Okullardan yurtlara sesimizi yükseltiyoruz
Kadınlar yaşamak istiyor, 6284’ü ve İstanbul Sözleşmesi’ni haykırıyorlardı.
YTÜ Davutpaşa Kampüsü sınırındaki Gülbahar Hatun Kız Öğrenci Yurdu önünde eylem | Fotoğraf: Evrensel
Gülbahar Hatun KYK Kadın Yurdu’nda kalan bir öğrenci
Geçen hafta İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’in canice katledilmesi hepimizi derinden sarstı. Korku, öfke, isyan… Tüm duyguları bir arada yaşıyor ve ne yapabiliriz diye düşünmekten kendimizi alamıyorduk. İkbal’in, Ayşenur’un ve diğer yüzlerce kadının duyuramadığı sesini duyurmak, bu cezasızlık ortamına öfkemizi kusmak istiyorduk. Gülbahar Hatun Kadın Öğrenci Yurdu’nda da üniversite eylemlerinin olduğu akşam, okuldan dönen her kadının aklında bu vardı. Sabah okullarımızda çıkardığımız ses bize yetmedi. Yeterince plan yapmamış olsak da bir şekilde kendimizi eyleme hazırlanırken bulduk. Kadınların artık korkmaktan bıktığını, gözlerindeki öfke ve nefretten anladım. Kadınlar yaşamak istiyor, İkbal’in ve Ayşenur’un yaşadıklarının hesabını soruyorlardı. 6284’ü ve İstanbul Sözleşmesi’ni haykırıyorlardı. Eylemde çekimser olan herkesin elinden tutuyor, daha yüksek sesle bağırıyorduk.
BİRBİRİMİZİN ELİNİ DAHA SIKI KAVRAYACAĞIZ!
Kadınlar olarak cezasızlıktan ve korkmaktan sıkıldık. Öldürülmekten bıktık. İkbal’in, Ayşenur’un ve diğer yüzlerce kadının ellerinden çalınan geleceklerinin hesabını soracağız. Faillerin adlarını unutmayacak, cezasızlığa karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Kadın cinayetlerini “ama”larla konuşmalarına izin vermeyeceğiz. Yurt çevresinde bu “ama”larla konuşan esnafı, yolda laf atanları, gözleriyle taciz edenleri görmezden gelmeyeceğiz.
Eylemin sonunda gözyaşlarıyla ayrılan, Ayşenur’a ve İkbal’e ses olurken kendine güç bulan kadınları asla yalnız bırakmayacağız. Öfkemizi diri, başımızı dik tutacak ve kız kardeşimizin elini daha sıkı kavrayacağız.