İşçiyi dinleyen yok
Türk-İş’in gelirde ve vergide adalet talebiyle yaptığı eylem çağrısı, üzerinden günler geçse dahi Sincan’da Türk Metal’in örgütlü olduğu fabrikalarda çalışan işçiler tarafından hâlâ bilinmiyor.
Fotoğraf: Hilal Tok/Evrensel
Demir KAYA
Ankara
Türk-İş’in gelirde ve vergide adalet talebiyle yaptığı eylem çağrısı, üzerinden günler geçse dahi Sincan’da Türk Metal’in örgütlü olduğu fabrikalarda çalışan işçiler tarafından hâlâ bilinmiyor. Bir işçi şöyle tepki gösteriyor: “Bunlara ne denir ki? Aynı tas aynı hamam. İşçiyi dinleyen yok…”
İşçilere eylem kararı hakkında fikirlerini, kendi fabrikalarında uygulanıp uygulanmadığını soruyoruz. Birçok işçi alınan karardan bihaber. Çoğu işçi soruyu şaşkınlıkla karşılıyor. BEKO’da çalışan bir işçi, “Öyle bir karar yok bizde, ilk defa sizden duyuyorum. Ekimde büyük miting var, biz ona katılacağız” diyor. Hatta iş, bize inanmadığı için inatlaşmaya varıyor. Eyleme çıkan sendikaların fotoğraflarını, Türk-İş’in sendikaları ile paylaştığı belgeyi gösteriyoruz kendisine. Bir tereddüt hali oluşuyor ama itiraz hâlâ devam ediyor: “Sizin dediğiniz gibi bir şey olsa haberlerde falan çıkardı, hiçbir yerde bir şey görmedik duymadık…” Ergün Atalay’ın da Sincan TCDD işçileri ile eylemlere katıldığı haberini ve resmi belgeyi ikinci defa gösterince işçiler ikna oluyor: “Allah Allah, hiç de haberimiz olmadı…”
MİTAŞ işçilerinin yanına gittiğimizde de durum çok farklı değil. Birçok kaş çatılıyor, işçiler birbirine bakıyor ve tecrübeli işçiye gözler çevriliyor. Tecrübeli işçi, “Türk-Metal iyi, en son hakkımızı almamızı sağladı. Geçen sene 2-3 hafta iş bıraktık ama bu eylemleri duymadık” diyor. İçeriğini anlatınca işçilerden sesler yükselmeye başlıyor: “Aslında iyi olurmuş böyle bir şey olsa. Etkili olurdu, sesimizi de duyarlardı.”
Eylemden haberi olan ya da olmayan işçiler açısından ortaklaşan esas mesele ise tüm bu sürecin çok dışından yorum yapmaları oluyor. Sendikacıların aldığı ya da alacağı kararların işçilerden bağımsız alınması, işçilerin gözünde görece daha kanıksanır bir hal almış.
Eylemi, Metal İşçileri Sesi adlı Instagram sayfasından öğrendiğini söyleyen bir MAN işçisine “Sendika temsilciniz ne diyor bu duruma” diye sorduğumuzda, “Bunlara ne denir ki? Aynı tas aynı hamam. İşçiyi dinleyen yok” cevabını alıyoruz. Farklı iş yerinden işçilerden çoğunlukla bu cevabı alıyoruz. İşçilerin yapacaklarını konuşmak istediğimizde ise yine aynı oranda ortaklaşan tepkiler alıyoruz: “Bizim burada kimseye güvenilmez. Bir şey yapmak istersen tek kalırsın”
Karel ve Kabel işçilerinin yan yana servis bekledikleri bir başka durağa geçiyoruz. Eylemi duymadıklarını söyleyen Karel işçilerinden biri “Bizim vergiyi patron ödüyor, bizlik bir şey yok” derken bir diğeri “Sendika bir şey duyurmadı, 1-2 güne gelince sorarız” diyor. Kabel işçileri ağır vergi yükü ve düşük ücretlerden yakınıyor. Eylemi duymamışlar, bizden duyunca şaşırıyorlar diğer işçiler gibi. Daha büyük şaşkınlığı ise aynı duraktan servise bindikleri Karel işçilerinin vergi ödemediğini duyunca yaşıyorlar. “Onlarda da Türk Metal var, bizde de Türk Metal var. Onlar ödemiyor da biz niye ödüyoruz? Bir de sendikacılar bize onları, onları bize kötülüyorlar” diyor bir Kabel işçisi. Vergi meselesinin üstüne daha uzun konuşmaya başlayınca ise işçilerden biri “Bu ülkede hırsız olman lazım, hakkı hukuku için konuşanları direkt içeri atıyorlar ama bak Dilan Polat’ı hemen saldılar” diyerek tepki gösteriyor.