Devlet şiddete yol açıyor
Bunca umutsuzluk kaynağına rağmen, biz kadınlar yaşamakta ve mücadele etmekte ısrarcıyız. Çünkü biliyoruz ki yalnız değiliz.
Fotoğraf: Akın Çeliktaş/DHA
Lise Mezunu
Manisa
Hayat akışı içerisinde herkesin bir planı vardır. Ailemizin planlarına göre doğar, büyür, okula gider, arkadaşlıklar edinir, kendimize göre bir yol çizmeye çalışırız. Sadece yaşamayız, yaşamı anlamlandırmaya da çabalarız. Herkes gibi güvenli bir ülkede, güvende yaşama hakkımız vardır. Peki ya artık kendimize çizdiğimiz plan günü güvenle geçirme, yanlış kişilerle konuşmama, sürekli tedirginlik halinde yaşamaya döndüyse? Sokakta yürürken hiç tanımadığımız bir insan tarafından öldürülme riskimiz varken bir yaşamı nasıl anlamlandırırız? Her gün işten, okuldan, dışarıdan eve geldiğimizde aklımızdaki ilk şey sağ salim gelebildiğimize şükretmekse artık kimse Türkiye’de kadınların yaşadığını iddia edemez: Hayır, biz sadece hayatta kalıyoruz. Hayatımıza devam ediyoruz, bir şekilde sonraki günün ardına bir diğerini getiriyoruz ve her yeni haberde bir kadının öldüğünü görürken rutinlerimize devam ediyoruz. Hayatımızın bir iğne ipliğine bağlı olduğunu biliyor, bugün öldürülmediğimiz için kendimizi şanslı sayıyoruz. Çünkü biliyoruz ki başımıza bir şey gelirse, bizi kimse korumayacak.
DEVLET KADINLARI DEĞİL KATİLLERİ KORUYOR
Evet, kadınlar olarak bir ülkemiz yok. Şanlı devletimizde bir vatandaş bile sayılmıyoruz artık çünkü bizi koruması gereken polis, katilleri koruyor. Adaletli mahkemelerimiz tacizcileri, tecavüzcüleri serbest bırakıyor. Çünkü her zaman bir bahaneleri var. Onlara ceza indirimi getirecek kravatları, hakimlere kışkırtıldıklarını sebep gösterecek pervasızlıkları var. Erkek aldatılmış olabilir, nefsine yenilmiş olabilir, gururu kırılmış olabilir, reddedilmiş olabilir, cinnet anına denk gelmiş olabilir. Her zaman bahaneleri var, sistem onları anlıyor çünkü sistemin kendisine de erkek zihniyet egemen. Oysa kadının her daim bir suçu var. Oraya neden gitmiş, neden önlem almamış, o adamla neden konuşmuş, neden güvenmiş, neden yaşamaya çalışmış? Önlem almaya çabaladığımızda da çoğu zaman sonucu değiştirmediğini görüyoruz. Kadınlar koruma ve uzaklaştırma kararına rağmen öldürülüyor. Failler yargılanmadan sokaklara geri salınıyor. Toplum önünde açık bir figür olan ünlüler suçlarına rağmen hala televizyonlarda, sosyal hayatta, çeşitli sektörlerde kendine yer bulabiliyor ve şiddet her gün artıyor. Yaptıklarının bir bedeli olmadığını öğrenen erkek, daha fazlasını da yapabileceğini ve bundan hiçbir ceza almayacağını bildiği için şiddette ve istismarda özgürleşiyor. Devletine güveniyor. Devletin kadınları değil katilleri koruduğunu biliyor. Kadın düşmanlığı adım adım örülüyor. Cinsiyetçi mizah, kadınları aşağılama, kadınlardan rıza almadan dokunma cüreti gibi katmanlarla en sonunda kadın cinayetlerine kadar çıkan bir merdiven oluşuyor.
BAŞIMIZI DİK ÖFKEMİZİ DİRİ TUTACAĞIZ!
Kadınlar tüm bunlara tepki göstermek için iş yerlerinde, üniversitelerinde, sokaklarda örgütlendiğindeyse olay anında olay yerinde olamayıp kadınları korumak dışında her işi beceren polisler, birden gözaltı otobüsleri, copları, silahları ve kalkanlarıyla oradalar işte. Yaşamak istiyoruz diyen kadınlara “yürüyemezsiniz” demek, aslında “hakkınızı arayamazsınız, sesini çıkaramazsınız, şiddete boyun eğmek zorundasınız” demeyi kastetmek için oradalar. Biliyoruz, bir devletimiz yok. Güvencemiz yok. Başımıza gelen her şeyden bir şekilde suçlu çıkacağız. Kıyafetimizden, işimizden, kişiliğimizden, ilişkilerimizden, politik görüşümüzden dolayı bir şekilde suçlu bulunacağız. Mevcut iktidar kadın düşmanı söylemlerine ve eylemlerine devam ettiği, bakanlığın kadın cinayetleri yerine kadınların doğurma şekillerini tartışma konusu yaptığı, faillerin konserlerde, televizyonlarda yer bulduğu, kadınları koruması gereken yasalar uygulanmadığı, İstanbul Sözleşmesi uygulanmadığı sürece kadınlar ölmeye devam edecek. Belki yarın bir arkadaşımız olacak bu, belki annemiz, teyzemiz, belki de günün birinde biz olacağız. Ama bunca umutsuzluk kaynağına rağmen, biz kadınlar yaşamakta ve mücadele etmekte ısrarcıyız. Çünkü biliyoruz ki yalnız değiliz. Biliyoruz ki hedefinde olduğumuz tüm saldırılara karşı yan yana durup sımsıkı el ele tutuştuğumuz binlerce kadın var. Bu yüzden öfkemizi diri, başımızı dik tutacak, bizi katletmek isteyen düzeni alaşağı edeceğiz.