Erdoğan'ın adımı yine lafta: Anasının dilini konuştukları için ötekileştirildiler
Erdoğan, Kaymakamlık Kursu Kura Töreni'nde yaptığı açıklamada, "Sırf inancını özgürce yaşamak istediği için, sırf anasının dilini konuştuğu için milyonlarca vatandaşımız ötekileştirildi" dedi.

Fotoğraf: TCCB
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi tokalaşmaya gönderdiği DEM Parti için “Uzattığımız elin kıymetini bilin” demesi, "Yeni bir çözüm süreci mi" tartışmalarını beraberinde getirdi. DEM Parti’nin “Olumlu ama fazla anlam yüklememek lazım” diye tutumunu değerlendirdiği Erdoğan, Kürt sorunuyla ilgili henüz doğrudan bir açıklama yapmadı. Bugünkü konuşmasında ise “Sırf inancını özgürce yaşamak istediği için, sırf anasının dilini konuştuğu için milyonlarca vatandaşımız ötekileştirildi” demekle yetindi.
"KÜRT SORUNU" DEMEDİ, SOMUT ADIM AÇIKLAMADI, "ANASININ DİLİ" DEDİ…
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Beştepe'deki sarayda düzenlenen "109. Dönem Kaymakamlık Kursu Kura Töreni"nde konuştu.
Partisinin Meclis grup toplantısında 6-8 Ekim Kobane eylemlerine dair DEM Parti'den "samimi bir muhasebe" yapılmasını isteyen, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Meclis açılışında DEM Parti grubuyla tokalaşması ve sonrasında yaptığı açıklamaları da "kıymetli" bulduğunu söyleyen Erdoğan, "Cumhur İttifakı'nın uzattığı elin değerinin muhatapları tarafından da layıkıyla anlaşılmasını ümit ediyoruz" demişti. DEM Partililer ise somut adımlar atılması gerektiğini belirterek karşılık vermişti.
Erdoğan, Kürt sorunun çözümüne dair herhangi bir somut açıklama yapmazken, bugünkü kura töreni konuşmasında, "Sırf inancını özgürce yaşamak istediği için, sırf anasının dilini konuştuğu için milyonlarca vatandaşımız ötekileştirildi, ötelendi, maalesef, haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz bırakıldı. Bunun bedelini ise demokrasimiz ödedi, devletimiz ve milletimiz ödedi" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"İLÇELER ARASINDA AYRIM YAPMAYIN"
"81 vilayette 922 ilçemizin tamamı bizim nazarımızda değerlidir. Birinci sınıf hizmeti almaya layıktır. Görev yapacağınız ilçelerimiz arasında asla uzak, yakın, küçük büyük, gelişmiş veya geri kalmış ayrımına gitmemenizi rica ediyorum. Ayrıca hangi kökene, meşrebe, kimliğe, inanca, görüşe mensup olursa olsun milletimizin her bir ferdi devletimizin eşit vatandaşıdır."
"DEVLET İLE MİLLETİ FARKLI KONUMLARA YERLEŞTİREN ELİTİST ZİHNİYET…"
"Türkiye bir hukuk devletidir, medeniyetimiz de bir merhamet medeniyetidir. Devlet ile millet arasındaki mesafe açılırsa kamu olarak yaptığımız hizmetlerin hiçbir anlamı olmaz. Biz her iki tecrübeyi de yakın tarihinde yaşamış bir ülkeyiz. Devlet ile millet arasında duvarlar ören, devlet ile milleti farklı konumlara yerleştiren elitist zihniyetin ülkemize çok büyük zararları oldu. Milli iradenin askıya alındığı dönemlerde devlet, vatandaşlarının bir kısmını tehdit kaynağı olarak gördü. Dış görünüşüyle, kılık kıyafetiyle, kadınların başörtüsü, erkeklerin saçı ve sakalıyla çok uğraştılar. İrticacı, takunyalı, tarikatçı, cemaatçi, laik, antilaik, ilerici, gerici diyerek insanlarımızı birbirine düşürmeye çalıştılar. Sırf inancını özgürce yaşamak istediği için, sırf anasının dilini konuştuğu için milyonlarca vatandaşımız ötekileştirildi, ötelendi, maalesef haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz bırakıldı. Bunun bedelini ise demokrasimiz ödedi. Devletimiz ve milletimiz ödedi."
"BÜROKRATİK OLİGARŞİNİN DEVLET TASAVVURUMUZDA YER YOKYUR"
"Vatandaşına üstten bakan, vatandaşların bir kısmını tehdit kaynağı gören bürokratik oligarşinin devlet tasavvurumuzda yeri yoktur. Devlet milletinin hizmetindedir. Kamu görevlisi de milletin hizmetkarıdır."
"KOLTUĞA OTURMAK AMİRİ SAYGIDEĞER BİR DEVLET ADAMI YAPMAZ"
"Devleti, millet için hizmet üreten bir sisteme kavuşturmanın yolu, milletin derdiyle dertlenmekten, bu milletin gönlüne girmekten geçer. Koltuğa oturmak, resmi plakalı araçlara binmek bir yöneticiyi, bir mülki idare amirini, saygıdeğer bir devlet adamı yapmaz. Milletin adamı olunmadan, milletin gönlüne girilmeden, milletin takdirini, teveccühünü, duasını kazanmadan hakiki manada devlet adamı olunmaz." (POLİTİKA SERVİSİ)
Evrensel'i Takip Et