06 Ekim 2024 04:15

Filistin’i yalnızlaştıran ikiyüzlülük

İsrail’le tüm ilişkilerin kesilmesi, NATO’dan çıkılması gibi talepler için mücadele, İsrail’in durdurulmasıyla beraber Ortadoğu’da büyütülmek istenen savaşın bitmesi için de şart.

Fotoğraflar: TCCB (arkada), Evrensel (Kolaj:Evrensel)

Paylaş

Birkan BULUT

Filistin’in işgali karşısında bugüne kadar “Müslümanlara zulüm” hamaseti yapan siyasal İslamcılığın ikiyüzlülüğü, AKP’li yıllarda iktidar imkanlarıyla atılan adımlarla birlikte hem daha görünür oldu hem de daha tehlikeli bir boyut kazandı.

7 Ekim’den önce her fırsatta İsrail’le işleri yoluna koymaya çalışan iktidar, İsrail’in 10 kişiyi öldürdüğü Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine saldırmasından 6 yıl sonra, Erdoğan’ın “Bana mı sordunuz giderken” sözleriyle işin içinden çıkıvermişti. 2018’de ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması nedeniyle Türkiye-İsrail diplomatik ilişkileri maslahatgüzar düzeyine indirilmiş ama 3 yıl sonra başta doğal gaz olmak üzere ticari ilişkilerin geliştirilmesi için “normalleşme” adımları atılmıştı. Bugün soykırım girişimine kadar varan süreci ateşleyen 7 Ekim saldırıları olmasa, iki hafta öncesinde ABD’de görüşen Erdoğan ve Netanyahu karşılıklı ziyaretlere başlayacaktı. Ziyaretler olmadı fakat Filistin’deki katliama karşın Türkiye’nin İsrail’le askeri, ticari, diplomatik ilişkileri kesilmedi.

İsrail’e karşı çıkma görüntüsü verilse de bir şey yapılmadığı gibi iç politikada iktidarını güçlendirmek üzere uygulanan sistematik politika Filistin davasının yalnızlığını derinleştirdi. Filistin halkının işgale karşı kurtuluş mücadelesi, İsrail’in de işine geldiği gibi İslamcılık-siyonizm ikilemine sıkıştırıldı. Bir yandan İslamcı tabanın Yahudi nefreti ve halkın Filistin sevgisi istismar edilmeye çalışılırken, diğer yandan “medeniyet savaşı” propagandasıyla Arap coğrafyasında bir gelecek göremeyen halk kesimleri mücadeleden uzaklaştırıldı. Filistin’de İslamcı örgütlerin desteklenmesiyle devam eden bu politikayla emekçilerin gözünde, İsrail devleti ve halkı arasındaki ayrım flulaştı, işgal ve emperyalizme karşı mücadele cihada indirgendi.

CEPTE İSRAİL’İN DOLARI, ELDE FİLİSTİN DÖVİZİ

7 Ekim işgalinin ardından, 1 Ocak’ta hükümete yakınlığıyla bilinen MÜSİAD ve TÜGVA gibi kurumların da yer aldığı Milli İrade Platformunun “Şehitlere rahmet, Filistin’e destek, İsrail’e lanet” mitingi, iktidarın Filistin’deki katliamları “Allah’ın lütfu” olarak kullanacağının işaret fişeği oldu. Miting için yeni yılın ilk günü sabah namazında toplanılarak Galata Köprüsü’ne yüründü. Miting, yılbaşı kutlamaları yapanları İsrailci ilan etti, dini-kültürel kutuplaşma için kullanıldı.

Cumhurbaşkanının damadı, Bayraktar’ın sahibi Selçuk Bayraktar ile Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak eylemde boy gösterdi. TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu Üyesi sıfatıyla konuşma yapan Cumhurbaşkanının oğlu Bilal Erdoğan, “Sermaye sahiplerinin ayağını denk alması” için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Oysa İsrail ürünlerini boykot çağrılarının yapıldığı mitingin komitesindeki MÜSİAD’ın üyesi İÇDAŞ, 7 Ekim’den beri İsrail’e en çok ihracatı yapan şirketti. Bu ticaretten mitingin yapıldığı ocak ayında 35 milyon dolar, şubat ayında ise 38.5 milyon dolar kazandı.

Gazze’nin bombalanmasına karşı atılan hamasi nutuklar yerel seçim döneminde “İsrail’le ticareti durdur” talebiyle önemli ölçüde indirildi. Filistin için Bin Genç adıyla bir araya gelen farklı görüşlerden gençlerin eylemleri iktidarı sıkıştırdı, ticaretin sürmesi tepkiyi büyüttü. İktidar zor yoluyla bu sesi bastırmak istedi. Ev baskınları, darp, ters kelepçe, gözaltı, tutuklama… Özelikle SOCAR iş birliğiyle petrol nakline karşı yapılan eylemler en sert müdahaleyle karşılandı. En son iki Filistinli genç, alıkonularak sınır dışı edilmekle tehdit edildi.

Seçim sonuçları Erdoğan yönetimini İsrail’le ticaretin kısıtlanacağı açıklamalarına götürdü. Fakat bu, İsrail’e jet yakıtından dikenli tellere, tonlarca çelikten petrole kadar ticaretin sürdüğünün itirafı oldu. Ambargo kararına rağmen hâlâ üçüncü ülkeler aracılığıyla ve Filistin adı altında dolaylı ticaret sürüyor.

MÜLTECİ DÜŞMANLIĞININ ZARARI

İkiyüzlülüğün bir başka yanı iktidarın, karşısındaki kesimleri sessiz kalmakla suçlaması oldu. Oysa Filistin’le dayanışmanın cılızlığını yaratan iktidarın ta kendisiydi. Yeni Osmanlıcı hayallerle Suriye’de iç savaşa dahil olarak ülkeyi göçmen deposuna çevirdi. Açık rüşvetler karşılığında imzaladığı Geri Kabul Anlaşması’yla göçmenlerin Avrupa’ya geçişini engelleyen iktidar, ucuz emek gücü sömürüsünü artırdı. Ucuz emek sömürüsü, kontrolsüz göç ve entegrasyon politikalarının yetersizliği nedeniyle göçmen ve mülteci düşmanlığına alan açıldı. Bir yandan Filistin davasının içini boşaltan siyasal İslamcı politikalar, diğer yandan artan mülteci ve Arap düşmanlığıyla Filistin ile dayanışmanın zeminini zayıflattı. “Seküler milliyetçilik” olarak da tarif edilen bu karşı tutum da bu politikaları kolaylaştırdı. Ümmetçilik ve milliyetçilik en karşıt göründükleri zamanlarda bile birbirini besledi.

FİLİSTİN İÇİN MÜCADELENİN YOLU

ABD-İsrail’le iş tutarken Filistin’in işgal karşıtı mücadelesini Sünni-Yahudi ikilemine indirgemek ve Filistin’le dayanışmayı sakatlamak… Her gün Birleşmiş Milletlere hamasi çağrılarda bulunan iktidarın tutumu, İsrail’e dokunmadı ama Filistin’i daha da yalnızlaştırdı. Oysa İsrail’i durdurmanın yolu başta işçi sınıfı olmak üzere halkların, emperyalizme ve onun yerli iş birlikçilerine karşı mücadelesinden geçiyor.

Bu nedenle 7 Ekim’den bu yana dünyanın dört bir yanında sokaklara çıkan milyonlar, İsrail’le birlikte kendi iktidarlarını da hedef aldılar. Türkiye’de de İsrail’i durdurmak, iktidar ile sermayenin ikiyüzlülüğüne ve emperyalistlere karşı mücadeleden geçiyor. Bu nedenle İsrail’le tüm ilişkilerin kesilmesi, Azerbaycan petrolünün ihracının engellenmesi, Kürecik Üssünün kapatılması ve NATO’dan çıkılması gibi talepler için mücadele, sadece İsrail’in durdurulması değil Ortadoğu’da büyütülmek istenen savaşın engellenmesi için de şart.

ÖNCEKİ HABER

İstanbul'da Filistin'le dayanışma eylemi | "Filistin direnişi kazanacak"

SONRAKİ HABER

İspanya'da, Türkiye'den yola çıkan bir gemide 4 ton uyuşturucu ele geçirildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa