16 Ekim 2024 15:35

Türkiye Okul Yemeği Koalisyonundan çağrı: Bütçenin temel gündemi okul yemeği olmalı

Artan çocuk yoksulluğu okullarda bir öğün ücretsiz yemek talebini acil hale getiriyor. Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu okullarda çocuklara ücretsiz yemek ve su verilmesi için bütçe ayrılmasını istedi.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Veli dernekleri ve eğitim sendikalarının yanı sıra çok sayıda emek ve meslek örgütünün içinde yer aldığı Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu, düzenlediği çalıştay raporunu kamuoyuyla paylaşarak iktidara çağrı yaptı: “Okullarda çocuklara ücretsiz yemek ve su verilmesi için yeterli bütçeyi ayırın.”

Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu, Şişli’de bulunan Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde ücretsiz bir öğün yemek uygulamasına ilişkin bir basın açıklaması yaptı.

Öğrenci Veli Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Seval Keleş, tarafından okunan basın açıklamasında, okul yemeğinin sosyal bir hak olduğu ve bir an önce hayata geçirilmesi gerektiği vurgulandı. Dünya genelinde 418 milyon çocuk bu hizmete erişemediğini, bu yemek programlarının sadece ihtiyaç temelli bir gıda desteği olmadığını belirten Keleş, bu programların sosyal politikaların bir parçası olduğunu ifade etti.

“YETERSİZ BESLENME KALICI HASARA NEDEN OLUYOR”

Keleş okul yemeğinin, çocukların sadece fiziksel gelişimini değil, ruh sağlığı ve genel iyilik halini de olumlu etkilediğini vurguladı.  “Yetersiz beslenme, çocuklarda akademik başarıda kalıcı hasarlara yol açabiliyor” diyen Keleş, Türkiye’de bu hizmetin yetersiz olduğuna dikkat çekti. TÜİK’in 2022 verilerine göre, Türkiye’de 0-17 yaş arası çocuk nüfusunun ülke nüfusunun yüzde 27’sini oluşturduğunu ve bu çocukların büyük bir kısmının sağlıksız beslendiğini dile getiren Keleş, et, balık gibi protein açısından zengin yiyecekleri her gün tüketen çocukların oranı yalnızca yüzde 10,2 olduğunu söyledi.

“KAYNAK ÖZELLERE VAR, ÇOCUKLARA YOK”

Bütçe görüşmelerinde temel gündemin okul yemeği için yeterli bütçenin ayrılması olması gerektiğine vurgu yapan Keleş “Bütçede sorumluluğu olanlar bütçenin çocuklardan, halktan yana kullanılıp kullanılmayacağı politik tercihiyle karşı karşıyadır” dedi. Kamuda tasarruf genelgesiyle taşımalı eğitimde ikili eğitim gören öğrencilerin, deprem bölgesinde okul öncesiyle sınırlı olan okul yemeği uygulamasının kaldırıldığı hatırlatan “Ancak özel meslek liselerine ve deprem bölgesindeki özel okullara destek yağdı. Öğrencileri çocuk yaşta işçi haline getiren MESEM’ler yoluyla verilen ücretler kamu kaynaklarından karşılanıyor. STK adı altındaki yapılara 6 ayda 100 milyara yakın kaynak aktarıldı. Bu tablo gösteriyor ki okul yemeği için bütçe ayrılmaması politik bir tercihtir. Kaynak olmasına rağmen kamu kaynakları çocukların okul yemeği hakkı için kullanılmamaktadır” ifadelerine yer verilerek Türkiye’deki tüm okullarda ayrımsız şekilde sağlıklı su ve yemek sağlanması istendi.

POLİTİK BİR TERCİH!

Keleş, deprem bölgelerinde uygulanan okul yemekleri programlarının durdurulmasına da değinerek, bu durumun politik bir tercih olduğunu vurguladı. Hükümetin özel okullara sağladığı teşviklerin ve diğer harcamaların altını çizen Keleş, bu kaynakların aslında kamusal hizmetlere yönlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Keleş, Türkiye’deki çocuk yoksulluğunun derinleştiğine dikkat çekilerek, Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, 5-17 yaş arası çocukların %7,3’ü kendini her gün depresyonda hissettiğini söyledi.

"YOKSULLUK VE EŞİTSİZLİK ÇOCUKLARIN RUH SAĞLIĞINI ETKİLİYOR"

2 milyona yakın çocuk kaygı ve depresyon içinde yaşadığını anlatan Keleş, bu durum, yoksulluğun ve eşitsizliğin çocukların ruh sağlığı üzerindeki etkisini çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdiğini söyledi.  Keleş, okul yemeği programlarının aynı zamanda cinsiyet eşitliği açısından da önemli olduğunu belirtti. Keleş, özellikle gelişmekte olan ülkelerde bu programların kız çocuklarının okullaşma oranını artırdığına ve çocuk yaşta evliliklerin önlenmesine katkı sağladığına dair örnekler verdi. Keleş, Pakistan’da uygulanan bir programın sonucunda, kız çocuklarının okula devam oranında %135’lik bir artış sağlandığı ifade etti. Okul yemeği programlarının sadece çocuklara fayda sağlamadığı, aynı zamanda yerel ekonomiyi de güçlendirdiği belirtilen Keleş, bu hizmetin yerel üreticilere ve kooperatiflere destek sağladığına vurgu yaptı. Okul yemeği programlarının, sağlıklı gıda üretimini ve ekolojik dengeyi koruma hedefiyle doğrudan bağlantılı olduğu belirtildi.

TALEPLER

Keleş, okul yemeği programının yasal bir zorunluluk olduğunun altını çizdi. Bu konuda Türkiye’nin uluslararası taahhütlerini yerine getirmesi gerektiğini söyleyen Keleş, okul yemeği programının bir an önce hayata geçirilmesi için çeşitli taleplerde bulundu:

  • "Okul yemeği kamusal haktır ve okul yemeği programlarını uygulamak sosyal devlet ilkesinin gereğidir.
  • Kamu eliyle, kamu kaynaklarıyla okul öncesinden yükseköğretime tüm öğrenciler için okul yemeği programları bir an önce hayata geçirilmelidir.
  • Okullarda okul su sistemleri, arıtma/flitreleme sistemleri kurulmalı, çocukların temiz içilebilir suya erişimini sağlayacak uygunlukta belirlenecek noktalara su sebilleri ve çeşmeler yapılmalıdır.
  • Bütçe görüşmelerinin ana gündemlerinden biri okul yemeği olmalı, okul yemeği ve temiz içilebilir su için yeterli bütçe ayrılmalıdır.
  • Türkiye, Uluslararası Okul Yemeği Koalisyonu’nun katılımcı ülkelerinden biri olmalı; bu üyelikten kaynaklı olarak gerekli kamusal yükümlüklerini yerine getirmelidir.
  • MEB’e bağlı bir Beslenme Genel Müdürlüğü (illerde olacak şekilde) birimi oluşturulmalı, yeterli sayıda beslenme ile ilgili gıda mühendisi, beslenme ve diyet uzmanı, hekim, aşçı ve mutfak personellerinin kadrolu, güvenceli istihdamı sağlanmalıdır.
  • Fiziki mekân açısından uygun okullarda acilen yemekhane mekanları oluşturulmalı; fiziki mekanı uygun olmayan okullarda ise il ve ilçe bazında uygun yerleşim noktalarında merkezi mutfaklar oluşturulmalı; okullara bu noktalardan uygun taşıma araçlarıyla okul yemeği ulaştırılmalıdır.
  • Okullarda ve illerde kurulacak merkezi mutfaklarda verilecek hizmet bir kamu görevi olarak görülmeli; okul yemeği programı MEB’e bağlı olarak kurulacak olan Beslenme Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmelidir.
  • Okul yemeği programlarında topraktan sofraya uzanan süreçte ekolojik bir bakış açısı esas alınmalı, küçük üreticiler ve kooperatifler desteklenmelidir.
  • Okul yemeği programının yaşama geçirilmesinde yerel deneyimlerden yararlanılmalı, okul yemeği programı alanın özneleri ile birlikte demokratik bir planlama ile yaşama geçirilmelidir.
  • Okul yemeği programları ve sağlıklı suya erişim uygulamaları okul aile birlikleri, meslek örgütleri, sendikalar, DKÖ’lerin denetimine açılmalı; yalnızca valilik kontrolünde değil, beslenme genel müdürlükleri kapsamında da olması sağlanmalıdır.
  • Okullarda sağlıklı beslenme dersi, zorunlu dersler arasında yer almalı; Sağlık Bilgisi ve Hayat Bilgisi gibi derslerde su ve beslenme temel bir ünite olarak yer almalıdır.
  • Ayrıca su ve beslenme konusu okul rehberlik hizmetlerinin ve sınıf rehberliğinin temel bir parçası olmalıdır.
  • Velilere yönelik olarak beslenme konusunda bilgilendirme çalışmaları yapılmalı; okul yemeği programlarının gerekliliği, yaratacağı faydalar ve çeşitli ülkelerde var olan deneyimler hakkında bilgilendirici yayınlar yapılmalıdır. (İstanbul/EVRENSEL)
ÖNCEKİ HABER

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile IKBY Başkanı Barzani'nin görüşmesi başladı

SONRAKİ HABER

Diyarbakır'da Rojin için açıklama: "Sistem kadın katliamlarına zemin hazırlıyor"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa