Korkuya karşı asla yalnız yürümeyeceğiz!
Münevver, Özgecan, Pınar, İkbal, Ayşenur, Rabia Naz, Ayşegül, Şule için; Korku iklimini dağıtmak için “yalnız değil hep beraber yürüdük.
Fotoğraf: Evrensel
Elif
İstanbul Üniversitesi
Kendimi bildim bileli içimde bir korku hâkimiyet sürüyordu. Daha anaokuluna giderken Münevver’in ismini duyduğumu hatırlıyorum, yıllar önce bir cinayete kurban gitmişti. Annem asla dışarıdaki amcalara, abilere güvenme derdi. Sokakta yürürken yaşlı bir adam karşıdan gelirken annemin elini daha da sıkı tutardım. İlkokula geçtiğimde ise Özgecan’ın fotoğraflarını televizyonda, gazetelerde görmeye başlamıştım. Liseye kadar hiç tek binmedim o minibüslere. Otobüste tek kalmaktan aşırı korkardım. Liseye geçtiğim yaz ise Pınar Gültekin’i konuşuyordu herkes. Şimdi de üniversitedeyim.
BİRLİKTE OLMAK KORKUYU AZALTTI
Geçtiğimiz son on gün içerisinde on bir kadın katledildi. Oluşturulmak istenilen korku atmosferine rağmen son bir hafta içerisinde birçok yürüyüş düzenlendi. Ben de ilk kez kendimi bu yürüyüşlerden birinde bulabildim. İçimde bulunan endişeyi paylaştığım yüzlerce kız kardeşimle birlikte yürüdük. Her birimizin tek dileği vardı ki bu da kadının şu koca dünyaya sığamayıp erkekler tarafından şiddete, değersizliğe, ölüme mahkûm edilmemesiydi. “Asla yalnız yürümeyeceksin” sloganı atılırken gerçekten de içimdeki korku bir nebze azalabildi. O gün nasıl İkbal, Ayşenur, Rabia Naz, Ayşegül Aydın, Şule Çet için yürüdüysek bu güzel yürekli insanların her zaman arkamda olduğunu da hissedebildim. Hâlâ içimde bir endişe var, bu topraklarda patriyarka hüküm sürdükçe, mizojinizm devam ettikçe içimizdeki korku maalesef ki bitmeyecek ama en azından birlik olmak insanın içine su serpiyor. Asla yalnız yürümeyeceğimizi biliyorum.