Yeni bir döneme hazırlanıyoruz!
Ülkenin genel hâli üniversitelerde de kendini hissettiriyor ve bu sorunlar çığ gibi büyüyerek üzerimize gelmeye devam ediyor.
Zorlu bir yılı geride bırakıp üniversiteye ilk adım atan öğrenciler, şimdi yeni bir döneme adım atıyor. Eğitim hayatında her aşamada, yeni başlangıçlarla birlikte geleceğe yönelik planlar gözden geçiriliyor. Karşınıza neler çıkacak, ne yapmanız gerekecek ve nasıl bir yaşam sürdürmelisiniz gibi sorularla dolu bir başlangıç sizleri bekliyor. Üniversitelerde demokratik haklarımız uzun zamandır göz ardı ediliyor. Bilim üretmek ve nitelikli bir eğitim almak neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda. Topluluklarda faaliyet yürütmek ve özgürce fikirlerimizi ifade etmek zorlaşmış durumda. Cezaevi koğuşlarını andıran ranzalı odalarda yaşıyor, yemekhanelerde sağlıksız ve yetersiz yemekler için yüksek ücretler ödüyoruz. Fakülte kafelerinde çay ya da kahve içmek ise artık neredeyse lüks haline gelmiş durumda. KYK burslarıyla yaşamaya çalışmak adeta bir mucize. Kampüslerdeki fiziki koşulların kötü olması, milyonlarca liralık ödeneklerin nereye harcandığını sorgulamamıza neden oluyor. Özetiyle: Ülkenin genel hâli üniversitelerde de kendini hissettiriyor ve bu sorunlar çığ gibi büyüyerek üzerimize gelmeye devam ediyor.
Bir öğrencinin eğitim hayatını zorlu şartlar altında sürdürmesinin arkasında, bu düzenin organizatörleri ve dayandığı sistem yatıyor. Her adımında sermayenin çıkarlarını gözeten yönetim, eğitimi de kendi ideolojik hedefleri doğrultusunda şekillendiriyor. Bu yönetim nezdinde bizim isteklerimizin, taleplerimizin ve özlemlerimizin değeri yok. Bunu her hak arama mücadelesinde karşımıza yasaklar, şiddet ve tehditler çıkmasıyla tecrübe ediyoruz.
BİRLİKTE DAHA GÜÇLÜYÜZ
Ancak bu durumdan bir diğer çıkarımımızda, bu zorluklara karşı olan mücadele olanaklarını görebilmek olur. Anahtar kelimemiz: Birlikte. Bizlere karşı başlatılan bu saldırılara karşı yalnız değiliz. Çünkü bu sorunlar, Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversite öğrencilerini kapsıyor. Hepimiz, bu sorunların bir kısmıyla ya da tamamıyla karşı karşıyayız. Ortak paydamız, bizden çalınan eğitim hakkımızdır. Parasız, bilimsel, demokratik ve ana dilinde eğitim her öğrencinin temel hakkı; özerk ve demokratik üniversite talebi, üniversitelilerin en temel sorunlarının çözümü için ortak bir talebidir.
Bu talepler şu an birer hayal gibi görünüyor olabilir. Ancak bu taleplerle hayalleri ayıran, talepleri hayal olmaktan çıkaran şey, haklarımızı nasıl elde ettiğimiz gerçeğidir. Türkiye’de gençlik hareketinin tarihine ve deneyimlerimize baktığımızda yemekhaneden yurtlara, topluluklardan temsilciliklere kadar her kazanım, üniversite gençliğinin örgütlü ve birleşik mücadelesinin ürünüdür. Her mücadele, bu hakların elde edilmesinde önemli bir rol oynamıştır.
PLANLI, KARARLI, KOLEKTİF
Mücadelenin anahtarı, hayal gibi görünen hakları kazanmak ve korumaktır. Bu, yalnızca bireysel bir çaba değil, kolektif bir mücadelenin sonucudur. Eğer bu tabloyu lehimize çevirmek istiyorsak, mücadelenin olanaklarını yaratmalıyız. Bu, Don Kişot’luk bir çağrı değil. Yanımızdakilerle başlayarak, kendimize ve çevremize güvenerek bir yola koyulmalıyız. Sistematik, planlı ve hedefli bir mücadele hattı kurmalıyız. Bireysel olarak anlam ifade edemeyeceğimiz bu dönemde, birlikte ve bütünlüklü bir birleşmeden bahsediyoruz. Elbette bu olanaklar kendiliğinden oluşmaz; ancak bizler tarafından yaratılabilir. Örgütlü ve istikrarlı bir mücadele bu olanakları yaratacak.
Çığ gibi üzerimize gelen saldırılara karşı bölümlerimizden ve fakültelerimizden başlayarak işe koyulmalı, tam da bu olanağın yaratılması adına yeni dönemde gerçekleşecek “Eğitime Bütçe, Söz Hakkı öğrenciye, Demokratik ÖTK için Mücadeleye!” kampanyasını büyütme hedefini önümüzde koymalıyız.
ÇIĞ GİBİ BÜYÜYEN, SORUNLAR DEĞİL MÜCADELEMİZ OLSUN
Bugün üniversiteye adım atarken verdiğimiz bu karar, yalnızca bugünü değil, geçmişin yüklerinden kurtulmayı ve gelecekteki saldırılara karşı bir savunma mekanizması oluşturmamızı sağlayacaktır. Kazandığımız her mücadele, bir diğerinin temelini oluşturacak ve bu kez çığ gibi büyüyen bizim mücadelemiz olacaktır. Katıldığınız topluluklarda, derse girdiğiniz sınıfta, çay içtiğiniz kantinde, yemekhanede ve yurdunuzda bu kararlılığı yaygınlaştırmak sizin elinizde. Bu kararlar, geçmişin yüklerinden kurtulmanın ve gelecekteki tehditlere karşı güçlü bir korunma sağlamanın temelidir. Mücadelemiz, sadece geçmişin yüklerinden kurtulmak değil, gelecekteki tehditlere karşı da güçlü bir koruma sağlayacak.
Evrensel'i Takip Et