02 Ekim 2024 04:00

Yüksel Genç: Narin cinayeti hayatlarımızın politik olduğunu yeniden hatırlattı

Sosyopolitik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç: “AKP o ötelenmiş yeri bile makbul bulduğu Kürt’e veriyor.”

Fotoğraf: AA

Paylaş

Elif Ekin SALTIK
Diyarbakır

Yerel seçimlerin üzerinden 6 ay geçti. Cumhur İttifakı içerisinde yer alarak Meclise giren HÜDA PAR kamuoyunda daha görünür olmaya, siyasetine meşruiyet kazandırarak tabanını genişletmeye çalışıyor. Bu durum içinde yer aldığı ittifaktan azade okunamazken, yeni Türkiye tablosunda Kürt siyasi geleneği dışında Kürt halkına bir alternatif olarak da işaret ediliyor.

Kamuoyundaki görünürlüğü dışında ayrıca Narin Güran cinayeti sonrası iddia edilen Güran ailesi, AKP, HÜDA PAR ilişkisi bölgedeki feodal yapıların hakim siyasetlerle kurduğu bağa ilişkin tartışmaları da beraberinde getirdi. HÜDA PAR’ın kamuoyundaki görünürlüğü ve Narin cinayetinin bir toplum açısından okumasını Sosyopolitik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç ile konuştuk.

Cumhur İttifakı içerisinde yer alan HÜDA PAR bugün kamuoyunda da daha görünür durumda. Geçmişten bugüne baktığımızda kamuoyundaki bu görünürlüğü nasıl okumak gerekir?

HÜDA PAR iktidar tarafından güçlendirilmeye, alan açılmaya çalışılan bir siyaset görünümü çiziyor çok uzun süredir. Geçmiş seçimler sürecinde AKP’yi destekleyen küçük sabitlenmiş bir taban okuması içinde HÜDA PAR’ı görüyorduk. 2016 ile beraber AKP’nin seçimlerde desteklenmesinden ziyade, bölgede HÜDA PAR’a alan açılmaya başlandı. Kayyım atamalarının ardından yerelin maddi ve iktidar gücünü, HÜDA PAR ve benzeri yapılar lehine büken bir siyaset algısı oluştu. 2018-2019’larla birlikte alan açmanın politik sandık karşılığını HÜDA PAR çevresinin AKP’yi yer yer destekleme mesajlarından görmeye başladık. 2023’e geldiğimizde ise bu karşılıklı desteklenme ve anlaşma politikasının kendisi HÜDA PAR açısından ikinci bir aşamayı oluşturdu. Parlamento içerisinde etkin olabileceği, temsil alanını oluşturabileceği bir profille seçimde Cumhur İttifakı içerisinde yer alması gibi bir gündem oldu. Hatırlarsınız 2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanının, dönemin İçişleri Bakanı Soylu’nun HÜDA PAR-Cumhur İttifakı ilişkinin yıllar sonra anlaşılacak bir devlet stratejisi olduğuna dair söylemleri vardı. O söylemlerde işaret ettiği yerlerden biri de merkezi AKP üzerinden kurulmuş yeni iktidar aklının Kürt meselesini ve Kürt muhataplığını konumlandırma biçimi olarak algılanmaya başlandı.

Uzun süredir Kürt siyasetinin temsil alanlarını farklılaştırma çabası giderek ete kemiğe de bürünmüş görünüyor. İktidarın Kürt meselesini DEM Parti’nin geldiği gelenekler dışındaki bir siyasetle konuşma ve o siyaseti muhatap kılmakla ilgili arayışı çok uzun süredir var ve bu arayışın kendisinin aslında en somut örneği HÜDA PAR.

Tabii ki bu durum sadece iktidarın talepleri üzerinden gerçekleşmiyor ancak ortak bir akıl ve ortak bir hedef söz konusu. O günden bugüne gelinen noktada mevcut haliyle HÜDA PAR, iktidar olanaklarına daha kolay erişebilen, bu olanaklar üzerinden kendini daha kolay var edebilen, giderek merkez temsil alanlarını kuran ama yerel temsil alanları konusunda da ciddi anlamda yüreklendirilen bir siyaset durumunda.

Özellikle AKP’nin nispeten güçlü olduğu kentlerde yerel seçimlerde de HÜDA PAR’ı meşrulaştıran, gündemleştiren bir söylem ve siyaset üzerinden propaganda yürütüldü. Bu propaganda sürecinde HÜDA PAR tabanını genişletmeye çalışırken direkt DEM Parti’yi hedef almadı, daha manipülatif bir siyaset dilini tercih etti.

Seçimler dışında HÜDA PAR manevra alanını genişletmek adına ne gibi fırsatlar yakaladı bu süreçte? Bu fırsatlar HÜDA PAR’a bir potansiyel artışı sağladı mı sizce?

Fırsatlardan biri sadece seçimler süreci olmadı tabii HÜDA PAR açısından. Geçen yıl İsrail’in Gazze, Filistin saldırısı ve Hamas’la yürütülen karşılıklı çatışma sürecinin kendisinde Filistin meselesini hedefleyerek geliştirilen ilk sokak etkinliklerinde de HÜDA PAR’ı görmeye başladık. Sokak üzerinden propaganda sürecine giriş yapma örneğiydi bu. Son 9-10 yılda yaşanan bu süreçler HÜDA PAR’ı Kürt sorunu ve bölgenin siyasal temsilleri açısından alternatif muhataplardan biri kılmanın bir parçası olarak devam etti. Bu sürecin son aşaması ise iktidar nezdindeki konumunun açıkça gösterilmesi biçiminde de okunabilecek olan Ahlat’taki fotoğraf oldu. Devletin HÜDA PAR’a biçtiği rolün ne olduğuyla ilgili iyi okuma gerektiren bir fotoğraf o. Bir yanda yeni Türkiye profilinde Kürtlerin alabileceği yere dönük işaret vardı ki HÜDA PAR genel başkanı o gruptan biraz ötelenmiş bir yerde duruyordu. Pek çok yorumcu bunu ‘Yeni devletin Kürtlere vereceği yer en fazla bu olur’ biçiminde okudu ama öte yandan yeni devletin o kendisinden ötelenmiş yeri bile makbul bulduğu Kürt’e vereceğinin başka bir işaretiydi.

Tüm bunlarla birlikte bizim son seçim araştırmalarımız HÜDA PAR’ın yerel oydaşlık hattının çok fazla büyümediğini, bunların birer hazırlık olduğunu, bu hazırlığın henüz güçlü sonuçlar vermediğini söylüyor. Ancak HÜDA PAR henüz oya dönmüş bir taban artışı sağlamamış olsa bile, oya dönebilecek bir taban artışına vesile olabilecek tüm siyasetleri destekleyecek gibi görünüyor.

“HÜDA PAR KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜM AKTÖRLERİNDEN BİRİ DEĞİL”

Tüm bu göstergelerle birlikte HÜDA PAR’ın yine de bölgede önemli bir siyasal figür olduğunu söyleyebilir miyiz?

HÜDA PAR’ın giderek önemsenebilecek bir siyasal figür olma potansiyeli var evet. Ama bu henüz bir oya dönmüş, taban olarak karşılığını bulmuş değil. Bu sürecin olması HÜDA PAR’ın devletle kurduğu ilişkiden çok geldiği geleneğin geçmişine dair güçlü bir öz eleştiri vermesiyle mümkün olur. Bölgedeki insanlar HÜDA PAR’ın gelişim seyrini, kendini meşrulaşma çabalarını, büyüme hedeflerini görüyor. Ancak HÜDA PAR yasal zeminlerde, toplumsal desteklerini artıracak bir siyaset olarak devam etmek istiyorsa geçmişe dair ciddi bir yüzleşme sürecini yaşaması ve bunu toplumla birlikte yapması gerekebilir. Burada en etkili olan siyasetlerle karşıtlık kurarak bunu yaptığında da o hedefe ulaşamaz. Mevcut durumda HÜDA PAR açısından iktidar olanaklarının dört koldan desteklediği geniş bir alan var. ‘Bu geniş alanda kendinizi büyütün’ denmiş gibi bir durum var. Bu durumu da bir şekilde kendi politik manipülasyonu içerisinde değerlendirerek yol almaya çalışan bir siyaset görünümü çiziyor HÜDA PAR. Ancak şunu söyleyebilirim ki HÜDA PAR Kürt siyasetinin güçlü temsil aktörlerinden, Kürt sorunun çözüm aktörlerinden biri olarak görünmeyecektir.

“TOPLUM KENDİNİ TEMİZE ÇEKMEYE ÇALIŞTI”

Son dönemde en önemli gündemlerimizden biri de Narin Güran cinayeti oldu. Özellikle ailenin iktidar, AKP, HÜDA PAR’la bağlarına dair birtakım iddialarda bulunuldu. Narin Güran cinayetinin iktidarla, HÜDA PAR’la nasıl bir bağı olabilir?

Konuştuğumuz gün itibarıyla hâlâ biz Narin’i kimler, niçin katletti, bu çocuğa bu niye yapıldı bilmiyoruz. Üstelik neyi, niye yaptıklarını, nasıl yaptıklarını bilmemek kadar katliam sonrası ya da çocuğun kaybedildiği söylendikten sonraki süreçte ortaya çıkmış olan hukuk ihlallerinin, delil karartma süreçlerinin nasıl ve niye geliştiğini, bu aklın kim tarafından verildiğini, buna kimin niye müsaade ettiğini de bilmiyoruz. Bunların yanıtları geldiğinde belki cinayetle iktidar arasındaki ilişkiyi de farklı bağlamlarda tartışabiliriz. Ama şu anda önümüzde olan şey bir köyde küçük bir kız katlediliyor, katledilmesi üzerinden geçen bir ayda bölge insanına yönelik tuhaf bir biçimde hem ırkçı söylemlerle hem de bölge insanının sınıfsal, etnik, egemenlik ilişkilerini hatırlatan söylemlerle karşı karşıya kalıyoruz. Bir cinayet karşısında bir toplumun kendinde ortaya çıkmış olan erozyonu görmeksizin tuhaf bir kendini temize çekme aşkına tanıklık ediyoruz.

Bir çocuğu katledenler kadar bu katliam üzerinden bir şekilde sürecin karartılmasına olanak sağlayan, sürecin ortaya çıkma biçimi ya da yaşanma biçimi üzerinden yeni senaryolar üreterek gerçeği bulandırmak isteyen, bunun üzerinden tuhaf toplumsal ve kişisel tatminler kurmaya çalışan çevreler de suçlu.

Bu işin siyasal bağı var mı yok mu bilmiyoruz, yaşanan sıradan bir cinayet de olabilir ancak sonraki süreç sıradan değil. Bölge söz konusu ise sıradan bir olayın bile kişisel kalamadığını, politik olduğunu çünkü bölgenin meselesinin çok güçlü bir politizasyon taşıdığını yeniden tescil etmek durumunda kaldık. Bölge, Kürt meselesi, bölge insanı ve kişisel hayatlarımız hiç olmadığı kadar, belki de unuttuğumuz kadar politik.

“NARİN CİNAYETİNİN SONRASINA BAKMAK GEREKİYOR”

Kadın ve çocuk cinayetleri hep politik diyoruz, Narin cinayeti de politik bir cinayet olarak orta yerde duruyor ancak magazinel tartışmalar içerisinde gerçek örtbas edilmeye çalışılıyor gibi…

Eğer politik bir bağ aranacaksa cinayetle ilgili esas olarak cinayet sırasında değil belki ama cinayet sonrasındaki refleksler, açıklamalar ve tartışmalar takip edilmeli. Düşünün küçük bir kız kaybettirildi, o kayıp sonrasında tüm kolluk, sivil toplum, siyasal yapılar neredeyse kızı aradılar ve herkes köydeydi. Ama hakikat 3 kilometre ötede duruyordu ve kimse göremedi. Küçük kızın cansız bedenindeki kanıtların ölçülemez hale gelmesiyle ilgili bilginin nereden geldiğini, bu işi yapanların neden, nasıl bunu bildiğini sorabilmek gerekiyor. Bu küçük kızın küçücük bir köyde aranma sürecinin niçin bu kadar uzatıldığı ve niçin herkesin kafasının karıştırıldığı ve bunun bir strateji olup olmadığının soruşturulması gerekiyor. Buradan baktığımızda bu bir strateji ve bilinçli gelişmiş gibi görünüyor.

Cinayetin açığa çıkmasından kısa bir süre sonra ilginç biçimde bir anda AKP milletvekilinin aileyle siyasal bağlarını ifşa etme ihtiyacının düşünülmesi gerekiyor. Bu cinayetin iktidar siyaseti ve köyde hakim olan siyasal anlayışlarla birlikte tartışılmasının nedeni biraz da bu tavırlarla ilgili olarak ortaya çıkıyor.

Olay yaşandıktan sonra çevre köyleri de dinlemeye, takip etmeye, izlemeye çalıştım. Bir anda köyün siyasal kimliğine dair söylemlerin çevre köylüler tarafından fazlaca dillendirilmesi garibimize gitmişti. “Bu köy devletle çalışan bir köy, ağırlıklı AKP, kısmen HÜDA PAR’lılar var, ne olmuşsa bunlar birlikte yapmıştır…” türü söylemler. Bu tartışmaların hemen ardından HÜDA PAR yetkililerinin yaptığı açıklamalarda kimsenin aklında yokken DEM Parti karşıtı söylem içinde cinayetle ilişkileri olmadıklarına dair açıklamalarını dinledik, bu söylemler HÜDA PAR’ın bir anda olayın parametrelerinden biri olarak tartışılmasını güçlendirmiş oldu.

Cinayeti politik argümanlarla tartışma ihtiyacımızı güçlendiren bir diğer mesele, ailenin gözaltıların hemen ardından yaptığı açıklama oldu, tuhaf ünlü açıklama. Bir köyde çocuğu katledilmiş bir ailenin acılarını paylaştığı bir metin olmaktan çok bir köyden, bir aileden değil bir ülkeden bahsedermiş gibi… Metnin kendisinin ortaya çıkması konunun politik bağlamını kamuoyunun yeniden düşünmesine neden olan şeylerden biri oldu. 

Bütün bunları birlikte düşündüğünüzde Narin cinayetini daha kişisel, daha aile içi feodal güncel değerler ya da ahlaki değerler içerisinde tarifleyebilecekken, bu kaybettiriş biçiminin kendisini bölge siyasetinin içinde olduğu iç rekabetin konumlanma biçiminin aynası gibi okumaya başlıyorsunuz. Bir anda kendinizi bir cinayeti değil de Kürt meselesini tartışırken, feodal değerleri, aile müessesesini, Türkiye krizini tartışırken buluyorsunuz. Bu durum olayı artık politik bir cinayet olarak tariflemenize neden oluyor.

“ORTAYA ÇIKAN TABLO ASLINDA BİR SONUÇ”

Bu tabloda sizce sonuç ne olur?

Türkiye’de hiçbir politik cinayet çözülmemiştir. Asla gerçek failler cezalandırılmamıştır. İlla da birileri cezalandırılacaksa bu gerçek failler değil, gerçek faillerin yakınında onların kirli suçunu örtecekleri kişilerden tercih edilmiştir. Narin cinayetinde de benzer bir durum ortaya çıkabilir. Narin cinayetinde gerçeğin ne olduğuyla ilgilenmiyorum ben artık şu aşamada. Narin cinayeti sonrası ortaya çıkmış olan politizasyonun niteliği beni daha çok ilgilendiriyor ve bu benim için zaten bir sonuç. Aslında ortaya çıkan şey aşılması gereken yola dair, hayatlarımızın artık müstakil olmadığına dair çok önemli bir sonuç. Narin’in kaybettirildiği andan itibaren Türkiye toplumunun, siyasetinin, yargı sisteminin, kolluk sisteminin nasıl da iflas ettiğini, politik bir iflasın nasıl da ortasında debelendiğini gösteren fotoğrafın kendisi zaten bir sonuç.

ÖNCEKİ HABER

Köprüden düşen kamyonun şoförü ağır yaralandı

SONRAKİ HABER

"FETÖ" üyeliğinden 7,5 yıl hapisle aranan eski Bursa Cumhuriyet Başsavcısı yakalandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa