10 Ekim 2024 04:15

‘Dağlardan Denize’ barbarlık yaşamı katlediyor

Rahşan İnal ile derlediği "Dağlardan Denize Artvin" kitabı hakkında konuştuk: “80 sonrasının neoliberal ekonomi politikaları kapsamında Artvin, dağlarından denizine sermayenin iştahın kabartıyor."

Fotoğraf: Süleyman İnal

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul
 

Sınır kenti Artvin’in Hopa ilçesinde, ağaç kesimine karşı eylem yapanların üzerine ateş açılması sonucu Reşit Kibar’ın yaşamını yitirmesiyle Artvin tekrardan gündeme geldi. Doğasının talanına karşı mücadele edilen Artvin’le ilgili Akademisyen Rahşan İnal'ın derlediği “Dağlardan Denize Artvin’’ adlı kitap yayımlandı. 

Geçmişten günümüze Artvin’in değişim ve dönüşümüne ışık tutan kitap İletişim Yayınları’ndan çıktı. Rahşan İnal kitaba dair sorularımızı yanıtladı.  

Sınır kenti Artvin’le ilgili derlediğiniz kitapla farklı inanç ve kültürlerin iç içe geçtiği ve günümüze kadar gelen izlere ışık tutuyorsunuz. Bu bağlamda, Artvin’i kısaca tanımlarsanız neler söylersiniz? 

Artvin, devletin yönetim biçimi değişmiş olsa da çok dilli çok etnikli yapısını geçmişten günümüze koruyan bir şehir. Bu hem bir sınır şehri olmasından hem de Artvin’de yaşayan halkların tarihinden kaynaklanıyor. Kitabımızın yazarlarından Taner Artvinli’nin çok kıymetli yer adları sözlük çalışmalarında da dil zenginliğini görmek mümkün. Sorunuzun cevabını, Artvin’i nasıl tanımladığımı, kitabımızın sunuşunda yazdığım gibi ifade ederim: “Artvin’in toplumsal, politik ve kültürel tarihi, tek kimliğin elbisesine dar gelir. Kıyıdan ‘denizin şarkılarını’ Lazca, Hemşince işitirken, yukarıya doğru ‘dağların şarkıları’ başlar Gürcüce, ‘yağmurun şarkıları’ Türkçedir. İzler, dilden dile karışmış Rusça, Ermenice kelimelerdedir...” Benim için Artvin; farklı kültürleri görebildiğim, hikayelerini dinleyebildiğim ve elbette kişisel tarihimde de yeri ayrı bir şehirdir. Bu nedenle kitabımızın adı Dağlardan Denize Artvin ama bir gezi kitabı değil.

‘80’LERİN BASKI ORTAMI KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİ FAKİRLEŞTİRDİ’

Kitaptaki yazıları okurken, ülkedeki değişim ve dönüşümün Artvin’deki yansımasını görmek de mümkün. Özellikle ‘80 askeri darbesinden sonra Artvin’de ne değişti ve Artvin’in çok kültürlü yapısı bu değişimden nasıl etkilendi?

80 askeri darbesi, artık malumun ilamı gibi ama sermayenin emeğe ve demokrasiye karşı darbesiydi. Kitabımızda Ayşem Sezer Şanlı, 80 öncesinde Artvin’deki siyasal eylem ve etkinliklerin serüvenini dönemi yaşayan kişilerle de görüşmeler yaparak, onların aktardıklarını kaleme alarak yazdı. Artvin’i “solcu” olarak anımsayanlar zaten 80 öncesiyle anımsıyorlar. Kitabın diğer bir yazısında Erdoğan Altun da zaten 80 sonrasında ne oldu sorusunun cevabını, elbette Artvinlilerle de görüşerek onların cevaplarını da kaydederek oldukça geniş bir biçimde vermeye çalıştı. Bu bakımdan Artvin’de dönüşüm Türkiye’nin tamamındaki siyasal tercihlerdeki dönüşüme benzer ama elbette yereldeki farklı dinamikleri de kapsar. Öte yandan 80’lerin baskı ortamının Artvin’deki kültürel zenginliği fakirleştirmediğini de söyleyemeyiz. Mekan ve mukim ilişkisi bağlamında, Şükrü Aslan hocamızın kitabımızda güzel bir yazısı var  

ARTVİNLİLER’DE BOĞA GÜREŞİ TUTKU VE HEYECAN

Artvin’le özdeşleşen boğa güreşi var. Bu başlığı da siz kaleme aldınız. Artvin’in boğa güreşleriyle hikayesi nedir? Günümüzde pek bilinmiyor.

Doğru, boğa güreşleriyle ünlü bir şehir ama pek bilinmiyordu. Sanırım bizim kitapla birlikte biraz daha bilinir olacak. İspanya’dakinden pek çok bakımdan farklı olarak Artvin’de boğalar boğalarla dövüşüyor. Hangi boğa arenadan ya da diğer boğadan kaçarsa o yenilmiş sayılıyor. Ben boğa güreşleri yazısı için ahırlara girdim, boğalar ve boğacılarla tanıştım, onlarla görüşmeler yaptım ve yazıda Kafkasör yaylasında – ki bu yaylada olan boğa güreşleri de şampiyonlar ligi olarak tanımlanıyor- gerçekleşen festivaldeki izlenimlerimle yazdım. Boğalar çeşitli kategorilerde güreşiyor, hepsi kendi kategorisinden birinci çıkmaya çalışıyor, en son baş boğa belirleniyor. Dövüşler için pek çok kural var. Veterinerler, hakemler, sunucular, boğacılar, halk herkes orada.  Arenanın dışı tam bir şenlik, panayır, gece konserler, eğlenceler, horonlar. Bu arada kadın boğacılar da var, onlarla yaptığım görüşmeleri de kitaba yazdım. Ayrıca özel hayatımda boğa güreşi seyircisi değilim ama herkes kabul eder Artvinliler de var böyle bir tutku, heves, heyecan. Benim işim de sosyolojik anlama ve açıklama çabası. Boğa güreşleri, Artvin için önemli kültürel, ekonomik ve toplumsal etkinlik olarak devam ediyor.

‘KAPİTALİZMİN BİR BARBARLIK OLDUĞUNU SÖYLEYENLER HAKLI!’

Artvin’in kendisine özgü doğasının korunması gerekirken, özellikle AKP’nin iktidara geldiği yıllarla birlikte gerek HES’lerle gerekse de yapılan inşaatlarla betona teslim edilmek isteniyor. Buna karşı verilen bir mücadele de var. Yeni bir gelişme yaşandı, Hopa’da ağaç kesimine karşı direnen halka açılan ateş sonucu, Reşit Kibar yaşamını yitirdi. Ne söylersiniz?

Öncelikle Reşit Kibar’ın hayatını kaybetmesinden dolayı çok üzgünüm, sevenlerine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. “Hopa’da ağaç kesimine karşı direnen” ifadesi bile durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. Bu arada Metin Lokumcu’yu da anmalıyız. ‘80 sonrasının neoliberal ekonomi politikaları kapsamında Artvin, dağlarından denizine sermayenin iştahını kabartıyor. Oysa dediğiniz gibi Artvin’in politika yapıcılar tarafından her metrekaresinin milli park olarak koruma altına alınması gerekir. Artvin’e giden herkes bu fikre katılacaktır. Lakin muhteşem bir doğaya sahip, içinde arısıyla kurduyla kuşuyla ezcümle tüm canlılarıyla hayatın sürdüğü bir şehrin yüzde 71’ini, il merkezinin yüzde 92’sini “ihale, işletme ya da arama” izniyle madenlere ruhsatlandırdılar. Kapitalizmin bir barbarlık olduğunu söyleyenler haklı! Ve bu barbarlık artık insan öldürüyor. Halkın çoğu madencilik faaliyetlerinin Artvin’deki hayata zarar vereceğini düşünüyor. Artvinliler, kitap yazım sürecinde de aktardıkları ve sıklıkla da vurguladıkları gibi doğayla barışık olmayan her türlü faaliyetle, aslında bir bakıma göçe zorlanıyor. Artvin’deki “yaşam alanlarını koruma mücadelesi” sadece Artvin için değil. Bunu anlamak gerek. Bu arada bizi gelecekte neler bekliyor, süreç nasıl işliyor sorularının cevabı için İlkay Nişancı’nın Eko Eko Eko belgeselinin izlenmesini öneriyorum.

Artvin’de ‘ötekileştirilen ya da Artvin’in ötekileri’, Poşaları derlediğiniz kitapla öğrendik. Kimdir Poşalar? 

Evet, kitabımızda Kenarda Kalanlar Artvinli “Poşalar” başlıklı yazıda Öznur Yılmaz Altun bu sorunun cevabını Artvin’de bir saha araştırması yaparak onlarına evlerine, mahallelerine misafir olarak yazdı. Altını çizmemiz gereken bir nokta, görüşme yaptığı kişiler ona “Poşa” olarak tanımlanmaktan duydukları rahatsızlığı dile getirmişler. Çünkü artık pejoratif bir anlam içeriyor. Her şeyden önce bir “göç” hikayeleri var. Türkçe konuşuyorlar ve kendilerini ayrı bir kimlikle ifade etmeyi de tercih etmiyorlar…

Kitapta Sovyetler’in dağılmasıyla Rus göçmen kadınların zorunlu göçü ve bunun özellikle Hopalı kadınlarla buluşmaları üzerinden ele alan bir yazı var. Bu bağlamda 90’lı yılların ortasında başlayan bu sürecin günümüze yansımasına dair neler söylersiniz?

Sosyalizmin ardından Sovyet halkı da kapitalizmin “sıradan” insanlara sunduğu hayatla, bu hayatın acımasızlığıyla yüzleşti. Bir sistemin olumsuz yönde değişiminin ilk sancısını da kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler çekiyor. 1990’lı yıllarda Türkiye’de “Nataşa” adıyla “etiketlenen” Rus kadınlar göçmen olarak iş bulmak için geldiler. En yakın yer, sınır Hopa. O yıllarla ilgili ilk anımsadığım “aman oraya gitmeyin” uyarılarıyla Teksas Caddesi. Bedenlerini satmak zorunda kalan “Nataşa” lar, adli vakalar… Kitabımızda Yeliz Kendir Gök “Ah Nataşa” yazısında bu konuyu çok farklı bir pencereden ele aldı. Sorunun cevabını Yeliz hocanın yazısındaki toplumsal hafıza bağlamında vereyim…. “90’ların Nataşası artık yok, ancak bu yokluk, niceliksel bir bağlamda değerlendirilebilir bir içerime sahip, çünkü her an bir yerlerden çıkacak “Ben hâlâ buradayım, güzelim!” diyecek gibi geliyor…”

ÖNCEKİ HABER

Otizmli çocuğa istismar davasında 30 yıl ceza

SONRAKİ HABER

AS Plastikte patronun grev kıran uygulamalarına tedbir kararı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa