Tasarım fakültelerinde bütçe problemi
Sermayedarların ve temsilcisi iktidarların planlarına karşılık, demokratik üniversiteleri kurma ihtiyacımız her geçen gün artıyor.
Nare ATAY
Eskişehir Teknik Üniversitesi
Her yıl yapılan zamlarla birlikte ders materyal ücretlerindeki artış biz üniversitelileri etkiliyor. Tasarım fakültelerine hayalleriyle gelen bizler, bölüm malzeme fiyatlarıyla karşılaşınca sadece okuyup odaklanmamız yetmiyor; dersler için gerekli materyallere ulaşabilmek için de hem iş bulmak hem de ödev yetiştirmemiz gerekiyor. Ders materyallerinin geldiği fahiş boyut ve materyallere öğrencilerin ulaşımına dair ESTÜ’deki tasarım, moda ve mimarlık bölümlerindeki arkadaşlarımızla sohbetimizi aktarmak istiyorum.
Eskişehir Teknik Üniversitesi İç Mimarlık bölümünden arkadaşımız Aleyna, “İç mimarlığın Türkiye’de bir iş imkânının olmadığını biliyordum. Ama yine de hayalim olduğu için bu riske girmek istedim. Ödevlerin yoğunluğu, özel hayata zamanın kalmaması, iş imkanlarının zor oluşu bir yana, iyi bir gelire sahip ailesi olmayan kişilerin okumakta zorlanacağı bir bölüm olduğunu düşünüyorum. Örneğin, okul daha 2 haftadır başlamasına rağmen 5000 TL ders malzemelerine harcamışımdır. Şahsi fikrimce bir çözüm olacaksa devlet burslarının her öğrenciye verilmesi taraftarıyım. Çünkü üniversiteye başlayan her bir gencin ek gelire ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.” diyerek bölümlerin her hafta yenilenen projeleri ve yoğun programından dolayı yeterli zaman kalmamasına rağmen çalışıp biraz kenara para koyabilirim diye düşünen, hatta geçimini karşılamaya çalışan arkadaşlarımızı özetlemiş oldu. ÜNİVERSİTE, ÖĞRENCİYE GEREKSİNİMLERİNİ SAĞLAMALI!
Biz tasarım öğrencileri, bölümde istenilen malzemeleri alabilmek için dükkân dükkân gezerek daha uyguna getirebilmenin yollarını arıyoruz. Geçen yıldan bu yıla malzemeye ayırdığımız bütçe nerdeyse 3 katına çıktı. Bölümlerin ilk iki yılı kâğıt kalem alabilmek için uğraşıyoruz. Sonraki yıllarında iyi bir bilgisayar alabilmek için uğraşıyoruz. Ortalama bir diz üstü bilgisayar fiyatı asgari ücretin 1,5 2 katı üzerinde ilerliyor. Asgari ücretin tamamıyla dahi ortalama bir bilgisayar alınamıyor. Farklı bölümlerde olsak da bir kâğıt için ödediğimiz fiyat aynı. Okul bilgisayarları yeterli değil. Bilgisayarımız var deseler de kullandığımız programları dahi açamıyoruz.
Mimarlıktan Nida, “Malzeme ücretleri ve sürekli yeni şeyler üretmek için olan ihtiyaçlar, tasarım fakültesi öğrencilerinin daimî problemi gibi görünüyor. Fakat daha okula başladığımız anda bize yüklenen bu yük her geçen yıl gittikçe artıyor. Baskı ve maket malzemelerinin maaliyeti açısından da bizlerin iş yüküyle beraber maddi yükü de orantılı artıyor. Bu süreç, şüphesiz kendi mali yönetimimizi yapmak üzerine etkili fakat hangi malzemeye ne zaman zam geleceğini, bize verileceğini tahmin ettiğimiz ödevlere göre şekillendirmeye çalışarak malzemeleri önceden almak gibi bir kaygı, bölümün bizim karşımıza çıkardığı bir problem olmaktan çıkarıyor. Sonuç olarak oldukça yorucu buluyorum. Öğrenci dostu olmayan türlü politikalarla karşılaşıyoruz. Ders seçim haftalarında yaşadığımız sorunlardan, ders sırasında düzgün çalışan bir projeksiyon ve perde dahi olmadan işlediğimiz derslere kadar… Bir üniversite, öğrenciye temel öğrenim gereksinimlerini sağlamalı. Burada sorun üniversite mi, yoksa bizim fakültemiz mi bunu bilemiyorum. Mühendislik fakültesinde aldığım derslerde projeksiyon gibi temel bir problem şu ana kadar yaşamadım. Gel gör ki, bu temel problem bizim fakültemizdeki dersliklerde daha yeni ve kısmen çözüldü. Mekânı bir tasarım fakültesi olarak kullanmaya elverişli hale getirmek için yeterli imkanların sağlandığını da düşünmüyorum. Bir tasarım fakültesi öğrencisinin en önemli gereksinimlerinden biri olan atölye kültürünü destekleyecek türde bir uygulama pek yok. Stüdyoları uzun süre kullanamıyoruz. Hafta sonu özel izin harici de kullanamıyoruz. Halbuki bunların bize bu denli dilekçe gibi ek bir işlem gerektirmeden, gerekli düzenlemelerle öğrencilere eşit imkanlarla sunulması gerektiğini düşünüyorum. Bunun gibi günlük öğrencilik hayatımızda karşılaştığımız türlü problemler de var. Malzeme fiyatları üzerine efektif bir çözümü bir öğrenci olarak üretebileceğimi pek sanmıyorum fakat öğrenci fikrinin ve şikayetlerinin dinlenmesi en yararlı çözüm olacaktır. Öğrencilerin sorunlarını dinleme konusunun da öğrenci sistemimize girerken yapılan zorunlu anketlerle yeterli olacağını düşünmüyorum. Öğrenciler bir araya gelip fikir alışverişlerinin dekanlık ve daha da önemlisi rektörlük çapında dikkate alınması için, kendi yerel mekanizmalarımızı kurarak gerekli tedbirleri ve geliştirmelerin yapılmasını sağlayabiliriz.” diyerek sözlerini sonlandırdı.
FAKÜLTEMİZDE ALANLARIMIZ KISITLI
Tekstil ve moda tasarımından başka bir arkadaşımız Berra ise ders materyallerinin pahalılığına değinerek sohbete dahil oldu. Berra, “Bölümü seçerken daha çok dikiş ağırlıklı ve kıyafet tasarımı odaklı bir bölüm olacağını düşünüyordum. Fakat çizim ve renklerin, bakış açısı üzerindeki yansımalarına da ağırlık veriliyor. Bu yüzden bölümde beni zorlayan şeylerin başında malzeme pahalılığı geliyor. Tüm derslerde birden fazla ödev verilmesi ve bu ödevlerin her biri için başka malzemeler istenmesi, her boyada farklı bir kâğıt kullanılması boyalardan ziyade kâğıt ve gerekli diğer malzemelerin pahalı olması çok zorluyor. Okul imkanlarını gerek dikiş makineleri gerekse çalışma alanları bakımından çok yetersiz buluyorum. Tasarım fakültesi geniş alanlara ve çoklu çalışma yerlerine sahip olmalı!” dedi.
Üniversitelerimizde ders materyallerine ulaşmanın bu kadar zor oluşunu, atölyelerin yetersiz olmasını, okullarımızda söz hakkımızın olmamasını kabul etmemeliyiz. Bilimsel kıstaslara uygun eğitim müfredatını isterken, bu eğitime ulaşımın koşullarının her öğrenciye tesis edilmesini talep etmek bugün için beraber yükseltmemiz gereken bir yerde duruyor. Sadece arkadaşlarımızın sohbete dahil oldukları yerler ve röportajın bir sonucu olarak değil, binlerce tasarım, mimarlık ve moda tasarım okuyan gençlerin ortak sorunları olduğunu biliyoruz. Bu yüzden sıra arkadaşlarımızla bir araya gelerek eğitim için ayrılan bütçenin oranını tartışmalıyız. Sadece bu da yetmez. Alınan kararlarda bizlerin de söz hakkı olsun diye üniversitelerimizde yerel mekanizmalarımızı kurmak ve bunlardan biri olan ÖTK’ları tartışmalarımızın bir parçası yapmalıyız. Çünkü unutmayıp görmeliyiz ki sermayedarların ve temsilcisi iktidarların planlarına karşılık, demokratik üniversiteleri kurma ihtiyacımız her geçen gün artıyor.