Tek başına neyden kurtulabilirsin?
Her zaman diğer “rakipten” daha iyi olma amacı güden, başkalarını elemeye dair anlatının herkes için eşit bir şekilde gerçekleşebilme imkânı nedir?
![Tek başına neyden kurtulabilirsin?](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/188265.jpg)
Fotoğraf: Pexels
Ilgın ALİKOÇ
Ankara Üniversitesi
Üniversiteye yerleşebilmek, üniversitede nitelikli eğitim alabilmek, hatta üniversiteden mezun olabilmek; ekonomik kriz, akademi tahribat, müfredatın içinin boşaltılması gibi etkenlerle zorlaşıyor. Ancak yine aynı faktörler gereği bu, gençliğin büyük bir kesimi için pek mümkün görünmüyor. ’90’lı yıllarda üniversite okuyabilmiş, hatta lise mezunu olan kuşak “bile” memuriyet ve üstü düzeylerde çalışabilmiş ve 20’li yaşlarında hayatını kurabilmişti. Şimdi ise 20’li yaşlardaki gençlerin üzerinde bunu yapabilmesi gerektiğine dair bir baskı varken işler bu kadar kolay değil. Nedeni için AKP’nin iktidarı boyunca eğitimin her kademesinde uyguladığı politikaların sonuçlarına bir göz atalım.
Atanmış rektörlerle ve ÖTK’lerin kapatılmasıyla öğrencilerin seçim haklarının elinden alınması, çeşitli üniversitelerde akademisyenlerin ihracıyla ders ortamının giderek ifade özgürlüğünden yoksun kılınması, ülkede yaşanan herhangi bir felakette çözüm olarak online eğitime gidilmesi ve yalnızca eğitimin niteliğine dair değil sosyal olarak da kampüs hayatının yok edilmesi, şenliklerin iptali gibi politikaların sonuçları bu. Üniversiteye giriş sınavında barajı kaldırırken, apartman altlarına üniversiteler veya yeterli olup olmadığına bakılmadan bölümler açarken devlet, buradan mezun olacak öğrencilerin istihdamına dair bir politika uygulamadı. İş bulamayan mezun gençler geleceklerine dair kaygı içinde. Bu kaygıysa gençliği; hayatta geç kalmışlık hissine, sıkışmışlığa ve bunalıma sürüklüyor. Son yıllarda (özellikle pandemi ve sonrası) gençler arasında artan intihar vakaları da bunun kanıtı. Barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçların karşılanmadığı yerdeyse psikolojik destek talebi lüks görünüyor.
BİREYSEL KURTULUŞ MÜMKÜN MÜ?
“Kendinizi geliştirin.”, “En az iki dil ve yazılım öğrenin.”, “Her gün kendinizin daha iyi bir versiyonu olun.” gibi kişisel gelişim cümlelerini mutlaka görmüş veya duymuş olmalısınız. Artık üniversite mezunu olmanın yetmeyeceği, diplomanız olsa da zincir marketlerde kasiyerlik yapmak zorunda kalacağınız, eğer kendinize bir şey katmazsanız iş bulamayacağınız söyleniyor. Eğer sizi diğerlerinden farklı kılacak bir şeyiniz olursa ancak işe alınırsınız kanısı dolanıyor. Her zaman diğer “rakipten” daha iyi olma amacı güden, başkalarını elemeye yönelik bu tutumun herkes için eşit bir şekilde gerçekleşebilme imkânı nedir?
Ev kiralarına, yurtlara zam gelirken, her geçen gün gıda ürünlerinin fiyatları artarken gençler geçimini sağlamak dışında herhangi bir şeye para harcayacak maddi konumda değiller. Hatta temel ihtiyaçlarını gidermek için birçok öğrenci çalışmak zorunda kalıyor. Dolayısıyla okul dışında kendini geliştirecek bir alanı maddi, zamansal ve mental olarak bulamıyor. Üniversite eğitiminin niteliğiyse malum. Üniversitenin başlangıcından itibaren CV doldurmanın, sertifika almanın, kariyer topluluklarında yer almanın önemi anlatılıyor. İktidar yandaşı sermayenin kariyer fuarları üniversitelere sokuluyor. Öğrencilerin kendi sözünü söyleyebileceği alanlar ve tartışma ortamları kısıtlanırken başarının kariyerist tutumlarla sağlanacağı vurgulanıyor. Ancak gerçekte bunun yansımasının böyle olmadığını biliyoruz. Zar zor bulunan ya parasız ya da asgari ücretin 1/3’üne çalıştırılan stajlar öğrenciyi sömürüyor. İş öğretme adı altında öğrenciler ucuz iş gücü olarak kullanılıyor. Göründüğü üzere kendini geliştirme adı altındaki kişisel gelişim saçmalığı pek işe yarar gibi gözükmüyor. Pompalanan kariyerizm furyası işsizlik sorununa dair bir çözüm yaratmıyor. Örgütlü mücadeleyse üniversitelerde başlı başına engellenmeye çalışılıyor. Gençlik kesimlerine iktidar tarafından korku salınıyor. Daha girmedikleri işlerine bir soruşturma açılması halinde giremeyecekleri, bursu varsa kesileceğinden korkuyorlar. Öte yandan, geçmişteki kazanımlardan biliyoruz ki gençliğin örgütlü mücadelesi de iktidara korku salıyor.
Evrensel'i Takip Et