02 Ekim 2024 01:21

Güvenceli ve sömürüsüz bir gelecek için mücadeleye!

Kadınların mücadele hattını; CİTÖK’lerin yönetiminde söz hakkı istediğimiz, ÖTK’leri aktifleştirdiğimiz, güvenli kampüs talebini tekrarladığımız bir yere koymak önem arz ediyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

HÜKÇAT’tan Elif ve Elis

Hacettepe Üniversitesi

 

Ülke genelinde 13 üniversite, yeni döneme kayyum atamalarıyla başladı. Atanmış rektörler; Erdoğan- Şimşek politikaları kapsamında yapılan yemekhane ve yurt zamları, Bilkent'te azaltılan ring servis sayıları, ODTÜ'de kamuda tasarruf tedbirleri kapsamında kaldırılan 'smear testi' gibi sayısız icraatta bulundu.

GEÇEN DÖNEM NELER YAŞANDI? NASIL DEVAM EDİYOR?

 Geçtiğimiz dönemiyse Hacettepe'de iktidarın LGBT'lere yönlendirdiği nefretin devamı neticesinde Queerdeer'ın kapatılması, GSF’den bir kadın öğrenciye aynı bölümden bir başka erkek tarafından uygulanan şiddetin meşrulaştırılması, aynı faile dair birçok kadın tarafından CİTÖK'e verilen dilekçelere rağmen dönüş alınmaması gibi başta kadınlar olmak üzere birçok öğrenciyi olumsuz etkileyen olaylarla geçirdik. Azaltılan ring seferleri yüzünden otostopla ulaşım sağlamak zorunda kalan kadınlar tacize açık hale getirildi. Yükselen enflasyon rakamları öne sürülerek yapılan yurt ve yemekhane zamlarına, artan ev kiralarına ve οkul masraflarına karşın öğrencilere ödenen bursların düşük meblağlarda tutulması, genç kadınların güvencesiz ve esnek işlerde çalışarak tacize ve şiddete uğramasına neden oldu. Kampüs içerisindeki ışıklandırmaların azlığı nedeniyle kadınlar, geceleri korkarak yürümek zorunda bırakıldı. Bugünlerde ise Narin Güran cinayeti, sicilinde 28 farklı suçu bulunan Emre Geçti tarafından işlenen polis memuru Şeyda Yılmaz cinayeti, bir restorana iş görüşmesi için giden 18 yaşındaki Sinem’in uyuşturucu verilerek taciz edilip öldürülmesi; aynı zamanda Polonez fabrikasında direnişlerine devam eden sendikalı işçilerin mücadeleleri yüzünden maruz kaldıkları şiddete şahit oluyoruz. Bu bağlamda, kampüse yeni adım atmış kadınların yıldırıcı söylemlerle HÜKÇAT'tan uzaklaştırılmalarından, rektörlüğün kampüsteki çetelerle kurduğu ilişkilerden ,İstanbul Üniversitesi'ndeki iki yıllık mücadele sonucunda kurulmuş CİTÖK’ün yönergesinin öğrencilerin görüşleri alınmaksızın değiştirilmesinden, yıllar önce öğrenciler tarafından kazanılmış Öğrenci Temsilci Konseylerinin işlevsizleştirilerek öğrencilerin karar mekanizmalarına sokulmamalarından da anlaşılıyor ki öğrencilerin mücadeleden soğutulmaları her gün farklı yollarla örgütleniyor.

KADIN MÜCADELESİNİ BERABER ÖRELİM!

Önümüzde; üniversiteli kadınların her gün farklı bir şiddet biçimiyle karşılaşacağı, HPV gibi temel sağlık haklarına ulaşılamayacağı, mücadelelerimizle elde ettiğimiz CİTÖK'lerin pasifleştirilmeye çalışıldığı, artan kontenjanlar ve üniversitelerdeki eğitimin niteliksizleştirilmesi sonucu uzmanlık alanımız dışında esnek çalışmalara mecbur kalacağımız, iktidar organları ve rektörlüğün bizleri mücadele etmekten yıldırmaya çalışacağı bir dönem uzanıyor. Bütün bunlar karşısında kadınların mücadele hattını; karşılaştığımız problemlerin çözümüne dair birbirimizden öğrendiğimiz, CİTÖK’lerin yönetiminde söz hakkı istediğimiz ve buraya dair düzenlemeleri işletebildiğimiz, ÖTK’leri aktifleştirdiğimiz, her gün bir yenisin eklendiği kısıtlayıcı politikalar karşısında sesimizi beraber yükselttiğimiz, güvenli kampüs talebini tekrarladığımız bir yere koymak önem arz ediyor. Güncel taleplerimiz etrafında birleşmediğimiz, mücadelemizi beraber kurmadığımız sürece şimdi var olan sorunlarımız devam edecek. Bu yüzden geleceğimizi kazanmak için kadın mücadelesini beraber örelim, taleplerimiz etrafında birleşelim!

ÖNCEKİ HABER

Bir üniversitenin mimarisi bize ne anlatabilir?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa