18 Eylül 2024 13:28

Hacettepe’de dün, bugün, yarın

Bugün Hacettepe’de vereceğimiz her bir talep mücadelesi sadece günlük taleplerimiz için değil bir adım ötesine taşıyacağımız mücadele hattımızı kurmak için olmalıdır.

Hacettepe’de dün, bugün, yarın

Fotoğraf: Evrensel

Doğa BAYBUĞA

Hacettepe Üniversitesi

13 üniversiteye tekrardan rektör atamaları gerçekleştirildi. Hacettepe’de geçen 4 sene boyunca rektörlük yapan Mehmet Cahit Güran tekrardan rektör olarak atanmış oldu. Cumhurbaşkanına bu “şerefli” göreve tekrardan layık görüldüğü için teşekkürlerini ve minnetini dile getiren rektörümüz göreve geldiği gibi yemekhane ve yurt zamlarını eşgüdümlü olarak devreye soktu. Erdoğan-Şimşek ekonomi programlarının üniversitemizdeki bir yürütme ayağı olan rektörlüğün aldığı zam kararları ile günlerimizi nasıl geçireceğimizi düşünmek neredeyse akademik kaygılardan daha elzem bir noktada durmakta. Geçtiğimiz mayıs ayını yemekhaneye gelen zamma ve amfi tiyatronun sermayeye açılmasını protestolar ile gündem eden bizler yemekhane zammını geri çekemesek de amfi tiyatroyu kiralatmamış ve yıllar sonra rektörlükle kendi belirlediğimiz temsilci arkadaşların görüşmesine olanak yaratmıştık. Üstünden çok zaman geçmeden yeni zamlarla ve her sene laboratuvar, fakülte kantinleri, hijyen sorunlarını dile getirdiğimizde “bütçe yok” yanıtını aldığımız yönetim yine aynı politikalarla karşımızda durmakta.

AKP NEYSE ATANMIŞLAR O

Yine aynı yönetimin üniversitelerde gerici faşist çetelerin faaliyet ve saldırılarına ön açtığı bir seneyi de geride bırakmıştık. Bu gerici çetelerin başta kadın öğrencilere çeşitli sözlü saldırıları bir yana, okul içerisinde kimi arkadaşlarımıza ve güvenlik görevlilerine fiziki saldırılarda bulunmuş olmalarına rağmen elle tutulur bir yaptırımın uygulanmaması da bu çetelerin faaliyetlerine ön açtı. Sinan Ateş’in siyasi bir cinayet sonrası hayatını yitirmesinin ardından mafyatik yapılanmaların burnumuzun dibine kadar bu denli rahatlıkla girmesinin karşısında bizlerden bu gibi olayları normalleştirmemiz beklenirken, üniversite içerisinde Türkiye’nin siyasi durumunun benzeri resmedilmeye çalışılıyordu. Bugün kadınlara, çocuklara, işçilere gündelik hayata olan her baskıyı, her şiddeti üniversite sıralarımızda da benzer yapılanmalarla hissetmek zorunda kalıyoruz. Bugün direnişe çıkan bir işçinin veya Narin Güran için eyleme geçen kadınların karşısına kolluk kuvvetleri dizilirken bizler de her eylemliliğimizde rektörün güvenlik güçlerinin tehdidi ile karşı karşıya geliyoruz. Bugün Filistin ile dayanıştığını söyleyen Erdoğan, İzmir’e İsrail’i koruyan ABD gemisini demirletirken bizler, üniversitelerimizin teknokentlerinde İsrailli iş adamlarıyla yan yana gelen rektörleri görüyoruz. Amfimizi sermayeye açmaya kalkan, kariyer fuarlarına binlerce lira ayırıp öğrencisinin yemeğine yurduna göz dikmiş bir yönetimle belki de hayatımızın en umutlu olmamız gereken gençlik dönemlerinde yoksulluğa ve karanlığa itiliyoruz.

Bir üniversite yönetiminin aldığı hiçbir kararda öğrencilere en ufak bir sözün düşmüyor olması bugün adeta yaşantımıza koyulan bir ipotek haline gelmiş durumda. Öğrenciler olarak İİBF sıralarında aldığımız eğitimin bizzat sermayeye nitelikli işçi yetiştirme çabasından tutalım, mühendislik fakülteleri başta olmak üzere pek çok alanda savunma sanayiyi beslemek adı altında bugün insanlığı savaşlar dünyasında yaşamaya iten emperyalist ilişkilerin bir çıktısı olarak onların politikalarını besleyecek bir bilimi icra etmeye mahkûm bir durumda kovuşlanıyoruz.

Ancak şunlar da atlanmamalıdır ki üniversitelerimizde kurmaya çalıştığımız ÖTK’ler, sahip çıkmaya çalıştığımız şenlikler, parasız ve demokratik üniversite talebimiz yıllardır süregelen öğrenci mücadelesinin birikimleri ve ruhu ile bugünlere taşınmaktadır. Filistin için dünyadaki pek çok üniversitede kurulan dayanışma ağları, amfisine sahip çıkmak için yan yana gelen Hacettepe öğrencileri, şenliğinden vazgeçmeyen ODTÜ öğrencileri bugün aynı yönetimlerin karşısında yan yana gelerek, sıra arkadaşına başta kendi hayatlarımıza, geleceğimize ve hak mücadelemize sahip çıkmamız gerektiğini anlatarak gerçekleşmiştir. Bugün Hacettepe’de vereceğimiz her bir talep mücadelesi de sadece günlük taleplerimiz için değil bir adım ötesine taşıyacağımız mücadele hattımızı kurmak için en acil vaziyette önümüzde durmaktadır.

Evrensel'i Takip Et