16 Ekim 2024 17:20

Kadın cinayetlerinde medyanın etkisi

Erkek çocuklara aileleri tarafından aşılanan “Sen erkeksin, her yaptığın makbuldür.” anlayışı yüzünden her yıl yüzlerce kadın hayata erkek vahşeti yüzünden veda ediyor.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Elif

Kadın Çalışmaları Topluluğu üyesi

Hacettepe Üniversitesi

 

Türkiye’nin her karışında yıllardan beri erkek çocuklara aileleri tarafından aşılanan “Sen erkeksin, her yaptığın makbuldür.” anlayışı yüzünden her yıl yüzlerce kadın hayata erkek vahşeti yüzünden veda ediyor. Bu artan ve gitgide normalleşen cinayetlerin tek sorumlusu aile yapımızın bozukluğu değildir. Devletin kadınların sorunlarına karşı vurdumduymazlığı, “komedi” veyahut “altı üstü dram için yazılmış” bahanelerle medyaya yerleştirilen kadın düşmanı şakalar ve kadına şiddetin normalmişçesine sunulması ve aynısının sosyal medya üzerinden de “kara mizah” diye yutturulup yanlışlığını vurgulayan kadınlarla alay edilmesi, sözde örnek olması gereken sanatçıların topluma sırt çevirip bu tür projelerde yer almaları, suçun hiçbir zaman suçluda değil kadında aranması kadınlar için  ortamı daha da kötüleştirmiştir. Fakat bu katliamların asıl ve en büyük azmettiricisi yine devlettir. Hukuk sistemi katil erkekten yana olan, takım elbise giydi diye cezasına indirim veren bir de üstüne af çıkarıp kitap kalınlığındaki sabıkalarına rağmen suçluları denetimsiz hapisten çıkartan, tecavüz davalarında bile kadının adresini karşı tarafa ileten, İstanbul Sözleşmesini “LGBT destekçisi bu, aile yapısını bozuyor” diye fesheden (tabi ki bu şekilde ülkede çok zor şartlar altında yaşayan trans kadınların hayatını daha da zorlaştıran) kadınların şikayetlerini hiç umursamayan polisleri barındıran devletten başka sorumlu var mıdır?

KADIN HAKLARI İÇİN MÜCADELE EDENLER HEP AŞAĞILANMIŞTIR

Medya da kendi ellerinde olmasına rağmen ekrandaki iki damla içkiyi sansürlemeyi daha önemli bulmuşlardır. Elbet bu sadece devletle kalmıyor onun kontrolündeki kuruluşlara da yansıyor. Hacettepe rektörlüğüne kadar uzanan bu zihniyet öğrenci konseyine de yansımıştır. HÜKÇAT’ın artan kadın cinayetleriyle ilgili düzenlemek istediği yürüyüşe önce engel olmak için aynı saatte bir “sessizlik eylemi(!)” konulmuş fakat bunun yerine insanlar yürüyüşe toplandığında topluluğun yöneticileriyle ilgili çok çirkin ve asılsız iddialarda bulunup kampüsü bu toplulukla ilgili manipüle etmeye çalışmışlardır. Bunlar Türkiye için yeni şeyler değil, kadın hakları için mücadele edenler hep aşağılanmıştır. Amaçları kadın dayanışmasını engellemektir, maalesef ki bu karalamalar kamuoyunun merceğini kadın cinayetlerden çevirmesine neden olmaktadır. Elbet ki bu suçlamaların tek nedeni de hayatı elinden alınan her milletten kız kardeşlerimizin sesini internetten pasif bir şekilde değil, sokaklarda bir olup onların korkudan çıkaramadıkları seslerinin meydanlarda yankısı olduğumuz içindir.

ÖNCEKİ HABER

Kadın cinayetleri karşısında mücadele hattı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa