Okullarımızda ne temizlik var ne güvenlik
Ankara Keçiören’deki İncirli Şehit Hüdai Arslan MTAL öğrencileri, okullarında hijyen malzemesi ve temizlik personelinin yetersiz olduğunu söyleyerek ekliyor: “Okulda güvenlik görevlisi de yok.”
Fotoğraf: Eğitim-İş
Ankara Keçiören İncirli Şehit Hüdai Arslan MTAL öğrencileri
2024-2025 eğitim öğretim yılı geçtiğimiz senelerde olduğu gibi bu sene de sorunlar ve tartışmalarla başladı. Özellikle Keçiören’deki okulların kir ve çöp içinde eğitime başlamasına tepkiler sürüyor. Zaman zaman okul yönetimlerinin aidat ve bağış adı altında velilerden okullarda hijyen ve temizliği sağlamak için para topladıklarını biliyoruz. Birçok şeye anında bütçe ayıran hükumetin, eğitim konusunda temizliğe dahi bütçe ayıramaması yüz kızartıcı, utanç vericidir.
"MALZEME DE PERSONEL DE YETERSİZ"
Biz de hijyenden uzak sınıflarda eğitim görmek zorunda kalıyoruz. Bizim meslek lisemizde, okul ortamımızda Anadolu veya diğer liselerden farklı olarak daha çok materyal aynı anda birçok öğrenci tarafından kullanılıyor. Yani hijyen bizim için olmazsa olmaz ihtiyaçların başında geliyor. Sıralarımızda, koridorlarda, tuvaletlerimizde ve sınıflarımızda hijyenden uzak görüntülerle karşılaşıyoruz. Temizlik malzemeleri ve personel yetersizliği bu sonuçları doğuruyor.
"GÜVENDE HİSSETMİYORUZ"
Okullarımızın temizliği kadar güvenliği de önemli bir konu. Milli Eğitim Bakanlığı yıllardır bu sorunlara çözüm bulamadı. Kendi okulumuzun hiçbir şekilde güvenli olduğunu düşünmüyoruz. Okullarımız hapishane gibi tel örgülerle kaplı ama biz kaçmayalım diye. Pencerelerimiz demir korkuluklardan oluşuyor. Öğlen aralarında bile ihtiyaçlarımızı karşılamak için okul dışına çıkamıyoruz. Dışarıdan hapishaneyi andıran okulumuz, sadece içeriden dışarıya kimse çıkmasın diye önlem alırken dışarıdan içeriye girecek olanı düşünmüyor. Bu zamana kadar okul çevremizde sadece ufak tefek kavgalar gerçekleşse de daha büyüğünü görmeden, kan dondurucu şeyler yaşamadan önlem alma niyetinde değiller. Hiçbir öğrenci kendini güvende hissetmiyor. Önlem için hiçbir personelin olmayışı öğretmenlerin bize karşı sert tutum almasına neden oluyor. Bu yüzden kurunun yanında yaş da yanıyor, haklısı da haksızı da aynı tutuma maruz kalıyor. Zaten mezun olduktan sonra işçi olacak potansiyelde görüyorlar hepimizi. Oysaki aramızda üniversite hedefi olanlar da var. Bu sistemin bizi yokmuşuz gibi görmesi yetmiyormuş gibi, hocalarımız da yok sayıyor.
3 KURUŞA ÇALIŞMA: MESEM
Ne hükümet yetkililerinin ne de MEB’in okulların, bizlerin ve öğretmenlerimizin durumundan haberleri yokmuş gibi davranmasını, görmezden gelmesini kabul etmiyoruz. Keçiören, Türkiye’nin en kalabalık ilçelerinden biri ve öğrenci kontenjanları, derslik sayıları yeterli değil. Kendi okulumuzda MEB verilerine göre 1055 öğrenci var iken, derslik sayısı sadece 22. Yaşantılarımız, geçim sıkıntılarımız, dertlerimiz zaten umurlarında değil. Bize karşı sorumsuzluklarının sebeplerinden birinin de bizleri MESEM adı altında çocuk işçi olmaya yönelmemizi sağlamak olduğunu düşünüyoruz. Okulumuzda bu sene MESEM’e geçmeyi düşünen birçok arkadaşımız var. Geçim sıkıntısından dolayı 3 kuruşa çalışmaya boyun eğmemiz için çabalıyorlar.
Bunca soruna karşı kılını kıpırdatmayan okul yönetimi, okul bahçesinin yakınındaki kadın cinayetlerinin durdurulması çağrısı yapan yazıyı silmek için harekete geçiyor. Birçok arkadaşımız okul yönetiminin bu tavrına oldukça tepkili. Bizler önemsemedikleri ve umursamadıkları meslek liseli gençleriz. Bu sömürü düzeninin şimdiden bir parçası olmak istemiyoruz. Daha temiz, güvenilir ve sağlıklı bir eğitim bizim de hakkımız. Bu hakkımız için de mücadele etmeye devam edeceğiz.