09 Ekim 2024 05:28

Gazeteci Yazar Kemal Can: Sinan Ateş davasında gidişat iddianameden belliydi

Gazeteci-Yazar Kemal Can, Sinan Ateş davasını ve Cumhur İttifakının yeni siyasi pozisyonunu değerlendirdi.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin dava, tetikçilerle sınırlı cezalar verilerek sonuçlandı. Davanın siyasi bir yönü yokmuş gibi sonuçlandırıldığını ama bunun da sürpriz olmadığını söyleyen Gazeteci, Yazar Kemal Can, “AKP içerisindeki bazı çevreler, sanki MHP ile AKP kavgası bu dava üzerinden görülecekmiş gibi bir intiba yarattılar. Ama dava öyle gelişmedi” dedi.

Davanın iddianamesine işaret eden Kemal Can, "Cinayetin bütünü, arka planı, yönlendirenler ortaya çıkartılmış değildi zaten iddianamede. İddianame açıklandığında hadisenin böyle olacağı üç aşağı beş yukarı görülmüştü. Basına davayla ilgili servis edilen birtakım görüntülerden sonra ‘Acaba iddianameye rağmen soruşturma derinleştirilir mi’ diye bir ihtimal üzerine tartışmalar cereyan etmişti. Siyasi aktörlerin dahil olması, açıkçası AKP içerisinden de bazı çevrelerin bu davanın iktidar ittifakı içindeki gerilimde kullanılabileceğine ilişkin kulis bilgilerini yaymalarıyla tartışıldı. Ama dava iddianamenin gösterdiği yönde ilerledi ve öyle sonuçlandı” dedi.

Davanın ikiye ayrıldığını hatırlatan Can, şöyle devam etti: “Azmettiriciler diye tarif edilen siyasi bağlantıları ve kamu görevlilerini ayrı bir dosyaya toplamışlardı, o hâlâ bir olasılık olarak duruyor. Ama şu anda verilen hüküm bize şunu gösteriyor: Bunu bir kişisel husumet davası, bazı kriminal tiplerin yaptığı, birkaç da siyasi ismin karıştığı (Ceza verilenlerden biri Ülkü Ocakları bağlantılı), onların da kişisel meselelerle olaya bulaştığı, siyasi bir yönü olmayan bir dava gibi kapattılar. Bundan sonraki aşamalarda onlarla ilgili de başka indirimler ya da gelişmeler karşımıza çıkabilir tabii, çünkü biz daha önce Hrant Dink davasında da başka davalarda da gördük, ilerleyen süreçlerde bazı sanıkların lehine bazı kararlar çıktı.”

CEZASIZLIK YARGIDA YAYGIN BİR TUTUM

Davanın beklendiği gibi sonuçlandığını, tersi yöndeki beklentilerin fazla hayalcilik olduğunu söyleyen Can şöyle devam etti: “Biraz da AKP içerisindeki bazı çevreler maniple etti. Sanki MHP ile AKP kavgası bu dava üzerinden görülecekmiş gibi bir intiba yarattılar. Ama öyle gelişmedi.” Kemal Can, davanın hızla sonuçlanmasının Bahçeli’nin iktidardaki pozisyonuna mı, yoksa içinden geçilen siyasi iklimin etkisine mi işaret ettiği sorumuza ise şu yanıtı verdi: “Daha önce de MHP’nin bir biçimde içinde olduğu, Ülkü Ocaklarının devrede olduğu, ama cinayetle sonuçlanmayan çok sayıda şiddet olayı oldu. Gazetecilere, bazı siyasilere saldırılar düzenlendi. Bunların hemen hepsi cezasızlıkla sonuçlandı. Bu olay bir cinayet olduğu için kamuoyunda yer tuttu. Oysa faillerinin açıkça ortada olduğu, azmettirenlerin kendini saklama gereği bile duymadığı pek çok hadise davaya bile dönüşmemişti. Burada iktidar ittifakının dengeleri ve o MHP ile Bahçeli’nin aldığı rolün önemli etkisi var. Ama bu cezasızlık, iktidar yandaşlarının kriminal meselelerde, yolsuzluk dosyalarında, her türlü konuda cezasızlıkla ödüllendirilmesi çok yaygın bir davranış.”

‘NORMALLEŞME’YE İKİNCİ VERSİYON ARIYORLAR  

Sinan Ateş davasının görüldüğü gün Bahçeli’nin DEM Parti’li vekillerle tokalaşması ve “Kendi içimizde de barışı tesis etmek lazım” açıklaması ile dikkatleri davadan kaçırdığına dair yapılan yorumlara katılmayan Can, “O konunun ben daha genel bir iç cephe meselesi olduğunu düşünüyorum. Orada Sinan Ateş davasıyla çok dolaylı bir bağ var ama hadisenin Sinan Ateş'le bağlantısı olduğunu düşünmüyorum. Yani aynı güne denk gelmesi de tesadüf” dedi.

Can, Bahçeli’nin DEM’lilerle konuşma sonrasında dile getirdiği “yeni dönem” sözlerini ise şöyle değerlendirdi: “Bahçeli son grup toplantısında daha da açıklığa kavuşturdu aslında konuyu. Meselenin bu yerel seçimden sonra başlanan, ‘normalleşme’ adı altında ve devamı gelmeyecek bir beklenti yaratarak muhalefeti ve muhalefet potansiyelini nötralize etme hadisesinin başka bir aşaması olduğunu düşünüyorum. Çok ciddi bir muhalefet potansiyeli oluşuyor; çiftçisinden işçisine kadar özellikle ekonomik koşulların ağırlaşmasıyla birlikte bunu durdurmak, durduramıyorsa mümkün olduğunca ertelemek ya da etkisini zayıflatmak istiyorlar. Çünkü normalleşmenin birinci aşaması Erdoğan’la CHP arasında olsun istendi ve kendince bir sonuç aldı. Ama bir yandan da bunun etkisi zayıflamaya başladı, tazelemek gerekiyordu. Şimdi hem alanı genişleten hamleler geldi hem de yakın zamana kadar sanki normalleşmenin aleyhtarıymış gibi konumlanan Bahçeli devreye girdi. Bir tür, “normalleşmeye ikinci bir versiyon” kazandırmak istiyorlar. Ama bu da yine aynı tür bir normalleşme; yani iktidarın bir normalleşme atağı ya da açılımı değil; diğer aktörleri kendisine uyumlandıracak bir görev listesi çıkartma şeklinde.”

ÖNCEKİ HABER

Netanyahu, Nasrallah'ın muhtemel halefi Safiyuddin'in öldürüldüğünü iddia etti

SONRAKİ HABER

Anadolu Ajansının, İmamoğlu’na açmış olduğu tazminat davası reddedildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa