Avusturya’da genel seçimler: Irkçı parti birinci sırada, sol dağınık
Avusturya’da bugün gerçekleşen seçimlerde, aşırı sağcı FPÖ’nün koalisyon ortağı olması hatta başbakanlığı alması tartışılıyor. Sol siyasi yelpazedeki dağınıklık sağı güçlendiriyor.
Fotoğraf: FPÖ Facebook sayfası
Zeynep ARSLAN
Viyana
Avusturya bugün Parlamento seçimlerine giderken aşırı sağcı parti FPÖ’nün anketlerde önde olması tartışma yarattı.
Avusturya, seçimlere katılan partilerin gündemlerine net bir sosyal programın olmadığı bir seçim sürecini tamamlıyor. Birçok kesimi endişelendiren ise ırkçı FPÖ’nün (Avusturya Özgürlükçü Partisi) uzun zamandır anketlerde yüzde 30’lardan düşmüyor olması. Tahminler, yeniden mevcut hükümetteki ÖVP (Avusturya Halk Partisi) ile FPÖ’nün koalisyon ortaklığı yapması. Ancak FPÖ’nün başbakanı çıkaracak parti olma riskinin de büyük olduğu görülüyor.
SOSYAL DEMOKRATLAR IRKÇILIK KARŞITI TAVIRDA YETERSİZ
Medyanın da desteğiyle Batı Avrupa genelinde güvenlik ve göç tartışmalarıyla birlikte ırkçı ve ayrımcı politikalar yeniden toplumun genel atmosferini belirlemeye başladı. Bu eğilimden etkilenen Avusturya halkının önemli bir kesimi de ibreyi ÖVP ve FPÖ gibi partilerin, çözümden uzak fakat yüksek tonlarda popülist çıkışlarına yana çeviriyor.
Yeşiller Partisi, 2019 seçimleriyle ÖVP ile koalisyon ortaklığı yaparak büyük kesimleri hayal kırıklığına uğratırken, SPÖ (Avusturya Sosyaldemokrat Parti) de programıyla ırkçılık sorununa kulaklarını tıkamakta ısrar ediyor.
Göç ve mültecilik konularıyla ilgili sorunların da artmasıyla birlikte meydan, insan hakları ve savaş politikaları karşıtı çözümlerden uzak tartışanlara kalmış durumda. Öneriler arasında bir yandan savunmaya bütçeden daha fazla ayrılması ve Avusturya’nın İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşturulmuş ‘Tarafsızlık Antlaşması’nın delinmesi varken, AB sınırlarının da “güvenliğinin artırılması” ile ilgili fikir ve planlar ortaya koyuluyor. Burada yine Türkiye gibi ülkelerin iltica ve mülteciler konusunda birer ön karakol olduğu modellere işaret ediliyor.
FPÖ HÜKÜMET ORTAĞI OLABİLİR
Göçmen ve mülteciler konusunda Macaristan ve Polonya gibi ülkelerin ayrımcı politikalarını kendine yakın görme tutumuyla artık faşist bir parti olarak nitelenen FPÖ ile koalisyon ortaklığı görünürde bütün diğer partiler tarafından kategorik olarak reddediliyor. Anket sonuçlarında birinci parti gelen FPÖ’nün hükümet kurma hakkından nasıl ve hangi gerekçelerle uzak tutulacağı pazar akşamı için bir soru.
FPÖ 2017’de ÖVP ile koalisyon kurabilmişti. Nevar ki bu ortaklık skandallarla dolu bir süreçten sonra sancılı bir şekilde bitti. Fakat dünyada sağ popülist ve ırkçı partilerin yükselişi ve kamuoyunda “normalleşmesi” süreci devam ediyor.
TÜRKİYELİ GÖÇMENLER DE SAĞA KAYIYOR
Öte yandan bu süreçte dikkat çeken bir durum da Türkiye’deki mülteci karşıtlığının Avusturya’da yaşayan Türkiyeli göçmenler arasında ırkçılığı besliyor olması. Önemli bir kesim, özellikle 2015 yılından itibaren artan Afganistan, Suriye vb. Arap ve Afrika ülkelerinden göç etmiş toplum kesimlerine karşı ayrımcı tavır güderek, oyunu FPÖ’den yana kullanma eğiliminde olduğunu beyan ediyor.
Yapısal sorunlardan bir diğeri ise Avusturya’nın bugünkü Parlamento seçimlerinin 1,5 milyon insan seçme hakkından muaf tutularak gerçekleştirilecek olması. Avusturya’da bir yardım ve insan hakları kuruluşu olan “SOS Mitmensch” 2014 yılından beri “Pass egal! Wahl” (Pasaportu boşver) projesiyle bu demokrasi açığına işaret etmek üzere, Avusturya’da vatandaş olmayan insanlar için alternatif ama sembolik bir seçim organize ediyor. Bu inisiyatif kapsamında sembolik seçime katılan seçme hakkı olmayan Avusturya da yaşayan insanlar ise tercihlerini SPÖ başta olmak üzere, sol siyasi çeperden yana kullanıyor. Avusturya’nın başkenti ve 2 milyon nüfusu olan Viyana’da seçme hakkına sahip olmayan kesim ise her yıl biraz daha büyüyor ve şu anda yüzde 33.4’e ulaşmış durumda. KPÖ‘nün (Avusturya Komünist Partisi) söyleminin merkezine aldığı yoksul kesim ise büyük oranda bu seçme hakkı olmayan 1.5 milyon insanın içinde.
GÖÇMENLER SEÇİLEBİLECEK ADAY OLARAK GÖSTERİLMEDİ
Bu yıl Avusturya Türkiye İşçi Anlaşması’nın 60. yılı olmasına rağmen, seçim kampanyası boyunca göçmenlere yönelik herhangi bir çalışma yapılmadı ve İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa Kalkınması sürecinde alınteri olan Türkiye kökenli göçmenlerin emeği de görmezden gelindi. Seçimlere giren hiçbir partinin seçilecek yerden göçmen kökenli Avusturya vatandaşlarını aday göstermemesi de bu anlamda manidar olmaya devam ediyor. Bu konuda on yıllardır göçmen oylarını toplayan SPÖ de yine farklı tutum almadı ve konuyu özenle ıskalamaya devam ediyor. SPÖ, “kötünün iyisi” fikriyle göçmen oylarını alırken, anket verilerince bir yandan da merkezde yapılanmış partilerin dışında kalan Komünist Parti ve Bira Partisine doğru ciddi oy kaybettiği görülüyor.
SOLDAKİ DAĞINIKLIK SAĞIN ELİNİ GÜÇLENDİRİYOR
Yaklaşık bir ay öncesine kadar yüzde 5.6’larda seyir eden Bira Partisi, röportaj ve medya çıkışları arttıkça seçmen gözünde bir protesto partisi olarak kabul edilmesine karşın, artık uzlaşmacı olmasıyla ve herhangi bir seçim ve programının olmamasıyla dikkat çekiyor. Seçim barajı yüzde 4 ve Bira Partisi de Komünist Parti ile birlikte şimdilerde yüzde 3 civarlarında seyrediyor. Bira Partisi aynı zamanda konut fiyat ve kira tartışmasına odaklanan Komünist Partinin parlamentoya girme şansını da kırıyor.
Yeşiller’in 2019 parlamento seçimlerinde ÖVP ile koalisyon ortaklığı sonucunda seçmende yarattığı hayal kırıklığıyla birlikte sol siyasi yelpaze diyebileceğimiz dağınıklık, ÖVP-FPÖ hükümet ortaklığı seçim sonucuna işaret ediyor. Viyana SPÖ eyalet hükümetinde koalisyon ortağı olan, Hıristiyan-muhafazakar ÖVP’nin şehirli yüzü NEOS partisi ise Avusturya genelinde zayıf olmakla birlikte Yeşiller’le birlikte sonuçlara göre üçüncü koalisyon ortağı olabilir.