18 Eylül 2024 14:25
Son Güncellenme Tarihi: 19 Eylül 2024 11:17

8 soruda İsrail'in Lübnan'daki çağrı cihazı saldırıları

İsrail’in Lübnan’da 17-18 Eylül'de taşınabilir çağrı cihazları ve telsizleri patlatarak gerçekleştirdiği saldırılara dair bilinenleri 8 soruda derledik.

Fotoğraflar: AA

Paylaş

Lübnan'da salı günü, Hizbullah'ın güvenlik gerekçesiyle akıllı telefonlar yerine iletişim için kullanmayı tercih ettiği düşük teknolojili çağrı cihazlarının patlamalası sonucu 2'si çocuk en az 12 kişi yaşamını yitirdi, yaklaşık 200'ünün durumu ağır olmak üzere 2 bin 800 civarında kişi yaralandı. Çağrı cihazları üzerinden gerçekleşen saldırının nasıl yapıldığı tartışmaları sürerken, 18 Eylül'de Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta yine patlama sesleri yükseldi. En az 20 kişinin yaşamını yitirdiği bildirildi. Saldırıdan sorumlu tutulan İsrail sessizliğini korurken sabotajın nasıl gerçekleştiğine dair bilgi ve yorumlar dünya basınında geniş yer buldu. Saldırılara dair bilinenleri 8 soruda derledik.

1- LÜBNAN HİZBULLAHI NEDEN ÇAĞRI CİHAZI KULLANIYOR?

İsrail, 7 Ekim 2023 sonrası Gazze'de başlattığı soykırımla birlikte Lübnan'ı da defalarca hedef aldı. Bu saldırılarda aralarında üst düzey bir komutan ve üst düzey bir Hamas yetkilisinin de bulunduğu 200'e yakın savaşçı hayatını kaybetti. Şubat ayında Lübnan Hizbullahı, örgütün istihbarat altyapısındaki eksiklikleri gidermeyi amaçlayan bir savaş planı hazırladı.

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, İsrail gözetimine karşı giderek daha savunmasız olduğunu gördüğü cep telefonlarının kullanımına sıkı sınırlama getirdi. 13 Şubat’ta televizyonda yaptığı bir konuşmada, telefonların "İsrail casuslarından daha tehlikeli" olduğunu söyledi ve telefonların kırılmasını, gömülmesini ya da metal bir kutuda kilit altında tutulmasını istedi.

Bunun yerine grup, savaşçılardan yardım hizmetlerinde çalışan sağlık görevlilerine kadar Hizbullah’ın çeşitli kollarındaki üyelerine, düşük teknolojili çağrı cihazı dağıtmayı tercih etti. İletişimi bu cihazlar aracılığıyla sürdürdü.

2- ÇAĞRI CİHAZLARI NE ZAMAN VE NASIL PATLADI?

Patlamalar, 17 Eylül salı günü öğleden sonra yerel saatle 15.30 civarında Beyrut'un güneyi ve Lübnan'ın diğer birkaç bölgesinde başladı. Uluslararası basın kuruluşlarına konuşan görgü tanıkları ve kaynaklar, çağrı cihazlarına gelen mesaj sonrası patlamaların yaşandığını aktardı. Cihazların patlamadan önce birkaç saniye bip sesi çıkardığı, kullanıcıların mesajı okumak için cihazları ellerine alıp yüzlerine yaklaştırdıkları sırada patlamaların gerçekleştiği kaydedildi. Patlamaların şiddeti sosyal medyada paylaşılan görüntülere de yansıdı.

Ortaya atılan ilk iddialarda cihazların lityum-iyon bataryalarının patladığı öne sürülse de hakim görüş cihazlara patlayıcı yerleştirildiği yönünde. Uzmanlar, patlamanın şiddeti ve biçiminin pil patlamalarıyla örtüşmediği vurguluyor. Europol'ün siber suç danışmanı Mikko Hypponen, "Bu çağrı cihazları muhtemelen bu tür patlamalara neden olmak için bir şekilde modifiye edildi. Patlamanın boyutu ve gücü, bunun sadece pilden kaynaklanmadığını gösteriyor" diye konuştu. Sky News Arabia'ya ve El Cezire'ye konuşan kaynaklara göre de çağrı cihazlarına örgüte teslim edilmeden önce birkaç gram civarında çok güçlü bir patlayıcı olan PETN yerleştirildi.

Bazı kaynaklara göre patlayıcılar, pillerin sıcaklığı uzaktan yükseltilerek infilak ettirildi. Bazılarına göre ise patlayıcı belli bir kod ile tetiklendi ve bunu sağlayacak mekanizma da patlayıcı ile birlikte cihazlara önceden yerleştirildi. Reuters’a konuşan üst düzey Lübnanlı kaynak, “Mossad cihazın içine bir kod alan patlayıcı madde içeren bir kart enjekte etti. Bunu herhangi bir yolla tespit etmek çok zor” dedi. Aynı kaynak, çağrı cihazlarının kendilerine şifreli bir mesaj gönderildiğinde patladığını ve bu mesajın patlayıcıları aynı anda harekete geçirdiğini kaydetti.

3- PATLAYAN ÇAĞRI CİHAZLARININ MENŞEİ NE?

Associated Press (AP) haber ajansına konuşan bir Hizbullah yetkilisi, patlayan çağrı cihazlarının örgütün daha önce kullanmadığı yeni bir marka olduğunu aktardı. Olayın ardından sosyal medyada Hizbullah mensuplarının kullandığı iddia edilen 3 modelin ismi yoğun etkileşime girdi. Cihazlardan biri, ABD menşeli Motorola'ya ait. Diğeri ise yine Motorola'ya bağlı "Teletrim" markalı cihaz. Ancak bu cihazların patladığına ya da hasar aldığına dair teyit edilmiş bir paylaşım yapılmadı. Patlayan cihazlar Tayvan menşeli "Gold Apollo" şirketinin ürettiği kaydedilen ve Hong Kong menşeli "Apollo Systems HK" şirketi tarafından satılan "Gold Apollo Rugged Pager AR924" model ürün.

Lübnanlı üst düzey bir güvenlik kaynağı  grubun Gold Apollo’dan 5 bin adet çağrı cihazı sipariş ettiğini ve bu cihazların bu yılın başlarında ülkeye getirildiğini belirtti. Şirket ise cihazları kendisinin üretmediğini ileri sürüyor. Gold Apollo’nun kurucusu Hsu Ching-Kuang, söz konusu çağrı cihazlarının, Taipei merkezli firmanın markasını kullanma hakkına sahip olan Avrupa’daki bir şirket tarafından üretildiğini söyledi. AA’nın haberine göre Hsu, patlatılan cihazların Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de bulunan “BAC Consulting Ltd” isimli şirket tarafından üretildiğini ve bu firmayla 3 yıl önce yetkilendirme sözleşmesi imzaladıklarını ifade etti.

4- ÇAĞRI CİHAZLARINA PATLAYICILAR NASIL VE NE ZAMAN YERLEŞTİRİLDİ?

Bu konuda da iki farklı iddia var. İddialardan ilki patlayıcının üretim aşamasında cihazlara yerleştirildiği yönünde. İkinci iddia ise cihazların sevkiyat sırasında İsrail istihbaratı tarafından ele geçirildiği ve patlayıcıyla modifiye edildiği yönünde. Üst düzel Lübnanlı bir kaynak, cihazların İsrail casusluk servisi tarafından “üretim seviyesinde” değiştirildiğini söyledi. Ortadoğu Enstitüsü'nün istihbarat dünyasına yakın uzmanı Charles Lister de "Mossad tedarik zincirine sızdı. Pilin yanına, arama veya çağrı yoluyla patlatılmak üzere küçük bir plastik patlayıcı gizlendiği neredeyse kesin" dedi. Eski CIA analisti Mike Dimino ise "böyle bir sabotaj operasyonunun düzenlenmesinin aylar, hatta yıllar sürdüğü" paylaşımını yaptı. Lübnan medyası da patlayan çağrı cihazlarının aylar önce ithal edildiğini, dolayısıyla İsrail'in bu saldırıyı aylar öncesinden planladığını yazdı. 

5- İKİNCİ SALDIRI DALGASI

Çağrı cihazları üzerinden gerçekleşen saldırının nasıl yapıldığı tartışmaları sürerken, 18 Eylül Çarşamba günü Lübnan'ın farklı bölgelerinde yine çok sayıda patlama yaşandı. Hizbullah tarafından kullanılan el tipi iletişim cihazları (telsiz) patladığı bildirildi. Patlamalardan biri, önceki günkü patlamalarda ölen Hizbullah üyelerini cenaze töreni yakınlarında meydana geldi. Lübnan Sivil Savunma ekipleri patlamaların ardından onlarca yangının söndürdüğünü duyurdu. Hamas Siyasi Büro Üyesi Rişk, Lübnan'daki patlamalardan İsrail hükümetini sorumlu tuttu. 

Yerel medya, patlayan telsizlerin Japonya merkezli Icom şirketince üretilen telsizler olduğunu yazdı. Icom’dan IC-V82 model telsizlerde meydana gelen patlamalarla ilgili yapılan açıklamada, bahsi geçen modelin en son 2014 yılında üretildiği, o günden bu yana modelin ihraç edilmediği belirtildi. Icom, "Ana üniteyi çalıştırmak için gereken pillerin üretimi de durdurulmuştur ve sahte ürünleri ayırt etmek için bir hologram mühür takılmamıştır, bu nedenle ürünün şirketimizden gönderilip gönderilmediğini doğrulamak mümkün değildir” ifadelerine yer verdi.

6- SALDIRILARIN BİLANÇOSU NE?

17 Eylül'deki patlamalarda 2'si çocuk en az 12 kişi yaşamını yitirdi, 200'ünün durumu ağır olmak üzere 2 bin 800 civarında kişi yaralandı. Çağrı cihazlarının patlama öncesi gelen mesaj nedeniyle ele alınması ve yüze yaklaştırılması sebebiyle kurbanların bir kısmının el, kol ve yüzlerinde ciddi yaralanmalar olduğu, medyaya yansıyan fotoğraflarda görüldü. Patlamanın şiddeti nedeniyle uzuv kaybı yaşandığı da fotoğraflara yansıdı. Cihazın bel civarında taşınması sebebiyle birçok kurbanın da karın bölgesinden ağır şekilde yaralandığı görüldü. Cihazlar patladığı sırada kurbanların market ve pazar gibi halka açık ve kalabalık alanlarda bulunduğu ve yakınlarında bulunan kadın ve çocuk diğer sivillerin de patlamalardan etkilendiği görüntülere yansıdı. Saldırı sonucu hayatını kaybedenlerin yanı sıra çok sayıda kişi sakat kaldı ve ağır travma yaşadı.

18 Eylül'deki patlamalarda Lübnan Sağlık Bakanlığı 20 kişinin öldüğünü, 450'den fazla yaralının olduğunu duyurdu.  Bazı ev, araç ve işyerlerinde de yangın çıktı. İran devlet televizyonunun yaralanan 95 kişinin Tahran'daki hastanelere nakledildiğini bildirdi.

7- SALDIRININ SAVAŞA ETKİSİ NE OLACAK?

Tel Aviv Üniversitesinin İsrailli siber güvenlik analisti ve araştırmacısı Keren Elazari, "Bu saldırı, ana iletişim aracını yok ettikleri için onları Aşil topuğundan vurdu. Daha önce bu tür cihazların, çağrı cihazlarının hedef alındığını gördük ancak bu kadar karmaşık bir saldırı şeklinde görmemiştik" yorumunu yaptı.

İsrail'in kuzey sınırından sık sık karşılıklı roket ve füzeler ateşleniyor. Sınırın her iki tarafında da nüfus yerinden edildi. Bu patlamalar, İsrail’in ülkenin kuzeyine ilişkin yeni savaş hedefini belirlemesinden saatler sonra geldi. İsrail, Hizbullah'ı sınırdan uzaklaştırma ve bu bölgeden ayrılan on binlerce İsraillinin geri dönmesini bir savaş hedefi olarak duyurdu. Hizbullah'ın patlamalara misilleme sözü vermesiyle çatışmaların şiddetlenmesine ve yoğunlaşmasına dair endişeler arttı.

8- DÜNYANIN TEPKİSİ NE OLDU?

İsrail, "terör saldırısı düzenleyerek savaş suçu işlediği" eleştirisiyle karşı karşıya.  

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın eski hukuk danışmanı Brian Finucane, Lübnan'da çağrı cihazlarının patlatılmasının, BM'nin Belli Konvansiyonel Silahlarla İlgili Sözleşmesi'nin bubi tuzağıyla ilgili protokollerini ihlal ettiğine dikkat çekti.

Lübnan hükümetinden yapılan açıklamada, "İsrail'in canice saldırısının Lübnan'ın egemenliğinin ciddi ihlali ve her anlamda suç olduğu" vurgulandı. Lübnan Dışişleri Bakanlığı, "saldırıya ilişkin bilgiler tamamlanır tamamlanmaz Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine (BMGK) şikayette bulunmak üzere hazırlıkların başlatıldığını" aktardı.

Lübnan'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilciliği Maslahatgüzarı Hadi Hachem, İsrail'in düzenlediği saldırının savaş suçu olduğunu söyledi. BM Genel Kurulu'nda İsrail'in Filistin'deki faaliyetlerine ilişkin acil oturumda konuşan Hachem, saldırının bölgede çatışma ve panik halini tetiklediğine dikkat çekti.

İran'ın BM Daimi Temsilcisi Amir Saeid İravani, "Söz konusu sabotaj ve terör faaliyetini en güçlü şekilde kınıyoruz" dedi ve İsrail'in suçlarının hesabını vermek zorunda olduğunu vurguladı. İravani, "Uluslararası toplumun bu savaş makinesini durdurmak için daha kaç kadın ve çocuğu öldürmesi lazım" sorusunu yöneltti.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi de Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Bou Habib ile telefon görüşmesi yaptı ve İsrail'i sorumlu tuttuğu saldırıyı şiddetle kınadı.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, saldırılara ilişkin "Tek söyleyebileceğim şu: Dünkü veya bugünkü olaylarla ilgili öyle ya da böyle bir ilgimiz yok. Bunun dışında paylaşabileceğim başka bir şey yok" dedi. "Bunların arkasında İsrail'in olduğunu teyit eder misiniz?" şeklindeki soruya karşılık Kirby, "Paylaşabileceğim başka bir şey yok" diye konuştu. Kirby, "Lübnan sınırından ikinci bir cephenin açılmasını önlemeye çalışmak için halen yoğun bir diplomasi içerisindeyiz. Bu krizde bulunduğumuz noktada sürecin çözümü, ilave askeri operasyonlar değildir" şeklinde konuştu. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres de Lübnan ve Suriye'deki olaylardan sonra itidal çağrısında bulundu. 

Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell yazılı açıklamasında "Bugün Lübnan genelinde elektronik cihazların patlamasıyla gerçekleştirilen ve çok sayıda can kaybı ile yaralanmaya neden olan yeni saldırıyı kesin şekilde kınıyorum" ifadesini kullandı. Borrell, "Bu saldırıların arkasında kim varsa Lübnan'da terör yaymayı amaçlıyor" değerlendirmesini yaptı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, ülkesinin bu olaya "müdahil" olmadığını söyledi. Pentagon Sözcüsü Tümgeneral Pat Ryder da "Bildiğim kadarıyla, ABD'nin bunda hiçbir dahli yok" dedi. Ryder, patlamadan sonra ABD'nin bölgedeki askeri pozisyonunda değişiklik olmadığını da belirtti.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, “Bu alaycılığı, ölçeği bakımından korkunç bir terör eylemidir. Araştırılması lazım. Bu konuya uluslararası ilgi gösterilmesi gerekiyor'' dedi. Saldırının bölgede büyük bir çatışmayı alevlendirme girişimi olduğunu belirten Zaharova, "Kelimenin tam anlamıyla büyük ölçekli bir çatışmaya doğru sürüklenme görüyoruz. Şu anda bu tür senaryoların önlenmesi amacıyla her şeyin yapılması gerekiyor" diye konuştu.

Mısır, Irak, Ürdün ve Filistin, Lübnan'la dayanışma içinde olduklarını belirterek yardım teklifinde bulundu.

Brezilya'nın BM Daimi Temsilcisi Sergio França Danese, "Artık İsrail'in uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk ihlalleri kabul edilebilirmiş gibi davranamayız" dedi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da Lübnan Başbakanı Mikati ile bir telefon görüşmesi yaptı ve saldırılarla ilgili bilgi aldı. (DIŞ HABERLER)

ÖNCEKİ HABER

Lübnan'da çağrı cihazlarının patlatılması sonucu ölenlerin sayısı 12'ye çıktı 

SONRAKİ HABER

Antalya'da kaçak Rus okulları mühürlendi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa