Ezine'deki Pembe Göl kirlilik ve ilgisizlikle boğuşuyor
Dünya üzerinde sadece 8 yerde olduğu söyleniyor ama Çanakkale’dekinin eşi benzeri yok: Geyikli Dalyan Köyü yakınındaki Pembe Göl kirlilikle boğuşuyor.
Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel
Özer AKDEMİR
Bir zamanlar Aleksandra Troas Antik Kentinin iç limanı olan, zamanla kumulların denizle bağlantısı nedeniyle küçük bir göl halini alan ve belli dönemlerde aldığı renk nedeniyle halk arasında “Pembe Göl” olarak bilinen Geyikli Dalyan Köyü yakınındaki göl kirlilikle boğuşuyor.
Kuş bakışı bakıldığında kalbe benzeyen şekli nedeniyle “Kalpli Göl” olarak da bilinen Pembe Göl, her yıl özellikle Ağustos-Ekim ayları arasında pembe-kiremit rengine çalan renk değişimi nedeniyle turistlerin ilgisini çeken bir yer.
Aleksandra Troas antik limanının hemen yanı başındaki göl ve çevresi antik kentten kalan yapı kalıntıları ve özellikle denizin içinden fışkırmış gibi duran sütunlarıyla her yıl on binlerce turistin uğrak yerlerinden birisi.
DÜNYADA 8 TANE PEMBE GÖL VAR AMA DALYAN’DAKİNİN EŞİ BENZERİ YOK
Truva, Apollon Symintheion, Assos, Babakale, Bozcaada ve Kaz Dağı’na çok yakın bir konumda olan Pembe Göl, ne yazık ki hak ettiği değeri bir türlü bulamayan turistik yerlerimizden birisi. Tuzluluk oranı, güneş ışınlarının açısı ve göldeki algler nedeniyle yılın belli aylarında pembe renk alan göl, benzer özelliklerde dünya üzerinde sadece 8 tane olduğu ileri sürülen göllerden birisi. Çanakkale’nin Ezine ilçesi Geyikli Beldesi Dalyan köyü sınırları içindeki göl binlerce yıl öncesinden gelen büyük bir liman kenti ile iç içe olması, etrafının bu antik kentin kalıntıları ve sütunları ile dolu bulunması, kumullarının nesli tükenme tehdidi altındaki kum zambaklarının yetişmesi, İsa’nın on havarisinden birisi olduğu söylenen Aziz Paul’un geçtiği bir bölgede bulunması gibi birçok özellikle diğerlerinden dünyadaki benzerleri arasında eşsiz bir konumda yer ayrılıyor.
Batı yönü Ege’nin masmavi suları, suların tam karşısında Bozcaada’nın silueti, doğu yönünde Kaz Dağı silsilesi bulunan gölün etrafı Aleksandra Troas antik kentinin kalıntıları ile dolu. 2020 yılında kurulan İda – Marda Jeoparkı’nın da içinde yer alan Pembe Göl, şirin bir balıkçı köyü olan Dalyan Köyü’ne bitişik durumda.
Geçtiğimiz günlerde Çepeçevre Yaşam çekimleri için gittiğimiz Pembe Göl’de gölün rengi tam da turistlerin görmek istediği koyu pembe bir haldeydi. Sabahın erken saatlerinde gittiğimiz gölde Pembe Göl’ü görmek için gelen turistlere rastladık.
HER TARAFTA ÇÖP, HER YER KİRLİ
Gölün ve Aleksandra Troas antik kentinden kalan yapı ve sütunları güzelliğinin yanı sıra çekimler sırasında en çok dikkatimizi göl çevresindeki kirlilik çekti. Göl kıyısına konan bir çöp konteyneri ve çöp kutularının dolmuş taşmış hali uzun zamandır çöplerin toplanmadığını gösteriyordu. Gelen turistlerin bıraktığı her türden çöp, dünya üzerindeki bu nadir jeolojik oluşum kadar binlerce yıl önceden günümüze gelen antik buluntuların yer aldığı son derece özel bir alanda çok çirkin görüntülere yol açıyordu.
“GEREKLİ HER ŞEYİMİZ VAR, HELVA YAPAMIYORUZ”
Çekimlerimiz sırasında bize eşlik eden yöre halkından Osman Toktamış, Ezine Belediyesinin çöpleri arada sırada topladığını ancak asıl olarak bu çöpleri atanların bu kirlilikten sorumlu olduğunu söyledi. Çevresinde 8 KM sur yapılacak kadar öneme sahip olan Aleksandra Troas antik kentinin İstanbul’un ilk kurulmasının düşünüldüğü yer olduğunu aktaran Toktamış, “Halkın Pembe Göl dediği iç liman, karşımızda Bozcaada, yakınlarımızda birçok büyük antik kent var. Buna rağmen burasının değeri bilinmiyor. Her şey var ama helva yapamıyoruz!” dedi.
Bölgedeki kumsallarda rastladığımız nesli tükenme tehdidi altındaki kum zambakları ile ilgili sorumuza da “Bunları koparana büyük para cezası var, ancak çok az kişiyi biliyor bunu. Bu bitkilerin önemi, koparılmasının cezası gibi, korunmasına dönük önlemlere dair bilgilendirici tabelalar olmalı. Oysa bunlardan habersiz birçok kişi geçerken hoşuna gidiyor, koparıp alıyor bu çiçekleri. Oysa bunlar başka yerde yaşayamazlar” diye konuştu.
ANTİK GRANİT OCAĞININ KARŞISINDA TAŞ OCAĞI ÇALIŞIYOR
Program çekimleri için Pembe Göl’e yarım saat kadar uzaklıkta bulunan Ezine’ye bağlı Yahya Çavuş Köyü sınırları içindeki antik granit ocağına da gittik. Devasa sütunların ve parçalarının bulunduğu antik granit ocağı da İda Marda Jeoparkı sınırları içerisine alınmış. Burada da çöp kutularının dolup taştığı ve etrafta birçok çöpün olduğu görülürken, bunlardan çok daha büyük bir kirlilik ise antik granit ocağına kuş uçuşu 100-200 metre uzaklıkta işletilen bir granit işletmesi tarafından yapılıyor. Hali hazırda faaliyetine devam eden taş ocağı işletmesi antik granit ocağının tam karşısında ve bulunduğu yerde kocaman bir pasa yığını oluşturmuş durumda. Granit işletmesinin yol açtığı toz antik ocağı olduğu yerden bile çok rahat bir şekilde görülüyor. Jeopork içinde yer alan, içindeki antik dönemden kalan devasa sütunlarla son derece önemli bir kültür varlığı konumunda olan bu bölgeye çok büyük bir çevre tahribatına yol açan granit-taş ocağı için izin verilmesi ülkemizde tarihe ve doğaya verilmeyen değerin en somut örneklerinden birisi durumunda.
ALEKSANTRA TROAS: BÜYÜK İSKENDERİN TROAS’TAKİ ŞEHRİ
Aleksandra Troas antik kenti M.Ö. 310 yılında Büyük İskender'in komutanlarından biri tarafından kurulmuş Anadolu’nun en büyük antik kentlerinden birisi. Büyük İskender’in komutanlarından Antigonos Monophtalmos tarafından “Antigoia” adıyla kurulan kentin adı, Büyük İskender’in ölümünden sonra Troas’daki İskender’in kenti anlamına gelen “Aleksandria Troas” olarak ismi değişir. Planlı bir kent olan Aleksandra Troas’da tapınakları, küçük hamam, stadyum, taş döşeli caddes, tiyatros ve suyolu ve limanı gibi önemli yapılar bulunmakta idi. Günümüze kadar ayakta kalmış olan “Herodes Atticus Gymnasiumu” Anadolu’nun en büyük gymnasyumlarından biridir. Kent, erken Hristiyanlık merkezlerinden biri olmuş, MS 50’li yıllarda Aziz Paulus’un misyonerlikleri sırasında Alexandria Troas’ı ziyaret ederek buradan Makedonia’yaşf wdbksihsuç Öa ıdydıld Hristiyanlar için hac merkezlerinden birisi olarak da kabul edilir. 390 hektarlık bir alanı kaplayan kentin 8 km uzunluğunda sur duvarları da bulunuyordu.