21 Eylül 2024 15:51
Son Güncellenme Tarihi: 21 Eylül 2024 17:39

“Okul Yemeği Hemen Şimdi” çalıştayı: İktidarın sorunu kaynak değil öncelik

Ankara'da "Okul yemeği hemen şimdi" şiarıyla çalıştay düzenlendi. Çalıştayda sağlıklı yemek ve temiz su mücadelesinin büyütülmesi çağrısı yapıldı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Damla KIRMIZITAŞ
Ankara

Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu, "Okul yemeği hemen şimdi" şiarıyla çalıştay düzenledi. Bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek verilmemesinin kaynak değil iktidarın öncelik sorunu olarak vurgulandığı çalıştayda sağlıklı yemek ve temiz su mücadelesinin büyütülmesi çağrısı yapıldı.

Ankara Kent Konseyi’nde düzenlenen çalıştay sunumlarla başladı.

Öğrenci Veli Derneği Genel Başkanı Ömer Yılmaz, "Eğitim sistemi paralı hale getiriliyor. Asgari ücret düzeyinde ücret alan veliler açlık sınırında yaşamaya çalışıyor. Ücretsiz okul yemeği, temiz su talebimiz okul terklerinin en temel vazgeçilmez kamusal önlemlerindendir. Öğrencilere ücretsiz yemek verilsin şeklinde karar alınan MEB Şurası’nda söz verilmesine rağmen uygulanmamak istenmektedir. Çocuklarımız eğitim hakkının bir parçası olan ücretsiz ve temiz su talebimizi illerde büyütüyoruz. Bugün ise çalıştay gerçekleştiriyoruz. Bu mücadelemiz bizim tarihsel sorumluluğumuzdur. Herkesi bu mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz" dedi.

Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, "Okul yemeği programlarının çok avantajı var. Yemek programı uygulanıyorsa okula kayıt yapma oranı artıyor. Çünkü okullarda aç kalma riski velileri etkiliyor. Yemek çıkmayan okulda öğrenciler kantinden, sağlıksız şeyler yemiş oluyorlar. Denetimi de yapılmıyor kantinlerin. Doymak değildir sağlıklı beslenme. Zeka geriliğine, obeziteye neden oluyor diyor bakan. Bunlardan sorumlu olan sizsiniz. Yarattıkları yoksulluğun farkındalar ki MESEM'lerle çocuk işçiliğini meşru hale getirdiler. Aileleri de MESEM'lere yönlendirdiler. Nitelikli eğitim için beslenme çok önemli. Bütünlüklü olarak bu mücadeleyi sürdürmek hepimiz için çok önemli" ifadelerini kullandı.

Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo "5 yaş altı çocuklar ölüyorsa bu yetersiz beslenme nedeniyledir. Ama ülkede 5 yaş altı çocuklarla ilgili bir araştırma yapılmıyor. Gıda enflasyonunda birinciyiz. Aynı zamanda çocukların bundan ilk etkilenen gruplardan olduğuna dair araştırmalar var. Cok çarpıcı ve çocukları travmatize eden şeyler yaşanıyor beslenme konusunda. Aileleri de katarak bu koalisyonu büyütmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu.

“OKULLARDA ÇOCUK TAKİBİ GERİLEMİŞ DURUMDA”

TTB Okul Sağlığı Çalışma Grubundan Dr. Gülgün Kıran, anne sağlığıyla başlayan çocuk sağlığının okul çağında çok daha önem kazandığını vurguladı.

Çocukların büyümesinin yapı taşı olan proteinin, karbonhidratın, yağın alınması gerektiğini belirten Kıran “Çocukların bu yapı taşlarından eşit şekilde alması gerekiyor. Asla tek tip beslenmemelidir. Bir çocuğundaysa aç yatırmak dek hastalıklara daha çok yakınması demek. Okul çağı grubunda alacağı besin çeşitliği hastalıktan korunmasını, gelişmesini etkiliyor. Günde makarna, ekmek yiyen çocuk oranı yüzde 62. Et tavuk balık yiyen çocuk oranı ise yüzde 12,7. Bu eşit dengeli beslenme artık ütopik kalmaya başladı. Yeterli ve temiz suya erişim de bir o kadar önemli. Okullara temizlik personeli de vermiyorlar. Sağlıklı yemek, temiz su diyoruz ama temiz bir okul ortamı olması çok önemli. Okul sağlığı uygulamaları okul hemşireliği kavramı yok. Bu nedenle çocuk takibi de gerilemiş durumda. Kız çocukları erken yaşta evlendiriliyor, çocuklar gelişme çağında işçi yapılıyor MESEM'lerle" dedi.

SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey, “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı eylem planında beslenme hizmetlerini yaygınlaştırmıyor. Deprem bölgesinde çalışma yaptık. Herkes tanık, 1 yılın sonrasında bile gıdaya erişilemedi. Sağlık Bakanlığı sağlıklı beslenmeyi koruyucu sağlık hizmetlerinde ele alıyor. Bütçelerde azalma var MEB'in de Sağlık Bakanligi'nın da. Bütçede sadece yüzde 28'i koruyucu sağlık hizmetine ayrılıyor. Kağıt üstünde planlar var ama pratikte işletilmiyor" ifadelerini kullandı.

“BESLENME ÇANTASININ İÇİ YETERLİ VE DENGELİ DEĞİL”

Halk Sağlığı Uzmanları Derneğinden Dr. Burcu Küçük Biçer, "ABD, İngiltere, İsveç, Hindistan, Çin, Güney Kore ve diğer ülkelerde çok dengeli ve yeterli bir beslenmeyi içeren programlar mevcut. Örneğin İskoçya'da düşük gelirli ailelerin çocuklarına 2015'den bu yana ücretsiz yemek veriliyor. Bu çalışmanın sonucunda okula devam ve okul başarısında artış gözlemleniyor. Dünyada ülkelerin yüzde 61 okulda yemek veriyor. Avrupa'da en çok atlanılan öğün olan kahvaltıyı  için çeşitli programlar hali hazırda yapılıyor. Bu çalışmalar bize şunu gösteriyor, okulda yemek programı varsa çocukların bilişsel fonksiyonlarında artış oluyor, okula düzenli gidiyorlar. Türkiye'de ise beslenme çantasını her gün okula getiren çocukların oranı yüzde 56, bazen getirenlerin oranı da yüzde 16 ama bakılıyor ki dengeli ve yeterli bir beslenme çantası değil” şeklinde konuştu.

Gıda Mühendisleri Odası adına Bülent Şık ise şunları söyledi: "Agrikolojik bir perspektifi ele almamız gıda güvenliğiyle ilgili çok kökten bir çözüm sağlar. Meselemiz  sadece çocukların beslenmesi degil. Genel perspektifle bakarsak elimizi kuvvetlendirecektir. Okullarda içme suyuna bulaşması muhtemel toksik kirletici sayısı çok fazla. Mevcut kontrol ve izleme sistemi de çok yetersiz."

Ekmek ve Gül adına konuşan Elif Turgut ‘Okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek her çocuğun hakkı’ diyerek başlattıkları kampanyayla yan yana geldikleri ve talebi birlikte büyüttükleri kadınların cümlelerinden alıntılar yaparak sözlerine başladı. Yeni eğitim döneminin; heyecandan çok kaygı anlamına geldiğini ifade eden Turgut, "2022'de kadın derneklerine, veli derneklerine, kadın örgütlerine, milletvekillerine 'Okullarda bir öğün ücretsiz yemek verilsin' talebini yaygınlaştırma mücadelesi çağrısında bulunduğumuzda bu talep geniş kesimlerce sahiplenildi. Yüz binlerce imza toplandı.Okullarda bir öğün ücretsiz yemeğin aciliyeti öne çıktıkça 'aç çocuk yok, neredeymiş derslerde bayılan çocuklar' ifadeleri Meclis tutanaklarına yansıdı. 'Aç çocuk var diyenler algı yaratmaya çalışıyor ifadeleriyle, 1 öğün ücretsiz sağlıklı yemek verilmesi için 2023 bütçesine ek bütçe önergeleri AKP-MHP oyları ile reddedildi. Şimdi de benzer bir reddiyet içerisinde iktidar sözcüleri" dedi.

MEB'in okul öncesi eğitimde bir öğün ücretsiz yemek vereceğini duyurduğunu fakat uygulamayı sessiz sedasız çektiğini söyleyen Turgut, "Gerekçesini Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği ile Milli Eğitim Bakanlığına açtığımız davada öğrendik. Bakanlığın hukuk müşaviri şunları söyledi: Çocuklar zehirleniyor, depolanması o zincirin korunması zor, bu maliyet isteyen bir iş, ayrıca çocuklar yemiyor, geliri yüksek veliler çocuklarına yemek verilsin istemiyor. Ancak Emek Partisi Milletvekili Sevda Karaca hukuk müşavirinin bahsettiği zehirlenmeleri sorduğunda ise Milli Eğitim Bakanı, bir zehirlenme olmadığını iddia etmişti. Çocukların aç bırakılması konusunda MEB'in takdir yetkisi olduğunu söylemiş oldu ve iktidar adına konuşurcasına ‘kaynak yok’ dedi" diye konuştu.

“AYLIK SAĞLIKLI BESLENME MALİYETİ 6 BİN 450 TL”

MEB'in ne çocukların nasıl sağlıklı besleneceğine dair öğüt vermekle yetindiğini vurgulayan Turgut, "MEB'in verdiği örnek menüye göre 8-12 yaşları arasındaki bir çocuğun yiyeceği porsiyonları baz alarak bir market araştırması yaptığımızda, bir çocuğun günlük beslenmesi ortalama 215 lira tutuyor. Yani MEB'in listesine göre sadece bir çocuğun sağlıklı beslenmesi için ailelerin aylık yaklaşık 6 bin 450 lira ayırması gerekiyor. Örnek menüde satın alınması gittikçe zorlaşan bolca etli, peynirli yemekler yer alıyor. Yani mahkemesi, iktidarı, bakanlığı, Meclisi el ele çocukları açlıkla baş başa bırakıyor, sağlıklı nesillerin gelişiminin önünde bir engel olarak duruyorlar. Çocukların tüm gelişimi, sağlığı, eğitimini ailelere teslim ediyorlar, tüm yükünü aileye, ailede de kadınlara yıkıyorlar. Bugün doğduğu andan itibaren bir çocuğun sağlığı, gelişimi, eğitimi sözde devlet takibinde olsa da aslında tamamen ailelerin inisiyatifine ve imkanlarına terk edilmiş durumda. Kamusal olan her hizmet; sağlık, eğitim özelleştikçe bu durum daha da artıyor" dedi.

Turgut şöyle devam etti: "Okullar çocuklar için pek çok açıdan geliştirici olmanın aksine sağlıksız, hijyenik olmayan ortamlara dönüştürülüyor. Oysa çocukların aileleri dışında en çok vakit geçirdikleri yer okullar. Okullarda çocukların pek çok ihtiyacını giderebiliriz. Çocukların ailelerinde sağlayamadıkları gıdaya erişimlerini sağlayarak fiziksel ve zihinsel gelişimlerini sağlamak da bunun önemli bir parçası. Ancak iktidar sözcüleri "kaynak yok, kemer sıkalım, tasarruf edelim" diye yanıt verse de sorun bir kaynak sorunu değil bir öncelik sorunu. Bütçeyi harcamak için önceliklerinizi belirlersiniz. Eğer önceliklerinizi çocuk yoksulluğunu ortadan kaldırmak için kurarsanız, kaynak sorununuz yoktur."

Ücretsiz yemek maliyetinin bütçenin yüzde 1'inden fazla olmayacağına dikkat çeken Turgut, "2024 yılı MEB bütçesi 1 trilyon 90 milyar 200 milyon lira. OVP'ye göre 2025 yılı bütçesi ödenek teklifi tavanları 1 trilyon 451 milyar 715 milyon 540 bin. Yani, yaklaşık 361 milyar 515 milyon lira daha fazla ödenek teklifi verebilecek MEB. Bu da 2024 bütçesinin yüzde 33'ü kadar bütçesi artacak demek. Ücretsiz okul yemeği mücadelesi de bugün, halkın ürettiği kaynakların halka aktarılması mücadelesiyle birleşiyor. Bu çalıştayın da önümüzde de bütçe görüşmeleri varken bu mücadeleyi büyütecek bir araç olması dileğiyle" diye konuştu.

"SÜRECİN İYİ YÖNETİLMESİ GEREKİYOR"

Gazeteci Menekşe Tokyay, "Uluslararası boyutta, bir eğitim politikası kapsamında uygulamalar yapılıyor. Anayasal zemine oturtulmuş durumda. Hükümet değişince 'ben bunu değiştiriyorum' diyemiyor hiçbir ülke. Yerel komiteler kuruluyor ve denetleme yapıyor. Hindistan'da en kapsamlı ücretsiz okul yemeği veriliyor. 120 milyon çocuk faydalanıyor. Dev kazanlarda yapılıyor. Yakın zamanda zehirlenmeden ölümler yaşanıyor. Çözüm olarak hijyen standartları sıklaştırıldı. Örneğin Şili'de pandemi döneminde veliler okula çağırılarak yemekleri evlere gönderildi" dedi.

Siyasal Analist Suat Özçelebi de yaptığı konuşmada "Algılama biçimi işe yarıyorsa orada durmak o algıyı güçlendirmek yaramıyorsa geliştirmek gerekir. Siyasi iktidar önceliğini çocuktan yana kullanmamaktadır. Diyanetin tuvaletlerini yeniletmekte ama temizlik için velilerden destek istemektedir. Okul yemeği koalisyonu nereden toplumsal destek alırsa etkileyecek iktidarı. Bunu planlanması gerekiyor. Bu sürecin iyi yönetilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.

ÖNCEKİ HABER

İsrail'in saldırıları sonucu son Gazze'de 3 günde 119 Filistinli öldü

SONRAKİ HABER

İsviçre’de patronların “sıfır zam” dayatmasına karşı binlerce kişi sokağa çıktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa