Lübnan'da yaşayan Filistinli Yazar Barakat: Saldırılar Lübnan'da dayanışmayı artırdı
Son bir yıldır Lübnan’da yaşayan Filistinli Yazar ve Masar Badil (Filistin Alternatif Devrimci Yol Hareketi) Yürütme Kurulu Üyesi Khaled Barakat Evrensel'in sorularını yanıtladı.
Fotoğraf: Mert Alper Dervış/AA
Elif GÖRGÜ
İstanbul
İsrail, Gazze’de katliamlarına devam ediyor, Batı Şeria’daki işgali genişletiyor ve Lübnan’a saldırarak sınır bölgelerini işgal etme hedefini adım adım hayata geçirmeye çalışıyor. Bu arada başta ABD, Avrupa ve bölge ülkelerinden gelen “gerilimin düşürülmesi” çağrıları İsrail’e yaptırıma dönüşmüyor. Bunun rahatlığıyla İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu Lübnan saldırıları için yapılan ateşkes çağrısını da rahatlıkla reddedebiliyor.
Son bir yıldır Lübnan’da yaşayan Filistinli Yazar ve Masar Badil (Filistin Alternatif Devrimci Yol Hareketi) Yürütme Kurulu Üyesi Khaled Barakat, son İsrail saldırılarının ardından Lübnan’daki duruma ve gelişmelere dair sorularımızı yanıtladı.
Barakat, İsrail’in Filistin direnişi ile Lübnan direnişini bölmek ve güney cephesi ile kuzey cephesini ayırmak için Lübnan’a saldırdığını belirterek, “Aynı zamanda sadece Lübnan’a değil bölgeye de kendi koşullarını dayatabilmek istiyor” dedi. İsrail saldırılarının Lübnan içinde bölünme değil, tersine dayanışma ve iş birliği yarattığına dikkat çekti. Barakat ayrıca, "Dünya halkları harekete geçmeli" çağrısı da yaptı.
LÜBNAN’DA ÖNCELİK SAVAŞI DURDURMAK
Beyrut’ta ve genel olarak Lübnan’da siyasi ve sosyal atmosfer nasıl? Son saldırılar hem siyasi ortamı hem de Lübnan toplumunu nasıl etkilemiş görünüyor?
İsrail’e karşı halkta büyük bir öfke var. Bu İsrail’in Lübnan’a ilk saldırısı değil. Bu ülke 1948’den bu yana İsrail’in Lübnan’a karşı başlattığı pek çok savaşa ve saldırıya tanık oldu. Ve son yaşananlar, İsrail’in Lübnan halkına yönelik saldırganlığının son raundu. Şimdi, İsrail sivillere saldırdığı ve hem güneyde ama sadece güneyde de değil, diğer bölgelerde de geniş çaplı bir saldırganlık yürüttüğü için insanların büyük çoğunluğu arasında daha çok dayanışma ve birlik var.
Bu saldırılardan önce, Lübnanlı bazı siyasi güçlerin Lübnan’ın Filistin’deki, özellikle de Gazze’deki çatışmalara dahil olmasını istemediği gergin bir iç durum vardı. Hizbullah’ın müdahil olmasına karşı çıkan bazı eleştirel sesler de vardı. Ancak Lübnanlıların büyük çoğunluğu ise hak veriyor, özellikle de İsrail’in Gazze’de Filistinlilere karşı soykırım ve savaş suçu işlerken ve çoğu çocuk ve kadın olmak üzere İsrail ordusu tarafından öldürülen 50 binden fazla insan varken...
Lübnan’da şu anki durum biraz endişe verici çünkü bir tırmanış olmasını istemiyorlar. Hizbullah da dahil olmak üzere Lübnan, İsrail ile savaşmak istemiyor, bunu söylediler. Ancak direniş, ‘Eğer savaş olursa Lübnan’ı savunacağız’ dedi. Aynı zamanda Filistin halkına ve Gazze’deki direnişe yardım etmeye ve destek olmaya devam edeceklerini de...
Lübnan zaten zor bir ekonomik ve sosyal huzursuzluk ve ekonomik kriz yaşıyor. Ve aynı zamanda, biliyorsunuz, burası henüz bir cumhurbaşkanı seçmemiş bir ülke. Bu cephede bir boşluk var. Pek çok iç mesele var ancak bu iç meseleler pek çok açıdan ana öncelik olmaktan çıktı. Şu anda öncelik savaşı durdurmak.
NETANYAHU, FİLİSTİN DİRENİŞİ İLE LÜBNAN DİRENİŞİNİ AYIRMAK İÇİN SALDIRIYOR
İsrail neden şimdi Lübnan’a saldırıyor? Ve genel olarak Lübnan, ordusu ve siyasi/ekonomik kriziyle İsrail ile yeni bir savaşa hazır mı? Farklı siyasi kesimler bu konuya nasıl yaklaşıyor?
İsrail şu anda Lübnan’a saldırıyor çünkü İsrail’deki mevcut hükümet faşist ve aşırı sağcı bir hükümet ve içinde Filistin halkının etnik olarak temizlenmesi ve Filistinlilerin yerlerinden edilmesi için açıkça çağrıda bulunan insanlar ve bakanlar var. Ve bunu alenen yapıyorlar, buna göre de hareket ediyorlar. Aynı zamanda Lübnan’a, özellikle de güneye saldırıyorlar çünkü Lübnan direnişini yok etmek istiyorlar.
Aslında Netanyahu, Hizbullah’ın son 20 yılda, yani 2006’da İsrail’in Lübnan’ı işgal ettiği son savaştan sonra inşa ettiklerini yok etmek istediğini söylemişti ve aynı zamanda Filistinlileri Lübnanlılardan, yani Filistin halkını ve Filistin direnişini Lübnan halkından ve Lübnan direnişinden ayırmak ve iki cepheyi; güney cephesi ile kuzey cephesini ayırmak için Lübnan’a saldırıyor. Aynı zamanda kendi koşullarını dayatmak istiyor. Sadece Lübnan’a değil bölgeye de kendi koşullarını dayatabilmek istiyor.
Hizbullah’ın İran’ın vekili ve aracı olduğunu ve savaşın İran’la olduğunu söylüyorlar ama İran’la savaşa girmiyorlar, hatta bunu sadece Hizbullah savaşçılarıyla sınırlıyorlar.
Söylemi de değiştirmek istiyorlar. Söylemi bozmak ve insanların Gazze yerine Lübnan’dan bahsedeceği şekilde gidişatı değiştirmek istiyorlar. Ancak Hizbullah’ın katılımının tüm amacı Filistinlileri desteklemekti ve bu yüzden bu başarılı olamayacak. İsrailliler de Gazze’deki saldırılarını durdurmadıkları sürece Lübnan’da ateşkes sağlayamayacaklar.
Tabii ki Lübnan ordusu ve genel olarak halk savaş istemiyor. Ancak Lübnan direnişinin, özellikle de Hizbullah’ın stratejilerinden biri İsrail saldırganlığının hedeflerini dağıtmak. Bu da birilerinin kazanacağı bir savaştan çok, İsrail’in hedeflerine ulaşamamasını hedefleyen bir strateji.
Lübnan’daki farklı siyasi partiler ve eğilimlerin büyük çoğunluğu direnişi destekliyor. Ancak desteklemeyen siyasi güçler de var ve bunu çok aleni bir şekilde ifade ediyorlar, özellikle de ‘80’lerde İsrail ile bir ilişkisi olan güçler, kendilerine “Lübnan Kuvvetleri” (Lübnan’da bir siyasi parti) diyorlar ve çok marjinalleşmiş durumdalar. Lübnan’da gerçek bir siyasi ağırlıkları yok. Ancak zaman zaman direniş için sorun ve sıkıntı yaratmaya çalışıyorlar. Ayrıca ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve bu gerici Arap rejimlerinin müttefikleridir.
FİLİSTİNLİ MÜLTECİLER ÇOĞU HAKTAN MAHRUM AMA DİRENİŞİ DESTEKLİYORLAR
Lübnan’da önemli sayıda Filistinli mülteci bulunuyor. Lübnan’daki Filistin toplumu için durum nedir?
Lübnan’daki Filistin halkı elbette direnişi destekliyor. Ancak aynı zamanda siyasi, ekonomik ve sosyal koşulları çok çok zor. 76 yılı aşkın bir süredir burada olmalarına rağmen bu ülkede hâlâ haklarına sahip değiller. Hâlâ hiçbir gerçek haktan yararlanamıyorlar. Medeni hakları neredeyse yok. 70 meslekte çalışmaları yasak, dolayısıyla Filistinlilerin durumu çok ama çok zor.
Aynı zamanda buradaki Filistinli mülteciler, kendi direnişlerini desteklemek için bir halk gücü olarak kendilerinin önemini görüyorlar. Filistin direnişi ve özellikle de büyük çoğunluğu savaşın bittiğini görmek istiyor. Ancak aynı zamanda İsrail’in hedeflerine ulaşmada başarısız olduğunu da görmek istiyorlar. Bu Lübnan’daki Filistinliler için önemli bir mesele çünkü aynı zamanda Filistinlilerin geri dönüş hakları ve Filistin’in kurtuluşu için mücadeleye devam edebilecek ulusal birleşik bir cephe altında birleştirilmesi açısından Filistin iç siyasi durumu sorusunu da gündeme getiriyor.
DÜNYA HALKLARI HAREKETE GEÇMELİ
Bu arada Birleşmiş Milletler Genel Kurulu da devam ederken dünyaya çağrınız nedir?
Bölge ve dünya halklarının gerçek durumu görmeleri gerekiyor. İsrail bölgemizde faşist, yerleşimci sömürgeci bir proje olduğu sürece barış olmayacaktır. Ve İsrail ırkçı bir yerleşimci projesi olarak varlığına son vermelidir. Ve bu insanların bir arada yaşamasına, iki devlet olarak değil tek bir toplum olarak yaşamasına ve Yahudi halkına karşı değil, siyonistlere ve siyonizme karşı olmakla ilgili.
Şu anda Filistin’de işgal, baskı ve sömürgeleştirme anlamında var olan durumun sona ermesi gerektiği açıktır. Soykırımın durdurulması gerekiyor. Savaş suçlarının durdurulması gerekiyor. İsrail ifşa edilmelidir. Ve dünya halkları harekete geçmelidir.
Dünya halkları ve Birleşmiş Milletler sorumluluklarını yerine getirmelidir çünkü bu çatışmaya dahil olmuşlardır. Bölgemizde siyonist ırkçı rejimi yaratanlar başta Avrupalılar ve öyle ya da böyle bu çatışmaya dahil olmayan tek bir büyük ülke bile yok. Amerika Birleşik Devletleri de suç ortağı. Avrupa bu çatışmada suç ortağı. İsrail’i askeri, mali ve siyasi olarak sonuna kadar destekliyorlar. Bu sadece İsrail’le ilgili değil. Aynı zamanda emperyalizm ve tahakkümle de ilgili.