02 Ekim 2024 00:02

Röportaj: Ankara Üniversitesinde yeni dönem

“Öğrencileri temsil için kurulmuş bir topluluğun öğrencilerin seçimleriyle gelmemesi ve aktif olarak çalışmaması şu anki durumun vahimliğini gözler önüne seriyor.”

Arşiv | Fotoğraf: Google Maps

Paylaş

Ilgın ALİKOÇ

Ankara Üniversitesi

 

Son zamanlarda yemekhaneye tekrar dan gelen zamlar hakkında ne düşünüyorsun? Yemekhaneye yılda 3 kez zam yapılırken burslara aynı oranda zam yapılmamasının öğrenciler üzerindeki etkisi nasıl oluyor? Üst üste yapılan bu zamlar daha düşük gelirli bir öğrenciyi sosyal olarak nasıl etkiliyor?

“Enflasyonun üstünde bir zam yapılıyor ve enflasyon düzeyinde yapılsa bile devletin öğrencilere ödenek ayırıp öğrencilerin durumuna yardımcı olması gerekiyor.”

 “Özel ve temel ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimiz bir harçlık atılırken artık bu paralarla bunu karşılayamıyoruz ve bunun sonunda insanlar yurttan çıkmaya bile çekinir hale geliyor.”

“Ülke ekonomisinde artan fiyatlar karşısında bir devlet üniversitesinin dar gelirli öğrenci gruplarını içe kapanık hale getiriyor. Asgari ihtiyaçlarından biri olan yemeği bile çok masraflıyken öğrencilerin sosyal etkileşimde bulunabileceği alanlar da daralıyor.”

 “Kampüs hayatından kopararak evden kendi sefer tasını getirir gibi yemek getiren öğrenciler gördüm. Sırf yemek için kampüse gelen öğrencileri de kampüsten soğuttuğu için öğrenciler arası etkileşimi düşürüyor.”

“Yemekhane gibi temel ihtiyaçlara yılda birkaç kez zam yapılırken, bursların aynı oranda artırılmaması öğrenciler için ciddi bir yük oluşturuyor. Artan yaşam maliyetleriyle birlikte burslar yeterli gelmediğinde, öğrenciler günlük ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Eğitimlerini sürdürebilmek için part-time işlerde çalışmak zorunda kalan birçok öğrenci, akademik başarılarını da riske atıyor. Maddi kaygılar, öğrencilerin hem mental sağlıklarını hem de akademik performanslarını olumsuz etkiliyor.”

 “Öğrenci yemekhanesi, lokanta ve restoranlara göre daha uyguna olmalıdır ki öğrenciler hali hazırda zorlandıkları ekonomik şartları daha da zorlanmasınlar. Fakat ne yazıktır ki bizim üniversitemizde fiyatlar sürekli artış halinde. Bu ivmeli artış dahilinde burslara da herhangi bir zam yapılmaması öğrencileri çok daha dar bir boğaza sokuyor.”

Yurt kapasitelerindeki yetersizliğin özellikler dar gelirli öğrenciler için yarattığı sorunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

“Özellikle dar gelirli öğrenciler için yurt kapasitelerinin yetersizliği ciddi bir problem teşkil ediyor. Barınma sorunu, büyük şehirlerde kiraların yüksek olduğu düşünüldüğünde, öğrenciler için eğitim hayatını sürdürebilmenin önündeki en büyük engellerden biri olabiliyor. Öğrenciler 6 kişilik ‘koğuşlarda’ hem mental olarak savaş verirken aynı zamanda kişisel alandan mahrum kalıyorlar. Ayrıca yurt ‘kurallarında’ bulunan saçma yönetmelikler de öğrenci için ekstra kötü olup olumsuz yönde öğrencinin barınmasını etkiliyor.”

“Bizim ailede 3 kişi okuyor ve ablama İstanbul’da yurt çıkmadı ve mecburen eve çıkmak zorunda kaldı. İkimiz de büyükşehirde büyük maddi sorunlar yaşıyoruz. Yemekler de dahil çoğu asgari ihtiyaç çok kötü karşılanıyor. Benim yurdum yakın sayılabilen bir yurtken bile okula ulaşımım yarım saatten fazla olabiliyor.”

“Özellikle büyükşehirlerdeki yurtların kapasitelerinin yetersizliği var. Türkiye’de öğrencilerin barınma ihtiyacı karşılanmıyor ve bu durumda öğrenciler tarikat yurtlarına mecbur bırakılıyor ve bu sistemli bir şekilde yapılıyor.”

“Kapasite arttırılıyor gibi gözükse de yurtlar çok saçma yerlere (Çubuk gibi) açıldığı için ve becayiş imkânı da olmadığı için mecburen özel yurda geçtim. Ankara’daki en ucuz yurtlardan birine yerleşsem de aylık 9 bin TL ödüyorum. Yurtlar konusunda torpil yapılması da öğrencilerin başarısını kötü etkiliyor.”

“Bu kadar büyük bir üniversitenin ülkenin dört bir çapından gelen öğrencilerine barınma olanağı sunamaması içler acısı.”

Geçtiğimiz haftalarda Necdet Ünüvar tekrardan okulumuza rektör olarak atandı. Okulumuzda atanmış bir rektörün olmasının okulumuzun özerk bilimsel ve demokratik yapısına zarar verdiğini düşünüyor musunuz?

“Herhangi bir üniversitede siyasi olarak tarafını belli etmiş birisinin ne kadar bilimsel özerklik bakımından tarafsız olabileceği meçhulken bu durumda bu rektörün atanması demokratik şartlara uymayan bir rektörün atanması demokrasi katliamıdır.”

“Düşünüyorum ama normal geliyor artık. AKP iktidardayken böyle usulsüzlüklere alıştık.”

“Bir hukuk öğrencisi olarak rektörün Türkiye Cumhuriyeti ilkelerine uyduğunu düşünmüyorum. Öğrencilerin kendisinin istemediği bir rektörü tekrar seçmek de yanlış bir seçenek ama hükümete destek veriliyor bu da Türkiye’deki ana problemi gösteriyor.”

“Atanmış bütün rektörlerin üniversitemiz özelinde değil genel olarak atanmış rektör sisteminin üniversitelerin özerkliğini zedelediğini düşünüyorum.”

“Evet, bu durum özerk eğitimi etkiliyor tekrar atanmaması gereken birisi olup AKP’nin bir yardakçısı.”

Ankara Üniversitesi’nin en çok ödenek alan üniversitelerden biri olmasına rağmen öğrencilerin ihtiyaçlarına bütçe ayırmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Kampüslerin içinde herhangi bir değişiklik gözlenmediği gibi öğrenciler de hiçbir şekilde bu ödenekten faydalanamıyor.”

“Bu ödeneğin nereye gittiği hiç konuşulmuyor, hiçbir şekilde öğrencilere faydası yok. Cebeci kampüsü hiçbir şekilde değişmiyor. Üstüne yemekten de kâr edildiği düşünülürse bu para akışının nereye gittiği tam bir merak konusu.”

“Bu ödenek öğrencilerin hayatını kalitelileştirme yönünde sarf edilmediği kesin bir gerçek olup öğrencilere faydası olacak şekilde bu para akışı sağlanmalı.”

ÖTK ne yapar? Demokratik bir üniversite için gerekli midir? İşleyişi nasıl olmalı? ÖTK'leri tekrardan nasıl harekete geçirebiliriz?

“Öğrencileri temsil için kurulmuş bir topluluğun öğrencilerin seçimleriyle gelmemesi ve aktif olarak çalışmaması şu anki durumun vahimliğini gözler önüne seriyor.”

“Öğrencilerin üniversite içerisinde daha etkin rol almalılar çünkü burası bizim üniversitemiz.”

“Öğrenci temsil kurulunun daha etkin ve aktif kullanılması gerektiğini düşünüyorum, şu anki öğrenci konseyi öğrenciler için hiçbir şey yapmıyor.”

“Üniversitenin özerkliği için elzem bir şey olsa da şu an olmaması öğrencilerin üniversite yaşamına vurulmuş bir darbedir. Şu anki öğrenci konseyinin hiçbir işlevi olmayıp ben şahsen bu konseyi yeni duyuyorum. Öğrencilerin umursanmadığının gerçek bir göstergesidir.”

“ÖTK’nin eski etki sahasına sahip olmaması öğrencilerin serbest görüşlerini üst kademelere iletemeyip öğrenci ve idare arasında bir kopukluk yaratıyor. Bu kopukluk yüzünden de şu an özerk bir üniversite hakkında konuşmak pek mümkün değildir.”

Bütün bunlara dair bir şey yapılabileceğini düşünüyor musun? Yapılabilirse ne olabilir?

“Bu konu hakkında her öğrencinin tepki göstermesi lazım.”

“Broşür gibi şeylerden ziyade öğrencilerin toplu bir şekilde etkin kişilerle görüşmesi ve bu görüşmenin ciddiye alınması gerekiyor. 90 bine yakın öğrencisi olan Ankara Üniversitesi’nde öğrencilerin toplu bir şekilde buna direnmesi lazım.”

“Üniversite bazında oluşan öğrenci memnuniyetsizlikleri öğrenci toplulukları başta olmak üzere öğrenci toplulukları tarafından dile getirilmeli ve bu konuda tepki gösterilmeli. Bu tepkisellik herhangi bir ideolojik altyapıdan ziyade kolektif bir öğrenci görüşünü temsil etmeli.”

Görüldüğü üzere öğrenciler olarak beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz durumdayız. Yalnızca maddi ihtiyaçlarımız değil aynı zamanda üniversitemizin özerk ve demokratik temellerinin sarsıldığının farkındayız. Bu sorunlar sadece Ankara üniversitesinde değil her üniversitede yaşanıyor. İktidar tarafından üniversitelere karşı sistematik baskı açık bir şekilde yapılmakta. Bununla baş etmenin tek yolu ise örgütlü mücadeledir. Geçtiğimiz dönem ODTÜ ve Hacettepe’de, henüz dönem başlarken Bilkent’te mücadele sonucu kazanımları görmekteyiz. Biz de ancak birleşirsek kazanım elde edebiliriz.

ÖNCEKİ HABER

İsrail'in Yafa kentinde silahlı saldırı düzenlendi: 7 kişi öldü

SONRAKİ HABER

Bilkent ring direnişi: Mücadele eden kazanır!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa