27 Eylül 2024 04:26

Sözler havada kalıyor, sabır tükeniyor

"İşçiler hâlâ yoksulluk dayatmasına karşı hazırlıksız. Sendikacılara ve patrona yönelik öfkemiz zaman zaman patlak verse de, bu öfke henüz somut bir kazanıma dönüşmedi."

Ekran görüntüsü GAMAK Motor tanıtım videosundan alınmıştır.

Paylaş

GAMAK Motor işçisi
İstanbul

İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren GAMAK Motor, 600’den fazla çalışanıyla Türkiye’nin en önemli motor üreticilerinden biri olarak öne çıkıyor. Yıllık cirosu yüz milyonlarca lira olan bu büyük şirket, hem yerli pazarda hem de uluslararası alanda önemli bir oyuncu. Ancak, GAMAK işçilerinin içinde bulunduğu şartlar son dönemde büyük bir huzursuzluğa neden oluyor.

Bu huzursuzluğun kaynağı, başta ekonomik koşullar olmak üzere, Özçelik-İş’in tutumu ve toplu sözleşme süreçlerindeki belirsizlikler. Her ne kadar bu mektubu bir GAMAK işçisi olarak ben yazsam da sözlerim birçok işçi arkadaşımın fikrini yansıtacaktır diye düşünüyorum.

Özçelik-İş Genel Başkanı Yunus Değirmenci, haziran ayında GAMAK’a gelerek, sözleşmenin hazırlanacağının ve temmuz ayında zamlı maaşlarımızı alacağımızın sözünü verdi. Ancak, biz işçiler bu sözlerin altının boş olduğunu elbette biliyorduk. Nitekim hâlâ ortada bir sözleşmenin olduğundan bahsetmek çok zor. Başkanın bu hamlesinin de iş yerinde sendikacılara tepkiler azalsın ve işçiler sendika değiştirmesin diye yapıldığı apaçık ortada. Bilgilendirmeyi dahi toplu olarak yapmak yerine, bölümleri gezerek gerçekleştirdi. Bu da bizim sendikacılara karşı olan tepkimizin farkında olduklarının bir göstergesi.

Temmuz ayında görüşmeler gecikmeli olarak başladı. Sendikacılar, işçileri sürece dahil etmek adına sadece bir anket yaptı. 50 kişiye bir temsilci düşecek şekilde komiteler kurdular. Ancak bu komitelerin amacı işçilerin doğrudan sendikaya gitmesinin önünü almak ve görüşmelerin sadece temsilcilerle yapılması şeklinde sınırlamaktı.

Geçtiğimiz hafta sendikacıların yaptığı konuşmada, hiçbir işçi alkış tutmadı. Sendikacılar, bir kez daha tepkimizle yüzleşti ve tutuştular. Hemen ardından bir sendika işçi toplantısı düzenlendi. Ancak buradaki toplantının amacı bir toplu sözleşme yapmak değil, işçilerin sendikaya olan küslüğünü gidermekti.

Bu toplantının işe yarayacağını sanmıyorum. Çünkü Özçelik-İş bizi ilk kez satmıyor. 2018 ve 2022 yıllarındaki toplu sözleşmelerde de hakkımızı masada bıraktılar. O dönemde greve çıkmadığımız için bizleri suçlayan sendikacılar, bugün de aynı bahaneleri öne sürüyorlar. Haziranda verilen sözlerin üzerinden aylar geçti, sendikacılar ise her gün iş yerimizde boy gösteriyor. Ne değişti? Bizim tepkimiz… 250’ye yakın arkadaşımızla sendika odasını bastığımızda geri dönülmez bir yola girdiğimizi anladık. Ya bu sefer sözler havada kalmayacak, ya da Özçelik-İş kapı dışına konacak.

İş yerinde herkes patlamaya hazır. Ekonomik koşullar bu huzursuzluğun başlıca nedeni, ama taleplerimize karşı gösterilen umursamaz tavırlar da büyük bir etken. Her toplu sözleşme döneminde olduğu gibi, “İşler kesat” lafları yine gündemde. Ancak biliyoruz ki depoda bekleyen yüz binlerce motor, patronun olası bir ekonomik fırtınaya karşı hazırlığı. Peki, biz işçiler bu sürece nasıl hazırlanıyoruz?

Sendika, yüzde 80 zam talep ediyor, patron ise yüzde 25’te ısrar ediyor. Ancak işçiler arasında en yaygın görüş, yüzde 125 zam olmadan bu yoksullaşmadan kurtulmamızın mümkün olmadığı yönünde.

Patronun bir diğer hazırlığı ise geçtiğimiz ay 150 civarı arkadaşımızı işten çıkarmasıydı. Bu kişilerin çoğu bu yıl işe başlamıştı. Ayrıca babalar günü hediyesi gibi vaatlerle işçilerin tepkilerini yatıştırmaya çalışıyorlar. Tepkiler sonucunda, bu hafta bu hediyeler elimize ulaştı.

Ancak işçiler hâlâ yoksulluk dayatmasına karşı hazırlıksız. Sendikacılara ve patrona yönelik öfkemiz zaman zaman patlak verse de, bu öfke henüz somut bir kazanıma dönüşmedi. Birçoğumuz buradan kurtulmak istiyor, ancak tazminatlar bizi engelliyor. Öyleyse, bu sözleşme sürecinde sendikacıları, hakkımızı alacak bir sözleşme yapmaya zorlamak ve sonrasında verilen sözlerin garantörlüğünü sağlamak zorundayız.

ÖNCEKİ HABER

Lübnan'da yaşayan Filistinli Yazar Barakat: Saldırılar Lübnan'da dayanışmayı artırdı

SONRAKİ HABER

KONDA araştırması: En çok siyasetçiler, yargı ve medya hak ihlaline neden oluyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa