Film festivalleri tarihinde sansür
Festivaller dönemin koşullarına göre kimi zaman hedef gösterilen filmleri programına alarak sansürün karşısında dururken, kimi zaman “Aman başımıza iş gelmesin” diyerek sansürü kendisi uyguluyor.
Görsel: Midjourney/Fırat Turgut/Evrensel
Şeyma AKCAN
Türkiye’de film festivalleri tarihinde sansür vakaları neredeyse her yıl gündem oldu ve 1986 yılında sansür yasasının, 2004’te Sansür Kurulu’nun (Denetleme Kurulu) kaldırılmasına kadar devam eden sansür mekanizması, sonrasında da kendine başka yollar buldu. Doğrudan devletin kendi kurumlarıyla gerçekleşen ya da kültür-sanat alanındaki başkaca aktörlerin bu rolü üstlendiği pek çok örnek var.
Bunların yanı sıra festivaller dönemin koşullarına göre kimi zaman hedef gösterilen çeşitli filmleri programına alarak sansürün karşısında dururken, kimi zaman “Aman başımıza iş gelmesin” diyerek sansürü kendisi uyguluyor. Bu sansür vakalarından bazılarını derledik.
FESTİVALLERİN SANSÜR ÇETELESİ
1979 yılında Ömer Kavur’un yönettiği Yusuf ile Kenan, Yavuz Özkan’ın yönettiği Demiryol ve Yavuz Pağda’nın yönettiği Yolcular filmlerine uygulanan sansüre karşı yapımcı ve yönetmenler festivalden çekilme kararı almış, festival yönetimi ise sansüre karşı durarak 16. Altın Portakal Film Festivali’ni iptal etmişti.
Festival bir yıl sonra ise 12 Eylül darbesi nedeniyle yapılamadı. Sinema salonlarının boşaldığı ve festivallerin çeşitli krizlerle karşı karşıya kaldığı bu dönemde sansür devam etti.
YERYÜZÜ AŞKIN YÜZÜ OLUNCAYA DEK
Reyan Tuvi’nin Gezi Parkı eylemlerini anlatan belgeseli Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek (2014), 2014’te düzenlenen 51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali yönetimi tarafından programdan çıkarılmıştı. Filmin gösteriminin Türk Ceza Kanunu’nun 125. (hakaret) ve 299. (cumhurbaşkanına hakaret) maddeleri uyarınca Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik hakaret suçu teşkil edebileceği gerekçesiyle programdan çıkarıldı. Ön jüri, “Böyle bir sansürün hiçbir şekilde parçası olmayacaklarını” ifade ederek istifa etti. Ardından 10 jüri üyesi ve 13 yönetmen yarışmadan çekildi. Festival yönetimi de belgesel kategorisindeki yarışmayı iptal etti.
BAKUR
Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu’nun yönetmenliğini üstlendiği Bakur (Kuzey) (2015) belgeselinin, 34. İstanbul Film Festivali’nde yapılması planlanan gösterimi son anda iptal edildi. Festival yönetimi, Kültür ve Turizm Bakanlığından gelen “Festivallerde gösterilecek Türkiye’de üretilen filmlerin kayıt-tescil belgesi almış olması zorunluluğunun hatırlatıldığı” bir yazı üzerine Bakur’un gösteriminin iptal edildiğini duyurdu.
“Eser işletme belgesinin bir sansür mekanizması olarak işletilmesi” olarak değerlendirilen karar sinemacıları bir araya getirdi. Bakur’un sansürlenmesinin ardından ulusal uzun metraj kategorisindeki tüm filmler kısa sürede çekilme kararı aldı ve yarışmaların jürileri de görevlerinden çekildi. Festival yönetimi de Ulusal ve Uluslararası Altın Lale Yarışmaları ile Ulusal Belgesel Yarışması’nın iptal edildiğini açıkladı. Ayrıca, sinemacılar ve sinema kurumlarının yaptığı ortak açıklamada, “Sansüre imkan tanıyan yasa ve yönetmeliklerin ivedilikle değiştirilmesi” talep edildi.
KANUN HÜKMÜ
OHAL KHK'leriyle ihraç edilen iki kamu çalışanının mücadelesini belgeselleştiren Yönetmen Nejla Demirci, Kanun Hükmü/The Decree isimli belgeselin 60. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin Ulusal Belgesel Yarışma Seçkisinden kaldırıldığını duyurdu.
Uygulanan sansüre yönelik tepkilerin büyümesinin ardından film seçkiye tekrar eklendi fakat filmin geri alınması üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı festivalden çekildiğini açıkladı, festival sponsorları da art arda festivalden çekilme kararı aldı.
Bakanlıkların hedef göstermelerinin ardından belgesel festival yönetimi tarafından yeniden seçkiden çıkarıldı. Festivalin çeşitli yarışma kategorilerindeki çok sayıda jüri üyesi ve yarışmada filmleri yer alan yönetmen geri çekilerek dayanışma gösterdi. Ardından festival yapılmadı.
FİLM FESTİVALLERİNDEKİ SANSÜR VAKALARI RAPOR OLDU
SİYAH Bant Türkiye’deki film festivallerinde karşılaşılan ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalara dair “Türkiye’deki film festivalleri ve sanatsal ifade özgürlüğü” başlıklı araştırma raporunu yayımladı. Veli Başyiğit tarafından kaleme alınan rapor, sinema eserlerinin çeşitli yöntemlerle engellenmesi karşısında film festivallerinin izlediği stratejileri tespit etmeyi ve sansüre karşı mücadelenin olanaklarını genişletecek ortak bir zemin geliştirmeyi hedefliyor.
SANSÜRE KARŞI DİRENİŞ
Siyah Bant’ın raporla tartışmaya açtığı sansüre karşı mücadelenin bir örneği ise 1988’den. Denetleme Kurulu, 8. İstanbul Film Festivali programındaki beş yabancı filmle ilgili bir karar alıyor: Üç filmin “muzır” ve “müstehcen” sahneleri kesilmek isteniyor, bir film “Dini duyguları rencide ettiği” gerekçesiyle yasaklanıyor, ardından idari makamlarca bir film daha yasaklılar listesine ekleniyor. Bunun üzerine, Uluslararası Yarışma jürisi sinemacılarla birlikte Taksim’de bir yürüyüş yapıyor. Altyazı’nın haberine göre, yapılan basın açıklamasında jüri üyeleri filmleri kesintili olarak izlemeyi reddettiklerini, bu filmler programa sansürsüz biçimde geri alınmazsa istifa edeceklerini beyan ediyorlar. Sürecin sonunda, bu beş film geçici bir izinle festivalde kesintisiz gösteriliyor ve dahası, dönemin Kültür Bakanı Tınaz Titiz, uluslararası festivalleri sansürden muaf tutan kanun hükmünde bir kararname çıkartıyor.