4 Ekim 2024 18:08
/
Güncelleme: 17:46

Hatay’da santraller ve taş ocaklarının sayısı artıyor | "Kirlilik çocuklarda KOAH ve kansere neden olacak"

Hatay depremden felaketi sonrası yerleşim yerlerine kurulan taş ocakları ve beton santralleri ile talan ediliyor. TTB MK Üyesi Dr. Ali Kanatlı "Kirlilik çocuklarda KOAH ve kansere neden olacak" dedi.

Hatay’da santraller ve taş ocaklarının sayısı artıyor  | "Kirlilik çocuklarda KOAH ve kansere neden olacak"

Fotoğraf: Dilek Omaklılar/Evrensel

Kübra KIRIMLI
Dilek OMAKLILAR
Ankara/Hatay

6 Şubat depremlerinden en fazla etkilenen illerden biri olan Hatay şimdi de yerleşim yerlerine kurulan taş ocakları ve beton santralleri ile talan ediliyor. Halk sağlığı sorunu haline gelen santraller ve taş ocaklarına halkın tepkisi de devam ediyor. Hatay’ın sadece Antakya ilçesinde bilinen 11 taş ocağı, 9 beton santrali, 7 parke taşı fabrikası ve 3 asfalt tesisi bulunuyor. Antakya, Defne ve Harbiye'de yaşayan yurttaşlar santral ve taş ocaklarını yaşam alanlarında istemediklerini söylerken, TTB MK Üyesi Dr. Ali Kanatlı, “Yetişkinlerden daha fazla hava soluyan çocuklar, maalesef toz ve zararlı maddeleri soluyorlar. Çocuklarda erken yaşta KOAH ve kanser bekliyoruz" diye uyardı.

Yakın zamanda TTB olarak “Kara Rapor 2024”ü yayımladıklarını hatırlatan Dr. Ali Kanatlı, rapordaki iki önemli noktaya dikkat çekiyor. “İlki Türkiye’de 68 bin kişi hava kirliliği sebebiyle hayatını kaybetti. Yani hava kirliliği 68 bin insanı öldürdü. Bir diğeri ise meme kanserinin artmasının önemli nedenlerinden biri. Depremin üzerinden geçen sürede halen Hatay’ın üzeri gri, kirli bir havayla kaplı. Başta bunun sebebi enkaz yıkımlarıydı. Şimdi ise kurulmaması gereken yerlere kurulan beton santralleri ve taş ocakları. Zeytinlikler, parklar, konteynerle dolu yaşam alanlarının çevresi ve tarihi alanlar taş ocaklarıyla dolu. 60’a yakın taş ocağı olduğu söyleniyor. Ancak bu sayı daha fazla olabilir. Çünkü Valiliğin ÇED raporu gerekli değil kararının ardından mantar gibi her yerde taş ocakları kurulmaya başlandı” diye konuştu.

“ZARARLI MADDE SOLUYORLAR”

Hatay'da beton santrali ve taş ocaklarıyla doğanın talanına karşı eylem

Fotoğraf: Antakya Çevre Derneği

Mevcut durumun yurttaşların ruh sağlığını da olumsuz etkilediğini ifade eden Dr. Kanatlı, “İnsanları konteynerlere hapsettiler. Antakya’ya ait bir rüzgar vardır. Bu rüzgar tozu yerleşim alanlarına taşıdığından artık dışarıda durmak, nefes almak imkansız. Özellikle yaşlılar dışarıya çıkamıyorlar. Çocuklar toz ve gürültüden oyun oynayamıyor. Zaten bu durumun başlıca çocukları olumsuz etkilemesini öngörüyoruz. Çünkü çocuklar yetişkinlere nazaran iki kat nefes alır. Soludukları hava temiz değil, toz ve zararlı madde soluyorlar. Bu sebeple çocuklarda hastalıkların daha erken ortaya çıkmasını bekliyoruz. KOAH, kanser gibi hastalıkların kısa sürede görülmesini, bunların yanında derin psikolojik rahatsızlıkları öngörüyoruz. Zaten hastane ziyaretlerimizden, psikolog derneklerinden ve psikiyatri uzmanlarından gelen bilgiler de bu yönde. Özellikle kentte uyuşturucu kullanımında inanılmaz bir artış var. Ve biz çocuklarımızı kaybediyoruz” ifadelerini kullandı.

“ÖNCE İNSAN SAĞLIĞI DÜŞÜNÜLMELİ”

Yerleşim yerlerine yakın yerlerde taş ocağı açılmasına karşı olduğunu ifade eden Hatay’da yaşayan Deniz Karadaş, “Doğamızı katletmesini suyumuzu kirletmesini ve sağlığımızı yavaş yavaş yok etmelerini istemiyorum. Önce insan önce sağlık ve bunun sadece duvarda asılı bir çerçevede değil özde olmasını istiyorum’ dedi.

“ÇOCUKLARIN TRAVMASINI ANLATAMAYIZ”

Harbiye'nin Antakya ve çevre ilçelerin nefes almak için sığınacağı bir yer olduğunu söyleyen Ali Karadaş, “Harbiye gerek tarihi yapısı gerekse doğal güzellikleri barındıran güzel mahallelerden biri ama gündemimiz bu güzellikleri yok edecek onlarca taş ocağı izninin verilmesi oluyor ne yazık ki” diye tepki gösterdi.

“Depremde canlarımızı, evlerimizi, işimizi, psikolojimizi yitirdiğimiz yetmezmiş gibi, üstüne tuzu biberi olacak olan insan sağlığını hiçe sayan bu taş ocakları meselesi çıktı” diyerek devam eden Karadaş, “Taş ocaklarının her patlatmasında ortaya çıkan ses ve zelzele ile iliklerime kadar deprem psikolojisini yaşıyorum. Çocuklarımızın yaşadığı travmayı anlatmak ise sözcüklere sığmaz” dedi.

“KURALSIZLIK ŞİRKETLERE CENNET”

Hatay'da beton santrali ve taş ocaklarıyla doğanın talanına karşı eylem

Fotoğraf: Antakya Emek ve Demokrasi Platformu

“Deprem sonrası bölgemize dayatılan ‘her alanda kuralsızlık’ durumu şirketler için cennet, halk için cehennem sonucunu doğurmuştur” diyen Önder Karataş da “En son bir su kaynağının patlatılarak neredeyse yok edilmesi, kâr güdüsünün vahşi bir pratiği olarak görülmelidir. ÇED raporu gereksizdir diyen otorite, bu sefer hafriyat şirketinin iznini iptal ettik, diyor. Halk tepkisi olmasa hafriyat şirketleri rutin faaliyetlerini sürdürecektir” diye konuştu.

Dr. Sadık Nazik, taş ocaklarının neden olduğu zararın halk sağlığı sorununa neden olduğunu söyleyerek, “Taş ocakları yaşam alanlarımız içerisinde, evlere ve okullara 50-100 metre mesafelerde yapılmaktadır. Taş ocakları yerleşim alanlarına uzak ve kayalık arazilerde yapılmalıdır” dedi.

“TAŞ OCAĞI FAALİYETLERİ SON BULSUN”

Eğitim emekçisi olan Yıldırım Kababıyık ise, "Yıkık dökük bir kentte hayata tutunmaya çalışan insanların yaşam alanlarında yapılan doğa katliamları, meydana gelen her patlamada psikolojik olarak depremi yeniden yaşamaktadır. Bizler bu şehirde toz içinde yaşarken içme suyumuz yokken, üstüne yaşam alanlarımıza yakın olarak inşa edilen taş ocaklarının faaliyetlerine son verilmesini talep ediyoruz" diye konuştu.

DEMİR: EMEK PARTİSİ OLARAK YAŞAM HAKKIMIZI SAVUNACAĞIZ

Emek Partisi Hatay İl Başkanı Tugay Demir ise, iktidarın uzun yıllardır kamu arazilerini rant çevrelerine uzun süreli kiralama ve satışıyla birçok yeri peşkeş çektiğini ve deprem sonrası da bu talanı artırdığını söyledi. Demir, “Özellikle İskenderun Körfezi’nde yapılması planlanan ve yapılan onlarca termik santral projesi ve dağlarını delik deşik eden taş ocakları bölgenin yaşam alanlarını tehdit ediyor. Dekuk Şelalesi’nin tahribatı bu politikanın en somut örneğidir. Şehrin depremde yıkılmış olması şehrin üzerinde tepinebilecekleri anlamına gelemez. Bizler Hatay’ın tüm ilçelerinde taş ocağı da santral de istemiyoruz” dedi.

Milletvekilleri Sevda Karaca'nın da Defne'deki kalker ocağına karşı verdiği soru önergesini de hatırlatan Demir, “Hatay taş, kalker vb. maden işletmeleri patronlarının değil Hatay halkının yaşam alanıdır. Deprem sonrası kısmen kalan doğal alanları canlılığın yaşam hakkıdır ve biz Emek Partisi olarak yaşam hakkımızı savunmaya, hakkımız için mücadele etmeye sonuna kadar devam edeceğiz” dedi.

Evrensel'i Takip Et