10 Ekim 2024 05:04

Ümraniye Belediyesi işçileri: Grev kararından sonra baskılar arttı

İstanbul’da Hizmet-İş’in örgütlü olduğu dört belediyede grev kararı alındı. AKP’li Ümraniye Belediyesinde çalışan işçiler grev kararı sonrası baskıların arttığını söyledi.

Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel

Paylaş

Belediyelerde çalışan binlerce işçi iktidarın sürdürdüğü ekonomi politikalarının bir sonucu olarak yoksullaşıyor. Önemli bir bölümü toplu iş sözleşmesi kapsamında çalışan işçilerin aldıkları ücretler açlık sınırının biraz üzerindeyken yoksulluk sınırının ise yarısını bulmuyor. Şu an belediyelerde azınlık durumunda olan eski ve kadrolu işçiler dışarıda bırakıldığında, KHK ile belediye şirketlerine geçirilen işçilerin eline ayda ortalama 25 ila 30 bin lira anca geçiyor. Üstelik yemek yol paralarının da dahil edildiği bu ücretler toplu sözleşmelerle alınabiliyor.

Bugünlerde de belediyelerde toplu iş sözleşmesi (TİS) süreci yaşanıyor. Hak-İş’e bağlı Hizmet-İş, Türk-İş’e bağlı Belediye-İş ve DİSK’e bağlı Genel-İş ile belediye yönetimleri arasında sürdürülen görüşmelerde işçilerin ücretleri baskılanmaya çalışılıyor. AKP’li belediyelerde çalışan işçiler grev oylamasında gözdağı, işten atma tehdidi gibi baskılarla karşılaşırken, CHP’li belediyelerde çalışan işçiler ise SODEM-SEN’in tek tip sözleşme dayatmasıyla karşı karşıya. Ancak belediye işçileri önceki toplu sözleşme süreçlerindeki gibi sakin değil. Giderek yoksullaşan işçiler taleplerini kazanmak için sendika merkezlerini de harekete geçmeye zorluyor.

ÇÖP TOPLARKEN ENFEKSİYON KAPANLAR OLUYOR

İstanbul’da AKP’den CHP’ye geçen Sancaktepe, Çekmeköy, Beykoz ve AKP’nin yönettiği Ümraniye belediyelerinde Hak-İş’e bağlı, Hizmet-İş’e üye işçiler “En düşük işçi ücretinin 45 bin liradan başlayarak artmasını, ikramiye haklarının eksiksiz ve arttırılarak ödenmesini ve haftalık çalışma süresinin ise 40 saate düşürülmesini” istedi. İşçilerin talepleri kabul edilmeyince bu belediyelerde art arda grev kararları alındı. Hizmet-İş’in bu kararından sonra Ümraniye Belediyesi yöneticilerinin işçilere, grev istemediğine dair belge imzalattırdığı iddialar arasında. Temizlik, park bahçeler, veterinerlik, zabıta, hayvan barınağı, kültür ve sağlık işlerinde çalışan işçilere yönelik baskılar artmış durumda.

Görüştüğümüz Ümraniye Belediyesi işçileri özellikle isim ve fotoğraf vermekten çekiniyor. Bu tedirginliğin nedeni bilindik: “İşten atılırız, oradan oraya sürülürüz...” Hatta işçilerden biri, “Benimle görüştüğünüz mahalleyi bile yazmayın rica ediyorum, yoksa bizi belirleyip işten atarlar” diyerek başlıyor: “İşte görüyoruz sokakların kirini pasını biz temizliyoruz. Çöp konteynerlerinin pis kokularını soluyoruz. Yazın dayanılmaz sıcağında dışarıda çalışıyoruz. Çöp toplarken enfeksiyon kapıp hastalanan arkadaşlarımız oluyor” diyor.

‘REFERANSLA İŞE GİRİNCE BOYNUN BÜKÜK OLUYOR’

AKP ilçe yöneticisinin referansıyla işe girdiğini dile getiren işçi, “Bir kere böyle olunca amir ve memur karşısında, müdür karşısında boynun bükük oluyor. Keşke bu olmasaydı. Partizanlık çok kötü, AKP’lisi de CHP’lisi de MHP’lisi de kötü. Ben MHP’liydim işçiliğe başlayınca, vazgeçtim siyasetten, nefret ettim” diyor.

“En düşük ücret 45 bin lira olsun, haftada 40 saat çalışalım, ikramiyelerimiz zamanında ve eksiksiz ödensin” diyen işçi şunları söylüyor: “Belediye Başkanımız İsmet Yılmaz biz bu ücreti veremeyiz, bunları yıl başına kadar oyalayın diyormuş. Millet bahçelerini yapan, park ve bahçelerde düzenleme yapan şirketlere su gibi para akıyor ama bize çok görüyor bu ücreti. Bu hak değil.”

Bu süreçte sendikacıların da dik durmasını isteyen işçi, “Yoksa artık herkes satılmış sendika diye açık açık konuşur. Dilimiz varmıyor ama bunu söylemek zorunda kalmayalım” diyor.

‘İMZA İÇİN BİZİM RIZAMIZI ALSINLAR’

Çöp kamyonunun arkasında çalışan bir temizlik işçisi de “Yıllardır çalışıyoruz, hâlâ açlık sınırı civarında ücret alıyoruz. Ümraniye’nin en ücra köşesinde bile ev kiraları 20 bin lira olmuş. Çocuklarımız okula aç gidiyor. Okul temizliğine gidip çocukların halini görüp gelip ağlayan arkadaşlarımız oldu. Kırtasiye malzemesi, okul kıyafeti alabilmek için kredi çekenler, borç alanlar var” diyor.

Belediye yöneticilerinin kendilerine köle muamelesi yaptığını belirten işçi şunları söylüyor: “Bizim zamanımızda işe girdiniz, ses çıkarmayın, yerinizde oturun diyorlar. Bu insani değil. Sendikamız bunları görüyor ama yumruğunu masaya vurmuyor. Artık yeter deyip vurması lazım. Grev kararının arkasındayız. Ne olacaksa olsun. Korkunun ecele faydası var mı? Bence yok. Ücretlerimiz ikramiyelerle 50 bin ve 60 bin üzerine çekilmezse sefalet içinde yaşamaya mahkum oluruz. Sendikamız da bizim rızamızı aldıktan sonra TİS imzalasın.”

‘ŞİRKETLERE DEĞİL İŞÇİYE VERSİNLER’

Bir park bahçeler işçisi de yıllardır MHP’ye oy verdiğini söylüyor. İşçinin “Belediyeden ve sendikadan korkuyorum” cümlesi çarpıcı: “Bize ikinci sınıf muamelesi yapılıyor. Yıllarca sözleşmeler imzalandıktan sonra haberimiz oldu. Ama bıçak kemiğe dayandı artık. Okul kıyafeti, ders araç gereçleri derken 45 bin lira borçlandım. Aldığım ücret 30 bin lira bile değil. Babamdan kalan ev olmasa yaşama şansım olmayacak. Sendikacılar 45 bin liradan bir kuruş bile aşağıya çekmemeli. İkramiyelerimizin de kıdemimize yansımasını istiyoruz. Sendika grev kararında ısrar etsin, işçiye bilgi versin, bize sorsun. Şirketlere, firmalara para aktaracaklarına seçime para harcayacaklarına işçiye versinler, insan gibi geçinelim.”

Bir temizlik işçisi de “Bizim kanunda ne haklarımız var bilmiyoruz. Sendika bizimle toplanıp konuşmazsa, bilgi vermezse bu olur. İşçinin mezhebi, dini, partisi olmaz. Sendikanın da böyle ayrımları olmaz. Sendika hak almak için bir kurum, bize öncülük yapması gerek. Partiye, iktidara göre hareket etmemelidir” diyor. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Urfa'da elektrik akımına kapılan işçi hayatını kaybetti

SONRAKİ HABER

Diyarbakır'ın ardından Batman'da da eylem ve etkinlikler yasaklandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa