08 Ekim 2024 19:17
Son Güncellenme Tarihi: 09 Ekim 2024 01:35

Kadınlar şiddete ve cinayetlere karşı ses çıkarmaya devam ediyor

Kadınlar, şiddete ve kadın cinayetlerine karşı sokağa çıkmaya ve ses çıkarmaya devam ediyor.

Fotoğraflar: Evrensel

Paylaş

İkbal Uzuner ile Ayşenur Halil’in katledilmesi üzerine kadınların şiddete karşı eylemleri sürüyor. Cinayetleri takip eden günlerde çeşitli kentlerde gerçekleştirilen basın açıklamalarının ardından bugün de kadınlar sokalardaydı. Genç kadınlar bugün de üniversitelerde şiddete ve cinayetlere karşı bir araya geldi.

Elazığ, Ordu ve Hatay'da bir araya gelen kadınlar cinayetlere tepki gösterirken, İstanbul Teknik Üniversitesinde de yüzlerce genç kadın, tacize, şiddete ve kadın cinayetlerine karşı yürüyüş gerçekleştirdi.

ORDU

Ordu Kadın Platformunun çağrısıyla bir araya gelen kadınlar, gerçekleştirdikleri yürüyüşle taciz, tecavüz ve katliamlara tepki gösterdi, kadın dayanışması için çağrı yaptı.

Ordu'da 19 Eylül Ortaokulu önünde toplanan kadınlar Sırrıpaşa ve Süleyman Felek Caddeletinden yürüyerek Köprübaşı Ceren Özdemir Meydanı'na geldiler. Burada Ordu Kadın Platformu Sözcüsü Nilgün Yılmaz yaptığı basın açıklamasında, faillerden ve iktidardan hesap soracaklarını vurguladı.

Basın açıklamasını okuyan Nilgün Yılmaz, “Her gün ölüyor, tacize ya da tecavüze uğruyoruz. Failler, cezasızlık politikaları ile ödüllendiriliyor. Kadın düşmanı iktidar her gün bizi ölüme, şiddete mahkum ediyor. Hayatlarımızı size teslim etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. Açıklamada ayrıca 2024’ün ilk 8 ayında 261 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü belirtildi. (Ordu/EVRENSEL)


İTÜ

İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’in vahşice katledilmesinin ardından Türkiye genelinde başlayan eylemler, İstanbul Teknik Üniversitesinde (İTÜ) de sürdü. Öğrenciler, kadın cinayetlerine ve erkek şiddetine karşı tepkilerini göstermek amacıyla Ayazağa Kampüsü'nde toplandı. Kampüs girişinde bir araya gelen öğrenciler, buradan Merkezi Derslik Binası'na (MED) kadar yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşün ardından basın açıklaması yapıldı.

Basın açıklamasında, kadın cinayetlerinin sistematik bir sorun olduğu vurgulanarak, artan kadın cinayetlerinin arkasındaki temel nedenin "erkek egemen sistem ve cezasızlık politikaları" olduğu belirtildi. Açıklamada, son 22 yıldır artan kadın düşmanı politikaların bu cinayetleri beslediği ifade edildi. Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin ve kadına yönelik şiddetin sistematik olarak görmezden gelinmesinin cinayetleri artırdığı vurgulandı. Öğrenciler, faillerin "patolojik vakalar" olarak gösterilmesine karşı çıkarak, bunun sorunun üstünü kapatma çabası olduğunu dile getirdi. Açıklamada, “Kadın cinayetleri alın yazımız değil, erkek egemen sistemin sonucudur” ifadeleri yer aldı.

ETKİN CİTÖK VURGUSU

Basın açıklamasında ayrıca Emine Bulut, Başak Cengiz ve Ceren Özdemir gibi pek çok kadının adları anılarak, bu cinayetlerin cezasızlık politikalarının bir sonucu olduğu hatırlatıldı. Eylemde, üniversite kampüslerinde de kadınların güvende olmadığına dikkat çekildi. İTÜ öğrencileri, kampüslerindeki Cinsel Tacizi Önleme Biriminin (CİTÖK) etkin şekilde kullanılmadığını ve kadın öğrencilerin şikayetlerinin yeterince ciddiye alınmadığını ifade etti. Özellikle disiplin süreçlerinde faillerin korunduğu, şikayetlerin üstünün kapatıldığı ve kadınların şiddet gördükleri ortamlarda yaşamaya zorlandıkları dile getirildi. Öğrenciler, kampüslerde güvenli alanlar yaratılması ve kadın düşmanlığına karşı daha etkin önlemler alınması için mücadele edeceklerini vurguladı. (İstanbul/EVRENSEL)


ANKARA ÜNİVERSİTESİ

Ankara Üniversitesi öğrencileri kadın cinayetlerini protesto için yürüyüş ve basın açıklaması yaptı. Açıklamada, ”Kadınlar katledilirken devlet, önleyici ve caydırıcı hiçbir adım atmamakta; görmezden gelmektedir denildi.

Tandoğan Kampüsündeki gençlik örgütleri ve kadın toplulukları İstanbul’daki kadın cinayetleri ve tacizleri prtesto için yürüyüş düzenledi. Yürüyüşün ardından öğrenciler adına yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

"İKTİDAR, KADINLARI YASALARIYLA SUSTURMAYA ÇALIŞIYOR"

"4 Ekim günü fail Semih Çelik tarafından yarım saat arayla katledilen İkbal Uzuner ve Ayşegül Halil için buradayız. Kadınlar katledilirken devlet, önleyici ve caydırıcı hiçbir adım atmamakta; şiddetten korunmak isteyen, sokakta tedirginliğe kapılmadan yürümek isteyen kadınların isyanını görmezden gelmektedir. AKP iktidarı, bulduğu her fırsatta failleri aklarken rejime direnen kadınları yasalarıyla, kolluk kuvvetleriyle susturmaya çalışmaktadır.

Devlet, şiddet gören kadınların sesini duymamakta; yargısıyla, kolluğuyla şiddet mağduru kadınların beyanlarına değil, sosyal medyadan yükselen tepkilere göre hareket etmektedir. İki kadın arkadaşımız gün ortasında katledilirken İçişleri Bakanı ve okulumuz rektörü Teknofest’te boy gösteriyor fakat kadın cinayetlerine son diyen öğrencilere herhangi bir destekte bulunulmuyor." (ANKA)


ELAZIĞ

Elazığ Kadın Platformunun çağrısıyla yüzlerce kadın Postane Meydanında bir araya geldi. Buradan başlayan ve öğretmenevi önünde basın açıklaması ve oturma eylemiyle son bulan yürüyüşe genç kadınların katılımı dikkat çekti.

Basın açıklamasını Elazığ Kadın Platformundan Fulya Yeğin okudu. Yeğin ”4 Ekim’de bu ülkenin karşılaştığı en korkunç günlerden biri daha yaşandı: İki kadın göz göre göre vahşice katledildi. Semih Çelik isimli erkek, İstanbul’da yaklaşık 1 saat içinde iki kadını vahşice katletti. Daha 19 yaşındaki Ayşegül Halil ve İkbal Uzuner, sosyal medyasından açıkça katliam çağrısı yapan, suç kayıtlarına rağmen herhangi bir kovuşturma yapılmayan, yargılanmayan Semih Çelik tarafından katledildiler" dedi.

ROJİN'DEN NASIL OLUR DA HABER ALINAMADI

Açıklamanın devamında şu ifadeler öne çıktı:

"On gündür kayıp olan Rojin Kabaiş’ten hâlâ haber alınamadı. Gelişmiş onca teknik olanak söz konusuyken Rojin’den nasıl olur da bir haber alınmadı/alınamadı. Sadece intihar etmiş olma ihtimali üzerinde durulması ve buna dair çalışma yürütülmesi, etkin bir arama çalışmasının ve soruşturmanın yürütülmemesi, kamuoyunun şeffaf bir şekilde bilgilendirilmemesi her geçen saat Rojin’le ilgili endişelerimizi artırıyor. Bu olayların hiçbiri münferit olaylar değil, hepsi de kadına ve çocuklara karşı örgütlü nefretin ve şiddet politikalarının birer tezahürüdür. Bir kez daha, katilleri, tecavüzcüleri, tacizcileri koruyan, aklayan ve cezasızlık politikalarıyla ödüllendiren AKP-MHP iktidarına karşı yine sokaktayız ve hesap soruyoruz! Uygulanmayan yasalarla ve cezasızlık politikaları ile cesaret bulan failler, yaşamlarımıza göz dikmeye devam ederken binlerce suçluyu çıkardığı uyduruk aflarla sokağa salan iktidar ve işbirlikçilerine karşı yaşamlarımızı savunmaya devam ediyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi, 6284 sayılı yasanın etkin bir şekilde uygulanması ve kadın cinayetlerinin son bulması için mücadelemizi büyüterek sürdüreceğiz!”

Açıklamanın ardından 5 dakikalık oturma eyleminden sonra kalabalık yavaş yavaş dağıldı. (Elazığ/EVRENSEL)


MUĞLA

Muğla’nın Menteşe İlçesindeki Sınırsızlık Meydanı’nda Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Kadın Dayanışma Komiteleri, İstanbul’daki İkbal ve Ayşenur cinayetini protesto etti.

Basın açıklaması sonrasında adliye binasına yürümek isteyen gruba polis tarafından izin verilmedi. Bu nedenle grup ve polisler arasında arbede yaşandı. Arbedenin ardından bir kişi polis tarafından gözaltına alındı. Gerginlik polisin grubun Muğla Adliyesine kadar yürümesine izin vermesiyle birlikte sona erdi. Elinde pankartlarla Muğla Adliyesi önüne gelen grup burada bir süre bekledikten sonra  dağıldı. (ANKA)


SİVAS

Sivas’ta kadın cinayetlerinin son bulması için sokağa çıkan kadınlar yürüyüş gerçekleştirdi. Eylemlerde genç kadınların katılımı dikkat çekti.

Kentte kadın cinayetlerini protesto için farklı saatlerde etkinlikler gerçekleştirildi. 29 Ekim Kadınları Derneği, Cumhuriyet Meydanı'nda; CHP, parti il binasında; Okuyan Kadınlar Derneği ise “Kadına Şiddete Dur Diyor” konulu bir basın açıklaması düzenledi.

Üniversite öğrencileri, Cumhuriyet Meydanı'ndaki açıklamaya yoğun şekilde katıldı. Açıklamada, "Susma sustukça sıra sana gelecek" sloganı atıldı. Açıklamada "Şiddetin önlenmesi sadece bireysel tedavi, rehabilitasyon veya cezalandırma ile olmaz. Şiddetin önlenmesi konusunda kanunların yeniden düzenlenerek, koruyucu tedbirlerin en üst düzeye getirilmesi ve cezaların caydırıcılığının ciddi anlamda artırılması gerekmektedir" denildi.

Şiddetle mücadele konusunda farkındalık oluşturulması gerektiğine dikkat çekilen açıklamada,  "Bizler STK'ler olarak şiddetin hiçbir türünü kabul etmeyecek ve şiddetin önlenebilmesi için, yaşanmış şiddet hikâyelerinin tekrarlanmaması için, güvenli bir geleceğin inşa edilmesi için elimizden geleni yapacağız. Daha yaşanılabilir bir toplum için, şiddetin her türüne karşı gücümüzün yettiğince mücadele edeceğiz" ifadelerine yer verildi.

Basın açıklaması ardından Cumhuriyet Meydanı'ndan tren garına yürüyüş gerçekleştirdi. (Sivas/EVRENSEL)


KUŞADASI

Kuşadası Kadın Platformu artan kadın cinayetlerine karşı bir araya gelerek, kadın cinayetlerine ve şiddete karşı mücadele vurgusu yaptı.

İsmail Cem meydanında toplanan kadınlar sık sık “Kadın, yaşam, özgürlük”, “Kadın cinayetleri politiktir”, “Aklama, koruma, yargıla” sloganları attı.

Yapılan açıklamayı okuyan Bade Gül Şimşek, failleri cezalandırmayan, kadınları korumaktan aciz bir sistemin her gün daha fazla acıya neden olduğunu belirtti. Gül, “Kadına yönelik şiddetin bu kadar artması ve meşrulaştırılması bir tesadüf değildir. Kadın cinayetleri münferit olaylar değildir, politiktir” dedi.

Kadına yönelik şiddetin önünü açan, önleyici mekanizmaların etkin çalışmasını engelleyen, kadınların kazanılmış haklarını hedefe koyan siyasi iktidara karşı mücadele vurgusu yapan Gül, “Mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz” diye ekledi. (Aydın/EVRENSEL)


NARLIDERE

İzmir'de Narlıdere Demokrasi Platformu, yaşanan kadın cinayetleri ve kadına şiddete karşı basın açıklaması düzenlendi. Demokrasi Meydanı'nda yapılan açıklamada platform adına konuşan Gülay Serin, Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner'in vahşice katledilmesine ve tüm Türkiye'de şiddete uğrayan kadınlara ve kadın cinayetlerine dikkat çekti.

Serin, AKP-MHP iktidarının kadınları ve çocukları koruma mekanizmalarını boşa çıkardığını ifade ederek, "Onlarca kadın arkadaşımız katledilirken iktidar cenahından ses çıkmıyor ya da kulaktan dolma açıklamalar yapılıyor. Kadına şiddete sıfır toleranslı olduklarını söylüyorlar ancak bu gerçek değil. Bu erkek düzenini kabul etmiyoruz. Faillerin hepsinin şiddet geçmişi varken ve devlet bunu biliyorken maalesef kadınları bile isteye korumadılar. Kadın bedenini hiçleştiren ve objeye dönüştürülen bir siyaset güdülüyor. Bize politik slogan atmayın diyorlar, bedenimiz politikanın malzemesi haline getirilmişken tabii ki de bu izlenilen politikayı ve politikacıları sorumlu tutacağız. Gücümüz örgütlenmemizdedir" dedi.

Eylemde, "Kadın cinayetleri politiktir", "İstanbul sözleşmesinden vazgeçmiyoruz" sloganları atıldı. (İzmir/EVRENSEL)

BORNOVA

İkbal Uzuner, Aynur Halil’in ardından kadınlar, Çiğli’de sokak ortasında vurulan Özge Polat için sokağa çıktı. Bornova Kadın Dayanışma Derneği ve Ekmek ve Gül’ün çağrısıyla bir araya gelen kadınlar, “Münferit değil sistematik, kadın cinayetleri politiktir, cezasızlık politikalarına hayır’ diyerek sokağa çıktı. Bornova Eski Çarşı girişinde bir araya gelen kadınlar, “Eşit, özgür bir hayat için birlikte mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.

Açıklamayı kitle adına Reyhan Kaygısız okudu. Kaygısız, katledilen ve şiddete uğrayan tüm kadınlar için meydanlara çıktıklarını söyleyerek, “Her gün bu ülkede kadınların, kız çocuklarının evde, sokakta, okulda hayatın her alanında şiddete, tacize, istismara uğradığı, vahşice katledildiği haberlerine uyanıyoruz. Her yer suç mahalline dönüşürken vahşice işlenen kadın cinayeti haberleri sonrasında katiller 'psikopat, madde bağımlısı, cani' olarak tanımlanıyor, şiddet münferit bir olaymış gibi gösteriliyor. Magazinleştirilerek sunulan haberlerde bu vahşetin gerçek sebepleri gizleniyor. Vahşi katiller tartışılıyor da bu katilleri yaratanlar, engellemeyenler tartışılmıyor! Bizler kadına yönelik şiddetin münferit değil politik olduğunu biliyoruz” dedi.

Kadın cinayetlerini ve kadına yönelik şiddetin hız kesmeden devam ettiğini söyleyen Kaygısız, “Çiğli’de belediye işçisi Özge Polat, işe gitmek için beklediği durakta boşandığı erkek tarafından silahla vuruldu. Bu ülkede her gün katledilen, kaybolan ve akıbeti belli olmayan kadınlar varken yayın yasağı getirilerek katliamların üstü kapatılmak isteniyor. Bu katliamlarda payı olan politika yapıcıların, devleti yönetenlerin sorumlulukları gizlenmek isteniyor” diye konuştu.

SIFIR TOLERANS BU MU?

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın kadına yönelik şiddete ‘sıfır tolerans’ sözlerini hatırlatan Kaygısız, “İstanbul Sözleşmesini feshedip 6284 sayılı yasayı tartışmaya açmak, failleri cezasızlıkla ödüllendirmek mi sizin sıfır tolerans dediğiniz? Kadınları nasıl doğum yapacağına müdahale edip bedenlerini denetim altına almaya çalışmak mı? Şiddete karşı sıfır tolerans göstermiş olsaydınız Beyoğlu’nda bir kadına sokak ortasında cinsel tacizde bulunan iki erkek onlarca suç kaydı olmasına rağmen karakoldan elini kolunu sallayarak çıkabilir miydi? Failler sosyal medyadan yükselen tepkiler sonucunda tutuklandı. Siz şiddete karşı etkin bir koruma ve önleme mekanizmasını hayata geçirmiş olsaydınız bu cinayetler yaşanmayacaktı” dedi.

9 ayda gerçekleşen kadın cinayetlerine dikkat çeken Kaygısız, erkeklerin şiddet uygularken duyduğu cesareti "şiddete karşı etkin koruma ve önleme mekanizmalarını işletilmemesinden, infaz kanunu değişiklikleri ile kadına ve çocuğa karşı suç işlemiş faillere çıkarılan aflardan" aldığını vurguladı.

Kadınlar olarak eşit özgür şiddetsiz yaşam için mücadele edeceklerini ifade eden Kaygısız, “Kadın cinayetlerinde cezasızlığın önlenmesi için, 6284’ün etkin uygulanması için, İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden ve etkin uygulanması için, delik deşik edilen infaz yasasıyla katilleri sokağa salıveren infaz aflarının kaldırılması için mücadele edeceğiz. Katledilen, şiddete uğrayan tüm kadınların ve çocukların hesabını sormak için daha çok yan yana gelecek, kadın katliamlarının sıradanlaştırıldığı bu karanlığı birliğimizle, mücadelemizle yıkacağız" dedi. (EKMEK VE GÜL)


GEBZE

Gebze Kadın Platformunun çağrısıyla ile bir araya gelen kadınlar, Gebze Eski Çarşı Tarihi Çeşme’den, Gebze Kent Meydanı’na yürüdü. Sık sık, “Kadın cinayetleri politiktir, "Aklama, koruma, katilleri yargıla” sloganları atıldı.

Birleşik Metal Kadın Komisyonu üyesi metal işçisi kadınlar, önlükleri ile katıldı. Eyleme yolda görüp katılan genç kadınlar da oldu.

"Bu şiddete, bu yok sayılmaya, istismara, katledilmeye karşı tek gücümüz birliğimiz" diyen kadınlar, 4 Ekim’de katledilen İkbal ve Ayşenur’u anarak açıklamalarına başladı.

Ömer Çelik’in “cezasızlık algısı var” açıklamasına atıfta bulunan kadınlar, "Semih Çelik katliam çağrısı yapmasına rağmen neden öncesinde gereken önlemler alınmadı? Sevilay Karlı defalarca başvurmasına rağmen, neden gereken yapılmadı ve bugün aramızda değil?" diye sordu

Basın açıklamasını, Gebze Kadın Platformu adına, Alev Çalımbay okudu. Çalımbay, İstanbul’da güpegündüz iki genç kadının katledilmesine ilişkin “Vahşice katledilen İkbal’in ve ailesinin suç duyuruları gerçekten dikkate alınmış olsaydı, “seni öldürmek için gelmiştim” diye bir yıl önceden cinayeti haber veren video yetkili makamları harekete geçirmiş olsaydı, beş ayrı hastane kaydı olması katilin takibe alınmasını sağlamış olsaydı, bir okul yetkilisi de çıkıp İkbal’in kaydını niye sildirdiklerinin peşine düşmüş olsaydı bu cinayet gerçekleşmeyecekti! Tıpkı diğer tüm kadın cinayetlerinde olduğu gibi etkin bir koruma ve önleme mekanizması olmadığı için bu cinayetlerde de göz göre geldi" dedi.

Çamlıbay şu ifadelerle kadınlara çağrı yaptı:

"Şiddetin her türlüsüne karşı etkin şekilde önleme ve koruma mekanizmalarının işletilmesi, gerçek bir eşitlik ve adalet sağlanması için harekete geçmeliyiz. Tüm kadınları ve kız kardeşlerimizi, yan yana olmaya, dayanışmayı bu mücadeleyi büyütmeye  çağırıyoruz." (EKMEK VE GÜL)


İSKENDERUN

İkbal Uzuner ile Ayşenur Halil’in katledilmesi üzerine İskenderun Kadın Platformu da artan kadın şiddetine ve cinayetlerine karşı basın açıklaması yaptı.

Eğitim Sen İskenderun Şube binasında yapılan basın toplantısında açıklamayı Meryem Çolak Keskin okudu.

Yargı paketleri adı altında şiddet faillerinin aklandığını belirten Keskin, “Biz “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz!” dedikçe kadın katliamları her geçen gün daha vahşi boyutlar kazanıyor. Çocuklar da güvende değil! Çocuk istismarı giderek artıyor ve çocukları hayattan koparıyor. Biz bu satıları yazarken Tekirdağ’da istismara uğrayan iki yaşındaki Sıla bebeğin hayatını kaybettiğini, Manisa’da 3 haftadır kayıp olan Pelin Karaca’nın erkek arkadaşı tarafından öldürüldüğünü öğreniyoruz. Kadına şiddetin bu kadar artması ve meşrulaştırılması bir tesadüf değildir. Kadın cinayetleri münferit olaylar değildir, politiktir” diye konuştu. (Hatay/EVRENSEL)


BOLU

Bolu'da Emek ve Demokrasi Güçleri yaptığı açıklamada kadınlara ve çocuklara şiddeti protesto etti, "bu ülkenin meclisinde yasama sorumluluğu taşıyan kişilerin, şiddet çağrısında bulunan, tehdit eden ve hedef gösteren dilini ibret verici bulduğumuzu belirterek tüm toplumsal kesimleri, demokratik ve hukuk kuralları çerçevesinde sorumlu davranmaya davet ediyoruz" dedi.

Öte yandan, 6 Ekim’de yapılan basın açıklamasında “jin, jiyan, azadi” sloganı atan kadınların yerel basın tarafından hedef göstermesine de tepki gösterildi. Açıklamada "Kadınların yaşam haklarının savunulduğu bir eylemde, bir milletvekilinin eylemcilere '... Bolu’da barınmalarına imkan yoktur' demesi, yalnızca bir tehdit değil, aynı zamanda faillerin zihniyetini yeniden üreten bir suçtur. Ülkemizde yaşayan yurttaşların dilini ve kimliğini kriminalize eden bu anlayışı kınıyoruz. Yaşadığımız şehirde şovenist bakışı yücelten tüm açıklamalara, milliyetçilik yarışı ile toplumu ayrıştırma çabalarına karşı duruyoruz" denildi. (Bolu/EVRENSEL)


BURDUR

İstanbul'da Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner'in katledilmesinin ardından Burdur'da üniversite öğrencileri Cumhuriyet Meydanı'nda toplanarak kadın cinayetlerine karşı yürüyüş yaptı. Yürüyüşten sonra öğrenciler adına konuşan İrem Yılmaz, "Kadınların katledilmesi kişisel bir hayattan çok sistematik bir sorunun sonuçları. Kadınların yaşam hakkı kutsaldır” dedi. 

Eylem sonrasında konuşan öğrenci Melisa Ergüven, "Ben 22 yaşındayım 19 yaşında bir kardeşim için ağlıyorum. Gördüğüm görüntülerden, dinlediğim olaylardan dolayı geceler uyuyamıyorum. Ben sokakta özgürce yaşamak istiyorum. Bu benim hakkım. Hak, hukuk, adalet için buradayız” ifadesini kullandı. (Burdur/ANKA)

ÖNCEKİ HABER

Grevdeki As Plastik işçileri dayanışmaya çağırıyor

SONRAKİ HABER

Netanyahu, Lübnan halkını ülkeyi Gazze’ye dönüştürmekle tehdit etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa