21 Eylül 2024 04:21

Tuzla Biyoteknoloji OSB projesi Ömerli Havzası için ne ifade ediyor?

1/100 bin ölçekli çevre düzeni plan değişikliği kararı İstanbul’un en önemli su havzası olan ve İstanbul için olmazsa olamayacak kadar önemli Ömerli su havzasını yok edecektir.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Osman GÜDÜ*

İstanbul’un anayasası çevre düzeni planı bir kez daha deliniyor. Kuzey Ormanlarının talanına yol açan ve 1/100 ölçekli planda olmayan İstanbul Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu ve 3. Köprü ile Kanal İstanbul projelerine yeni bir proje ekleniyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan proje Tuzla, Tepeören Akfırat su toplama havzasında yer almakta olup, Ömerli Havzası uzun mesafe koruma kuşağındadır. Planlanan bölge içinde tarım ve orman alanları, içme suyu kaynağı olarak kullanılan dereler, göletler bulunmaktadır.

Hazırlanan teklif plan raporları içinde yer alan notlarda, 1. derece deprem bölgesi kuşağı içinde, sıvılaşma, zemin büyüme, sellenme, su baskını, heyelan, kütle hareketleri ve çeşitli mühendislik sorunları yer almasına rağmen plan, İBB meclisinde 15 Şubat 2024 tarihinde 237 sayı ile onaylanmış olup 29 Nisan 2024 tarihinde de askıya çıkmıştır. Proje tam 262.5 hektarlık bir alanda uygulamaya konulacaktır. Ömerli Gölü ve havzası için olağanüstü bir tehlike olan bu proje için TMMOB Çevre Mühendisleri Odasının (ÇMO) hazırladığı rapor acı gerçekleri bir kez daha vurgulamıştır. Hazırlanan rapor içeriğinde, projenin uygulanması halinde “İleri ve nitelikli arıtma prosesleri gerekmekte” denilmektedir. İstanbul’un içime suyunun yarısı bu bölgeden temin edilmektedir. İstanbul’un içme suyu kaynakları çok kısıtlı olduğundan 180 kilometre uzaklıktaki Melen Çayı’ndan pompalanan su, önce Darlık Barajına oradan da Ömerli Havzası’na pompalanarak İstanbul’un su ihtiyacına çözüm olacak imkanlar aranmaktadır. Melen Barajı hatalı imalattan dolayı su toplayamamaktadır. Gövdesinde oluşan çatlakları ile yapılmış bu baraj atıl durumdadır. Melen’in sadece Karadeniz’e ulaşan noktasından alınan su havzaya pompalanmaktadır. Acil ihtiyaç olan barajın yeniden yapılmasına dair hiçbir gelişme olmadığı gibi, Melen su havzası da oldukça kirlenmektedir. Atık su, fosseptik, kanalizasyon ve fabrika atıklarının Melen’e kaçak olarak aktarılması sonucu Melen Çayı da oldukça kirlenmiştir.

İstanbul’u besleyen bu kaynağın da oldukça sınırlı olması mega kentin gelecekte çok ciddi su problemi yaşayacağını göstermektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yandaş kurumlara hazırlatılan ÇED raporu olumlu olarak onaylanmış olup, bu proje kapsamında tam 160 sanayi kuruluşu, 200 KOBİ ve 250 start-up yer alacaktır. 20 bin kişinin çalışacağı bu tesislerin bulunduğu bölgede yeni iskan alanları da kaçınılmazdır.

Bölgedeki yoğunluğu arttıracak bu proje kapsamında, Tuzla Biyoteknoloji OSB projesi içinde bakın neler var: Biyoteknolojik ilaçlar, biyomedikal tıbbi ürünler, biyoteknolojik tarım ilaçları, nitelikli tıbbi bitki ve tohum, biyoteknolojik kanser ilaçları, DNA kiti, antibiyotik, fonksiyonel gıda katkı malzemeleri, biyosensör ürünler, embriyo, antikorlar, pigment, hemofilin, terapötik protein, enzim bakteri, plazminojen aktivatörü ürünler ve benzerleri gibi son derece hassas ve kimyasal üretimler. Tüm bu üretimlerin yapılması sürecinde atık su altyapısında oluşacak kaçak ve sızıntılar, yağışlarla birlikte yüzey akışına geçebilecek baca gazı emisyonları, ham madde ürün depolanması, yükleme ve boşaltmalarda oluşabilecek kaza ve olumsuzluklar nedeni ile Ömerli Barajına ve bu yolla da İstanbul su sistemine ulaşarak, telafisi olmayan bir felakete dönüşecektir. ÇMO raporlarında belirtilen bir husus da şu: Bu tür projelerin uygulama alanı, asla su havzası ve çevreye olumsuz etkiler verecek alanlarda olmamalı. Ömerli Havzası uzun mesafeli koruma alanları içinde; yapılaşma yoğunluğu ile kirlilik ve trafik yükünü arttıracak hiçbir faaliyet olmamalıdır. Bu uygulamayla havzanın su depolama kapasitesi azalacaktır. Bu sonuçla da havzanın kısa zamanda ekosisteme zarar verecek bir hale geleceği de kaçınılmazdır.

İSKİ havzanın korunması ile ilgili plana itiraz etmiş ancak bu itirazı kabul görmemiştir.

Su havzaları ile ilgili koruma amaçlı planlar 1984 yılında çıkmış, 1995 yılında yapılan bazı radikal değişiklilerle havzaların korunmasından çok kullanılmasına yönelik, yönetmelik değişiklikleri havzalar üzerinde ciddi tehdit oluşturmuştur. İSKİ’nin bölgenin korunması adına hazırladığı planlar tam 1.5 yıldır askıda beklemektedir. Tarım ve Orman Bakanlığının bu planları bir türlü onaylamaması, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının talebi üzerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan bu planların da önünü açmaktadır. Plan askı süresinde dahi bölgedeki bazı arazilerin kamulaştırılması ile ilgili faaliyetlerine ait duyumların alınmış olması proje uygulamasının yangından mal kaçırırcasına sürdürülmesi de endişe verici bir gelişmedir.

İstanbul 21 milyonluk nüfusu ile çevresini sömüren azman bir kent olmuştur. İmar rantının sahada sağladığı getirileriyle devamlı cazip hale gelmiş, son 30 yıl içinde İstanbul katledilmiştir. Plansız ve denetimsiz büyüme, beraberinde büyük sorunları da getirmektedir. Son yapılan projeler ile İstanbul’un Kuzey Ormanları ve havzaları harap edilmiş, kentin geleceğini ipotek altına alan proje uygulamaları, 3. havalimanının yerinin değiştirilmesi, Kuzey Anadolu Otoyolu ve ona bağlı 3. köprünün yapılması, bu aks üzerinde yeni yerleşim alanlarının açılması, İstanbul’un kuzeye doğru büyümesinin önünün açılması, 500 bin nüfuslu iki yerleşim alanının İstanbul’un batı yakasındaki su kaynakları ve havzalarını yok edecek şekilde planlanması, Kanal İstanbul projesi ve imar rantına yönelik kentsel dönüşüm uygulamaları ile kent yaşanmaz bir hale gelmiştir.

1/100 bin ölçekli çevre düzeni plan değişikliği kararı İstanbul’un en önemli su havzası olan ve İstanbul için olmazsa olamayacak kadar önemli Ömerli su havzasını yok edecektir. Bu acı gerçeği görmezden gelenler kentin geleceğini de yok sayacak bu kararları ile korkunç bir plan teklifini gerçekleştirme çabası içindedirler. Bu projelerin uygulanmaması adına yaratılacak kamuoyu ve tepkiler, İstanbul’un geleceği için çok önemlidir. Şimdi hep birlikte yarınlarımız için ayağa kalkıp tepkilerimizi paylaşmamız gerekir. Halkın iradesinin önünde hiçbir güç duramaz.

* Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Anadolu II. Bölge Temsilciliği Başkanı

ÖNCEKİ HABER

Özkan Gold City Blokları davası: AKP’li Mehmet Özkan'ın tutuklanması talebi reddedildi

SONRAKİ HABER

Eskişehir’de TİS belediye işçilerini memnun etmedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa