBA Makarna gibi fabrikalarda çalışıyor. OBA Makarna’da yoğun çalışma pandemiden sonra artmış. Siloların sayısı, üretim kapasitesi ve haliyle çalışan sayısı yıldan yıla artan bir fabrika. Ancak işçilerin bu kadar büyüme karşısında aldıkları ücret 20-22 bin lira civarında. İşçiler bu ücrete “İyi” diyorlar, çünkü bölgede asgari ücret çok yaygın. Öte yandan fabrikada sürekli bir işçi sirkülasyonu var.
Buğday tozunun bu kadar yoğun olduğu bir yerde en ufak bir tetikleyicinin ateşe ve patlamaya sebep olacağı ortadayken, üretim yerlerinin aşırı sıcak olduğunu ifade eden işçiler, “Kışın atletle duruyoruz, kötü olmuyor ama yazın durmak zor” diyorlar.
"BİR ANDA HER ŞEY UÇTU, BOMBA ATTILAR ZANNETTİM"
Fabrikadan ayrılıp 2 işçinin tedavi gördüğü Hendek Devlet Hastanesine gidiyoruz. İlk görüştüğümüz İşçi Ahmet Dedecan. Fabrikada operatörlük yapıyor. Eşi ve 16 yaşındaki oğlu yanında bekliyor. Dumandan etkilenen Dedecan, “Çok büyük bir patlama oldu, bu kilodaki beni bile masanın altına fırlattı. Ben dördüncü kattaydım” diyor. Ölen işçinin ikinci katta olduğunu hatırlatıyoruz, “O değirmen tarafı” diyor. Devam ediyor: “Ben bomba attılar zannettim, bir anda arkamdaki her şey uçup gitti. Her yerden alevler, dumanlar çıkıyor. Birkaç basamak çıktım, duman altıydı. Aşağı ineyim dedim, her taraf patlamış vaziyette. Yüklemenin olduğu yer komple yanıyor. Kapı denilen bir şey kalmamış. Ufak bir aralık vardı, oradan kendimi attım yürüdüm. Yüklemenin oradaki kamyon cayır cayır yanıyordu. Biraz daha yürüyüp bıraktım kendimi, oradan çıkardılar beni.”
"DEMEK Kİ BİR YERDE BİR AÇIK VAR Kİ BU OLAY OLDU"
4 senelik işçi Dedecan, “O kadar şiddetli ne patlar bilmiyorum, kazan dairesi olabilir diye düşündüm ama orası da değil gibi” diyor. Anlam veremiyor. İşçi, silolarda sensörler olduğunu, fabrika içinde her yerde kameralar olduğunu belirtirken, ihmale karşı pek çok tedbirin alındığını düşünse de “Demek ki bir yerde bir açık vardı ki bu olay oldu” diyor.
Bu patlama bir gün sonra olsaydı patlamanın bilançosu kuşkusuz çok daha ağır olabilirdi. Çünkü 650 işçinin çalıştığı fabrikada patlamanın yaşandığı pazar günü 59 kişi çalışıyordu. Dedecan da, “Bu patlama pazartesi günü olsaydı, en az 100 kişi ölürdü” diyor.
"İŞE GİDİYORSUN, EVE DÖNECEK MİSİN BELLİ DEĞİL"
Hastanede tedavisi süren Paketleme İşçisi Fatma Kanmaz ile görüşüyoruz. Kanmaz 1 yıldır burada çalışıyor, ailenin tek çalışanı. İşe geri dönüp dönemeyeceği konusunda endişeli. Bacağı düşen camların altında kalmış patlama sırasında. Hayatını kaybeden Mesut Şimay ile aynı servisle gidip geldiğini, patlamadan önce şakalaştıklarını söyleyerek ağlıyor. “Çok kötüydü. Her yer darmaduman olmuştu. Öğlen yemeğine posta posta çıkıyorduk. Yarım saatti molamız, acele ediyorduk. Aceleyle yemeğe gittim ben de. O sırada patlama oldu. Ben birinci kattaydım. Mesut ile beraber geldik sabah, aynı servisteydik. Gidiyorsun işe, dönecek misin eve belli değil. Gönderiyorsun çocuğunu işe dönecek mi, ölecek mi belli değil. Ah o ana baba ne yapsın! Gidiyorsun geri dönemiyorsun! Büyük Coşkunlar’da patlamayı yaşayan bir ablamız da oradaydı. Beni oradan çıkaranlardandı.”
HENDEK İÇİN YENİDEN ‘ADALET’
Hendek’te 2020 yılında Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikasında da büyük bir patlama meydana gelmiş, 7 işçi yaşamını yitirmiş, 100’ü aşkın işçi de yaralanmıştı. Dava sürecinde patronlar işçileri suçlamıştı. Patron Yaşar Coşkun, “Cenazeyi almadan tazminat peşine düştüler” diyerek ölen işçilerin yakınlarını da suçlamıştı. 7 işçinin öldüğü fabrikada sanıkların yargılandığı davayı aileler, “Hendek için adalet” talebiyle takip etmiş, seslerini duyurmaya çalışmış, müebbet hapis talep etmişlerdi. Ancak patronlara ödül gibi cezalar verildi. Ali Rıza Coşkun ve Yaşar Coşkun bilinçli taksirden ölüme sebebiyet vermekten 16 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Hendek için adalet gelmedi. Ve yeniden aynı bölgede OBA Makarna’da işçiler ve yakınları yeniden “Hendek için adalet” isteyecek.
"İŞÇİNİN CANI PATRONUN İNSAFINA BIRAKILMIŞ"
Patlamanın ertesi günü olay yerine gelen Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan, “Buraya Büyük Coşkunlar patlamasının ardından da gelmiş, dava sürecini de takip etmiştik. Ne yazık ki yeniden bir büyük patlamanın ardından yine buradayız. Patronlar fabrika önünü mesken tutmuş. Kimsenin giremediği olay yerine, delil karartma şüphesi olmasına rağmen giriyorlar. İşçiler ‘Ne yapacağız’ kaygısı içinde, eve götürülmesi gereken ekmeklerini düşünüyorlar. Burada bu yıl iki kez denetim yapıldığını öğrendik ancak Büyük Coşkunlar’da da, Amasra’da da denetimler yapılmıştı, çok geçmeden bu denetimlerin sadece kağıt üzerinde yapıldığını gördük” diyor.
Patronların daha çok üretim ve kâr için işçilerin hayatını hiçe saydığını belirten Aslan şöyle devam ediyor: “Bu yılın sadece ilk sekiz ayında 1201 işçi hayatını kaybetti. Burada da 1 işçiyi kaybettik ve ağır yaralı 6 işçi daha var. OBA Makarna’yı tanıyoruz. Antep’te pandemi sürecinde işçilerin çalışma saatlerini 12 saate çıkarmış, tepki gösteren işçileri işten çıkarmış, patronları bu durumu haberleştiren Evrensel muhabirini tehdit etmişti. Burada da, böbürlenerek üretim kapasitesini artırdıklarını söylemişlerdi. Ancak üretim kapasitesini artırırken, 7/24 durmadan çalışılan fabrikada önemsemediği önlemlerin sonucunda 27 yaşında bir genç hayatını kaybetti. Bu katliamlar önlenebilir, çalışırken ölmek işçinin fıtratında değildir, patronların insafına bırakılmış. Usulsüz, yetersiz denetimler, cezasızlık patronları daha da cesaretlendirmiştir. Burada yargılanması gereken de sadece yöneticiler değil, denetimleri yapan Çalışma Bakanlığıdır da aynı zamanda. Bakanı, valisi, kaymakamı, belediyesi bir bütün olarak OBA Makarna işvereni kadar sorumludurlar. Üretim rekorları kıran, 11 defa ihracat rekoru kıran işletme, 2018 yılından itibaren kârına kâr katarak büyürken, işçiler için fabrika tam bir cehenneme dönmüş durumda. Ağır çalışma koşulları nedeniyle sürekli sirkülasyon yaşanan bir işletme. Türkiye pazarının yüzde 25’ine, dünya pazarının yüzde 7.4’üne hakim. Ama işçi sağlığı ve iş güvenliği koşulları açısından ise tam bir kuralsızlık hakim. Maliye bakanının övgüler düzdüğü bir işletme. 2024 yılında iki defa denetim yapıldığı söyleniyor, ancak denetimler kağıt üzerinde kalıyor. İş güvenliği uzmanının kurallara uyulmadığı için işi bıraktığına dair iddialar var, bunların hızla soruşturulması ve açığa çıkarılması gerekiyor.”