16 Ekim 2024 17:55

Cinayetlere karşı yürüyüşün hissettirdikleri

Yalnız olmadığımızı bir kez daha gördüm. Kalabalığın gücü, dayanışmanın anlamı, birlikte hareket etmenin dönüştürücü etkisi bana umut verdi.

Paylaş

Nesrin

İstanbul Üniversitesi

 

Vezneciler KYK yurdunda kadın cinayetlerine karşı bir araya geldiğimiz, sesimizi duyurmak için yürüdüğümüz o gün, hayatımın en yoğun ve unutulmaz deneyimlerinden biriydi. Böyle bir şeye kıvılcım olmak sadece bir sorumluluk değil, aynı zamanda derin bir duygu yüklü süreçti. Attığım her adım, hissettiğim her öfke ve her korku, bu ülkede kadın olmanın gerçeğini yüzüme çarpıyordu.

O gün yurtta toplanan kalabalığın enerjisi gözlerimin önünden hiç gitmiyor. Yanımda yürüyen her kadının, yüzünde ortak bir acı, ortak bir öfke vardı. Biz oradaydık, çünkü susturulmak istenen sesleri haykırmak için bir araya gelmiştik. Kadın cinayetlerinin bir istatistikten öte, her birinin arkasında kaybedilen bir hayat, bir anne, bir kız kardeş, bir arkadaş olduğunu anlatmak için oradaydık. Bu acı hepimizin acısıydı.

NEDEN YÜRÜDÜK?

O gün içimdeki duygular karmaşıktı. Bir yandan kaybedilen hayatların yasını tutarken, bir yandan da bu haksızlığa karşı ses çıkardığımız için bir umut taşıyordum. Kadınların yaşam hakkının savunulması, şiddetin durdurulması gerektiği gerçeğini her adımda hissediyordum. Bu yalnızca bireysel bir mücadele değildi; toplumsal bir çığlıktı. İlk başta sadece 3-4 kişi iken biz, kadınlar olarak ses çıkardıkça, bu karanlık düzenin değişebileceğine olan inancım her geçen dakika daha da güçleniyordu.

Kadın cinayetleri, sadece birer haber başlığı ya da istatistik değildir. Bu cinayetler, her gün yeni bir kadının susturulduğu, şiddetin en acımasız haliyle yaşandığı bir gerçekliktir. Bir kadın, sırf kendi hayatı üzerinde söz sahibi olmak istediği için öldürülüyor. Kendi kararlarını almak, kendi özgürlüğünü savunmak istediği için yaşamı elinden alınıyor. Ve biz, bu adaletsizliğe karşı bir araya geliyoruz, çünkü biliyoruz ki bu sessizlik sürdükçe, kadınlar ölmeye devam edecek.

Ancak o gün, yalnız olmadığımızı bir kez daha gördüm. Kalabalığın gücü, dayanışmanın anlamı, birlikte hareket etmenin dönüştürücü etkisi bana umut verdi. Biz birlikteyiz, birlikte daha güçlüyüz. Bu sadece bir başlangıç; sesimizi ne kadar çok çıkarırsak, bu mücadeleyi ne kadar sahiplenirsek, kadın cinayetlerinin son bulacağı o gün o kadar yakında.

Bu mücadele bitmedi. Biz susmadıkça, kadınların yaşam hakkını savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Çünkü her kadının yaşama hakkı var ve biz bu hakkı savunmak için buradayız. Karanlığı aydınlığa çevirmek için, susmayan sesler olarak bu yolda yürümeye devam edeceğiz.

ÖNCEKİ HABER

Why shouldn't we congratulate Acemoglu and his colleagues for winning the Nobel?

SONRAKİ HABER

Daha az hak, daha fazla mağduriyet: Taşeron çalışma

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa