İsrailli Komünist Milletvekili Aida Touma-Slimani: İsrail’e silah ambargosu uygulanmalı!

Elif GÖRGÜ
İstanbul

Başta ABD olmak üzere Batılı emperyalistlerin askeri ve siyasi destekte cömert olduğu, eleştiride ise utangaç kaldığı İsrail terörü Gazze’den tüm Ortadoğu’ya yayılmaya devam ediyor. Lübnan’a karadan saldırılarını genişleten ve hem güney kentlerine hem başkent Beyrut’a yönelik hava bombardımanını ağırlaştıran İsrail, İran’a yönelik yeni saldırı hazırlıklarını da ABD ile koordineli bir şekilde sürdürüyor. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile İsrail Savunma Bakanı Yoav Gollant, çarşamba günü İran saldırısına son şeklini vermek üzere bir araya gelecekler.

Eski Fransa sömürgesi Lübnan’daki son kalan siyasi rantının da elden gitmekte olduğu gören Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve AB’nin görevi bırakmaya hazırlanan Dış Politika Şefi Joseph Borrel gibi kimi Avrupalı liderler “silah ambargosu” ifadesini kullanmaya başladılar. Ancak sadece bir yılda çoğu çocuk ve kadın 50 bin ölü ve on binlerce yaralı ve kayıp bırakan İsrail’i durdurmak için ciddi bir eyleme geçilmiş değil. İsrail’in silahlarının yüzde 70’e yakınının ABD ve yüzde 30’a yakınının da Almanya’dan geldiğini ve bu iki ülke yönetimlerinin de İsrail’in her türlü katliamına destek ve ülke içindeki eleştirileri şiddet ve manipülasyonla bastırma çizgisinden hiç çıkmadığını da hatırlamak gerekiyor.

"NETANYAHU SONSUZ BİR SAVAŞ İSTİYOR"

Gazetemize konuşan İsrailli Milletvekili Aida Touma-Slimani, Lübnan saldırılarının tırmanmasının İsrail toplumuna “büyük bir başarı” olarak gösterildiğine dikkat çekiyor. “Politikacılar bunu İsrail’deki güçlü imajın yeniden inşa edilmesi olarak görüyor ve tüm saldırıları hiçbir çekince olmadan destekliyor. Bu, 7 Ekim’deki askeri fiyaskonun telafisi olarak görülüyor”

İsrail Komünist Partisi’nin ana bileşeni olduğu Hadash ittifak partisinin 2015 yılından bu yana Knesset (İsrail Parlamentosu) milletvekili olan Touma-Slimani’ye göre ise Netanyahu, “sonsuz bir savaş”ın peşinde:

“İsrail, Hizbullah ile savaşında ve Lübnanlı sivillere yönelik suç teşkil eden saldırılarında ne yaparsa yapsın, hem Lübnan hem de Gazze’de müzakere edilmiş bir çözüm olmadan İsrail toplumu normale dönemeyecektir. Kuzeyden tahliye edilen İsraillileri evlerine geri döndürmenin tek yolu diplomatik bir anlaşmaya varmaktır. Ne yazık ki Netanyahu ve müttefikleri tıpkı Gazze’de olduğu gibi Lübnan’da da her iki halka da acı ve yıkım getirecek sonsuz bir savaşa girmek istiyor gibi görünüyor. Netanyahu bütün bir bölgeyi bölgesel savaş tehlikesine atıyor.”

İSRAİL’DE ‘SAVAŞ BİTSİN’ DİYENLERİN ORANI YÜZDE 53 AMA…

İsrail’de Benyamin Netanyahu yönetimi ve savaş kabinesine karşı zaman zaman yüz binlere ulaşan kitlesellikte tepkiler yükselse de İsrail yönetiminin planlarını etkileyecek etkisi olmadı.

İsrail basınına yansıyan son anket çalışmasına göre, “Gazze’deki savaş”ın sona ermesini isteyenlerin oranı yüzde 53’e ulaştı, yüzde 36’sı ise henüz zamanın gelmediği fikirde. Ancak savaşın sona ermesini isteyenler arasında hem Yahudiler (yüzde 56) hem de Araplar (yüzde 45) buna gerekçe olarak Filistin halkının uğradığı saldırıları değil “İsrailli rehinelerin akıbetinden duydukları endişe”yi gösterdiler.

“Savaştan sonra Gazze’yi kimin kontrol etmesi gerektiği” sorusuna ise yüzde 37 “çok uluslu bir güç” yanıtı verdi. Onları yüzde 34 ile “İsrail’in kendisi” yanıtı takip ediyor. Sadece yüzde 11.5’i “Filistin Yönetimi”nin Gazze’yi yönetmesini desteklerken yüzde 2 oranında ise “zayıflatılmış bir Hamas” ve yüzde 15’i “Bilmiyorum” seçeneğini işaretledi. Ankete göre İsraillilerin yüzde 40’ının hükümet karşıtı protestoların “rehinelerin geri dönme şansını azalttığını” düşünüyor olması da bir başka dikkat çeken veri oldu.

"İSRAİL FAŞİST BİR YÖNE DOĞRU GİDİYOR, MÜCADELEDEN BAŞKA SEÇENEK YOK"

İsrail yönetiminin savaş planlarına karşı partisinin nasıl bir mücadele yürüttüğünü sorduğumuz Aida Touma-Slimani, “Her gün sokaklarda Yahudiler ve Araplar olarak birlikte mücadele ediyoruz ve İsrail toplumuna bu savaşın bize gerçek bir güvenlik getiremeyeceğini anlatmaya çalışıyoruz” diyor:

“Sadece diplomasi ve Filistinlilerin haklarının tanınması herkes için daha iyi bir gelecek yaratabilir. Bu çok zor çünkü İsrail faşist bir yöne doğru gidiyor. Ancak mücadeleye devam etmeliyiz, başka bir seçenek yok.”

"BÖLGESEL GERİLİMİ AZALTMANIN YOLU GAZZE’DE ATEŞKESTEN GEÇİYOR"

Bir başka önemli konu da İran ile yükselen “doğrudan savaş” ihtimali ve bunun bölgesel bir büyük savaşa yol açacağı tartışmaları. İsrail ve ABD yönetimleri bu saldırının nasıl olacağını tartışırken ve nükleer tesisler ve petrol tesislerinin hedef olduğuna dair iddialar basında yer alırken son olarak İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İsrail’in muhtemel saldırısı için “İsrail'e, İran’ın iradesini test etmemesini tavsiye ediyoruz. Herhangi bir saldırıya daha güçlü yanıt vereceğiz. Cevap vermekte tereddüt etmeyeceğiz” açıklaması yaptı.

Aida Touma-Slimani de İsrail yönetiminin hedefinin “ABD’yi İran’ın nükleer programına saldırmasına yardım etmeye sürüklemek” olduğunu söylüyor. “Amerikalılardan aldığı desteğe bakılırsa, İsrail’in bu görevinde başarılı olması muhtemel görünüyor. İsrail’in birincil saldırgan olduğu bu tırmanışa itiraz ediyorum” diyen İsrailli Milletvekiline göre, bölgesel gerilimi azaltmanın ve diplomasinin işlemesini sağlamanın yolu “Gazze’de ateşkes” sağlamaktan geçiyor: “Bu acil hedef olmaya devam etmektedir.”

“Uluslararası toplumu İsrail’in saldırganlık savaşlarını durdurması için kararlı bir şekilde hareket etmeye çağırmak istiyoruz” diye devam eden Milletvekili, bu hareketin uluslararası baskı ile başlaması gerektiğine dikkat çekiyor: “Çağrıda bulunduğumuz en önemli önlemler silah ambargosu ve Filistin devletinin tanınmasıdır.”