04 Ekim 2024 04:20

Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi: Sansürün normalleştirilmesini reddediyoruz

Geçen seneki Altın Portakal Film Festivali’nde uygulanan sansürün ardından bu sene düzenlenen festivalin sansürle yüzleşmemesine dikkat çeken sinemacılar “Özgür Portakal Film Günleri” düzenliyor.

Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi'nin "Özgür Portakal Film Günleri" afişi

Paylaş

Şeyma AKCAN
İstanbul

Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi'nin, “sansürle yüzleşmeden” gerçekleşecek olan Altın Portakal Film Festivali'ni protesto etmek ve festival tarihinde yaşanan sansür olaylarını hatırlatmak amacıyla Antalya Baküs Sahne'de “Özgür Portakal Film Günleri” adıyla alternatif gösterimlerin yer aldığı program sansürlendi.

İlk gösterimi dün Nejla Demirci'nin Kanun Hükmü belgeseliyle başlaması gereken programda gösterim, Antalya Valiliği tarafından yasaklandı. Gösterimin yapılacağı mekana ve yönetmene önce sözlü bildirimle, ardından gelen tebligatla, filmle ilgili 15 gün boyunca herhangi bir etkinlik yapılmasının yasaklandığı bildirildi. Gerekçe olarak ise "milli birlik ve beraberliğimizi zedeleyici nitelikte olduğu ve provakasyonlara sebep olabileceği" ihtimali gösterildi.

Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi sosyal medyadan yaptığı paylaşımda "Yetkilerinizi bizi susturmak için değil, filmlerimizi gösterip kamuyu yakından ilgilendiren konuları tartışabileceğimiz güvenli ortamlar sağlamak için kullanın" dedi.

Yarın ise filmlerine hiç yer verilmeyerek “gizli sansür” uygulanan Kazım Öz'ün Bir Kar Tanesinin Ömrü; 6 Ekim'de 10 yıl önce yine Altın Portakal'daki sansüre maruz kalan Reyan Tuvi'nin Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek filmi gösterilecek. 

Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi’nden Gül Büyükbeşe, Erhan Örs ve Ayşe Çetinbaş bu gösterimleri neden yaptıklarıyla ilgili gazetemize konuştu. 

‘BELGESEL SİNEMA HAKİKATİN VE BELLEK OLUŞTURMANIN PEŞİNDE’

Olgusal gerçekliğin tahrip edildiği, hakikatin yerini yalanın aldığı bir çağda yaşadığımızı belirten Gül Büyükbeşe, “Hakikatin tahribi doğru ve yanlış arasındaki ayrımı silikleştiriyor ve kamusal hayatı kuran ‘sözü’ devre dışı bırakıyor. Bu durumu göstermek için atılacak her adım, bize ‘gerçeklik’ olarak sunulanın tersini kanıtlamak üzere yola çıkmış her hareket/eylem/sanatsal ürün ise siyasi bir nitelik kazanıyor” dedi.

Sansür uygulayanların özellikle belgeseli hedef almasına dair Büyükbeşe, “Belgesel sinema zaten özü itibariyle muhalif, hakikatin ve bir bellek oluşturmanın peşinde. Belgeselin oluşturduğu bellek ise doğal ki, muktedir için sakıncalı. Özellikle de mevcut sisteme karşı olan ve hatta apaçık sırtını dönen belgeseller bu nedenle aşikâr bir müdahale ve sansürün öznesi haline dönüşüyor. Zira bu belgesellerde dile getirilen ‘şey’, hakikati bozarak ve alternatif bir gerçeklik yaratarak oluşturulmuş toplumsal kanıya yönelik bir tehdit” ifadelerini kullandı. Büyükbeşe, “Muhalif hemen bütün belgesellerin yasaklanması, dağıtımına ve gösterimine yönelik her müdahale, kamusal alanın iyice daraltılması ve müzakerenin olanaksızlaştırılması anlamına da geliyor” diyerek müzakere imkanının ortadan kaldırılmasının baskının açık bir unsuru olduğunu vurguladı. 

‘GEÇEN SENEKİ HAKLI REFLEKS BU SENE GÖSTERİLMEDİ’ 

Erhan Örs ise geçen seneki festivalde yaşananları şu şekilde özetledi: “Geçen yılki Altın Portakal’da Kanun Hükmü filminin yasaklanması ardından filmleri olan tüm yönetmenler, jüri ve diğer bileşenler, bu zihniyetini hızlı ve açıkçası umut veren dayanışmacı bir refleksle protesto edip çekildiler. Daha sonra yaşanan bazı gelişmeler, festival yönetiminin ikircikli açıklamaları, yerel yönetimin yerine getirmediği bazı vaatleri sonrası birçok insan bu yıl yapılacak festivale ve festivalin tavrına dönük bir beklenti içerisine girdi. Kanun Hükmü’nün yasaklanması ardından gösterilen haklı ve gerekli refleks bu yıl yapılacak festival öncesi gösterilemedi. Sinemacılar ve belgeselciler arasında birbirinin farkında olmayan bir örgütlenme vardı ve bu olay sonrasında bir farkındalık oluştu.”

‘SANSÜRLE YÜZLEŞMEZSEK BÖYLE DEVAM EDECEK’

Unutulan bir noktanın olduğuna dikkat çeken Örs, “Festival sanki geçen sene hiçbir şey olmamış gibi bu sene yine yapılıyor. O kadar vaat ve sözden sonra seçimler yapıldı ve tekrar belediyeyi kazanmalarına rağmen hiçbir özeleştiri yapmayıp festivali devam ettirmeye çalışıyorlar. Tanıdığımız birçok sinemacı, yapımcı ve yönetmen buraya filmlerini gönderdiler ya da jüri oldu. İktidarın istediği tam olarak bu, sanki bir şey yokmuş gibi olan biteni normalleştirmek. Sadece Kanun Hükmü ile değil, geçmişteki bütün sansürlerle yüzleşmezsek, kendi içimizde derinlemesine bir analiz yapmazsak, muktedirler özeleştiri vermezse devran böyle devam edecek” dedi.

‘SANSÜR OLGUSU SİLİKLEŞTİ’

Olan biteni deşifre etmenin bile son derece önemli olduğunu dile getiren Örs, “Birçok sansür vakası gerçekleşiyor ama biz çoğunu çevremizden biliyoruz, bunlar festivallerin ya da başka kişi ve kurumların dikkate alabileceği açıklamalara dönüşüp alenileşmiyor. Sansür olgusu silikleşti, ilginç bir yere evrildi, yokmuş gibi ama var. Yok sayılan, festivallere alınmayan birçok filmin görünür olacağı bir platform mevcut değil” yorumunda bulundu.

‘YAŞANANLARI DEŞİFRE ETMEK ÖNEMLİ’

Ayrıca bu yaşananları tartışmaya açmanın, kolektif ağlar kurarak film günleri düzenleyerek deşifre etmenin önemli olduğunu belirten Örs, “İnisiyatif olarak biraz da bu konuda söz üretmek için insanları bir araya getirmeye çalışıyoruz. Örneğin geçen sene Antalya’da ortaya çıkan duygular, refleksler, haklı öfkeler dinmeye başladı ve insanlar günlük hayatlarına devam etti. Bu döngü 10 yılı aşkındır tekrar üretiliyor, biz bu normalliği reddediyoruz” şeklinde konuştu.

‘AÇIKLAMA BİLE YAPMADILAR’

Sansürlenen filmleri göstermeseler bile bir açıklama dahi yapılmadığının altını çizen Ayşe Çetinbaş, “Bırak filmleri göstermeyi, hiçbir açıklama bile yapılmıyor, buna ilişkin bir öz eleştiri bile yayınlanmıyor. ‘Geçen sene böyle böyle bir şey oldu, bundan dolayı üzüntü duyuyoruz’ falan gibi. Bu bile başlı başına, yine böyle geçmişe kalın bir çizgi çekme, “beyaz bir sayfa açma” hevesini gösteriyor” ifadelerini kullandı.

‘GEÇMİŞTEN DERS ALINMADIĞINI GÖRMEK ÇOK ÜZÜCÜ’

Geçmişle yüzleşilmesinin önemine ve sonuçlarına dairse Çetinbaş, “Geçmişle yüzleşmeden açılan beyaz sayfaların hepimiz için ne ifade ettiğini, nelere mal olduğunu, bize aslında ne kadar büyük bir zarar verdiğini hepimiz biliyoruz. O yüzden geçmişten ders almadığımızı görmek gerçekten çok üzücü” yorumunda bulundu.

‘SANSÜRLENEN FİLMLER İÇİN AYRI BİR GÖSTERİM YAPILABİLİRDİ’

Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin sansür tarihinin yeni olmadığını, 10 yıl önce başladığını hatırlatan Ayşe Çetinbaş, festivalin bu konuda ne yapabileceğine dair“Geçtiğimiz seneki rezaletten sonra yapılması gereken şey çok belli. Yani yeni bir yönetim gelmiş madem. Festival temiz bir sayfa açmak istiyorsa yapacağı şey geçen sene sansüre uğramış olan belgeseli, yani Kanun Hükmü’nü, gösterilemeyen belgeselleri ve filmleri gösterip en azından sinemacılarla helalleşebilirdi. Belki çok gerçekçi gelmeyebilir. Yeni filmler de varken eski filmleri tekrar göstermek açısından ama bir iyi niyet göstergesi olarak mesela ayrı bir etkinlik yapabilirdi. Tamamen geçmişe bir çizgi çekmek, sansürle yüzleşmek adına. Böyle olsaydı eğer biz bunu kabul edebilirdik. Ama bu durum kabul edilebilir bir durum değil” dedi.

‘FİLMLERİMİZ KRİMİNALİZE EDİLMEDEN SİNEMA ESERİ OLARAK DEĞERLENDİRİLSİN İSTİYORUZ’

İnisiyatifin daha önce bu festivalde sansürlenen filmlerin gösterimini yapmasına dair Çetinbaş, “Sonuçta bu sansürü yaşamış insanlarız ve genelde belgeseller sansürleniyor, seyircisiyle buluşamıyor. Hiçbir şey yokmuş gibi devam ediliyor olmasına bir tepki olarak biz de alternatif bir film günleri düzenlemek istedik. Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi olarak Özgür Portakal Film Günleri yapıyoruz ve daha önce sansüre uğramış olan filmleri seyircisiyle buluşturuyoruz. Amacımız hem bu sansüre karşı durduğumuzu göstermek, hem de yönetmenlerin filmlerini seyircisiyle buluşmalarını sağlamak. Yani sağlıklı bir şekilde filmler gösterilsin, sonrasında seyircilerle söyleşiler yapılsın ve artık bizim filmlerimiz de kriminalize edilmeden bir sinema eseri olarak değerlendirilsin ve seyircisiyle kavuşsun istiyoruz” şeklinde konuştu.

‘ÜZERİMİZDEKİ BASKIYA KARŞI DURMAK İÇİN BİR ARAYA GELDİK’

İnisiyatiften Erhan Örs inisiyatifin kurulma amacını şu şekilde açıkladı: “Bir grup sanatçı arasında filizlenen bir araya gelme ve harekete geçme isteği son dönemdeki siyasal süreç ve sanat üzerindeki baskılarla birlikte daha görünür bir hal almıştı. Mevcut iktidarın ve global düzenin yarattığı ayrıştırma, sindirme, sansür ve otosansür politikalarına karşı kolektiviteyi ve örgütlülüğü güçlendirmeye yönelik bir girişim olmakla birlikte pasifikasyon politikasına karşı eylem geliştirmek ve sanat üretmenin dinamikleri üzerine tartışmak isteyen tüm sanatçılara açık bir inisiyatif olarak kuruldu Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi. İnisiyatifin içinde sanatın farklı disiplinlerinden gelen ama ortak bir meramı olan sanatçılar var. Hepimiz elbette bir şeylerle uğraşıyoruz ama üzerimizdeki politik baskıların ve bu sebeple yapmakta zorlandığımız işlerin yol açtığı psikolojik yüke karşı bir araya gelmek istedik.”

‘FESTİVALİN TAVRINI KINAMAYA KARAR VERDİK’

Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi’nden Gül Büyükbeşe, inisiyatifin baskının üretimlerimlerini engellemesini dert ederek kurulduğunu bildirerek “İçimizde sanatın her dalından sanatçılar var. Konu sansür ve belgesel sinema olunca, bu oluşum içindeki belgeselciler olarak bir araya geldik ve Antalya Film Festivali’nin geçen yılki sansür rezaletini bir cümlede dahi anmayan tavrını kınamaya, sansürün normalleştirilmesine en yüksek sesle itiraz etmeye karar verdik. Böylece Festival bünyesinde sansüre uğramış filmlerden bir seçki oluşturduk. Festivalin zaten bir sansür geçmişi var, dolayısıyla filmleri seçmek konusunda hiç zorlanmadık” dedi.

Büyükbeşe ayrıca, “Umudumuz bu etkinliği geniş bir kesime duyurmak, yalnız kalmamak, kalabalıklaşmak. Sinema sektörünün geçen yıl gösterdiği dayanışmacı tavrı bir kez daha göstereceğine inanıyoruz ve herkesi Baküs Sahne’ye davet ediyoruz” diyerek sinemacılara çağrıda bulundu.

ÖNCEKİ HABER

Joan Miró: Renklerin ve şekillerin üzerinde evrensel yolculuk

SONRAKİ HABER

Kanun Hükmü'ne bir sansür daha: Özgür Portakal’da gösterimi yasaklandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa