Beşiktaş’taki gece kulübü yangını davasına ailelerden çağrı: Cezasızlıkla bitmesine izin vermeyelim
29 işçinin hayatını kaybettiği gece kulübü yangını davasının ikinci duruşması 7-8 Ekim’de görülecek. Yakınlarını kaybeden aileler, davanın cezasız kalmaması için herkesi davaya katılmaya çağırıyor.
Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel
Hilal TOK
İstanbul
İstanbul’da Beşiktaş Gayrettepe’de ‘Masquerade’ adlı gece kulübünde çıkan, 29 işçinin hayatını kaybettiği yangınla ilgili açılan davanın ikici duruşması 7-8 Ekim’de görülecek. Sanıkların en ağır cezayı alması, bu iş cinayeti davasının da cezasız kalmamasını isteyen yakınlarını kaybeden aileler, herkesi davayı sahiplenmeye ve takip etmeye çağırıyor.
2 Nisan günü Gayrettepe Yıldız Posta Caddesi Esentepe Mahallesi Gönenoğlu Sokak’taki ‘Masquerade’ adlı gece kulübünde tadilat sırasında içeride yapılan kaynak çalışmasından yangın çıkmıştı. Biri 17 yaşında, ikisi Afganistanlı 29 işçinin hayatını kaybettiği yangınla ilgili hazırlanan iddianamede iş yerinde acil durum aydınlatmaları ile yönlendirme levhaları olmadığı, Sprinkler söndürme sistemi ve yangın dolaplarının çalışmadığı, ruhsat alındığı şekilde üç çıkış kapısı olmadığı, mevcut çıkış kapılarının önünün çeşitli malzemelerle kapalı kaldığı şeklinde ihmaller zincirine dikkat çekilmişti. Yangından sonra 7 kişi tutuklanmış, 9 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşmasında 2 sanık tahliye edilmişti.
"NEDEN HERKES BU KADAR SESSİZ?"
7-8 Ekim tarihlerinde görülecek ikinci duruşma öncesi Evrensel’e konuşan, yangında hayatını kaybeden Binalı Çayır’ın babası Mehmet Çayır, olayı bir cinayet olarak nitelendiriyor. Hükümete ve muhalefete seslenen Çayır, “Suçlu kimse cezasını çeksin. Çünkü burada bir ihmal, bir cinayet var. İlk duruşmada tahliyeler oldu, bu tahliyeler olmamalıydı. Çünkü oradaki sanıkların hepsinin suçu var. Bütün suçlular da yargılanmıyor. Belediyeden tut, itfaiyeye, emniyete kadar kamu görevlilerinin de ihmalleri var. Adalete, hukuka güvenmek istiyoruz biz. Ama ilk duruşmada çok yalnız kaldık. Sendikalar, STK’ler, siyasi partiler bu davayı takip etmeli. Burada 29 kişi yanarak öldü, neden bu kadar sessiz herkes? Nerede bu siyasi partiler, insan hakları savunucuları? Neden devlet sessiz kalıyor? Ne belediyeler aradı ne de siyasi partiler kapımızı çaldı. Bizi asıl üzen de bu. Seçim zamanı gelip oy isteyecekler ama şimdi ise kimse bize bakmıyor. Bir alo demek bu kadar çok mu zor? Bari bu duruşmaya gelin, destek olun. Ses çıkarın. Bu davaya sahip çıkın” diyor.
"TAKSİR DEĞİL KAST"
Yangında hayatını kaybedenlerden biri de DJ’lik yapan Mehmet Okumuş’tu. “Belediyenin ruhsat amirliğinin, itfaiyenin, oraya rapor verenlerin, iş yeri sahibinin yüzünden, doğru dürüst önlem almamaları sebebiyle ben bu hayattaki tek ağabeyimi kaybettim” diyen kız kardeşi Tuğba Okumuş, şunları söylüyor: “En ağır cezayı almaları için elimizden geleni yapacağız. Ruhsat amirliğinin, belediyenin sadece masa başında oturarak iş yapmasının hesabını soracağız. Burada kesinlikle sadece iş yeri sahibi değil, kamu görevlileri de suçludur. Bu dava bilinçli taksirle diye açıldı ama bizim gözümüzde bu olası kasttır. Bu davanın yargılamasının olası kasta dönüşmesi için de mücadele ediyoruz. Sadece aileler, değil bu davadan haberi olan herkes, televizyondan bu katliama şahit olan herkes bu davaya sahip çıkmalı. Bu dava cezasızlıkla sonuçlanmasın. Silivri’deki davamıza tüm vatandaşları çağırıyorum, bizi yalnız bırakmayın.”
GERİDE KALANLAR İÇİN DE ADALET…
Gökhan Akbulut’un ağabeyi Yusuf Akbulut da “Kaybolan canlarımız için bu katliam unutulmamalı. Burada ölenlerin hepsi benim kardeşim de dahil gariban kişiler. Kimisinin anneleri, kimisinin eşleri, kimisinin kardeşleri, çocukları yalnız kaldı. Biz geride kalan ailelerin bir nebze de olsa içinin soğuması için bu davanın iyi sonuçlanmasını, suçluların en ağır cezayı almasını istiyoruz. Bu ülkede pek çok olay geçti, davalar cezasız kaldı, çözülemedi… Bu olay da böyle olsun istemiyoruz” diyor.
AVUKAT ERGİN: SUÇUN CAYDIRICILIĞI İÇİN MÜCADELE ÖNEMLİ
Davanın avukatlarından Ahmet Ergin, yargıya dönük baskının mahkemenin sonucunu etkileyeceğini söyledi. İstanbul’un orta yerinde 29 işçinin yanarak can verdiği bir katliama tanık olunduğunu belirten Ergin, “Bu ilk değildi, son da olmadı. Daha sonra Oba Makarna’da da benzer bir iş cinayeti yaşandı. Bu tür iş cinayetlerinin önlenmesinde hukuki mücadele de oldukça önemli. Cezalandırmama ya da az cezalarla iş cinayetlerinin sorumlularını kurtarma anlayışına karşı mücadeleyi sürdürmeliyiz. Aksi takdirde küçük cezalarla, sorumluları affeden bir yaklaşımla karşılaşırız ve burada ceza sistemi caydırıcı işlevini yitirir. Yargılamanın ilk duruşması yapıldı ve o duruşmada maalesef iki sanık tahliye edildi. Yeni tahliyelerin olmaması sorumluların suçunun yanına kalmaması için bu davaların takibi önemli. Çünkü mahkemeler sadece hukuku savunmaya göre değil, toplumdaki etkisine göre de kararlarını oluşturuyorlar. Bir baskı gücü oluşturmak gerekiyor” diyor.
Daha önce medyada kamu görevlileri hakkında da soruşturma ve yargılama süreci başlatıldığına dair haberler yansıtılmıştı. Ergin bu gelişmeye ilişkin ise şunları söylüyor: “Bu tarz iş cinayetlerinde kamu görevlilerinin sorumluluğu olsa bile hep bir dokunulmazlığı vardı. Bu davada özellikle Beşiktaş Belediyesinin herhalde başka bir partide olması nedeniyle görevlilerin dokunulmazlığının kalktığını görüyoruz. Zaten böyle olmalı. Soruşturulmalı elbette. Ama keşke bütün iş cinayetlerinde en az bu kadar hassasiyet gösterilse, kamu görevlilerinin sorumluluğu da göz önüne alınsa. Yangın tehlikesinin ya da yangın yönetmeliğine uygun bir yapının olup olmadığını denetleyecek bir itfaiye raporu dahi olmadan ruhsat verilmiş. Sadece bu noktada bile çok önemli bir ihmal faktörü olduğunu görmek gerekiyor. Bütün sorumlular yargılanmalı.”