18 Eylül 2024 15:01

Adana Şehir Hastanesi'nin 7’inci yılı: Borçlanma ve özelleştirme projesi

Adana Şehir Hastanesi'nin açılışının 7’inci yılında, şehir hastanelerinin kamu yararını gözetmeyen bir borçlanma ve özelleştirme projesi olarak sağlık hizmetlerini niteliksizleştirdiği kaydedildi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Adana Şehir Hastanesi'nin açılışının 7’inci yıldönümünde, Adana Tabip Odası (ATO) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) yönetici ve üyeleri Başhekimlik önünde basın açıklaması düzenlendi. Dev-Sağlık İş’in de destek verdiği eylemde emekçiler bütçede karadelik yaratan Şehir Hastaneleri’nin Sağlık Bakanlığı’na devredilmesini, kamusal sağlık hizmeti verilmesini istedi.

Basın açıklamasını okuyan SES Adana Şube Eş Başkanı Erol Eren, şehir hastanelerinin kamu yararını gözetmeyen bir borçlanma ve özelleştirme projesi olarak sağlık hizmetlerini niteliksizleştirirken sermaye iktidarının çıkarlarına hizmet ettiğini belirterek kamusal sağlık talep etti.

Şehir hastaneleri projelerinin sağlık emekçilerine güvencesizlik dayattığını, toplumun sağlık hakkını zedelediğini ve sağlık hizmetlerinin niteliğini düşürdüğünü ifade eden Eren, Şehir hastanelerinin kâr odaklı bir anlayışla yönetildiğini belirterek, "Bizler sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak bu modele karşıyız. Sağlık hizmetlerinin halkın çıkarlarına uygun biçimde sunulması gerektiğine inanıyoruz" dedi.

“EŞİT, PARASIZ VE NİTELİKLİ SAĞLIK HİZMETİ İSTİYORUZ”

Sağlık hizmetlerinin kamusal ve bilimsel gerekliliklere uygun şekilde düzenlenmesi gerektiğini vurgulayan Eren, "Sağlık hizmetlerinin tüm basamakları kamu eliyle geliştirilmelidir. Halkın sağlık hizmetleri hakkında söz sahibi olduğu mekanizmalar oluşturulmalıdır. Vatandaşlar için eşit, parasız ve nitelikli sağlık hizmetlerine erişim sağlanmalıdır” dedi.

“ŞEHİR HASTANELERİ MALİYETLİ VE ERİŞİMİ ZOR”

Sağlık Bakanlığı'na bağlı 850 kamu hastanesinin toplam yatak kapasitesi ile karşılaştırıldığında, şehir hastanelerinin kapalı alanlarının çok daha büyük olmasının inşaatı yapan şirketlerin daha fazla kâr etmesine yönelik bir politika olduğunu dile getiren Eren, “şehir hastanelerinde büyük ve lüks yapılar inşa edilmesinin tıbbi gerekliliklerin göz ardı edilmesine yol açtığını belirtti. Eren, "Bilimsel veriler 200 ile 600 yatak kapasiteli hastanelerin enfeksiyon kontrolünde daha başarılı olduğunu gösteriyor. Ancak şehir hastaneleri bu verileri dikkate almadan inşa ediliyor," dedi. Balcalı Hastanesi'ne ve Yüreğir Devlet Hastanesi'ne sadece 10 dakika uzaklıkta bulunan bu hastane için yolların inşaat sonrasında yapıldığını ve dört kez değiştirildiğini belirten Eren, bu durumun bölgede trafik yoğunluğunu artırdığını ve halkın hastaneye erişimini zorlaştırdığını söyledi. Sağlık hizmetleri toplumsal bir kriz içinde olduğunu dile getiren Eren, “Bu kriz, yalnızca sermaye odaklı projelerle çözülmez. Sağlık hizmetlerinin bilimsel temellere dayalı, halkın ihtiyacını gözeten bir yaklaşımla yeniden yapılandırılması gerekiyor" dedi.

“ŞEHİR HASTANELERİ SAĞLIK KRİZİNİ DERİNLEŞTİRİYOR”

Büyük ölçekli hastanelerin sağlık emekçilerini güvencesiz ve ağır iş yükü altında bıraktığını ifade eden Eren, “Şehir hastaneleri projesi, taşeronlaştırmayı yaygınlaştırarak sağlık emekçilerini ucuz işçiliğe zorluyor. Bu büyük hastanelerde oluşacak iş yükü, sağlık çalışanlarının sağlık güvenliği risklerini artırıyor” dedi. İş stresi, kronik yorgunluk ve tükenmişlik gibi psiko-sosyal risklerin arttığını belirten Eren, sağlık hizmetlerinin kadrolu ve güvenceli çalışanlar tarafından sunulması gerektiğini ifade etti.

SAĞLIK EMEKÇİLERİ VERGİDE ADALET İÇİN 28 HAFTADIR EYLEMDE

Sağlık emekçileri, 28 haftadır her çarşamba Türkiye’nin dört bir yanında iş yerlerinde sürdürdükleri “Vergide Adalet” talepli açıklamalarını eylemde de gündeme taşıdılar. Bu konuda konuşan Adana Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Özden Polatöz, 15 Eylül’de aldıkları ücretin, yapılan enflasyon farkı artışına rağmen, bu yılın ocak ayında aldıkları ücretin altında kaldığını belirtti.

“VERGİ KESİNTİLERİ ÜCRETLERİMİZİ AZALTIYOR”

Polatöz, önümüzdeki beş ay boyunca vergi kesintilerinin artacağını ve ücretlerinin yüksek enflasyon karşısında azalmaya devam edeceğini vurguladı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Enflasyon düşünce zaten vergide adalet sağlanmış olacak” sözlerine değinen Polatöz, bu açıklamaların kamuoyunu yanıltmaya yönelik olduğunu söyledi. Polatöz, “Sürekli ekonomik programın iyi gittiğini söyleyen hükümete soruyoruz: Hastalarımızla konuştuğumuzda, yaşadıkları yoksulluğun nasıl derinleştiğine şahit oluyoruz. Bordrolarımıza baktığımızda, meslektaşlarımızla konuştuğumuzda her geçen ay nasıl yoksullaştığımızı anlıyoruz,” dedi.

“ÇOCUKLAR SAĞLIKLI GIDAYA ULAŞAMIYOR”

Artan yoksulluk ve sağlıklı gıdaya erişimdeki zorlukların, çocukların ya aç kalmalarına ya da besin değerinden yoksun gıdalarla beslenmelerine yol açtığını belirten Polatöz, “Çocukların sağlıklı beslenme ve tam bir iyilik halinde eğitim alabilmeleri için ücretsiz bir öğün okul yemeği programlarına derhal başlanması gerektiğini hatırlatıyoruz,” dedi.

“TBMM AÇILDIĞINDA VERGİDE ADALET İÇİN NE YAPACAKSINIZ?​”

Ekim ayında TBMM açıldığında, vergide adaleti sağlamak ve sabit gelirlilerin, ücretlilerin sırtına yüklenen ağır vergi yükünü hafifletmek için hükümetin ne yapacağını soran Polatöz, şunları ekledi: “Gelirde ve vergide adalet için sesimizi duyuracak mısınız? Bu adaletsizliğin ve haksızlığın sona ermesi için çaba gösterecek misiniz?​”

“VERGİ KESİNTİLERİ YÜZDE 15’TE SABİTLENMELİ”

Polatöz, yüzde 35’e varan vergi kesintilerinin iptal edilmesini ve vergi oranının her ay sabit kalmak koşuluyla en fazla %15’e sabitlenmesini talep etti. “Sağlık çalışanları olarak, 28 haftadır sürdürdüğümüz ‘Vergide Adalet İstiyoruz’ eylemlerimiz, taleplerimiz karşılanana dek her Çarşamba devam edecek,” şeklinde konuştu. (Adana/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Ankara Okul Yemeği Koalisyonu: Devlet okullarında ücretsiz beslenme öncelikli mesele olarak görülmelidir

SONRAKİ HABER

SES'ten "vergide adalet" eylemi: Yüzde 35 vergi kesintisinden vazgeçin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa