09 Ekim 2024 17:45

İsrail’in İran’a saldırı hazırlığında petrol ve Çin denklemi

İsrail, henüz İran’ı doğrudan vurmadı. ABD’nin ise İran’ın petrol üretimine saldırıyı, özellikle Çin’in petrol ihtiyacını karşılayan önemli bir kaynak olduğu için de desteklediği tartışılıyor.

Görseller: Pixabay

Paylaş

ABD Başkanı Joe Biden’ın geçtiğimiz hafta gazetecilere “İsrail ile İran’ın petrol tesislerini saldırıyı” tartıştıklarını söylemesi petrol piyasalarını sarstı. Biden daha sonra “Onların yerinde olsaydım, İran petrol sahalarını vurmaktan başka alternatifler düşünürdüm” diyerek durumu kurtarmaya çalıştı. ABD’nin, İran’ın petrol üretimine saldırıyı, özellikle Çin’in petrol ihtiyacını karşılayan önemli bir kaynak olduğu için de desteklediği tartışılıyor. Ancak Çin’in petrol ihtiyacını alternatif yollardan karşılayabileceği ve petrol piyasasını etkileyecek büyük saldırının, özellikle kasımdaki ABD başkanlık seçimleri öncesinde istenmediğine dair yorumlar da var. 

İsrail’in İran’a misilleme yapacağı açıklamasının ardından bir haftadan fazla bir zaman geçti. Ancak Gazze’nin kuzeyinde yeni bir saldırı başlatan ve Lübnan’a daha fazla asker gönderen İsrail, henüz İran’ı doğrudan vurmadı. Öte yandan ABD’li yetkililerle görüşmeler de sürüyor. Dün ABD Başkanı Biden’ın İsrail Başbakanı Netanyahu ile telefon görüşmesi yapması bekleniyordu. Bu arada İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın ABD’ye giderek ABD Savunma Bakanı Llyod Austin ile görüşmesinin ise iptal edildiği duyuruldu. Bu kararın Netanyahu ile Gallant arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklandığı ileri sürüldü.

 İRAN’IN HAZIRLIKLARI 

Bu arada İran Devrim Muhafızları Generali Rassul Sanairad salı günü yaptığı açıklamada İran’ın petrol tesislerine ya da nükleer sahalarına yapılacak herhangi bir saldırının “kırmızı çizgi” olacağını söyledi. İran, nisan ayında da kendisini tehdit altında hissetmesi halinde Hürmüz Boğazı’nı kapatacağı uyarısında bulunmuştu. Küresel ham petrol tüketiminin her beş varilinden biri her gün bu deniz yolundan geçiyor. 

İran’ın “direniş ekseni” müttefiklerinden Yemen’deki Husiler de Kızıldeniz’deki gemileri hedef almaya devam ediyor ve Suudi ya da Birleşik Arap Emirlikleri’nin petrol tesislerine saldırma kapasitesine sahipler. 2019 yılında Suudi Arabistan’ın Aramco petrol tesisine düzenlenen ve Husiler tarafından üstlenilen saldırıdan İran sorumlu tutulmuştu. Ancak İran, ABD-AB-İsrail saldırı ve yaptırımlarının hedefindeyken Körfez’le ilişkilerini düzeltmek istediği bir dönemde bulunuyor. Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinden destek almak için bölge turuna çıktı. İran son iki yılını BAE ve Suudi Arabistan ile iş ilişkilerini sürdürmeye çalışarak geçirmişti. İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan da geçen hafta Körfez liderleriyle bir araya geldi. Pezeşkiyan Körfez ülkelerinden İsrail ile bir çatışmada tarafsız kalacaklarına dair güvence istedi. 

“KÖRFEZ ÜLKELERİ BÖYLE BİR SALDIRIYI İSTEMİYOR”

Washington’daki Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsünde kıdemli araştırmacı olan Ali Alfoneh, Middle East Eye (MEE) haber sitesine yaptığı açıklamada, “Eğer birileri İranlı yetkililere petrol tesislerinin hedef alınmayacağına dair güvence verdiyse, bu davranış değişikliğini açıklar. İran’ın doğrudan ya da dolaylı olarak, altyapısının vurulması halinde bölgedeki petrol tesislerini hedef alma niyetinde olduğunun sinyallerini verdiğini biliyoruz. Eğer İran kendini daha rahat hissediyorsa, bu ABD’nin İsrail üzerindeki baskısının yanı sıra Arap baskısının da bir sonucu olabilir” dedi.

Rice Üniversitesi Baker Enstitüsünden Enerji Uzmanı Jim Krane de yine MEE’ye yaptığı açıklamada, “Biden yönetimi seçim öncesinde Amerikalı sürücüleri kızdırmak istemiyor” dedi. “Körfez ülkeleri de bunu istemiyor. İran, Hürmüz Boğazı’ndan petrol sevkiyatı yapamazlarsa başka kimsenin de yapamayacağını söyledi” diye konuştu ancak ekledi: “Yine de İsrail’in petrol tesislerine yönelik bir saldırısının önlendiğini söylemekten çekiniyorum.” 

Bazı üst düzey ABD’li istihbarat ve savunma yetkilileri ise basına yaptıkları yorumlarda, İsrail’in yüksek profilli bir füze saldırısı yerine Devrim Muhafızları’na ya da Ayetullah Hamaney’e yakın yetkililere yönelik gizli saldırıları düşündüğünü ileri sürdü. İsrail’in İran içinde gizli suikastlar ve sabotajlar düzenlemek konusunda uzun bir geçmişi olduğunu da hesaba katmak gerekiyor. Son dönemki siyasi suikastlarının yanı sıra 2020 yılında İran’ın en üst düzey nükleer bilimcisine uzaktan kumandalı bir makineli tüfekle suikast düzenlemişti.

İRAN PETROL TESİSLERİNE OLASI BİR SALDIRI ÇİN’İ NASIL ETKİLER? 

ABD merkezli New York Times gazetesi ise İran’ın petrol tesislerinin vurulmasının Çin’i doğrudan etkileyeceğine dikkat çeken bir makale yayımladı. Tahran’a uygulanan uluslararası yaptırımlar nedeniyle çoğu ülke İran petrolünden uzak dursa da İran’ın petrolünün yüzde 90’ından fazlasını Çin satın alıyor.

 Çin petrol tüketiminin neredeyse dörtte üçünü dünyanın dört bir yanından yaptığı ithalatla karşılıyor. İran’ın Çin’e yaptığı ayda yaklaşık 2 milyar dolarlık petrol satışı, İran’ın tüm ekonomik çıktısının en az yüzde 5’ini temsil ediyor. Bu satışlar İran hükümetini finanse ediyor ve İran’ın kendi ithalatını ödemek için ihtiyaç duyduğu nakdi sağlıyor.

 İran’ın ihraç ettiği petrolün Çin tarafından satın alınmayan kısmı, neredeyse iflas etmiş iki müttefik Suriye ve Venezuela’ya ekonomik yardım ya da takas olarak gönderiliyor. İran’dan gelen petrol ucuz ve yaptırımlar çok az alıcı bıraktığı için dünya fiyatlarına göre büyük indirimlerle satılıyor. İran’dan gelen petrol Rusya’dan gelen petrolden bile daha ucuza satılıyor. Çin, Hindistan ve bazı gelişmekte olan ülkeler Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline rağmen Rus petrolü almaya devam ederken, Çin dışında neredeyse hiç kimse İran petrolü almaya istekli değil. 

İKİNCİ BÜYÜK PETROL TÜKETİCİSİ AMA 

Çin’in ekonomisini ayakta tutmak için çok fazla enerji satın alması gerekiyor. Dünyanın en büyük petrol ithalatçısı ve ABD’nin ardından ikinci en büyük petrol tüketicisi konumunda. Buna rağmen ABD’de kullanılan enerjinin yüzde 40’ını petrol oluştururken, Çin’in toplam enerji arzının yalnızca yüzde 20’sini petrol oluşturuyor. Şu anda Çin’de satılan otomobillerin yarısından biraz fazlası bataryalı elektrikli ya da hibrid otomobiller. Çin bu arabaları çalıştıracak enerjiyi çoğunlukla kömür yakarak ve güneş panelleri ve rüzgar türbinleri ile üretiyor. Çin’in ithal ettiği petrolün büyük bir kısmı, ülkenin dünyanın en büyüğü olan kimya endüstrisinde ya da kamyonlara güç veren dizelin rafine edilmesinde kullanılıyor. 

Çin’in petrol ithalatının tahmini yüzde 15’i İran’dan geliyor. Rusya Çin’in en büyük petrol tedarikçisi olmakla birlikte Çin Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Angola’dan da çok miktarda petrol satın alıyor. NY Times’a göre “Eğer Çin İran’dan her zamanki miktarını (günde yaklaşık bir milyon ila 1.5 milyon varil) alamazsa, bunun yerine İran’ın komşularından tedarik edebilir.” 

Yani İran’dan gelen petrolün uzun süreli kesintiye uğramasının bile Çin ekonomisine vereceği zararın asgari düzeyde olması mümkün. Çin’in son birkaç yıldır petrol rezervlerini genişlettiğine de dikkat çekiliyor. Bunun bir nedeni “Tayvan ile olası bir çatışmaya hazırlanmak” olarak açıklanıyor, çünkü böyle bir durumda Çin ana karasının deniz yoluyla yaptığı tüm ithalat kesintiye uğrayabilir. 

ÇİN İÇİN ASIL MESELE İRAN’IN NASIL YANIT VERECEĞİ 

Bazı yorumcular Çin için asıl sorunun İsrail’in İran’ın petrol altyapısını vurup vurmayacağı değil, İran’ın buna nasıl karşılık vereceği olduğu görüşünde. Dünya petrolünün en az yüzde 20’si ve Çin’in petrol ithalatının daha da büyük bir kısmı Basra Körfezi’ni Umman Denizi’ne bağlayan Hürmüz Boğazı üzerinden İran kıyılarından geçen gemilerle taşınıyor. 

İsrail İran’ın petrol tesislerine saldırırsa İran’ın misilleme olarak Hürmüz Boğazı’ndaki tanker trafiğini füzelerle durdurması mümkün. Suudi Arabistan üretiminin bir kısmını Kızıldeniz’e boru hatları inşa ederek Hürmüz Boğazı’nı baypas etmeye çalıştı. Ancak bu su yolu da Husilerin Yemen’den yaptığı saldırılar nedeniyle riskli. Bu nedenle hem Çin hem de bölgedeki ticaretin devamına ihtiyaç duyacak tüm ülkeler açısından asıl endişenin bu olduğunun altı çiziliyor.

 Öte yandan tüm bu ihtimalleri ortadan kaldıracak tek yaptırımın İsrail’in saldırılarını durduracak önlemler alınması konusu ise tartışılmayan en önemli konu olmaya devam ediyor. (DIŞ HABERLER)

ÖNCEKİ HABER

Ekmek ve Gül: Temiz okul da 1 öğün yemek de çocukların hakkı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa