Üniversiteli kadınlar şiddete karşı ayakta: "Yaşamak istiyoruz, adalet istiyoruz"

Hafta sonu çeşitli kentlerde gerçekleştirilen eylemlerin ardından bugün de birçok üniversitede öğrenci kadınlar şiddete karşı eylemler gerçekleştirerek; "Yaşamak istiyoruz, adalet istiyoruz" dedi.

07 Ekim 2024 14:13
Son Güncellenme Tarihi: 08 Ekim 2024 14:51
Paylaş

İkbal Uzuner ile Ayşenur Halil’in katledilmesi üzerine kadınların şiddete karşı eylemleri her gün büyüyor. Hafta sonu çeşitli kentlerde gerçekleştirilen basın açıklamalarının ardından bugün de çeşitli üniversitelerde genç kadınlar şiddete karşı eylemler gerçekleştirdi.

Yıldız Teknik Üniversitesindeki (YTÜ) eyleme yaklaşık 3 bin öğrenci katıldı, örenciler, “Cezasızlık kadınları öldürüyor. Eşit, şiddetsiz ve güvenli bir yaşam istiyoruz” dedi.

Katledilen Medipol Üniversitesi Medya ve Görsel Sanatlar Bölümü 2. sınıf öğrencisi Ayşenur Halil'in üniversiteden arkadaşları da eylem yaparak “Adalet sarayı değil adalet istiyoruz” dedi.

Boğaziçi Üniversitesinde de bini aşkın öğrenci, kadın cinayetlerine tepki göstermek için toplandı.

İstanbul Üniversitesi (İÜ), Dicle Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi ve Kocaeli Üniversitesinde de genç kadınların katılımıyla düzenlenen kitlesel eylemlerde iktidarın şiddetin önünü açan politikalarına tepki gösterildi.

Üniversiteli genç kadınlar, kaldıkları KYK yurtlarının avlularında da ses çıkarırken, liselerde de öğrenciler cinayetlere tepki gösterdi.

YTÜ'DE BİNLERCE GENÇ KADIN YÜRÜDÜ

Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri kulüplerin çağrısıyla Davutpaşa kampüsünde bir araya geldi. Yemekhane önünden festival alanına düzenlenen yürüyüşte güvenli bir kampüs için Cinsel Tacizi ve Şiddeti Önleme Komisyonunun (CİTÖK) etkin şekilde kullanılması istendi. Yaklaşık 3 bin üniversite öğrencisinin katıldığı yürüyüşte “Etkin CİTÖK istiyoruz”, “Kadın Yaşam Özgürlük”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “kadın cinayetleri politiktir sloganları” atıldı.

Yürüyüş sonrası basın açıklamasını okuyan Kadın Çalışmaları Topluluğu Başkanı Selen Sarul, “Kadına yönelik şiddet ve cinayetler, bireysel olaylar değil, toplumsal ve yapısal sorunların bir sonucudur. Bu sorunları görmezden gelen, failleri cezalandırmayan, kadınları korumaktan aciz bir sistem her gün daha fazla acıya neden oluyor. Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner’in katledilmesi bu şiddetin ulaştığı noktayı bir kez daha gözler önüne serdi. Failin bir yıl önceki öldürme tehdidine rağmen ciddi bir soruşturma açılmamış olması devletin ne kadar yetersiz kaldığını gösteriyor” diyerek kadınların korunmadığını faillerin ise cezasız kaldığını söyledi.

“Kadın cinayetlerinin ardında, kadını eve kapatan, kamusal alanlardan dışlayan ve şiddeti cezasız bırakan bir anlayış yatıyor” diyen Sarul, toplumsal yaşamın her alanında olduğu gibi üniversitelerde de kadınları koruyacak mekanizmaların kurulmadığını ya da etkin şekilde işletilmediğini ifade etti. Kampüslerde güvenli bir yaşam istediklerini dile getiren Sarul, bunun için CİTÖK'ün etkin bir şekilde işletilmesi gerektiğini vurguladı. Sarul, şiddete ve baskıya karşı daha gür ses çıkaracaklarının da altını çizdi.

BOĞAZİÇİ'DE ÖĞRENCİLER ENGELLERE RAĞMEN YÜRÜDÜ

Boğaziçi Üniversitesinde kadınlar, Semih Çelik tarafından katledilen İkbal ve Ayşenur için yürüyüş düzenledi. Okul yönetimi ve polis, kadınların yürüyüşünün kampüsten çıkmaması için kapıyı öğrencilerin üzerine kitledi. Kadınlar "İkbal ölürken polis neredeydi?", "Kadınlara değil, katillere barikat" sloganlarıyla tepki gösterdi. Bini aşkın öğrencinin katıldığı eylemde genç kadınların ısrarının ardından barikat aşıldı, kadınlar cadde boyunca yürüyerek basın açıklaması okudu. Eylemde "6284'ü uygula", "Etkin CİTÖK istiyoruz", "Güvenli kampüsler istiyoruz", "Öfkeni diri, başını dik tut" dövizleri taşındı.

"KATLEDİLEN KADINLARIN HESABINI SORACAĞIZ"

Failleri cesaretlendiren cezasızlığa vurgu yapılan basın açıklamasında şöyle dendi: "Gücümüzü, bir kişi daha eksilmemek için her yerde mücadele eden kadınlardan, birbirimizden, bu isyandan alıyoruz. Şiddetten uzak, eşit, özgür bir yaşamı biz kadınlar mücadelemizle, isyanımızla, kadın dayanışmasıyla kuracağız.

Sokaklarda katledilmediğimiz; kampüslerde taciz edilmediğimiz; iş yerlerinde ayrımcılığa maruz kalmadığımız, sömürülmediğimiz; bizi hapsetmeye çalıştıkları ailelere mahkum olmadığımız bir yaşamı hep birlikte kuracağız.

Bizler, üniversiteli feministler olarak, etrafımızı saran erkek egemen sisteme karşı birbirimize daha da kenetleniyor, mücadelemizi kampüslerden sokaklara taşıyoruz. Kampüslerde de sokaklarda da güvenli bir şekilde yaşamak istiyoruz ve bunun için sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Katledilen, yok sayılan, ezilen, en temel haklarına erişmekten mahrum bırakılan tüm kadınlar için isyandayız. İkbal’in, Ayşegül’ün, daha nice kadının hesabını soracağız."

İÜ: YAŞAMAKTA ISRAR EDECEĞİZ

Beyazıt Meydanı’nda bir araya gelen İstanbul Üniversitesi öğrencileri de “Bu ülkede tüm okulların, yurtların, iş yerlerinin, sokakların çocuklar, gençler ve kadınlar için güvenli hale gelmesi için mücadele etmek zorundayız. Şiddetin her türlüsüne karşı etkin şekilde önleme ve koruma mekanizmalarının işletilmesi, gerçek bir eşitlik ve adalet için harekete geçmek zorundayız. Tam da burada birbirimize söz veriyoruz! Yaşamakta ısrar edeceğiz!” dedi.

AYŞENUR'UN ARKADAŞLARI: ADALET SARAYI DEĞİL ADALET İSTİYORUZ

Semih Çelik tarafından İkbal Uzuner ile birlikte katledilen Medipol Üniversitesi Medya ve Görsel Sanatlar Bölümü 2. sınıf öğrencisi Ayşenur Halil'in arkadaşları da üniversitelerinde protesto gösterisi düzenledi. Basın açıklaması yapan öğrenciler “Adalet Sarayı değil adalet istiyoruz” yazılı pankart açtı. "Hak, hukuk, adalet", "Susma, sustukça sıra sana gelecek" sloganları atan Medipol Üniversitesi öğrencileri “Dileriz yetkiyi elinde bulunduranlar artık bir sorumluluk hissedip harekete geçerler” çağrısında bulundu.

Öğrenciler şu açıklamayı yaptı; "Özellikle Ayşenur ile sıraları paylaşıyor olmamız, acımızı daha da derinleştiriyor ve bizleri bu mücadeleyi daha yüksek sesle sürdürmeye mecbur bırakıyor. Biz öğrenciler olarak hiçbir yetkimiz yokken sorumluluk hissedip acımızı haykırmak istedik. Dileriz ki asıl yetkiyi elinde bulunduranlar artık bir sorumluluk hissedip harekete geçerler. Biz bugün sadece bu iki genç kadının öldürülmesini konuşmuyoruz. Bu ülkede kadınların her gün öldürülüyor olmasını konuşuyoruz. Kadın cinayetlerinee sebebiyet veren bu sistemi reddediyoruz." 

GSÜ: HİÇBİR KADIN CİNAYETİNİN MÜNFERİT DEĞİLDİR

Galatasaray Üniversitesi öğrenci kulüp ve toplulukları, Semih Çelik tarafından katledilen iki kadın için okul öğrencileriyle ortak eylem düzenledi. Kulüp ve toplulukların yazdığı ortak açıklamada kadına şiddetin, işlenen cinayetlerin münferit olmadığının altı çizildi. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması, 6284 sayılı yasanın hedefe konması, cinayetlerin sebebini faillere değil kadınlara yönelten sisteme vurgu yapıldı ve düzeni değiştirme sorumluluğumu sözü verildi. Bildiri okunduktan sonra "Kadın cinayetleri politiktir" "Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz" sloganları atıldı.

Eylemde okunan bildiride şöyle dendi: "Henüz 19 yaşında olan iki arkadaşımız İstanbul'un ortasında Semih Çelik isimli erkek tarafından güpegündüz katledildi. Birkaç gün önceyse Beyoğlu'da bir kadın iki farklı erkek tarafından tacize uğradı, faillerse gözaltına alındıktan sonra salınıp ancak sosyal medya baskısı üzerine yeniden tutuklandı.

Geçtiğimiz günlerde de 8 yaşındaki Narin'in kayboluşu üzerinden 19 gün geçtikten sonra cansız bedeni bulundu, aynı 6 sene önce kayboluşundan 18 gün sonra bulunan Leyla Aydemir gibi. Bu davadaysa tüm sanıklar beraat etti. Anlayabildiğimiz üzere Narin'in, İkbal'in, Leyla'nın yaşadıkları Türkiye'de bir ilk değil.”

İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması, 6284 sayılı yasanın hedefe konması, tedbir kararlarının uygulanmaması, kadına şiddette cezasızlığın yükselişi ve infaz kanununda yapılan değişikliklerin her sabaha yeni bir kadın cinayeti haberiyle uyanılmasının sebebi olduğunun altı çizilen açıklamada, "Uyuşturucu bağımlısı, akıl hastası" gibi söylemlerle işlenen her bir cinayetin sayısız gerekçesini kulak arkası etmeye çalışanların; suçluları serbest bırakarak, kadını koruyan yasaları tartışmaya açarak sorumluluğu taşıyanların bu suça ortak olduğunu biliyoruz. Bunu bildiğimiz gibi, kadınları korumak yerine suçlayan ve istismarların, tacizlerin cinayetlerin sebeplerini faillere değil kadınlara yönelten sistemin suçluları güçlendirdiğini de biliyoruz” denildi.

Hiçbir kadın cinayetinin münferit olmadığı vurgulanan açıklamada; “İşlenen cinayetleri unutmayacağız, tüm kadınlar için, yaşananların hesabını soracağız. Kadınları güvencesizliğe iten, ölüme terk eden, katilleriniyse cezasız bırakan bu düzeni değiştirme sorumluluğumuz var. Ne umutsuz ne de çaresiziz. Şiddetin, hayatın her alanında normalleşmesine izin vermeyeceğiz!" ifadelerine yer verildi.

MSGSÜ: HAYATLARIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğrencileri ise Fındıklı ve Bomonti kampüslerinde bir araya gelerek, “Hayatta kalanlar olarak kampüslerimizden sesleniyoruz; Bu cinayetin sorumlusu; kadın katillerini koruyanlar, 6284’ü uygulamayanlar, İstanbul Sözleşmesinden bir gecede çıkarak kadın cinayetlerini meşrulaştıranlardır" dedi.

MSGSÜ’lü kadınlar, "Unutmuyoruz affetmiyoruz: bir kişi daha eksilmemek için sokaklarda ve kampüslerde olmaya yaşamlarınızı savunmaya devam edeceğiz.Tüm failler cezalandırılana dek mücadeleden vazgeçmeyeceğiz: Hayatlarımızdan vazgeçmeyeceğiz!” diye hakyırdı.

KOÇ ÜNİVERSİTESİ: ARTIK YETER

Koç Üniversitesi öğrencileri  de "Asla yalnız yürümeyeceksin" sloganlarıyla sesini tüm kampüse kadın cinayetlerinin önlenmesi için duyurdu.

Eyleme katılan bir kadın öğrenci, "Direnmeye daha çocukken başlayan kadınlar olarak buradayız, daima burada olacağız. Ölümlerin sıradanlaşmasına, kadınlarımızın isminin önemini yitirip bir sayı olarak istatistiklere kazınmasına izin vermeyeceğiz" dedi.

HACETTEPE ÖĞRENCİLERİ: GÜVENLİ KAMPÜSLER İSTİYORUZ

Hacettepe Üniversitesi öğrencileri Hacettepe Kadın Çalışmaları Topluluğu’nun (HÜKÇAT) çağrısıyla  kadın cinayetlerine karşı yürüdü. Yapılan açıklamada, “ Kampüs içerisinde her yıl onlarca kadın otostopta, sınıfta, hastanede, kampüsün herhangi bir yerinde tacize ve şiddete maruz kalıyor.Eşit, özgür, şiddetsiz bir dünya ve kampüsler istiyoruz. Güvenli kampüsler istiyoruz” denildi.

Yıldız Amfi önünde bir araya gelen binlerce  öğrenci Yıldız Amfi’den yürüyüş gerçekleştirdi.   Hacettepe taraftar toplulukları, ‘Fail tek değil, şiddet münferit değil’ yazılı ortak pankartla yürüdü.  Yürüyüşte ‘Koruma, aklama, katilleri yargıla’, ‘Güvenli kampüs istiyoruz’, ‘Katledilen kadınlar isyanımızdır’, ‘Narin için adalet, herkes için adalet’  sloganları atıldı.

Yemekhane önünde yapılan açıklamada, “Bugün İstanbul’da canice boğazı kesilerek katledilen iki kız kardeşimiz İkbal ve Ayşe için, ölümü hala aydınlatılmayan Narin Güran için, sokak ortasında cinsel saldırıya uğrayan kadınlar için, 10 gündür kayıp olan Rojin Kabaiş için ve daha nicesi için buradayız. Yalnızca Eylül ayında 34 kadın cinayeti 20 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Kaybettiğimiz tüm kız kardeşlerimizin acısını en derinlerimizde hissediyoruz. Gün geçtikçe kadın cinayetleri artıyor. Kadın düşmanı politikalarla yaygınlaştırılan kin ve nefret, İstanbul Sözleşmesinin bir gece kararnamesi ile yürürlükten kaldırılması, 6284’ün uygulanmaması ve hedefe konması, çocuk istismarı ve kadın davalarında cezasızlık politikası, çocukları cinsel istismardan koruyan Lanzarotte sözleşmesinin hedefe konması gibi adımlar failleri cesaretlendiriyor. Kadınlar ve çocuklar için yaşamın her alanını daha güvencesiz hale getiriyor” denildi.

Cinayetlerin münferit olmadığı vurgulanan açıklamada, “Haklarımız ve hayatlarımız üzerinden oynanan bu politikalarla güvensiz bir yaşam inşa ediliyor.  Kampüs içerisinde her yıl onlarca kadın otostopta, sınıfta, hastanede, kampüsün herhangi bir yerinde tacize ve şiddete maruz kalıyor. Üniversitemiz yönetim organları tacizi ve şiddeti önleyecek önlemler almazken gerçekleşen taciz, veya şiddet gibi durumların ardından failler ya ceza almıyor ya da süreç uzadığı için çok geç kalınıyor... Daha fazla kız kardeşimizin acı haberleriyle güne başlamak, sokaklarda ve kampüste korkarak yürümek istemiyoruz. Eşit, özgür, şiddetsiz bir dünya ve kampüsler istiyoruz. 6284 sayılı kanun, Lanzarotte sözleşmesi ve tüm haklarımız uygulansın. Cezasızlık politikası son bulsun. Şüpheli kadın ve çocuk cinayetleri aydınlatılsın. Güvenli kampüsler istiyoruz. Kampüsümüzdeki ışıklandırma eksikliği giderilsin.  Ring seferleri arttırılsın, kadınlar otostopa mecbur bırakılmasın. Caydırıcı cezalar uygulansın.Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu aktifleştirilsin” ifadelerine yer verildi. (Ankara/EVRENSEL)

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ: SORUMLUSU KADIN DÜŞMANI İKTİDARDIR

Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri yaşanan kadın cinayetlerine tepki göstermek için Dokuz Eylül Üniversitesi Tınaztepe yerleşkesinde yürüyüş ve basın açıklaması düzenledi. Merkez yemekhaneden hazırlık binası önüne yürüyen öğrenciler sık sık ‘Kadın yaşam özgürlük’, ‘Güvenli kampüs, güvenli yaşam’, ‘Bir kişi daha eksilmeyeceğiz’ sloganları attı. Basın metnini Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencisi okudu.

“Birkaç gün önce Semih Çelik isimli erkek, 19 yaşındaki Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner adlı iki genç kız kardeşimizi, İstanbul’un ortasında yarım saat arayla vahşice katledip intihar etti” diyerek sözlerine başlayan öğrenci, Beyoğlu’nda bir kadını taciz eden iki erkek failin gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra tepkiler üzerine tutuklandığını hatırlattı. “Osmaniye’de farklı yaşlardan 18 kişi 14 yaşında bir çocuğa cinsel istismarda bulundu. 18 kişinin teşhis edilmesine rağmen yine bu kişilerden 10’u tutuklandı” diyen öğrenci, “Hafta boyunca İzmir'de, Diyarbakır'da ve Mersin'de kadın cinayetleri işlendi” diye ekledi.  

“DEVLET ERKEK ŞİDDETİNİ ÖNLEMİYOR”

Feshedilen İstanbul Sözleşmesinden bu yana binlerce kadının öldürüldüğünü söyleyen öğrenci, “2024 yılının ilk 8 ayında 261 kadın erkekler tarafından öldürüldü. 164 kadının ölümü hala şüpheli. Sadece Eylül ayında öldürülen 34 kadının büyük bir kısmı boşanmak istediği, barışmayı, evlenmeyi ve ilişkiyi reddettiği için öldürüldü” ifadelerini kullandı. Kadınların adalet mekanizmasının kendilerini korumadığını bildiğini belirten öğrenci, “Hukuken İstanbul Sözleşmesinden Türkiye’nin ayrılması anlam ifade etmese de toplum nezdinde bu çıkış erkek şiddetinin önünü açan ve çıktığı günden bu yana hızla ve katlanarak artan kadın cinayetlerininin politik olduğunun kanıtıdır” dedi. Erkek şiddeti ve tacizinin sınır tanımadığını söyleyen öğrenci, “Cani, sapık, psikolojisi bozuk değil, bu devletin önlemediği erkek şiddetidir. İkbal ve Ayşenur’un katili sadece Semih Çelik değil, kadın düşmanı iktidardır” ifadelerini kullandı.

 

“BÜTÜN FAİLLERDEN HESAP SORACAĞIZ”

“Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri olarak sesleniyoruz. Kadınlar var olduklarından beri her bir hak için mücadele etmişlerdir. Bizler bu ülkede kadınlar özgürce var olana kadar, bütün tacizciler, katiller ve işkenceciler hak ettikleri cezayı alana kadar omuz omuza, el ele mücadele etmeye devam edeceğiz” diyen öğrenci, bir adım bile geri atmayacaklarını ekledi. Son olarak “Bütün faillerden hesap sormaya bu kadın düşmanı politikalar ve eril adalet mekanizması yok olana kadar bulunduğumuz her alandan sesimizi yükseltecek birbirimizi savunacağız” diyen öğrenci, mücadelelerini büyüteceklerini ifade etti.

EGE ÜNİVERSİTESİÖĞRENCİLERİ: ADALET SİSTEMİNİZ KİMİN İÇİN ÇALIŞIYOR? KATLEDİLİYORUZ...

Ege Üniversitesi öğrencileri, İstanbul'da Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner’in, Semih Çelik tarafından vahşice katledilmesinin ardından kadın cinayetlerine tepkilerini dile getirmek için eylem yaptı. Ege Üniversitesi ana kampüsü 1 Nolu Öğrenci Yemekhanesi önünde düzenlenen açıklamaya yüzlerce öğrenci destek verdi.

“ADALET SİSTEMİNİZ BİZLERİ KORUMAK İÇİN ÇALIŞIYORSA NEDEN ÖLDÜRÜLÜYORUZ?”

Öğrenciler adına yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Her sabah korkunç gündemlere uyanıyoruz. Birkaç gün önce Semih Çelik isimli erkek 19 yaşındaki Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner adlı iki genç kız kardeşimizi, İstanbul’un ortasında yarım saat arayla vahşice katledip intihar etti. Beyoğlu’nda bir kadını taciz eden iki erkek fail gözaltına alınıp serbest bırakıldı tepkiler üzerine tutuklandı. Osmaniye’de farklı yaşlardan 18 kişi 14 yaşında bir çocuğa cinsel istismarda bulundu. 18 kişinin teşhis edilmesine rağmen yine bu kişilerden 10’u tutuklandı.  Buradan öğrenciler olarak soruyoruz İstanbul Sözleşmesi’ni fesh edip 6284 sayılı yasayı uygulamayıp failleri ödüllendirmek mi kadınları koruyor? Adalet sisteminiz bizleri korumak için çalışıyorsa neden öldürülüyoruz? Adalet sisteminiz kimin için çalışıyor?”

 “İNSANCA BİR YAŞAM İSTİYORUZ!”

İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ve 6284 sayılı yasanın uygulanmamasının, erkek şiddetine karşı toplumsal bariyerlerin kalkmasının en önemli sebebi olduğunun altı çizilen açıklamada; “İkbal için, Ayşenur için, Narin için yürüyoruz. Yurtlarda güvensiz hisseden kız kardeşlerimiz için yürüyoruz. İstanbul Sözleşmesi için yürüyoruz. Katledilmek istemiyoruz. Ölmek istemiyoruz. İnsan yerine konmak istiyoruz, insanca bir yaşam istiyoruz. Kadınlar var olduklarından beri her bir hak için mücadele etmişlerdir. Bizler bu ülkede kadınlar özgürce var olana kadar, bütün tacizciler, katiller ve işkenceciler hak ettikleri cezayı alana kadar omuz omuza, el ele mücadele etmeye devam edeceğiz. Tek bir adım bile geri atmıyoruz. Bütün faillerden hesap sormaya bu kadın düşmanı politikalar ve eril adalet mekanizması yok olana kadar bulunduğumuz her alandan sesimizi yükselteceğiz. Birbirimizi savunacağız, dayanaşacağız. Elbet bu düzeni yıkacağız. Kazanacağız” denildi.

Öğrenciler, açıklamanın ardından sloganlar eşliğinde yemekhanenin önünden Ege Üniversitesi Amfi Tiyatrosu’na yürüyerek burada yaşanan cinayetlere dikkat çekmek için anıt köşesi oluşturdu.

 

Kadın Araştırmaları Kulübü çağrısıyla İstanbul Aydın Üniversitesi öğrencileri D blok önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. 

Öğrenciler adına basın açıklamasını İAÜ Kadın Araştırmaları Kulübü Üyesi Azra Akkılıç okudu.

Açıklama sonrası öğrenciler yürüyüşe devam ederek okula girmek istedi ancak güvenlik okula almadı. Öğrenciler. haklarında soruşturma başlatılmakla tehdit etti. Öğrenciler E kapısı önünde eylemi sonlandırdı.

YURT AVLULARI KADINLARIN SESİYLE İNLEDİ

Genç kadınlar, yaşanan cinayetlere ve cezasızlığa kaldıkları KYK yurtlarının avlularını doldurarak tepki gösterdi. Birçok KYK yurdunda eylem yapan kadınlar yaşamları ve özgürlükleri için mücadele edeceklerini vurguladı. İstanbul Fatih'te bulunan Çemberlitaş KYK kız yurdu ve Vezneciler KYK kız yurdunun bahçelerinde sloganlar atan genç kadınlar "Koruma, aklama, katilleri yargıla" diye haykırdı.

Gülbahar Hatun KYK Kız Yurdunda kalan genç kadınlar da yurt bahçesinde eylem yaptı. Bahçe içerisinde yürüyüş yapan kadınlar, "Asla yanlız yürümeyeceksin" ve "Bağır herkes duysun, erkek şiddeti son bulsun" sloganları attı.

DİCLE ÜNİVERSİTESİ: DEVLET SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRSİN

Dicle Üniversitesi öğrenci toplulukları kadın cinayetlerine karşı açıklama yaptı. Tıp Sanat Topluluğu TÖB (Tıp Öğrencileri Birliği), Tıp Sanat Topluluğu (DÜTS), Sinema Kulübü (DÜSİNEK), Kolektif Tiyatro Atölyesi (DÜKTA), Avrupa Tıp Öğrencileri Topluluğu (EMSA) ve Psikoloji Öğrencileri Topluluğu üyeleri Dicle Üniversitesi Öğrenci İşlerinde bir araya gelerek oturma eylemi yaptı.

Topluluklar adına açıklama yapan Rozerin Fidan, kadın cinayetlerinin toplumun en derin sorunlarından biri olmaya devam ettiğini belirterek, “Bu durum, sadece bireysel olaylar olarak değerlendirilemez; toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin, ataerkil yapıların ve yetersiz politikaların bir sonucudur” dedi. Fidan, devletin asli görevinin vatandaşların güvenliğini sağlamak ve yaşam hakkını korumak olduğunu ancak kadın cinayetlerinin önlenmesi için etkin bir politika izlenmediğine dikkat çekti.

Fidan sözlerini şöyle sürdürdü: "İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı, kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir geri adımdır. Kadın cinayetlerinin önlenebilmesi için devletin acilen etkili, kapsamlı ve uzun vadeli bir politika geliştirmesi gerekmektedir. Kadın cinayetlerinin son bulması sadece bireysel cezalarla değil, bütüncül bir yaklaşımla mümkündür. Devlet, kadınların yaşam hakkını koruma konusundaki sorumluluğunu toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine dayalı, kararlı ve etkin politikalarla yerine getirmelidir.”

Açıklama sonrası öğrenciler oturma eylemine bir süre daha devam etti.

HÜKÇAT: GÜVENLİ BİR YAŞAM ÖRGÜTLENMEKTEN GEÇİYOR

Hacettepe Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu (HÜKÇAT) üyesi kadınlar da kadın cinayetlerine karşı mücadele çağrısı yaparak “Güvenli kampüs, sokak ve yaşamın yolu ilk önce örgütlenmekten, öfkemizi ve kaygımızı diğer insanlarla paylaşmaktan geçiyor” dedi.

Şiddete karşı gazetemize konuşan Hacettepe Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Öğrencisi Elif, şiddet mağduru çoğu kadının aile baskısı veya şikayette bulunduğu takdirde adreslerinin açık olması kaygısıyla ifade bile veremediğine dikkat çekti ve milyonlarca kadının korku içinde olduğunu söyledi.

Psikoloji Bölümünden Zeynep ise cezasızlığa yol açan politikaların ve yargılama süreçlerinin şiddet faillerini cesaretlendirdiğini, şiddeti artırdığını söyledi, “Cinayet ve tacizde hiçbir şey bahane olmamalı” dedi.

"BU SİSTEMİN DEĞİŞMESİ MÜCADELEDEN GEÇİYOR"

Hemşirelik Bölümünden Esra “Kadın katillerine tecavüzcülerine nefes olan bu sistem tamamen değişmeli. Güvenli kampüslere sahip olabilmek için tacize, tecavüze dur diyebilmek ve en önemlisi hayatta kalabilmek için mücadelemiz daim olmalı” diye konuştu.

Eğitim Yönetimi Yüksek Lisans Öğrencisi Buket de “6284’ün hedefe konulmasının nedeni bozulmasından korktukları aile düzeni. Bu toplumda kadının daha da kısıtlandığı, korkudan hiçbir şey yapamadığı ve kendilerini yönetenler ne derse boyun eğmesinin beklendiği bir yaşam isteniyor. Umudumuzu korumamız ve pes etmememiz gerekiyor” dedi.

EGE KYK YURDU: ÖLMEYE DEĞİL YAŞAMAYA GELDİK

Ege Kız KYK Yurdunda kalan öğrenciler,  yurt önünde son günlerde yaşanan cinayetlere ve dün gece yaşanan taciz olayına dair eylem gerçekleştirdi.

Ege Kız Yurdunun yeni yere taşınması ve yurdun hâlâ açılmaması yüzünden öğrencilerin bir kısmı erkek KYK yurdunda kalmak zorunda kaldı. 1,5 haftadır kadın öğrencilerle erkek öğrenciler aynı yurtta kalırken, dün gece taciz olayı yaşandı. Kadın öğrenciler durumu güvenlik görevlilerine şikayet etti. Yurt güvenliğinin açıklamasının ise “Kız öğrenciler gece 11'den sonra dışarıya çıkmayacak. Siz de giydiklerinize dikkat edin” şeklinde olduğu iddia edildi. Öğrenciler güvenliğin ve yurt müdürünün tutumu tepki gösterdi.

Bugün KYK yurdu önünde buluşan öğrenciler 'Erkek adalet değil, gerçek adalet’, 'Ölmeye değil yaşamaya geldik', 'Kadin cinayetleri politiktir' sloganlarıyla yemekhaneye doğru yürüyüş gerçekleştirdi. (İzmir/EVRENSEL)

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ: CEZANIN OLMADIĞI YERDE ERKEKLERİN CESARETİ ARTIYOR

Kocaeli Üniversitesinde de öğrenciler gerçekleştirdikleri eylemle tepkilerini dile getirdi. Umuttepe kampüsünde A kapısı önünde toplanan öğrenciler, ellerindeki dövizlerle de tepkilerini gösterdi. Öğrenciler açıklamanın ardından oturma eylemi gerçekleştirdi.

Öğrencilerin açıklamasında ise "Bugün burada kadın cinayetlerine tepki vermek için toplandık, geçmişten bugüne çığ gibi büyüyen kadın cinayetlerinin politik olduğunu biliyoruz. Kadınların uğradığı taciz ve tecavüzlerin hiçbir şekilde ceza alamadığı bu ülkede erkeklerin cesareti artmaktadır. Medya eli ile kadın haberlerinin etik ihlallerle dolduğu bununla beraber kadın cinayetlerinin, tecavüzlerinin toplumun gözünde normalleşmesi sağlanmaktadır biz burada bu normalleşmeyi de eleştiriyoruz. Bugün burada canice katledilen arkadaşlarımız, kız kardeşlerimiz, annelerimiz ve bütün kadınlar için toplanmış bulunmaktayız" ifadeler yer aldı.

Öğrenciler İstanbul Sözleşmesinin geri kabul edilmesini, 6284 sayılı yasanın uygulanmasını ve kadın cinayetlerinin durdurulmasını talep etti. (Kocaeli/EVRENSEL)

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ

Anadolu Dayanışma Ağı ve Kadın Dayanışma Komiteleri çağrısıyla bir araya gelen Anadolu Üniversitesi öğrencileri kadın cinayetlerine karşı eylem düzenledi. Yunus Emre Kampüsü kapısına barikat kuran polislere "Kadınlara değil katillere barikat" sloganı atan öğrenciler polis barikatını aştı. Espark önüne yürüyen öğrenciler "hükümet istifa", "kadınların katili patron düzeni", "asla yalnız yürümeyeceksin" sloganları attı. Espark önünde basın açıklaması yapıldı.

LİSELERDEN DE SES YÜKSELDİ

İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’in katledilmesinden sonra ülkenin dört bir yanında başlayan protestolara Nuri Pakdil Anadolu Lisesi öğrencileri kayıtsız kalmadı. Dışarıda özgürce yürüyemediklerini ifade eden kadınlar; kadın cinayetlerini politik bağlamından koparan, kadınların öldürülmesinde haklı sebepler arayan ve failleri aklayan yorumlara karşı tepki gösterdi. ‘Yaşamak istiyoruz’ sloganlarıyla Gazi Cemevi’nden Nuri Pakdil Anadolu Lisesi’ne yürüyen genç kadınları polis durdurdu.

İstanbul Bahçelievler Kemal Hasoğlu Anadolu Lisesine öğrencileri okullarında kadın cinayetlerine karşı bir araya geldi: "Katili koruma, aklama, yargıla." 

Eylem düzenlenen okullardan biri olan Eyüpsultan'daki Oğuz Canpolat Anadolu Lisesi'nde ise öğrenciler polis engeliyle karşılaştı.

Okulun karşısında yapılan açıklamada polisin engellemesi protesto edilerek burada açıklama yapan öğrenciler açıklama yapamanın anayasal hakları olduğunu belirterek, kadınların kendilerini güvende hissetmedikleri vurgulanan açıklamada kadınların sokakta yürürken, evende uyurken rahat hissetmek istediği belirtildi. Açıklamada kadın cinayetlerinin politik olduğu vurgulandı.

Eylemde polis amiri olduğu düşünülen kişiyle bir öğrencinin diyaloğu dikkat çekti. Görüntülerde öğrencinin ağladığı ve amire "Biz buraya nasıl gelmişiz abi? Üç otobüs polisin ne gereği var? Üç otobüs polis niye? Kalkanlar niye? Ben bu vatanın evladı değil miyim? Hükümete laf söyleyemeyecek miyiz? 'Hükümet istifa' diyemeyecek miyiz? Recep Tayyip Erdoğan duy sesimizi artık. Savcıları göreve çağırıyorum" diyerek isyan ettiği görüldü.

“KADIN CİNAYETLER FAİLLERİ CEZALANDIRMAYAN SİSTEMİN ÜRÜNÜDÜR”

Şair Abay Konanbay Anadolu Lisesi öğrencileri katledilen Ayşenur ve ikbal için yürüdü. Sabahçı öğrencilerle buluşan öğlenci öğrenciler ilçe emniyet müdürü ve kolluk kuvvetlerinin baskısı altında okul önünde basın açıklaması yaptı. Okul müdürünün sabahçı gruba engelleme girişimleri öğrenci birliğinin okul içerisindeki yürüyüşü ile sonuçsuz kaldı.

Okul önünde buluşan öğrenciler yaptıkları açıklamada son dönemde artan kadın cinayetlerine ve kadına yönelik şiddete dikkat çekerek, katledilen kadınların sesi olacaklarını vurguladı. Kadın cinayetlerinin, failleri cezalandırmayan, kadınları korumaktan aciz bir sistem ve yetersiz politikaların bir ürünü olduğu ifade edilen açıklamada; “Mücadelenin tüm liselere yayılması ve yaklaşan 25 Kasım ve 8 Mart’a da daha büyük bir dayanışmayla gidilmesi vurgulandı

(HABER MERKEZİ)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Boya imalathanesinde patlama, 2’si ağır 3 kişi yaralandı

SONRAKİ HABER

EMEP'ten 7 Ekim açıklaması: Tek adamın sözleri işbirlikçiliği gizleyemez

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa