02 Ekim 2024 01:26

2024 girişliler seçeneksizliklerle karşı karşıya

Bir yanda vergi vermeyen, yüz milyarlarca lira teşvik alan sermayedarlar varken, diğer yanda öğrenciler okumak yerine işe girmek zorunda kalıyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

ODTÜ İngilizce Öğretmenliği Bölümü

Hasan Mert Şimşek

 

ODTÜ 2024-2025 eğitim öğretim yılına başlarken ODTÜ yurtları için başvuru yapan öğrenci sayısı 1465 oldu. Bu öğrencilerden 758’sinin başvuruları olumlu sonuçlanırken 707’si yani neredeyse yarısı başka konaklama imkanlarına yöneldi. Öğrenci semtlerinde ev kiralarının ortalama 30.000’e ulaştığı ve özel yurt fiyatlarının da bu ücretlerle yarıştığı bugünlerde, okul yurdu kazanamamış birçok ODTÜ öğrencisi için güvenlik ve temizliğe dair bir kaygısı olmayan apartlardan ve kimisi düpedüz yaşamaya elverişli olmayan KYK yurtlarından başka seçenek kalmıyor. ODTÜ yurdu çıkmaması sonucu bahsettiğimiz KYK yurtlarından birine yerleşmek zorunda kalan bir İngilizce Öğretmenliği öğrencisi bizimle kendi deneyimini paylaştı.

“BİTMİŞ BİR YURDA GİTMEK GEREKİRDİ”

Arkadaşımızın hanesi yakın zamana kadar babasının memur maaşı ile geçiniyormuş fakat yakın zamanda annesi geçim endişesi nedeniyle bir hastanede temizlik işçisi olarak işe başlamış. Arkadaşımız da kendisine bu yüzden ODTÜ yurdu çıkmadığını düşünüyor. Neticede kendisi Gölbaşı Eymir KYK yurduna kayıt yaptırmaya karar veriyor. Yurda yerleşeceği zaman ondan sadece ismi alınıyor, “Ne T.C.’mi aldılar ne telefon numarası, üzerine pijama giyip gelsen sen de geçersen kapıdan.” diyor. “Ya başımıza bir şey gelse? Yurt daha inşaat halinde, bir kolon çöktü diyelim, ne olacak? Kalan kişilerin adı bile yok belki, kime haber vereceksin?​”

Yurda yerleştiği gün karşılaştığı durumu şöyle özetliyor, “odaya girdim, sadece yataklar ve dolaplar var. Su yok, elektrik yok, duş başlığı yok, tuvalet yok, buzdolabı yok, masa yok, kapı kilidi yok, çamaşırhane yok, internet yok, güvenlik kamerası yok…” Yurdu “Sadece kafanı koyacağın bir yatak ve yağmur geçirmeyen bir tavan.” diye özetliyor fakat sonra ekliyor “Hoş ya, tesisatlar da daha yeni yapıldığından odaları su basıyormuş.” Yurdun toz ve talaş kaplı olduğunu, daha inşaatı bitmeden öğrencilerin oraya yerleştirildiğini paylaşıyor. Yerleştiği odanın klozetinin, yurda geldiği günün akşamı takıldığını söylüyor. Tuvalet ve duş kapılarının da düzgün monte edilmediği, kapı ile duvar arasında bir insanın içeriyi rahatlıkla görebileceği boşluklar olmasından yakınıyor. “Bitmiş bir yurda gitmek gerekirdi.” diyor, “Nasıl bir tezgâh bu anlamıyorum.”

Arkadaşımız yurdun yaşam koşullarından yakındığı gibi bütün bu yaşadıklarını ailesine yansıtmamaya çalıştığını söylüyor, onları endişelendirmek istemiyor. “Oda arkadaşım bu dönemi biraz daha zor geçiriyor. Yurt koşullarını babası ile telefonda görüntülü konuşurken anlattı. Babası telefonda ağladı.” diyor, “Kim çocuğunun burada yaşamasını ister ki?​” diye soruyor.

Kendisinden önce gelenlerin daha kötü koşullara maruz kaldığını paylaşıyor. “Yemekhane ben geldiğim gün açılmış, ondan önceki iki hafta yemekhane yokmuş.” Ek olarak yurdun daha tamamen kullanıma açılmadığı, yurtta kaydı olup yerleşemeyen öğrencilerin geçici apartlarda tutulduğunu söylüyor. Bunun, “elden gelenin yapılması” olarak gösterilmesine karşın “Ne yapacaktınız, sokağa mı atacaktınız öğrencileri? KYK’nın buna da bütçesi vardır diye düşünüyorum.” şeklinde tepkide bulunuyor.

KYK’DA KALAN ÖĞRENCİLER SOSYALLEŞEMİYOR

Yurt koşulları bir yana, yurdun ODTÜ’ye uzaklığı ve giriş-çıkış saatleri arkadaşlar için büyük bir sorun arz ediyor. “10’dan 18’e kadar bir uygunluğum var.” diyor, “Yurt giriş saatini yakalamak zorundayım. Yurda dönerken üç aktarma yapmam gerekiyor ve yolda da üretken olamıyorum, hiçbir şey yapamıyorum. Çok zor geliyor…” Durumu nispeten daha iyi olan üç lise arkadaşının da Ankara’da üniversitelere yerleştiğini ve onların yurt ve evleri yakın olduğu için sık sık buluşabildiklerini söylüyor. “Onca gün sonra yanlarına katılabildim ve birkaç saat sonra kalkmam gerekti.” diyor, durumunu arkadaşlarına anlattığında ise anlaşılmadığını düşünüyor “Onlara abes geliyor, yanlarından kaçmaya çalışıyorum gibi.” “Neden 25 kilometre ötede okuyan Hacettepe, Ankara Üniversitesi, ODTÜ öğrencilerini atarsınız ki dağın başındaki hazır olmayan bir yurda?​” Bu konuda çok net şekilde, “Sosyalleşemiyorum.” diyor. Kampüsün şehir merkezine uzaklığından ve absürt giriş-çıkış saatlerinden ötürü KYK’da kalan her ODTÜ öğrencisinin ortak bir sıkıntısına değiniyor.

“BEN BUNU NİYE ÇEKMEK ZORUNDAYIM Kİ?​”

Tüm bu deneyimlerin kendisini psikolojik olarak yıprattığını dile getiriyor. Üstüne daha iyi durumdaki arkadaşlarının ona yukarıdan bakıp dalga geçmesi veya kabul edilemez koşullarını alttan alması gibi durumların canını sıktığını paylaşıyor. “Ben bunu niye çekmek zorundayım ki?​” diyor. “Dondurup bir işe mi girseydim diye düşünüyorum, en azından param olurdu.” diyor ve ekliyor, “Üstelik iyi bir üniversitede uzun zamandır istediğim bir bölümü okumama rağmen bunu düşünüyorum, sevmediğim bir bölümde veya üniversitede olsam nasıl hissederdim?​” “Ben şu an 4. Yurt’un hayalini kuruyorum ki objektif olarak bir insanın yaşamasına layık bir yer değil. Odalar tabut gibi.”

Bir yanda sermaye sahiplerince yüz milyarlarca teşvik veriliyor, büyük şirketlerden vergi alınmıyor; bir yanda ise ülkenin en iyi üniversitelerinden birini kazanmış, emekleriyle bu ülkeyi var eden işçilerin ve memurların çocukları olan öğrenciler, imkansızlıklar karşısında üniversite okumak yerine işe girmek zorunda kalıyor.

ÖNCEKİ HABER

Eşit, özgür yarınlar için bugünden mücadeleye!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa