Demokratik üniversiteleri mücalemizle inşa edeceğiz
Tarihimiz de gösteriyor ki biz yönetimde söz sahibi olmadıkça yaşam koşullarımız gittikçe kötüleşecek. Demokratik üniversiteleri ancak bizler inşa edebiliriz.
Fotoğraf: Evrensel
Gözde TOPUZ
ODTÜ
Döneme nasıl girdiğimizin tablosunu beraber çizelim. Birçok bölümde bütçe yetersizliğinden kaynaklı
açılması planlanan dersler açılmadı. Bunun sonucu olarak hem yetersiz ders ve kontenjan sayısıyla karşılaşan bizlerin beyninde “course capacity is full” yazısı yankılanıyor hem de “mezun olmak için yeterince ders alabilecek miyiz” veya “ilgilendiğimiz alanlarda çalışmalar yürütebilecek miyiz” soruları havada uçuşuyor. Açılan derslerimizde de laboratuvarlarda eldiven bile bulamamak gibi materyal eksiklikleri, özellikle fen ve edebiyat fakültesinde ve mimarlık gibi bölümlerde bizlerin omuzlarına yüklenen masraflar olarak karşımıza çıkıyor. Bütçe yetersizliği bahanesinin karşımıza çıktığı bir diğer konuysa temel ihtiyaçlarımız oluyor. Yemekhanede dakikalarca sıra beklememize ve yetersiz, doyurmayan öğünlerle karşılaşmamıza rağmen bu yemeğin ücreti 30 liraya çıkarıldı. ODTÜ yurtlarına başvuran öğrencilerin ancak yarısına yurt çıktı, kalanı KYK yurtlarında ve kampüse uzak farklı yurtlarda veya fahiş kiralarda yaşamaya mecbur bırakıldı. Yurtlara yerleşebilen öğrencilereyse elektrik, su kesintileri, 14 metrekarede 4 kişi nefes almaya çalışmak, temizlenmeyen ve hijyenik olarak yetersiz ODTÜ yurtları “kucak açıyor”. Dönem başlıyor demiştik, bu da birçok öğrenci açısından “şanslıysa” sıkış tepiş ringlerde yolculuk etmenin ya da dersler arasında kampüsün bir ucundan diğer ucuna koşturmanın başladığı anlamına geliyor. Kampüs içerisindeki yaşamımızı şekillendiren bir başka durumsa sosyal ve kültürel ihtiyaçlarımız oluyor. Bu bağlamda kendi istek ve ilgilerimiz doğrultusunda katıldığımız topluluklar ve etkinlikleri bir seçenek. Tabii bu da topluluğumuz koca kampüste etkinlik yapacak bir alan veya eşyalarını koyabilecek bir oda bulabilirse mümkün oluyor. Aklımıza, ODTÜ Topluluk Oryantasyonu sırasında Genç Hayat YouTube kanalına aldığımız röportajlardan, topluluk etkinliklerinin iptal edilmeye çalışılması veya bir etkinlik için ayrılmış alan için son günde usulsüz bir biçimde binlerce lira para talep edilmesi gibi sayısız tatsız durum geliyor.
EĞİTİME BÜTÇE, SÖZ HAKKI ÖĞRENCİLERE!
Birçoğumuz açısından tanıdık olan, çizdiğimiz bu tablo, pek aydınlık değil. Eğitime bütçe ayrılmamasının sonuçları olarak görebileceğimiz bu durum bizim kampüs içerisinde ve dışarısındaki yaşam koşullarımızın gittikçe kötüleşmesi demek oluyor. Ancak bu tabloyla ilk kez karşılaşmıyoruz. Yıllardır bu sorunlarla mücadele eden ODTÜ Öğrencileri bulundukları her alanda bu mücadeleyi büyütmenin ve taleplerini gerçekleştirmenin yollarını aradı. Bu karanlık tablodan tek çıkışı bu hayatı nasıl yaşayacağımızın söz kararını bizzat öğrenciler tarafından söylenmesi olduğu birçok kez kanıtlandı. Bu söz hakkı, bir eylemde bir araya gelmekten tutalım da bölümlerimizde farklı sorunlarımız için birlikteler kurmaya kadar değişti. Birkaç örneği birlikte inceleyelim: 2019 senesinde (Öğrenci Temsil Kurullarının seçimlerinin süresiz olarak ertelenmesinden ve ÖTK’ların ODTÜ’de fiilen kapatılmasının 1 sene ardından) biyolojik bilimler öğrencileri bir derslerinin müfredatının değişikliği üzerine bir imza kampanyası başlatmış, imza kampanyasının sonuçlarını tartıştıkları forumda bir öğrenci temsilciliği kurmanın kararını almışlardı. İmza kampanyasındaki talepleri bölüm tarafından kabul edilmiş, yani mücadeleleri olumlu sonuçlanmıştı. Ardından kurulan öğrenci temsilciliği birçok kazanımın başarılmasında da önemli rol oynadı. Laboratuvar müfredatının değiştirilmesinden tutalım da telafi derslerinin yapılması veya yeni dersler açılması noktasında birçok kazanım öğrenci temsilciliği sayesinde gerçekleştirildi.
Matematik öğrencilerinin 2022’de kurdukları temsilcilikse kantin fiyatlarının düşürülmesinden tutalım da bölüm içerisinde kullanılmayan alanların öğrenciler için çalışma salonu haline getirilmesi noktasında öncü rol oynadı. Bugünse bu temsilcilikler bölüm kurullarında söz hakkına sahip olabilmek için mücadele veriyor. Yani bölüm hakkında alınan kararlarda doğrudan öğrencilerin sözcüsünün bulunması için çabalanıyor. Bu mücadele büyüdükçe ve daha çok öğrenciyi kapsadıkça bu talebin de gerçekleşeceği tarih tarafından kanıtlanıyor.
KARANLIK TABLOLARI AYDINLATMAYA!
Bugün açıklanan OVP, 12. Kalkınma planı, 2024 bütçe planları gibi kararlar eğitimimize bütçe ayrılmaması, bunun yerine sermaye bütçe ayrılması hayatımızın bir gerçeği. Üniversitelerimizde de ayrılan bütçenin kime ve neye göre harcanacağı sorusu atanmış rektörlere ve iktidarının örgütlediği sermaye bağlarına göre karar verilen bir duruma dönüştürülüyor. Hayatımızı nasıl yaşayacağımız; bizim ihtiyaç ve isteklerimize göre değil, sermayenin çıkarlarına göre yönetiliyor. Bu amaçla üniversitelerin demokratik yapılarına saldırılıyor, öğrencilerin üniversite yönetiminde söz sahibi olabileceği ÖTK gibi alanlar kapatılıyor. Ancak bu karanlık tabloyu aydınlatmanın da bir yolu var. Bulunduğumuz sınıflarda ve bölümlerde kendi sorunlarımız ve taleplerimiz etrafında bir araya geldiğimiz alanları yaratmak, toplantılar, forumlar yapmak ve mücadelemizi büyütmek bu tabloyu aydınlatmak için tek seçeneğimiz. Tarihimiz de gösteriyor ki biz yönetimde söz sahibi olmadıkça yaşam koşullarımız gittikçe kötüleşecek. Demokratik üniversiteleri ancak bizler inşa edebiliriz.