ÇMO İzmir: Körfez kirliliği tek bir kurumun sorumluluğu değil
ÇMO İzmir Şubesi körfezdeki kirlilikle ilgili; "Çevresel altyapısı bulunmayan sanayi siteleri için gerekli altyapı çalışmaları yapılmalı ve varsa nasıl çalıştığı denetlenmelidir." dedi.
Fotoğraf: Ramis Sağlam/Evrensel
Ramis SAĞLAM
İzmir
İzmir Körfezi’nin yıllardır değişmeyen koku sorunu ve körfez kirliliği ara ara olumsuz sinyaller verse de son yaşanan kirlilik İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nı karşı karşıya getirdi.
Son yaşanan kirlilik öncesi Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şubesi, hazırladığı teknik raporları, görüş ve değerlendirmelerini önceki dönemlerde de İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından oluşturulan komisyonlarda paylaşmıştı. ÇMO İzmir Şubesi Teknik Sorumlusu Selma Akdoğan, 1960’lı yıllardan bu yana Körfeze kaçak atık su girişinin olduğunu söyledi. Akdoğan ile Öneri Raporu detaylarını konuştuk.
“NUTRİENT FAZLALIĞININ TEMEL NEDENİ KİRLİLİKTİR”
Son yıllarda koku şikayetleri artarken, “aşırı alg” üremesine bağlı olarak toplu balık ölümleri yaşanmaya başlandığını belirten Akdoğan, “Balık ölümlerinin körfezde nutrient fazlalığı nedeni ile aşırı alg üremesi yaşanması ve çözünmüş oksijen seviyesinin düşmesi nedeni ile yaşandığı bilinmektedir. Nutrient fazlalığının temel nedeni ise özetle kirliliktir. Yeterince arıtılmamış evsel ve endüstriyel atıksular, doğrudan deşarjlar, liman ve tersane faaliyetleri, dereler ve kanallarla taşınan kirleticiler önemli kirletici kaynaklardır. Körfezin sığ yapısı, akıntı rejimi, deniz suyu sıcaklığının artması kirleticilerin etkisini arttıran faktörlerdir” diye anlattı.
“VERİLER KAMUOYUYLA PAYLAŞILMALI”
Körfez su kalitesinin ve Körfeze bağlantılı dere ve kanalların düzenli olarak izlenmesi, kirletici kaynakların tespit edilmesi ve değişimlere göre gerekli çalışmaların planlanması, sorunun çözümü için önem taşıdığı vurgulanan Raporda, farklı kurum ve kuruluşlar tarafından izlenen verilerin ortak bir veri tabanında toplanması ve kamuoyu ile paylaşılması önerildi.
Raporda Körfez su kalitesi analizlerinin genişçe detaylandırıldığını belirten Akdoğan, “Körfeze bağlanan dere ve kanallarda su miktar ve kalitesi sistematik olarak izlenmelidir. Muhtemel kaçak deşarjlar belirlenerek önlenmelidir. Körfez kirliliği sonucu oluşan koku konusunda düzenli olarak koku ölçümleri yapılmalı, kentteki diğer koku kaynakları ve koku şiddetleri koku haritası çıkartılarak belirlenmelidir. Oluşturulacak koku dağılım modelleri yardımıyla olayların kaynağına ulaşmak daha kısa sürede başarılı olacak ve olaylara müdahale süresi çok kısalacaktır” ifadesini kullandı.
“ETKİN KONTROL VE DENETİM SAĞLANMALIDIR”
Farklı kirletici kaynakların etkin kontrol ve denetimin önemine dikkat çektiklerini ifade eden Akdoğan, “Kentsel atıksu arıtma tesisleri, endüstriyel atıksu arıtma tesisleri, liman ve tersaneler ve doğrudan deşarj yapan diğer endüstri tesisleri gibi farklı kirletici kaynakların etkin kontrol ve denetimi önem taşımaktadır. Bu çalışmalar yardımıyla, İzmir Körfezine kentsel alanlardan, tarım alanlarından, endüstriden, yüzeysel yağmur suyu akışından, birleşik şebeke taşkınlarından ve diğer alanlardan gemi trafiği vb. kirlilik yükleri belirlenmelidir." bilgisini paylaştı.
DERİNLİK ÖLÇÜMÜ VE HİDROLİK MODELLEME
Körfezdeki Sirkülasyonun Sağlanmasına Yönelik Çalışmalar, Körfezin batimetrisi ölçüm ve hidrolik modelleme çalışmalarının güncel olarak ortaya konması gerektiğinin altını çizen Akdoğan, “Noktasal olarak kıyıya ve yerleşim yerlerine olan mesafe ve rüzgâr durumu dikkate alınmak kaydıyla konuyla ilgili yurtdışı deneyimler incelenmelidir. Bu konuda çalışması olan yerli üreticilerden uygulamalar hakkında bilgi istenmelidir” dedi.
Koordinasyon ve finansman Limanın da içinde yer aldığı İzmir Körfezinin temizliği, korunması ve ulaştırmaya uygunluğunun tek başına bir kurumun görevi olmadığı belirtilen raporda konuyla ilgili tüm kurumların ve hatta bireylerin bu konuda sorumluluğu hatırlatıldı.
Konunun bilimsel ve teknik düzlemde ele alınması gerektiği ifade edilirken şu noktalar ön plana çıktı.
- İzmir’e benzeyen sorunlar yaşayan ülkemiz ve diğer ülke şehirlerinin belediye ve su işleri kurumları ile bilgi alışverişi önemsenmelidir. Özellikle atıksu kanallarına deniz suyu girişimi, iç körfezde müsilaj ve alg patlaması konusunda deneyimler paylaşılmalıdır.
- Hazırlanacak eylem planlarında tanımlanacak tüm çalışmalar için sorumlu idareler, kurum/kuruluşlar ve iş zamanlamalarını ortaya koymalı ve bunları değiştirmeye hazır olmalıdır.
- Tüm çalışmalar için gerekli iş programı, kurumsal görev dağıtımı, bütçe planlaması yapılmalı, finansman için destek sağlanmalıdır.
- Konsantrasyonlarının düşürülmesi için her sektörde azaltılması gereken azot ve fosfor deşarj limit miktarları belirlenmelidir.
- İzmir Körfezine ait olmak üzere yerel boyutta yeniden düzenlenmelidir. Bunun için Körfezin ötrofikasyon modelleri kullanılmalıdır. Çevresel altyapısı bulunmayan sanayi siteleri için gerekli altyapı çalışmaları yapılmalı ve varsa çalıştığı denetlenmelidir. Kentsel atıksu arıtma tesisleri ile ilgili revizyonlar ve yeni yatırımlar hızlı bir şekilde tamamlanmalıdır.