15 Ekim 2024 05:00
Son Güncellenme Tarihi: 15 Ekim 2024 07:41

Diyarbakır halkı "Yeni süreci" samimi bulmuyor: "Barış istiyoruz ama somut adımlar atılmalı"

“Halkın iradesini gasbetmeye yönelik adımlar istemiyoruz, samimiyetlerine inanmıyoruz. Samimi olsalar şu an binlerce insanımız cezaevinde olmazdı. Barış olsun, güzellik olsun istiyoruz.”

Fotoğraf:Dilan Temiz/Evrensel

Paylaş

Elif Ekin SALTIK
Ekin BALİ
Diyarbakır

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, yeni yasama yılının açılışında, DEM Parti’lilerle tokalaşması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İç cepheyi güçlendirme” çağrısı siyaset gündeminin son günlerdeki başlıca tartışma konularından biri.

Bahçeli’nin geçtiğimiz salı grup toplantısında yaptığı “Uzattığım el, gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın temenni ve teklifidir” açıklaması sonrası Erdoğan da ortağına destek vererek “Cumhur İttifakının uzattığı elin değerinin muhatapları tarafından anlaşılmasını ümit ediyoruz” dedi.

Tüm bu karşılıklı destekler ise kulislerde “Yeni bir çözüm süreci mi geliyor?​” sorusunu beraberinde getirdi. Uzatılan eli ve tartışmaları Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yurttaşlara sorduk.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Mecliste DEM Parti’lilerin elini sıkmasını manidar bulduğunu dile getiren bir yurttaş, “Halka verdikleri herhangi bir şey yok. Dış cepheye bütünleşme fotoğrafı vermeye çalışıyorlar, altı boş bir hamle. Asıl halkla bütünleşmek lazım, siyasi manevraların dışında bir gerçeklik payı yok, ileriye taşınabilecek bir ufuk görmüyorum. Ayrıca mesele barışsa bizler zaten barışığız, kimseyle bir düşmanlığımız yok” diye konuştu.

“Barışı sağlamamız lazım, bu şart” diyen bir başka yurttaş ise iktidara seslenerek “Dışarıda barış istiyorsun, barış diyorsun da niye kendi halkınla barışık değilsin? Bu geç kalınmış bir süreç bana göre” dedi. İktidarı samimi bulmadığını söyleyen yurttaş, “Barış olsun. Bak Diyarbakır ne kadar güzel bir kent, ne kadar kalabalık. Barış olsun, güzellik olsun istiyoruz” dedi.

"KANDIRILMAKTAN BIKTIK"

MHP’nin el sıkışmasının inandırıcı bir tarafının olmadığını ifade eden bir yurttaş da sözlerini şöyle sürdürdü: “Samimi olsalar şu an binlerce insanımız cezaevinde olmazdı, Kobanê davası var, siyasiler boş yere ceza aldı, bugün hâlâ kayyım endişesi yaşıyoruz. Kayyımın atanma bahanelerini de biliyoruz, yaptıkları icraatlar da ortada. Sırrı Sakık döneminde Ağrı Belediyesinin borçları temizlendi, üzerine kasaya para girdi, sonra kayyım geldi, borç bırakıp gitti. Bütün belediyeler bu durumda. Halkın iradesini gasbetmeye yönelik adımlar istemiyoruz, samimiyetlerine inanmıyoruz.”

Sokakta ilerleyince başka bir yurttaşla konuşuyoruz. Yurttaş, “Kürt halkı hep kandırıldı ama bu sefer kandıramazlar. Hiçbir şekilde samimi değiller, samimi olsalar çözüm sürecini devam ettirirlerdi” dedi.

Genç bir yurttaş ise “Kandırılmaktan bıktık” diyerek kimseyle el sıkışmak istemediklerini dile getirdi. CHP’yi de eleştiren yurttaş “Bize dost gibi görünüyor ama bizlere en çok zarar veren partilerden biri oldu fikrimce. Yıllardır çözüm süreci adı altında bizi kandırıyorlar. Selahattin Demirtaş yıllardır suçsuz yere içeride, CHP diyor ya ‘Biz çıkaracağız’, zaten içeri sokan onlar” dedi.

"MEVCUT ANAYASA’YI BİLE UYGULAMIYORLAR"

Sokakta müşteri bekleyen bir esnafın çay ikramıyla birlikte sohbetimizi sürdürüyoruz: “MHP işi düştüğü zaman ‘Kürt kardeşim’, işi bitince de ‘Bunlar terörist, dağdan gelmişler, Meclise teröristler geldi, kapatalım bu partiyi’ diyor. Bugün bu ülkede oy veren insanları terörist ilan ediyorlar çıkarlarına göre. Kürtlerin iktidarın sözlerine inanmaması gerekiyor. DEM Parti anlaştı diyorlar, inanmıyorum. Bu şartlarla bir anlaşma olması da mümkün değil. Gerçek bir tanıma, gerçek bir kardeşlikse biz varız.” İktidarın ülkeyi ekonomik olarak bitirdiğini söyleyen esnaf, “Kimseden oy alamayacaklar, Kürtleri yanlarına çekmeye çalışıyorlar. Bir anayasa çıkaracaklar, ama mevcut Anayasa’yı uygulamıyorlar. Nasıl olacak yeni anayasa bu biçimiyle?​” diye sordu.

Sohbetimize dahil olan genç bir kadın ise Kürt dili üzerindeki baskı ve engellere dikkat çekerek şöyle devam etti: “Yollara yazılan “pêşî peya/önce yaya” uyarılarına tahammül edemediler ve sildiler. Terörist dili diyorlar ama seçim propagandası yapmaya geldiklerinde halkı Kürtçe selamlıyorlar, Kürtçe afişler asıyorlar, sloganlarımızı kullanıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy istiyorlar ancak seçim zamanı bitince Kürtler terörist oluyor. Böyle bir siyaset olmaz. Bugün bütün siyaset sadece Kürtler üzerinde yürütülüyor, bizi maşa gibi kullanmalarına izin vermeyeceğiz.”

ÖNCEKİ HABER

RSF: İsrail yaralanan gazetecilerin güvenli çıkışına izin vermeli

SONRAKİ HABER

İsrail, Lübnan’ın kuzeyine saldırı düzenledi: 21 kişi hayatını kaybetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa