Alpagut-Atalan’da Madene Hayır Platformu'ndan birleşik çevre mücadelesi çağrısı
Alpagut-Atalan’da Madene Hayır Platformu gönüllü tanışma toplantısı düzenledi. Toplantıda birleşik bir çevre ve ekoloji mücadelesi vurgusu yapıldı.
Fotoğraf: Evrensel
Berivan ÖZKARA
Eskişehir
Alpagut-Atalan’da Madene Hayır Platformu gönüllü tanışma toplantısının ilkini gerçekleştirdi. Toplantıda çevre savunucuları, çevre ve ekoloji mücadelesinin önemine vurgu yaptı.
Adımlar Kitabevinde yapılan toplantıya Eskişehirliler katılarak fikirlerini paylaştı. İlerleyen süreçte ne yapılabilir üzerine, kimi maddi destek sunabileceğini söyledi kimileri umutsuzken kimileri mücadelenin devam etmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Toplantıda konuşmacı olan Enerji Sanayi Maden Kamu Emekçileri Sendikası temsilciler kurulu üyesi ve aynı zamanda Jeoloji Mühendisleri Kurulu Üyesi olan Uygar Kurtçu ile konuştuk.
Projeyi duyar duymaz Eskişehir’deki kamuoyunun ilgilenmesi amacıyla bir forum düzenlediklerini ifade eden Kurtçu, “31 Temmuz’da Odunpazarı’nda yaptığımız açık hava forumu sonucunda bu platformu kurduk. 5 Ağustos'ta da demokratik kitle örgütlerine platforma katılması üzerine bir çağrı yaptık. Eskişehir’in aslında aktif bir sokak hareketini örgütleyecek bir platforma ihtiyacı vardı. Nihayetinde 28 tane bileşenden oluşan bir platform oluştu. ÇED sürecinin bir parçası olan 15 Ağustos’ta halkı bilgilendirme toplantısı yapılacaktı. İlk amacımız bu halkı bilgilendirme toplantısına müdahale etmekti” diyerek süreci anlattı.
“ŞİRKETİN TOPLANTI YAPTIĞINI SÖYLEMESİ HÜKÜMSÜZ”
Birçok eksiklikleri olan bir ÇED başvuru dosyasına ilişkin bölgede köyleri, mahalleleri dolaşarak yerel ağları kurmaya çalıştıklarını ifade eden Kurtçu, “Daha sonrasında yoğun bir katılımla demokratik kitle örgütlerinin, çevre derneklerinin, partilerin Alpagut- Atalan’ da Madene Hayır Platformu bünyesinde katılımını sağladık. Orada aslında yöre halkıyla beraber derdimizi anlatmış olduk. O toplantı Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nün taraflı tutumu yüzünden yapılamadı. Her ne kadar şirket yetkilileri ve il müdürlüğü toplantının yapıldığını söylese biz hükümsüz olarak değerlendiriyoruz. Bununla ilgili de suç duyurusunda bulunduk zaten” dedi.
“MADEN SORUNU VE TARIM SORUNU İÇ İÇE”
Sözlerine yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi vererek devam eden Kurtçu,
“Bu mücadeleyi büyütme hedefli bir çalışma yaptık, platform da gayet motive bir şekilde ilerledi. Bu mücadeleyi nasıl daha da görünür kılarız, Eskişehir’in gündemine hatta ülke gündemine nasıl taşırız diye düşündük. Eskişehir halkı çok ilgili ve çoğunluğu da maden karşıtı. Özellikle Eskişehir merkezinde yoğun bir maden karşıtı kitle var. Ama bölgede farklı dinamikler de var; bir de tarım sorunu var. Yani madenin oluşturacağı sorun ve tarım sorunu iç içe” diye ifade etti.
Bunun yarattığı umutsuzluğu da kırmaya çalıştıklarını söyleyen Kurtçu, “İşimizin zor olduğunun farkındayız, çok büyük bir sermaye grubuyla ve iktidar destekli bir sermaye grubuyla uğraşıyoruz ama Cengiz Holding’in hesaba katmadığı şey Eskişehir halkının buna müsaade etmeyeceği” diye vurguladı.
“BİRLEŞİK BİR ÇEVRE MÜCADELESİ BAŞLATMALIYIZ”
Türkiye’nin önümüzdeki dönemdeki en yakıcı sorunu ekoloji mücadelesi olacağını aktaran Kurtçu, Türkiye'de 22 tane altın madeni bulunduğunu ve 132 tane daha ruhsat bekleyen yeni altın madeni için başvurular yapıldığı bilgisini verdi. Kurtçu, “Meclisin açılmasıyla yakın dönemde göreceğimiz bir maden kanunu karşımıza gelecek büyük ihtimalle. Sermaye ve holdingler için engellerin ortadan kaldırılması üzerine bir kanun olacak. Yani bu demek oluyor ki büyük bir yağma ve talanın önü açılacak. Buna sadece yerellerde yapacağımız mücadelelerle engel olamayız, Türkiye’de birleşik bir çevre ve ekoloji mücadelesini başlatmamız gerekiyor” dedi.
“BURADA POLİTİK BİR TERCİH VAR”
Yine toplantıda konuşmacı olan Avukat Mert Yedek, platformun işleyiş açısından iş yükünü paylaşan kolektif bir platform olduğuna dikkat çekti. Halk nezdinde bilgilendirme toplantısının yok hükmünde olduğunu söyleyen Yedek, “Halkın katılım toplantısı var olan sürecin tamamlanması için bir aşamaydı aslında. Zaten bu prosedür olarak kaldı. Çünkü bunun duyuruları çok eksikti ve bilgilendirme yetersizdi. Eskişehir’de artık maden havzası haline getirilmek isteniyor ve var olan bu üretim ile alakalı sorunlar madenle birlikte bütünleşik bir şekilde” dedi.
İktidarın buraya ilişkin politikasının ürünü olduğunu ifade eden Yedek, “Bölgede 2 ruhsat alanı daha var. Bu ruhsat alanı da Koza Altın İşletmelerine bağlı. Aynı zamanda TEMA’nın verilerine göre Eskişehir yüz ölçümünün yüzde 71’i madenlere ruhsatlı. Bu çok büyük bir rakam. Dolayısıyla ülkemizdeki üretimden gelen gücün kırılıp, şirketlerin nasıl buradan kâr edebildiğini görüyoruz. Politik bir tercih var burada” diye konuştu.
Yedek, son olarak ÇED başvuru dosyasının bakanlığa sunulduğunu ve çıkan sonuçla mücadelede nasıl bir yöntem izleneceğine süreçte karar verileceğini açıkladı.
KATLEDİLEN REŞİT KİBAR DA ANILDI
Halkevi’nden Cevat Aydemir ise ÇED raporunun ‘ezbere çalışılmış’ bir rapor olduğuna vurgu yaptı. Platform dışındaki kurumlarla da görüşmelerine devam ettiklerini belirten Aydemir: “Bugünkü ‘gönüllü ol’ toplantısına katılım bize bir ivme kazandıracağını düşünüyorum. Alpagut köylülerinin önceden tehdit edildiğini ve sermayenin saldırılarını da vahşice sürdürdüğü bir toplamda Reşit Kibar’ı da anarak soruyoruz. Sermaye ve onun temsilcileri tehditlerini arttığı ölçüde ne yapacaksınız?” dedi.
“Reşit Kibar gibi arkadaşlarımızı bu mücadelemizde yaşatmak için de mücadelemiz güçlendirmeliyiz” diyen Cevat Aydemir de, “Mustafa amcanın tehdit edilmesini daha fazla dillendirmemiz gereken bir durum çünkü yanında jandarma üsteğmeni varken ve jandarma astsubayı varken tehdit ediliyor. O zaman şöyle oluyor Cengiz Holding çalışanı bile devlet tarafından korunuyor ve kollanıyor. O zaman bütün köylülerimiz, çevre mücadelesi verenler, doğa severler yeri geldiğinde bütün hayvan severler belki tehdit altında olacaklardır” diye konuştu.
Avukat Mert Yedek ek olarak, “Reşit Kibar’ a tetiği çeken tutuklu olabilir ama bunun azmettirenler var. Dolayısıyla şunun farkındayız, artık rant için kan döken bir düzenle karşı karşıyayız. Çevre savunucularına da göz dağı vermek için bunun organize bir suç olduğunun değerlendirmesini yapıyoruz” dedi.