Van YYÜ öğrencileri: Tozdan nefes alamıyoruz, güvende değiliz
Van YYÜ Kampüsü içerisinde yer alan yurt bölgesinde sürdürülen yıkım çalışmalarının eğitim döneminde yapılmasına ve yeterli önlem alınmamasına öğrenciler tepkili.
Van YYÜ Kampüsü içerisinde yer alan yurt bölgesinde sürdürülen yıkım çalışmalarından bir görüntü| Fotoğraf: Berkay Yeğin/Evrensel
Berkay YEĞİN
Van
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Kampüsü içerisinde yer alan KYK yurtlarının bulunduğu alanda, Van depreminde hasar almasına rağmen birkaç sene öncesine kadar kullanılan yurt binalarının yıkımı 13 Ekim’de başladı. Yıkımlar esnasında sulama çalışmalarının yapılmasına rağmen binlerce öğrencinin bulunduğu alanı tozlar kaplarken, yıkılan binaların etrafında güvenlik önlemleri alınmaması da dikkat çekiyor. Kampüsün büyük bir bölümü toz perdesiyle kaplanırken öğrenciler nefes almakta dahi zorlandıklarını ifade etti.
Evrensel'e konuşan bir yurt öğrencisi, yıkım işlemlerinin eğitim öğretim döneminde yapılmasına dikkat çekti. Öğrenci, “KYK yurdunda kalıyorum, 2-3 yıldır yıkımı beklenen eski yurtlar hiçbir önlem alınmadan eğitim öğretim döneminde yıkılıyor. Kadın öğrenciler olarak sokaklarda korku ile yürürken bir de yıkımdan kaynaklı endişeleniyoruz ve korkuyoruz. Yurt binasına, yıkımı yapılan yurtların yanından giriş yapmak zorundayız, başka da geçiş yolu yok. Ülkede kadın olarak kendi tedbirimizi kendimiz almaya mecbur bırakılıyoruz” dedi.
27 Eylül’de kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan Rojin Kabaiş’in de bu yurtlarda kaldığını ifade eden kadın öğrenci, hayatlarının üniversitenin gündeminde olmadığını söyledi. Kadınlar olarak zorlu bir süreçten geçtiklerini ifade eden öğrenci şöyle devam etti:
“Her gün yaşanan olaylardan dolayı yeni travmalar, korkular oluşuyor. Yaşadığımız korkulardan dolayı can havliyle kendimizi attığımız yurda yine can güvenliğimiz tehlike altında gitmeye çalışıyoruz. Kendimizi en güvenli hissetmemiz gereken yerde müşteri gibi yaşamaya mecbur kalıyoruz, Rojin’in kaybolmasından sonra güvenlikler geziyor ancak formalite olduğu o kadar belli ki. Birimizin daha başına bir şey gelmeden gerçek tedbirlerin alınmasını istiyoruz.”